Sınav tarihleri yaklaşıyor. Sınavlara hazırlanan adayların zaman yaklaştıkça stresleri artıyor. Stres derecesi ile öğrenme derecesi birbirine ters orantılı bir durum. Öğrenme ile stres birbirinin zıddı demek istiyorum.
Stres öyle bir şey ki, “stres yapma demekle” halledilebilen bir dert değil.
Duygu ile ilgili emir cümleleri genellikle maksadın tersine işlev görür. Duyguları anlamanın en güzel örneği çocukları kontrol ederken görülür.
Çocuklara “Yapma!….. Dokunma!....Elleme!....Gitme!.... Hoplama!.....Zıplama!....v.b….” emir cümleleri tamamen tersi tesir yaptığı bilinir, ama yine kendimizi bu emirleri vermekten alıkoyamayız. Çocuklar da tam tersini yapmazsa sabırsızlıktan çatlayacak gibi olur.
Çocukluk insanın fıtratıdır, ana dilidir, bilinç altıdır. Bilinç altı davranışlarda yüzde doksan daha etkilidir. His ve hevesin aklın önüne geçmesi olayıdır.
Stres de bilinç altının düşünce ve davranışlara yansımasıdır.
Bilinç altı, kesin inanç ve kanaatlerin, doğru-yanlış, iyi-kötü, acı-zevk kavramlarının anlamının kalpteki yer aldığı şekildir. Hayat değerleri veya paradigması da denir.
Eğer bir çocuk veya lise mezunu bir genç, toplumun değer yargıları ikliminde, önündeki sınavı kazanamadığı takdirde toplumda hiç sayılması gibi bir kanaate sahip ise, bilinç altı yapılanması bunun üzerine kuruludur. Ne kadar “stres yapma” derseniz deyin, hiçbir anlamı yoktur.
Şu sıralar sınava hazırlanan öğrencilerin çok şiddetli, profesyonel seviyeden rehberliğe ihtiyaçları vardır.
Psikoloji tabanlı rehberlikte çocukların değerler sistematiğinin doğru yapılanması ciddi bir psikoloji işidir.
Düzeltilecek olan anlayış, yeniden yapılandırılacak olan değerler sistematiği şudur:
•Dikkatleri sonuçtan çok sürece yoğunlaştırmak
•Süreçteki zevkin farkına vardırmak
İnsanlar zevk için çerez yerler, çekirdek çitletirler. Çerez olayı beslenmenin şartı değildir aslında. Ama zevk verir. Çerez çitletmek zevkli bir süreçtir.
Beslenme amaçlı yemek de zevkli bir süreçtir. Zaten sürecin zevki ihtiyaçtan fazla yemek yenilmesi ve aşırı kilo alınmasına neden olmaktadır.
Ders çalışma, sınava hazırlanma, yeni bilgi edinimi sürecinin zevkinin farkında olmak veya farkına vardırmak rehberlik ve danışmanlığın en öncelikli meselesidir.
Eğer bir çocuk veya genç, okula, gitmekten, sınava hazırlanmaktan, toplum içinde bir rol sahibi olmaktan mahrum kaldığında yaşayacağı acıyı idrak ederse, bütün sınav streslerini unutur.
Herkesle beraber, arkadaşları ile toplumun önemli bir üyesi olarak sınavlara hazırlık ikliminin zevkinin farkına vardırmak çok önemli.
Bilgi edinimi, öğrenme zevki, okumaktan elde edilecek kazanımları, yarın ulaşacağı konumları hazır zamana getirmek motivasyon için önemlidir.
Hayatta her uğraşın, gayretin, çabalamanın kendine özgü zevki vardır. Bir oyun aracı olarak yapılan sporun o kadar yorucu yönleri var ki, o çabalamada ve zorluktaki zevk zorlukları gölgede bırakıyor.
Sporda, sonuçlardan çok sürecin de kendi içinde zevki vardır. Eğer olay sadece konu sonuç ve skor olsaydı, sporu belirli ve zorunlu insanlar dışında kimse yapmazdı.
Mahalle arasında başlayan zevkli süreçte skorun çok fazla önemi olmuyor. İleri aşamalarda skor anlam kazanıyor.
Sınava hazırlanan çocuklarımıza sürecin zevkinden bahsedelim. Sakız çiğnemek, çekirdek çitlemek sürecinin zevki, soru çözmekten de alınabilir. “Öyle bir meşguliyetin, zor soruları çözebilmenin zevkini yaşayın yeter” deyin.
Sonucun zevki bir anlıktır ve geçicidir. Erişince hemen kaybolur. Ama sürecin zevki hep kalıcıdır.
Ders çalışmak, okuma, öğrenme, uğraşma zevkinin farkına varmak ve vardırmak; ailelerin, öğretmenlerin rehberlik misyonunun gereğidir. Asıl başarı eylem, faaliyet ve gayret hâlinde bulunabilmektir. Duânın kabul şartı, duâ etmek ihtiyacının hissedilmesidir.
|