Siyasî Partiler Kanununun 78 ve 103. maddelerinde onlarca yasak bulunduğunu hatırlatan Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, “Bu, 1983’de çıkmış bir tepki yasasıdır. Tabiî, 12 Eylül’ün ürünüdür” dedi. Bu kanunun mutlaka ya kaldırılması ya da en azından gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Selçuk, “Bunlar yapılmak suretiyle bu bunalımın aşılabileceğini düşünüyorum” dedi.
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, “Siyasal Partiler Yasası’nın 78 ve 103’üncü maddelerine baktığımız zaman onlarca yasak var. Bu bir tepki yasasıdır. 1983’de çıkmış bir tepki yasasıdır. Tabii 12 Eylül’ün ürünüdür. Bu yasayı mutlaka en azından gözden geçirmek gerekir ya kaldırmak ya da gözden geçirmek gerekir. Bunlar yapılmak suretiyle bu bunalımın aşılabileceğini düşünüyorum” dedi.
Yargıtay Başsavcısı’nın AKP’nin kapatılması istemini, NTV canlı yayınında değerlendiren Onursal Başkan Sami Selçuk, üzerinde durduğu en önemli noktanın, iddianamenin kahvelerde bile tartışılması olduğunu, bunun yargıyı gölgeleyeceğini söyledi. Selçuk, oysa bazı ülkelerde, önyargı oluşmasın diye, yargıçların bile iddianameyi mahkemede görebildiğine dikkat çekti.
Sami Selçuk’un yaptığı değerlendirmeler şöyle: ”Şu anda benim üzerinde durduğum en önemli nokta, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın iddianamesindeki kanıtların, iddiaların, kamuoyunda tartışılması. Normal bir düzende, bunu tartışmak mümkün değildir. İddianameler meydanlarda, basında, kahvelerde tartışılacak konu değil. Bu o kadar önemlidir ki, önyargı oluşmasın diye kimi ülkelerde iddianameleri yargıç bile göremez. Duruşma aşamasında ancak yargıç görebilir. Ama Türkiye’de herkes iddianamede ileri sürülen iddiaları üzerinde tartışıyor. Bunlar yanlış şeyler. Daha sonra yargı karar verdiği zaman, yargıyı gölgeler. Kimisi işte biz isabet ettirmiştik, kimisi ettirmemiştik..."
MAHKEME ÜYELERİ TARTIŞILIYOR
Anayasa Mahkemesi üyelerinin, kimin tarafından atandığı, ona göre sonuçlar çıkarılmaya çalışıldığına dikkat çeken Sami Selçuk şöyle devam etti:"Bunları son derece yanlış buluyorum. Anayasa Mahkemesi üyeleri nihayet bir yargıçtır, yargıçlar her türlü inanç ve görüşlerini, mahkeme salonunun dışında bırakarak karar vereceklerdir. Yıllardır üzerinde durduğum, yargı bağımsızlığı ve yargının nesnellik ilkesine uygun bir şekilde karar oluşturabilmesi için gerekli zeminin hazırlanması açısından, bunları son derece üzücü, sakıncalı buluyorum. Bu aşamada elbette ki yeni düzenlemeler yapılabilir. Siyasal Partiler Yasası’nın 78 ve 103’üncü maddelerine baktığımız zaman onlarca yasak var. Bu bir tepki yasasıdır. 1983’de çıkmış bir tepki yasasıdır. Tabii 12 Eylül’ün ürünüdür. Bu yasayı mutlaka en azından gözden geçirmek gerekir ya kaldırmak ya da gözden geçirmek gerekir. Bunlar yapılmak suretiyle bu bunalımın aşılabileceğini düşünüyorum."
AMA SADECE USUL DEĞİŞİKLİĞİ YETMEZ
Selçuk şunları söyledi: “Anayasa değişikliği gerekli tabii, aynı doğrultuda bir anayasa değişikliği gerekli. Yalnız yapılacak olan değişiklik usulle ilgili olursa, mevcut davayı etkilemeyecektir, onu da söyleyeyim. Yani usul yasaları derhal yürürlüğe girer, ama daha önce yapılmış olan işlemleri etkisiz, sakat hale düşürmezler. Bunu göz önünde tutmak gerekir. Bugün basına yansıyan olayın usulle ilgili olduğunu görüyorum ben, ama ayrıntıyı bilmiyorum. Usulle ilgisi olursa iddianame geçerliliğini koruyacaktır ve normal süreç işleyecektir. Değiştirilmesi gereken bence yasaklar manzumesidir."
|