CHP, DSP ve MHP dışındaki partiler dâvâyı demokrasi ve hukuka darbe ve müdahale olarak nitelerken, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve iş dünyası da tepki gösterdi. Şimdiye kadarki parti kapatma kararlarının demokrasi ve hukuka büyük zarar verdiği, bu kararlarla Türk siyasetinin “siyasî partiler mezarlığı”na dönüştüğü vurgulanan tepkilerde, bu tür kararların, engellenmek istenen siyasî düşüncelerin önüne geçmek şöyle dursun, onları daha da güçlendirdiğine dikkat çekildi.
ÖZİNCE: GELİŞMELER İÇ PİYASADA
SORUN ÇIKARMAZ
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince: ‘’Şu anda siyasi gelişmelerin iç piyasada ayrıca bir sorun yaratacağını düşünmüyorum. Türkiye’nin dışarıdaki kredibilitesi ile ilgili de ayrıca bir sorun yaratmaz diye düşünüyorum. Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizi her seferinde hatırlamaya kalkarsak, unutmayalım ki ondan önce çok güçsüz bir mali tablo içindeydik. Finansal kurumlarımız başta olmak üzere ekonomimiz zayıf bir yapıdaydı. O gün çok sağlıksızdık. Bugün, o güne nazaran çok sağlıklıyız. Ülkemiz de uluslararası kredilendirme fiyatları açısından en uygun, en istikrarlı yerlerden birinde. Aklınıza en kötü örneği getirmeyin. Cumhuriyet tarihimizin en kötü kriziydi. Bir daha öyle krizlerin olacağını hiç düşünmüyorum.’’
21. YÜZYIL TÜRKİYE’Sİ BUNLARI HAK ETMİYOR
TÜGİK Genel Başkanı Hazim Sesli: ”Kapatma davası, Türkiye’nin geleceği açısından bizleri endişelendirmiş, belirsizlik bulutlarının, ülkemiz üzerinde yeniden dolaşmaya başlamasına neden olmuştur. Açılan kapatma davası gelişmemizi istemeyen, her fırsatta ülkemize sıkıntı yaratan dış dünyanın dışında hiç kimsenin işine yaramayacak, olan yine Türk milletine olacaktır. Geldiğimiz nokta, Dünya ekonomisinde 17’nci sıraya yükselen 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmamaktadır. Türkiye ve Türk insanı bunları hak etmemektedir.
Bu noktada siyasi partilerimize de büyük görevler düşmektedir. Artık yeni bir sürecin yaşanacağı Türkiye’de tüm kesimlerin sağduyu ile hareket etmesi şarttır. Kapatılan partilerle adeta bir parti çöplüğüne dönüşen ülkemiz, umuyoruz ki; partilerin bu kadar kolay kapatılmadığı, demokrasinin en üst seviyelerde yaşandığı bir ülke olacak.”
KAPATMAYA YÖNELEN DAVRANIŞLARDA
BULUNMAK DEMOKRATİK DEĞİL
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “Sokaklarda yürüyen binlerce emekçi AKP iktidarına hak ettiği cevabı verirken AKP’yi kapatmaya yönelen davranışlarda bulunmak demokratik olmadığı gibi, benzeri düşüncelerin yarın daha da güçlü olarak iktidara gelmesine neden olacaktır. Parti kapatmalar üzerinden çözüm aramak aynı zamanda gerçek muhalefetin serpilip güçlenmesinin de önünün kapatılması demektir. Sendikalar ve siyasi partileri kapatarak bir talebin, bir hakkın veya bir siyasi düşüncenin örgütlenmesinin önüne geçildiğini zannedenlerin, yarın kendilerinin de aynı yöntemle saf dışı bırakılmayacaklarının garantisinin olmadığı bir sürece çevrilmiştir Türkiye.’’
YARGI MENSUBU YARGIYA ZARAR VERİYOR
Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Av. Halil Doğan: “Demokraside hükümetlerin icraatının onay yetkisi millettedir. Sayın savcının ileri sürdüğü icraatları daha altı ay önce millet onaylamıştır. Milletin onayladığı icraatları savcının parti kapatma sebebi sayması halka, demokrasiye saygısızlıktır. Yargı mensuplarının yargıyı, ideolojik görüşlerine alet etmesi ve bu sebeple ülkeyi kaosa götürmesi çağdaş dünyada kabul edilir bir şey değildir. Hükümetin yaptıkları ‘laikliğe aykırı fillere odak olmak’ değil laikliğin yanlış uygulamalarını ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Bu dava sebebiyle yargı kendine güveni zedelemektedir. Yargıya, adalete olan güven kaybı diğer kurumlara olan güvensizliğe benzemez. Umarım Anayasa mahkemesi 367 kararıyla kaybettiği prestijini bu davayı reddederek kazanır.”
SAVCI HAKKINDA DÂVÂ AÇILMALI
Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu: “Bu ülke insanı darbelerden, kapatmalardan bıkmıştır. Her şeyden önce halka yapılan bir haksızlıktır. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde böyle şeylerin bırakın eylemini, söylemi bile olmamalıdır. Ne yazık ki demokrasimiz bir kez daha yara almıştır. Bu davanın açılması Türkiye adına talihsizliktir. Türkiye’nin dünyadaki itibarı zedelenmiştir. Ülkemize çok büyük bir kötülük yapılmıştır. Demokrasi tarihine talihsiz bir olay olarak geçecektir. Bu millî iradeye kilit vurmak demektir. Derhal yapılması gereken şey savcı hakkında dava açılmasıdır. Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmalıdır.”
TÜRK DEMOKRASİSİNE ZARAR VERİLİYOR
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: ‘’Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Demokrasinin de içinde yer aldığı bu dört ilkenin hiçbirisinden vazgeçilemez. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partilerin kolaylıkla kapatılması Türk demokrasisine zarar vermektedir. Bugüne kadar gördüğümüz örnekler de bunu göstermektedir.
Uluslararası piyasalarda nereye gideceği belli olmayan bir çalkantının tam ortasında ekonomiye odaklanılmalıdır. Herkesin, serinkanlılıkla hareket edilmesi gereken bir sürecin içinde olduğumuzun farkında olmasında fayda vardır.’’
TÜRKİYE PARTİ MEZARLIĞINA DÖNDÜ
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün: ‘’Türkiye Parti mezarlığına döndü, ancak laiklik tartışmaları bitmedi. Davayı alkışlayamam, gerçek gündemimiz olan ekonominin üzerini örteceği için olsa olsa kaygı duyarım.
Türkiye, siyasi sorunlar manzumesi altında ezilmeye başladı. Tartışmanın biri bitip diğeri başlıyor. İstikrar, istikrar dedik, ekonominin istikrarı bozulmaya başladı. Hükümet attığı her adıma artık dikkat etmek zorunda. Gerginlik politikası, öfke siyaseti her gün Türk insanının cebinden birkaç lira gitmesine neden oluyor. Türkiye’nin demokrasiyi ıskalama lüksü yok. Hükümeti sonuna kadar eleştiririm, ancak bir felaket tellalı olarak bu davayı şık bulmadım. Bana göre kurumlar değil kişiler cezalandırılmalı. Türkiye’nin siyasi parti kapatmakla bir yere varamaz.’’
KAPATMAYI DÜŞÜNMEK BİLE
TÜRKİYE’YE YAKIŞMAZ
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu: ‘’Modern demokrasilerde, halkın gücünü ve rolünü öne çıkaran sivil siyasetin belirleyiciliğinin kabul edildiği ve güçlendirildiği bir anlayışı hazmetmek gerekiyor. Türkiye’nin yeniden bir rejim tartışmasına sokulmak istendiği görülmektedir. Bu tartışma yargı kullanılarak bir iktidar yarışı haline getirilmiştir. Seçimle gelen seçimle gider ilkesi başka enstrümanlar kullanılarak ortadan kaldırılmak istenmektedir. Yargının son yıllarda siyasi partileri sindirmeye yönelik girişimleriyle bu kadar çok siyasetin yetki alanına sivil ve gündelik rutinine müdahale eder hale gelmesi yargıyı tartışılır hale getirmektedir. Çünkü yargının siyasete müdahalesi istisna olmaktan çıkmış, kural haline gelmiştir. Bu acayip durum, sivil ve demokratik bir anayasada erkler arası sınırların yeniden belirlenmesi ve yargının tarafsızlığının sağlanması ihtiyacını ortaya koymuştur. Türkiye gibi modernleşme yolunda önemli kazanımlar elde etmiş bir ülkede bırakın kapatmayı, kapatmayı düşünmek bile Türkiye’ye yakışmaz’’
MİLLET YİNE ISKALANIYOR
ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca: “Şaşırtıcı, endişe verici, güvensizlik aşılayı garip gözüküyor. Geriye hukuku kullanan insanların yanlışlıkları kalmaktadır. Uzun yıllardır jakoben telakkinin temsilini üstlenmiş havası veren bu kesim yine aynı yanlışlığın peşine düşmüş gibidir. Kısaca ülkemizde yargı ile hukukun arası giderek açılmakta ve bu durum bizler için dünya çapında yüz kızartıcı bir hale dönüşmektedir. Bizim endişe ettiğimiz esas hususlar şunlardır: millet ve demokrasi özel bir grup tarafından yok sayılabilmekte ve millete rağmen askıya alınmasına karar verilebilmektedir. Bunu yapanların neye hizmet etmiş oldukları çok calibi dikkattir. ”
BAŞOĞLU: PARTİLERİ
TEHDİTTEN KURTARMAK LÂZIM
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu: “Siyasi partilerimizi, Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anayasa Mahkemesi’nin tehdidinden kurtarmak lazım. Siyasi partilerin sicillerinin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tutulmasını doğru bulmuyorum. İkinci olarak siyasi partilerin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının da doğru olmadığı kanaatindeyim. Hazır sivil Anayasa yapma çalışmaları varken, Anayasa Mahkemesi’ni bir uzmanlık kurumu haline getirmek ve siyasi partiler üzerinde mali denetim yapan ve kapatan bir kuruluş olmaktan çıkartmak lazım gelir.”
TURBAY:DEMOKRASİ HAZIMSIZLARI SAHNEDE
BEM-BİR-SEN Genel Başkanı Mürsel Turbay: “Türkiye’nin demokratikleşme yönünde atmış olduğu adımlar her zaman, bir kısım demokrasi hazımsızları tarafından baltalanmak istenmiştir. Kimse Türk demokrasisine böyle bir ayıbı yaşatamaz, demokratik gelişmeleri baltalayamaz. Bir partinin kapatılmasını istemenin gerekleri vardır. Laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği belirtilen bir partinin bu eylemlerinin, varsa şiddet ve cebir içerikli eylemlerin belirtilmesi, delillendirilmesi gerekmektedir. Kimse Türk demokrasisine böyle bir ayıbı yaşatamaz, demokratik gelişmeleri baltalayamaz.”
GERGERLİOĞLU:BİR KEZ DAHA MAHCUP OLDUK
Mazlu-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Bir kez daha, ülke olarak demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü yolunda gelişme ümitlerimiz ciddi biçimde yara aldı. Ve bir kez daha, uluslararası toplum nezdinde mahcup olduk. Başımız bir kez daha önümüze düştü. Böyle bir hukuk anlayışı olabilir mi? Böyle bir hukuk sisteminin ve yargı anlayışının, demokratik bir sistem ve anlayış olabileceği düşünülebilir mi? Bu zihniyette belirleyici olan normların, evrensel hukuk normları değil de ideolojik kaygılar olmadığını kime inandırabilirsiniz? Yargıtay Başsavcılığının açtığı bu dava kesinlikle kabul edilemez. ”
ASLAN: YASAKLAR, ÇÖZÜM DEĞİL
Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aslan: ‘’Yasakların, kapatmaların çözüm olmadığı kanaatindeyim. Zaten daha önce kapatılan partilerin yerine birçok partiler yine kuruldu. Siyasi bir oluşumun alternatifi yine siyasi bir oluşumdur. Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı temel direklerinden oluşan bir sistemle yaşıyoruz. Yargı sürecini izleyeceğiz. Yargıyı herhangi bir töhmet altında bırakacak söylemi doğru bulmuyoruz. Yargıya saygı duymak lazım. Ama, temel prensip olarak yasakların, kapatmaların çözüm olmadığı kanaatindeyim. Zaten daha önce kapatılan partilerin yerine birçok partiler yine kuruldu.’’
BOYDAK: DEMOKRATİK STANDART ARTMALI
Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak: ‘’Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik sosyal bir hukuk devletidir. Ülke olarak demokratik standartlarımızı artırmalıyız. Bunu yaparken de mevcut standartlarımızdan ödün vermemeliyiz. Türkiye’de şimdiye kadar 30 tane parti kapatılmış. Ancak parti kapatmaları ülkeye bir katkı sağlamamış. Dünya’da ekonomik dalgalanmalar mevcut. Biz de bu ekonomik dalgalanmayı takip ediyoruz. Türkiye’nin bu dalgalanmadan yara almadan çıkması için herkesin gayret etmesi gerekir. Parti kapatmak çare değil, herkes ekonomiye odaklanmalı. Yargı sürecini hep birlikte bekleyip sonucu göreceğiz.’’
|