Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

MUSTAFA GÖKMEN

Bağımsız ve hür olmak çok güzel

Balkanlarda yeni bir devlet doğdu

Adı: Kosova Cumhuriyeti

Kimliği: Müslüman.

Bağımsızlık tarihi: 17 Şubat 2008.

Kosova bizlere Sultan Murat’ın yadigârı, Millî Şairimiz Akif’in memleketi. Türkiye ve bütün dünyadaki Kosovalılar, ülkelerinin bağımsızlığını coşku ile karşıladılar. Türkiye’de başta İstanbul olmak üzere Bursa, Manisa, Samsun ve hatta Adana gibi illerimizde çok sayıda Kosova göçmeni vatandaşımız var. Şüphesiz hepsi geldikleri ülkelerinin, vatanlarının bağımsızlığına sevindi. Ancak İstanbul’da yaşayanlar çoğunlukta oldukları için daha organizeli bir şekilde bu sevinçlerini dile getirdiler. İstanbul Eyüp Belediyesi’nin öncülüğünde Feshane Kültür Merkezi’nde düzenledikleri bir programda bağımsızlık sevincini kutladılar. Kutlama programına Kosova’dan da yetkililer katıldı. İstanbul’daki 5 Kosova derneğinin organizasyonunda sevinç ve coşku doruğa çıktı. Birlik ve beraberlik görüntüsü verildi. İstanbul’da yaşayan Kosovalıların bağımsızlık sevinçlerini ve duygularını almak üzere kendileriyle görüşmeler yaptık. Bu kapsamda Kosovalılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Kenan Ayan, Kosova Gilanlılar Derneği Başkanı Hüseyin Dizdar, Piriştineliler Derneği Başkanı Ercüment Çikler, Prizrenliler Derneği Başkan yardımcısı Bülent Fidan ile görüştük. Derneklerinin yetkilileri Kosova’nın dününü, bugününü ve geleceğini Yeni Asya’ya en samimi duygularla anlattılar.

Balkanların bu çiçeği burnunda devletini ve insanlarını, kültürünü daha yakından tanımak ve tanıtmak adına yaptığım bu görüşlerden kendi adıma çok şey öğrendim. Balkanlar’da dilleri, dinleri birbirinden farklı milletleri asırlarca bir arada tutmayı başaran Osmanlı’ya karşı duyulan özlemi görmüş oldum. Röportajları okuyunca, Kosova şehirlerinin fotoğraflarını görünce bir Anadolu şehrinden farksız olduklarını göreceksiniz. Yani Kosova ve Türkiye et ile tırnak gibi bir bakıma. Türkiyemiz; kimi Bulgaristan’dan, kimi Selanik’ten, kimi Makedonya’dan, kimi Kosova’dan gelen Rumelililerin anavatanı. Evlâd-ı Fatihanın son sığınak yeri. Onlar, özlem türküleri söyleyen, acı dolu hikâyelerle büyüyen ve yıllar boyu Türkiye ve ay yıldız aşkıyla yanıp tutuşan insanlar... Bugün gelinen noktada, mücadeleleri devam etse de, birçoğu özgürlüklerine kavuştu. Bu ülkelerin en sonuncusu, 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilân eden Kosova oldu. Sözü daha fazla uzatmadan gelin şimdi Balkanların bu yeni çiçeği burnunda devletini, Müslüman kardeş ülkesini daha yakından tanıyalım. Bayrağındaki 6 yıldızdan birisinin de bizleri temsil ettiğini unutmadan Kosova’yı yakından tanımak ve tanıtmak temennisiyle….

*Derneğiniz ne zaman, hangi amaçla kuruldu? Faaliyetleriniz nelerdir?

Derneğimiz 1994 yılında Kosova’dan Türkiye’ye göç etmiş Kosovalılar tarafından kuruldu. Derneğin ilk baştaki amacı tabiî ki Türkiye’deki Kosovalıları bir çatı altında toplamak. Tanışma ve kaynaşma ile birlikte yardımlaşma, dayanışma. Kurulduğumuz günden bugüne kadar yaptığımız şey, kültürel bir dayanışma. Bir de orada yaşadığımız kültürü burada da yaşatma. Kültürümüzü burada da sürdürebilme, örf ve adetlerimizi sürdürebilme... Kaynaşma babında Ramazan ayında iftar yemekleri düzenliyoruz. Bazen gemi gezileri, bazen piknikler... Bazen de derneğimizin kendi lokalinde sohbet toplantıları yapıyoruz. Ramazan ayında ihtiyacı olanlara sosyal yardımlaşma adına erzak dağıtımı yapıyoruz. Kurban Bayramında kurbanların kesilme işini organize ediyoruz. Son iki senedir kurbanlarımızı Kosova’da kesiyoruz. Bir arkadaşımız gidiyor, orada kurbanların kesimine nezaret ediyor. Oradaki insanlar gerçekten ihtiyaç sahibi. 1999’daki savaştan sonra çok mağdur oldular. Bu savaştan sonra Kosova statüsüz bir ülke oldu ve çok sıkıntı yaşadılar.

Türkiye’de de yardım ihtiyacı olanlara destek olmaya çalışıyoruz. Mesela doktor ihtiyacı olanlara o konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Gençlerimizle beraber olmaya çalışıyoruz. Gençlerimizde daha çok folklorik faaliyetlerimiz oluyor. Eğlence, gezi ve internet gibi faaliyetlerle bir araya gelebiliyorlar. Kültürümüzü, müziğimizi yaşatıyorlar. Bazen Arnavutça, bazen Türkçe söylüyorlar. 3 tane pilot okulumuz var. O okullara çanta ve ayakkabı yardımı yapıyoruz. Buradan sırf Kosovalılara yardım yapılıyor anlamı çıkmasın. Bizim için ihtiyacı olan insanlar, Kosovalı olmuş olmamış önemli değil. İhtiyaç başka şeydir yani. Biz Kosovalılarla kültürümüzü paylaşmak isteriz. Biz artık oradan geldiğimiz için kendimizi Kosovalı diye adlandırıyoruz.

*Bağımsızlık sonrası hemşehrileriniz arasında Kosova’ya dönmek isteyenler var mı?

Biz artık buralıyız, ama Kosova ile gönül bağımız var, o bağı koparamayız. Hayatımızdan memnunuz. Türkiye’de olmaktan çok mutluyuz. Türkiye bizim vatanımız. Ama yüreğimiz de Kosova ile beraber. Bizim Kosova’ya dönme gibi bir iddiâmız yok. Biz 50 seneden beri Türkiye’deyiz. Türkiye bizim her zaman vatanımızdı. Orası bağımsız oldu diye gidecek hâlimiz yok. Biz bütün desteğimizi yüreğimizle Kosova’ya veririz. Maddî ve mânevî yapabileceğimiz bir şey varsa onları da yaparız, ama biz Türkiye’deyiz. Bizi buradan kimse sökemez. Biz Türkiye’ye entegre olduk. Gidip geliyoruz. Biz Kosova’yı, duyduklarımızla yaşadık. Fakat büyüklerimiz orada yaşamış, anıları var. Onlar için daha anlamlı. Ben bir gidişimde orada doğduğum evi buldum. Çok hoş bir duygu. Ev biraz yıpranmış ama yerinde hâlâ duruyordu. Önünde hatıra fotoğrafı çektirdim. Orada birinci dereceden akrabalarım yok, ama baba ve anne tarafımdan uzak akrabalarım var.

*Kosova’nın bu günlere gelmesi galiba kolay olmadı. Bize Kosova’nın bağımsızlık serüvenini anlatır mısınız?

Kosova’nın bağımsızlığı çok gecikmiş bir bağımsızlıktır. Çünkü 1945’te Yugoslavya Cumhuriyeti kurulurken Kosova o zamanın nüfusuyla bir milyon nüfusa sahip. Karadağ 300 bin nüfuslu. Karadağ kurucu cumhuriyet oluyor, Kosova ve Voyvodina Sırbistan’a bağlı özerk bölge oluyor. Orada bile hakkını yiyorlar. Halbuki Yugoslavya kurulurken bile Kosova’nın kurucu cumhuriyet olması lâzımdı. Sırf entrika ile Kosova’nın kurucu cumhuriyet olması önlendi. Dolayısıyla Kosova’nın bağımsızlığı çok önceden hak edilmiş bir haktı. 1945’ten sonra özerk olduğu için cumhuriyet hakkı yok. Sırbistan’a bağlı bir bölge olarak devam etti. 1974’te bu biraz düzeltildi. Kosova’ya bir anayasal hak verildi. Öteki cumhuriyetlerle aynı haklara sahip, fakat cumhuriyet değil, yine Sırbistan’a bağlı fakat öteki cumhuriyetlerle eşit bir statüye getirildi. Dolayısıyla kendi meclisi olan bir duruma geldi. Miloseviç 1980’li yıllarda parlamentoyu fesh edene kadar böyle geldi.

Tito öldükten sonra oradaki cumhuriyetlerin başkanları dönüşümlü olarak devlet başkanlığı yapmaya başladılar. Miloseviç’e sıra gelince Miloseviç gözünü Kosova ve Bosna’ya çevirdi. Aslında Müslümanlara çevirdi. Kosova bunu fark etti. Bir hareketlilik başladı. Kendi seçimlerini kendileri yapmak için mücadele başlattılar. Bunun üzerine de Miloseviç parlamentoyu fesh ederek tamamen Sırbistan’a bağlı bir bölge yaptı. Ardından da Kosova’daki bütün Arnavutları, Müslümanları işten çıkartıp işsiz bıraktı. Ekonomiyi çökertti. Bir de bunlar yetmiyormuş gibi tahriklere başladı. 1989’da Kosova’ya bir milyon Sırp getirdi. Kosova Meydan Muharebesi’nin yapıldığı yerde 600. yıl kutlaması yaptı. Onlar çok önemsiyorlar. Onlar için, içlerinden çıkmayacak çok büyük bir yenilgi, bir yara. Tamamen Kosovalıları tahrik edici bir davranış oldu bu. Bir milyon Sırp getirdi, gövde gösterisi yaptı. Oraya bir anıt dikti. Dolayısıyla Kosovalılar, Sırpların baskısı altında çok ezilmiş bir topluluktu. Bağımsızlık hakları ertelenmiş bir topluluktu. Sonunda 17 Şubat’ta (2008) bu gecikmiş haklarına kavuştular. Tabiî ki çok mutluyuz. Bağımsız ve hür olmak çok güzel bir şey.

*NATO, Kosova'da itibarını kurtardı bir bakıma değil mi?

Miloseviç, Bosna’da 3.5 yıl savaşıp Avrupa’nın gözü önünde katliâm yaptı. Bosna’dan sonra Kosova’ya yöneldi. O zaman Yugoslavya’da çözülme başladı. Hırvatistan, Slovenya bağımsızlıklarını ilân ettiler. Miloseviç, 1998’de Kosova’ya saldırdı. 16 ay sonra da NATO güçleri geldi. Ki NATO, tarihinde ilk defa bir ülkeye saldırdı. Savunma orjinli bir kuruluş geldi, Sırbistan’ı bombalamaya başladı. Çünkü, önüne geçilemez bir katliâm vardı. Yani bir nev'î Bosna’da kaybolan itibarlarını kurtardılar. Gerçi sonradan uluslararası mahkemede Sırp yöneticilerini yine temize çıkardılar. “Katliâmları, paramiliter Sırp güçler yapmıştır” şeklinde ifadelerle onları korudular.

*Bundan sonra galiba ekonomik mücadele başlayacak?

Kosova ufak bir ülke. Yeni bir cumhuriyet. 10 bin 800 kilometre karelik bir alana sahip. Balkanların devamlı geri kalmış bir toplumu. Özellikle Sırbistan’ın hâkimiyetinde iken geri bırakılan bir bölge. Yugoslavya Cumhuriyeti’nin madeni en bol bölgesi Kosova idi. Kosova’da çalışılır, maden çıkar, parası Belgrat’a giderdi. Şimdi inşallah o madenlerin nemaları Kosova’da kalacak. Öyle düşünüyoruz, ama tabii Kosova’nın buna gücü yetmez. Bir takım yardımlara, desteklere ihtiyaç var. İnşallah öyle bir yardım, ekonomik yatırım şeklinde oluşur. Oradaki işsizliği bitirecek iş sahaları açılır. Orada tarım da öne çıkıyor. Çok geniş ovalar ve verimli topraklar var. Dağları ve orman ürünleri de çok fazla. Bir de övünmek gibi olmasın; Arnavutlar çok çalışkan insanlardır. Bu işi halledeceklerdir. Ben onlara güveniyorum. Bu işi başaracaklardır, ama bu bir süreç. Ahtisaari’nin bir projesi vardı biliyorsunuz. Avrupa Birliği denetiminde bir bağımsızlık önerir. Orada Avrupa Birliği ordusu, polisi, yöneticisi olacak. Kosova bağımsız oldu, ama devlet olmayı yeni yeni öğrenecek. Şimdi ekonomik bağımsızlığı için çalışacak.

*Size göre Kosova’da acil yapılması gereken nedir?

Bizim gördüğümüz kadarıyla Kosova’da genç nüfus çok fazla. İlk önce işsizliği önlemek, onlara iş sahası açmak lazım. Ondan sonra oradaki madenler nasıl işletilir, onları düşünmek lazım. Ama başta orta ağırlıklı emek, yoğun işlerin yapıldığı iş olmalı orada. Meselâ en güzel ne olabilir, tekstil olabilir. Türkiye’de yatırımcılar için iyi bir fırsat. Ucuz iş gücü açısından. Hazır bağımsızlık kazanılmış, Çin’de aradığın ucuz işçiliği Kosova’da bul. Burnumuzun dibinde pazarlara yakın. Emek yoğun, işler oraya kaydırılabilir. Hem Kosova için iyi olur, hem de Türkiye için iyi olur. İki ülke arasındaki bağlar güçlenir. Bu zamana kadar TİKA ve Diyanet çok güzel şeyler yaptı. Dışişleri iyi çalıştı. Ama Kosova, resmen bir devlet olmadığı için devlet olarak bir şey yapılamıyordu. Kurumlarıyla gereken desteği Türkiye sağladı. Belediyeler bazında yardımlar oldu. Türkiye o işi iyi götürdü. Her zaman Kosova’nın üzerinde ilgisi tuttu. Oralardan gelen insanlara sahip çıktı.

*Türkçe, Kosova’da resmî dil olacak mı?

Kosova ve Arnavutluk, Balkanlar’da Türkiye için önemli bir ayak. Ahtisaari’nin projesinde işin şirinliği açısından “Arnavutça ve Sırpça resmî dil olacak” diye taahhüt var. Bu şartla Kosova’nın bağımsızlığı kabul edildi. Neden yapıldı? Sırbistan’ın tepkilerini düşürmek için tabiî ki. Bu şekliyle anayasanın geçmesi mecburî. Zaman ne gösterir bilemiyoruz. Daha önceki dönemlerde belediyeler bazında Türkçe kabul olundu. Prizren’de, Mitrovica’da ve Gilan’da... Yerel bir kabul oldu. Türklerin yoğun olduğu bölgeler bellidir. Oralarda Türkçe, belediyelerde kabul olmuş zaten. Keşke anayasasında da olsa. Buna seviniriz, ama şu anda girme ihtimali yok. Çünkü bu uluslararası bir kabulle böyle geldi. Ahtisaari’yi, BM görevlendirdi. O da bir taslak yaptı, sunuldu. Bu haliyle Avrupa kabul etti. “Kosova bağımsız olacak. Ama Arnavutça ve Sırpça resmî dil olacak.” Yani böyle kabul olmuş. İleride belki girer. Ayrıca Arnavutlar arasında da Türkçe konuşan çoktur orada. Orada Türkçe biraz Müslümanlıkla birleşmiştir.

*Ulaşım nasıl Kosova’ya?

Kosova’ya kara yoluyla ulaşım, Bulgaristan AB’ye girdikten sonra biraz zorlaştı. Eskiden daha fazla otobüs seferi vardı. Şimdi uçaklar var. Çok kısa sürede rahat bir şekilde gidilebiliyor. THY ve diğer havayolları da Piriştine’ye uçuyor. Vize problemi yok. Biletini al, uçağa bin, Piriştine’ye in. Zaten 17 Şubat’a kadar orada devlet olmadığı için BM’nin Kosova Misyonu UNMİK vardı. Bu kuruluş Kosovalılara pasaport gibi bir şey verdiler. Kimlik gibi bir evrak. Kosovalılar bu belge ile gidip geldiler. Miloseviç, Kosova’ya müdahale edince bütün devlet kayıtlarını da götürmüş. Nüfus ve tapu kayıtları da yok. Her şey sonradan oluşturulmaya çalışıldı. BM geldi, nüfus sayımı yaptı, kimlik verdi. Ellerinde bir şey kalmasın diye her şeyi götürmüşler. İşte Sırpların devlet zihniyeti bu.

MUSTAFA GÖKMEN

26.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (24.02.2008) - Trafik Tahran’ın da derdi

  (23.02.2008) - Nükleer tesisleri gezemedik

  (22.02.2008) - İranlılar da dizilerimizden şikâyetçi

  (03.02.2008) - Ahıska bir gül idi gitti!

  (02.02.2008) - Stalin zulmü çok can aldı

  (01.02.2008) - Çeçen yetimlerin yüzü güldü

  (30.01.2008) - Beşinci kıtada şevk dolu Nur hizmetleri

  (29.01.2008) - Anzakların ülkesinde iki kahraman Osmanlı

  (28.01.2008) - Aborjinlerden devlet özür diledi, şimdi sıra toplumda

  (27.01.2008) - Kongo, Darfur’dan daha beter

 

 Son Dakika Haberleri