Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Şehit sayısı 27 oldu

Genelkurmay Başkanlığı, “Irak’ın kuzeyinde sürdürülen harekâtın başlangıcından itibaren en kapsamlısı olan ve gece boyunca süren çatışmalarda 77 teröristin daha etkisiz hale getirildiğini, 5 personel ile 3 geçici köy korucusunun ise şehit olduğunu” bildirdi. Böylece, operasyon başladığından bu yana şehit sayısı 27'ye çıkarken öldürülen terörist sayısı 230'a yükseldi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yayınlanan, Türk Silâhlı Kuvvetleri’nce Irak’ın kuzeyinde sürdürülen harekâta ilişkin basın açıklamasında şöyle denildi:

‘’Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütüne karşı icra edilen sınır ötesi harekâtın 6’ncı gününde, bölgeye takviye maksadıyla gelen terörist gruplarla sağlanan sıcak temas, iki ayrı bölgede aralıklarla devam etmektedir.

Harekâtın başlangıcından itibaren en kapsamlısı olan ve dün (önceki gün) gece boyunca süren çatışmalarda, şu ana kadar 77 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Bu rakamla, etkisiz hale getirilen toplam terörist sayısı 230’a ulaşmıştır. Ayrıca alınan emareler, halen sıcak temas bölgesindeki terörist grupların içinde örgütün bazı üst düzey isimlerinin olabileceğine işaret etmektedir. Dün (önceki gün) akşam saatlerinden itibaren başlayan bu çatışmalarda beş personelimiz şehit olmuştur. Harekât süresince ayrıca 3 Geçici Köy Korucusu (GKK) şehit olmuştur. Derinlikte belirlenen terörist mevzileri ve barınma yerleri, uçaklar ve karada konuşlu uzun menzilli destek silâhları ile ateş altına alınmıştır. Havanın kısmen düzelmesiyle birlikte, bütünleme ikmali ve takviye faaliyetleri tamamlanmıştır. Birliklerimiz, sorumluluk sahalarındaki arazi arama tarama faaliyetlerine ve örgütün lojistik altyapısının tahribine devam etmişlerdir.

Harekât, birliklerimizin üstün yetenekleri ve erinden generaline tüm personelin eşsiz özveri ve kararlılığıyla sürdürülmektedir.

Bu arada Türk Silâhlı Kuvvetlerinin sınır ötesinde sürdürdüğü harekâtta şehit olan Astsubay Hüseyin Doğan ile er Mustafa Yusuf’un cenazeleri Şırnak’ta düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi. Öte yandan kara harekatında şehit olan Çavuş İbrahim Doğan, İstanbul Maltepe’de düzenlenen cenaze töreninn ardından göz yaşları arasında toprağa verildi.

/ ANKARA

28.02.2008


 

Askerden talimat almak, gönüllü kulluktur

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyelerinden Ragıp Duran, 28 Şubat sürecinde yaşanan brifingleri değerlendirirken, “Türkiye’nin en iyi eğitimli kadrosu olduğu varsayılan yargı, medya mensuplarının ve akademisyenlerin askeri kendilerinin önderi ve hocası olarak kabul edip ders ve talimat alması gönüllü kulluktur, çok vahimdir” diye konuştu.

Duran, bu kesim için, bu tür kulluğun kabul edilemez birşey olduğuna işaret ederken, “Koyunlar bile kafalarını kasaplara uzatmazken...” diye ekledi. Duran, insanların birbirine “28 Şubat’ta neredeydin? Özgürlüğün, mağdurların yanında mı? Askerlerin yanında mı?” diye sormaları gerektiğini kaydederek, “Artık bu konuda yalan söyleme imkânı azalıyor” dedi.

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

Hasan Hüseyin KEMAL

28.02.2008


 

CHP: Meclis kararı yok sayılsın

CHP ve DSP, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren 5735 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un birinci ve ikinci maddelerinin iptali veya yok hükmünde olduklarına karar verilmesi ve dâvâ sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması” talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.

CHP ve DSP’li milletvekillerinin yanı sıra Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç’in de imzasının bulunduğu dâvâ dilekçesi, CHP Genel Sekreteri Önder Sav ve Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay tarafından Anayasa Mahkemesi’ne verildi. 112 milletvekilinin imzasını taşıyan, 58 sayfalık dilekçede, değişikliğin iptali veya yok hükmünde sayılması ve dâvâ sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istendi.

/ ANKARA

28.02.2008


 

Laiklik modelinizi tartışın

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyasî İşler Bölüm Başkanı Diego Mellado, AB de çok farklı lâiklik modelleri olduğunu ifade ederek, “Türkiye de kendi laiklik modelini belirlemek ve geliştirmek durumundadır. Kendi içerisinde bu konuyu tartışarak kendi lâiklik modelini belirlemek ve geliştirmek durumundadır’’ dedi.

Mellado, AB desteğiyle yürütülmekte olan 4 ayrı projeyi incelemek üzere beraberindeki heyetle Konya’ya geldi. İlk olarak Valiliği ziyaret eden Mellado, Konya Valisi Osman Aydın’dan şehirle ilgili bilgi aldı. Aydın, Konya’nın Türkiye’de AB fonlarını kullanan iller arasında ilk sıralarda yer aldığını söyledi. Konya’nın proje üretmek konusunda oldukça istekli olduğuna dikkati çeken Aydın, ‘’Konya, Mevlânâ kentidir. Dünyanın Mevlana’nın düşüncelerine bugün daha fazla ihtiyacı var. Avrupa’dan Türkiye’yi ziyaret eden üst düzey yetkililerin Konya’ya gelmesi de Mevlana’ya verilen önemi göstermektedir’’ dedi.

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyasî İşler Bölüm Başkanı Mellado ise Konya’da bulunmaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirtti. Konya’nın AB ile Türkiye’nin ilişkileri açısından iyi bir örnek oluşturduğunu ifade eden Mellado, ‘’Konya ile AB’nin ilişkileri Türkiye ile ilişkilerin sembolü haline geldi. Son dönemde Konya’ya krallar, kraliçeler yoğun olarak ilgi gösterdi. Ayrıca burada yürütülen AB destekli çok sayıda proje var’’ diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN, VATANDAŞLARINI

SAVUNMASI TEMEL HAKKIDIR”

Mellado, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine düzenlediği sınır ötesi operasyonla ilgili düşüncelerini soran bir gazeteciye şu cevabı verdi: ‘’Bu konu ile ilgili AB’nin pozisyonu çok net. Bu soruya, AB Dış Politika Yüksek Komiserliği yetkililerinin yaptığı açıklamaları temel alarak bir yanıt vermek istiyorum. Türkiye’nin vatandaşlarını savunması temel hakkıdır. Bunu yaparken de kendisinden orantılı önlemler alınması beklenmektedir. AB Türkiye’nin terörizmle mücadelede barışçıl yöntemler kullanmasını uluslararası hukuka da saygılı olmasını beklemektedir.’’

‘’Türkiye’deki üniversitelerde türban yasağının kaldırılması ile ilgili AB’nin görüşü nedir?’’ sorusuna ise Mellado, ‘’AB de çok farklı lâiklik modelleri olduğunu görüyoruz. Örneğin ispanya, İngiltere örneklerine baktığımızda çok farklı durumlarla karşılaşırsınız, ancak bu ülkelerin hepsi lâik ülkelerdir. Türkiye de kendi lâiklik modelini belirlemek ve geliştirmek durumundadır. Kendi içerisinde bu konuyu tartışarak kendi lâiklik modelini belirlemek ve geliştirmek durumundadır’’ diye cevap verdi.

/ KONYA

28.02.2008


 

Tuzla tersanelerinde gerginlik

Ölümlü iş kazalarıyla gündeme gelen Tuzla Tersaneler Bölgesinde yolu trafiğe kapatarak eylem yapan bir gruptakiler, polisin müdahalesiyle gözaltına alındı.

DİSK’e bağlı Liman, Tersane, Gemi, Yapım-Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş) Genel Başkanı Cem Dinç’in de aralarında bulunduğu yaklaşık 60 kişilik grup, saat 07.00 sıralarında Tersaneler Caddesi’nde yolu trafiğe kapatarak işçi ölümlerine ilişkin protesto gösterisi başlattı. Sloganlar atarak eylemi sürdüren grup, polis tarafından yolu trafiğe açmaları konusunda uyarıldı. Bu uyarıyı dikkate almayarak oturma eylemine geçen gruba, polislerce zor kullanılarak müdahale edildi. Cem Dinç’in de aralarında bulunduğu grubun tamamı, polisin müdahalesiyle gözaltına alınarak bindirildikleri araçlarla emniyete götürüldü.

Bu sırada otomobiliyle eylem yapan işçilerin arasından geçerek yoluna devam etmek isteyen bir sürücü, eylemcilerden birine çarptı. Sürücü, daha sonra hızla olay yerinden uzaklaştı.

Yaklaşık bir saat sonra aynı yerde toplanan çeşitli sendikalara üye işçiler ile bazı sivil toplum örgütleri temsilcileri, aynı şekilde oturma eylemi başlatarak yolu yeniden trafiğe kapattı.

Bu arada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde yapılan eylemi eleştirerek, ‘’Çözüm için bütün kapıların açık olduğunu söylüyor ve bu çalışmaları yapıyorsak buna rağmen hâlâ orada ne eylemi yapıyorsunuz?’’ dedi.

/ İSTANBUL

28.02.2008


 

Dindarlaşmadan korkmayın

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, “Türkiye’nin dindarlaşması kaygı konusu olmamalı. Din iyi anladığımızda toplumsal barışı, sevgiyi, saygıyı bozan değil, aslında güçlendiren bir unsurudur” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, din alanında daha yeni ve entelektüel konuları tartışmak gerektiğini, din üzerindeki konuşmaların ve tartışmaların düzeyinin artması gerektiğini söyledi.

Bardakoğlu,Türkiye’nin Balkanlar ve Avrasya’da büyük bir ağırlığı olduğunu, lider ülke olarak görüldüğüne dikkati çekerek, Balkanlar, Kafkasya, Rusya’daki özerk cumhuriyetler ve Türk dünyasından Türkiye’ye gelen gençlere ilâhiyat eğitimi verecek uluslararası ilâhiyat fakültesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Bunun Türkiye’nin tarihi misyonuna uygun bir ödev olduğunu vurgulayan Bardakoğlu, ‘’Maalesef uluslararası ilâhiyat fakültesi çok konuşulduğu halde onu kuramadık. Bunun ekonomik imkânsızlıklarla doğrudan alâkası yok, daha çok bakış ve ufuk meselesi. Uluslararası ilahiyat deyince, Türkçe ile birlikte Arapça ve bir Batı dilinin çok rahat konuşulduğu, yazıldığı, doğru dini bilgiye dayalı, 21. yüzyılı okuyan bir eğitimin verildiği bir fakülteden bahsediyorum’’ diye konuştu.

Bu alandaki eksikliği telâfi etmek için Avrupa’da yaşayan vatandaş ve soydaşların çocukları arasından Ankara ve Marmara üniversitelerinin ilahiyat fakültelerine burslu öğrenci getirdiklerini anlatan Bardakoğlu, ayrıca Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi’nde İslâm ilâhiyatı bölümü kurduklarını ve bazı Avrupa ülkelerinde de benzeri girişimlerinin olduğunu bildirdi.

Türkiye Diyanet Vakfı olarak özellikle Avrasya coğrafyasına yönelik özel bir üniversite kurmak istediklerini söyleyen Bardakoğlu, amaçlarının kar etmek olmadığını, gençlerin İslâm ve Türk kültürünü, ortak değerlerimizi daha iyi öğrenmesini ve Avrasya coğrafyasındaki ülke ve topluluklar arasında daha güçlü bağlar oluşturmayı hedeflediklerini kaydetti.

“TÜRKİYE’NİN DİNDARLAŞMASI

KAYGI KONUSU OLMAMALI”

‘’Türkiye’nin dindarlaştığı yönündeki’’ bazı görüşleri de değerlendiren Bardakoğlu, Türkiye’de dindarlıktan neyin anlaşıldığının çok bulanık olduğunu söyledi. Bardakoğlu, ‘’Dindarlığın nasıl ölçüleceği konusunda kafalar karma karışık. Dindarlık sadece namazla, oruçla, başörtüsüyle, içki içmemekle ölçülebilecek kadar kolay değil. Dindarlık daha bütüncül bir tutarlılık, bir bilinç halidir, bağlılıktır, istikamettir. İnancının davranışlarını etkileyebilmesi ve davranışlarının güzel ahlâkla olgunlaşması sürecidir’’ dedi.

Yalnızca namaz kılan bir kişinin dindar olduğunun söylenemeyeceğini belirten Bardakoğlu, namazdan sonra mesela kişinin iş hayatı, çocuklarıyla, ailesiyle, komşusuyla olan ilişkileri, ahlâkı, temizliği, üretkenliği, kul hakkına saygısı gibi unsurların da göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etti.

‘’Dindarlığın aslında çok ince ve derin bir duyarlılık olduğunu’’ vurgulayan Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Ağacın dalındaki kuş yuvasını bozmayı insanlığa aykırı görebiliyorsan, yaralanmış bir hayvan görünce acı çekebiliyorsan, sesini duyuramayanın sesini duyup acısını paylaşabiliyorsan, dünya nimetlerini sorumluluk, devlet malını emanet olarak görüp üzerine titreyebiliyorsan, ahlâkî erdemleri sadece konuşmuyor, bilfiîl yaşıyorsan dindarlık öyle güzelleşir. Böyle düşünmezsen, dindarlığın en kolay şekli abdest alıp namaz kılmaktır.

Bu nedenle Türkiye’nin dindarlaştığını söylemek için elimizde hiçbir veri yoktur. Ama görüntüler ve dini tezahürler daha ön plâna çıktığı için Türkiye’nin dindarlaştığı gibi bir varsayım fazla konuşuluyor. Ben sosyal araştırmacıların Türkiye’nin dindarlaştığını ölçebileceğine ihtimal vermiyorum.

Türkiye’nin dindarlığı tartışmaları zaman zaman kaygıdan oluyor. Türkiye’nin dindarlaşması kaygı konusu olmamalı. Keşke Türkiye benim dediğim anlamda dindarlaşsa. Bu anlamda dindarlık herkes için bir rahmettir. Kim daha dürüst, daha çalışkan, daha ahlâklı, daha temiz olmayı, daha iyi niyetli olmayı istemez. Bir, iki olaya bakarak Türkiye’nin dindarlığına karar vermek çok aceleci bir yargıdır. Kanaatimce bu tür yargılar inanıldığı için değil, dolaylı bir anlatım için dile getiriliyor olmalı.

Din iyi anladığımızda toplumsal barışı, sevgiyi, saygıyı bozan değil aslında güçlendiren bir unsurudur. Bazen insanlar dini algılamada, dini bilgiyi kullanmada zaman zaman dini olmayan unsurları da işin içine kattıklarından dindarlık sanki toplumda huzuru bozan, ayrışmayı ve gerilimi arttıran bir süreçmiş gibi de algılanabiliyor.’’

“DİN ALANINDA YENİ VEENTELEKTÜEL

KONULARTARTIŞILMALI”

Bardakoğlu, din alanında daha yeni ve entelektüel konuları tartışmak gerektiğini, din üzerindeki konuşmaların ve tartışmaların düzeyinin artması gerektiğini söyledi.

Sosyal bilimler alanındaki konuların çok boyutlu olduğunu ve bunları mühendislik anlayışıyla ele alınmasının yarar sağlamayacağını vurgulayan Bardakoğlu, ‘’Zihni arka plânı hayli zengin olması gereken konular, test sınavına cevap verircesine (A), (B), (C) şıklarına, evet-hayır cevaplarına indirgenemez. Ben, evet-hayır şeklinde indirgemeci ve kolay cevap bekleyen sorulardan doğrusu sıkıldım’’ diye konuştu.

Dünyayı siyah ve beyaz olarak görmenin, her sorunun tek bir cevabı olduğunu düşünmenin, çözümü ve yorumu tek çizgiye indirgemek anlamına geleceğine dikkati çeken Bardakoğlu, şunları kaydetti:

‘’Halbuki din bize aynı kaynaktan beslenen farklı yorumların, bakışların, düşünce ufuklarının olabileceğini öğretti. 1400 yıllık zengin bir dini geleneğimiz, zengin bir millî tarihimiz ve kültürümüz var. Onun üzerine zenginleştirerek, geliştirerek Cumhuriyeti kurduk. 85 yıllık Cumhuriyet kazanımımız var. Türkiye’de 22 tane ilâhiyat fakültemiz var. Bu kadar köklü geçmişimiz var. İslâm medeniyetinin çok önemli bir parçası olduk. Artık din üzerinde konuşmalarımızın düzeyi bu olmamalı. Daha yüksek düzeyde, bilgi gerektiren konuları dünyanın din alanındaki gelişmelerini de izleyerek derinlemesine konuşabilmeliyiz, tartışabilmeliyiz.”

/ ANKARA

28.02.2008


 

Polise “yetki ve sorumluluk” eğitimi

Emniyet Genel Müdürlüğünün, ‘’Polise Görev, Yetki ve Sorumluluk Veren Mevzuat Uygulamalarına İlişkin Eğitim Projesi’’ (MUYEP) başladı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığının Anıttepe’deki akıllı sınıfında başlatılan programla, 81 ilde oluşturulan 195 ‘’akıllı sınıf’’ta, yaklaşık 2 bin personel eğitim programına dahil oldu.

Programın açılışında konuşan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Vekili ve Teftiş Kurulu Başkanı Ali Kolat, projeyle, polisin görevi sırasında karşılaşabileceği her türlü olayda, ‘’hukuka uygun, profesyonel ve standart davranış tarzı sergileyerek, insan hakları ihlâllerini en aza indirmesinin’’ amaçlandığını söyledi.

MUYEP kapsamında polise görev, yetki ve sorumluluk veren mevzuat ve uygulamalarda ortaya çıkan sorunların 11 başlık altında ele alınacağını anlatan Kolat, sorunların belirlenmesinde, hukuk fakültelerinde ve Polis Akademisi Başkanlığında görevli akademisyenler, Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği temsilcilerinin birlikte çalıştıklarını kaydetti. Kolat, polislerin, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’ndaki görev ve yetkileri konusunda eğitileceğini belirtti.

/ ANKARA

28.02.2008


 

Alper Görmüş yarın hakim karşısına çıkıyor

Gazeteci yazar Ahmet Alper Görmüş hakkında, emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüğe ilişkin haber sebebiyle açılan dâvâya yarın devam edilecek.

Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma, yarın saat: 09.30’da başlayacak.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu ifade edilen günlükleri yayımlayan “Nokta” dergisi Yayın Yönetmeni Alper Görmüş hakkında Örnek’e “hakaret” ve “iftira” ettiği iddiasıyla dâvâ açılmıştı. Dergide, 29 Mart 2007’de yayımlanan “Hayret verici ayrıntılarıyla Sarıkız ve Ayışığı. 2004’te iki darbe atlatmışız!” haberi de Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu ve iki darbe plânı içerdiği ifade edilen bir günlükten kesitlere yer verilmişti. Görmüş’ün 6 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor.

Yeni Asya / İSTANBUL

28.02.2008


 

Tapudaki rüşvete 136 yıl istendi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Keçiören 4. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğündeki “rüşvet” iddiaları üzerine başlattığı soruşturmayı tamamladı.

Keçiören Tapu Sicil Müdürü Ömer Gültekin’in de aralarında bulunduğu 14 kişinin, “suç işlemek için teşekkül oluşturmak” ve “kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle menfaat sağlamak” suçlarından 7 yıldan 136 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talebiyle dâvâ açıldı. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan iddianamenin kabul edilmesi halinde, 14 kişinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.

/ ANKARA

28.02.2008


 

Soylu: Hükümet çiftçiyi unuttu

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, çiftçinin ihmal edildiğini söyledi.

DP lideri Soylu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında öncelikle 26 Şubat’ta yaşanan Hocalı katliamının 16. yıldönümüne değinerek, ölen insanlara rahmet, Azerbaycan halkına da başsağlığı diledi. Soylu, Başbakanın son haftalarda çiftçilerle ilgili açıklamalarını eleştirerek, “Sayın Başbakan, son haftalarda, yıllardan beri unuttuğu çiftçinin yüzünün güldürüleceğini anlatmaktadır. Erdoğan açıklamalarıyla, çiftçinin 6 yıldır ezilmekte olduğunu kendisi de anlamıştır. 2003 yılında çiftçi, 55 kilo buğdaya bir tüp alabilirken, 2007 yılında ancak 90 kiloya bir tüp alabilmektedir. Yine 2003 yılında 0,94 kg pamukla çiftçi bir litre mazot alabilirken 2007 yılında tam olarak 2kg pamuk ile 1 litre benzin alabiliyor. Dikkat edilirse rakamlar hep 1’e 2 olmuş ama çiftçinin aleyhinde. Bu rakamlar, çiftçinin ihmal edildiğinin rakamlarıdır” diye konuştu.

TBMM gündemindeki Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik öngören tasarıyı doğru bulmadığını ifade eden Soylu, ‘’Bu reformda ortaya konulması gereken temel değişiklikler, hükümetin başarısızlığı nedeniyle maalesef kuşa çevrilmiştir. Sosyal güvenlik reformu, Türkiye için bir yenilik oluşturmamaktadır’’ dedi.

Soylu, ülkeyi dinî ve lâikliği siyasallaştırmaya çalışan iki cemaatin gerdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Türkiye sanki iki cemaat arasındaki bir kavgayı seyretmektedir. Bir taraftan dini siyasallaştırmaya, diğer taraftan da laikliği siyasallaştırmaya çalışan iki cemaat acımasız bir şekilde Türkiye’yi germekte ve mağdur olan insanların mağduriyetini arttırmaktadırlar. Hükümet, ülkede kavga ortamının oluşmasına neden olan bu anlayışı ile türban üzerinden, başörtüsü üzerinden nemalanmaya, siyasî rant sağlamaya yönelik bir anlayıştadır. Bu da artık bizim canımıza tak etmiştir, milletin canına tak etmiştir.” Türkiye’yi bir statüko alanına çeviren YÖK’ün mutlaka kaldırılması gerektiğini belirten Soylu, “YÖK, bilimsel hayata, üniversitelerin kalkınmasına ve özgürleşmesine engel teşkil etmektedir. Türkiye’yi adeta bir statüko alanına çeviren YÖKün mutlaka kaldırılması gerekmektedir” dedi.

Cemil Yüzer / ANKARA

28.02.2008


 

Yumula Baraj Gölü dondu

Kayseri’nin Yemliha beldesi yakınlarındaki Yamula Baraj Gölü dondu.

Kızılırmak üzerine elektrik üretimi ve sulama amacıyla kurulan, uzunluğu 65 kilometreye ulaşan Yamula Baraj gölü,, sıcaklığın sıfırın altında 25 dereceyi aşması sonucu buz tuttu. Baraj gölünde buz kalınlığı yer yer 1 metreyi buluyor. DSİ yetkilileri, yazın su seviyesi düşen barajda, kar yağışı ve bahar aylarındaki yağışların yeterli olması halinde seviyenin yeterli düzeye çıkmasının beklendiğini kaydettiler.

/ KAYSERİ

28.02.2008


 

Adapazarı’nda yıkım

Adapazarı’nda, Marmara Depremi’nde ağır hasarlı hale gelen 8 bina, çevik kuvvet ekipleri eşliğinde yıkıldı.

Erenler beldesi Yenimahalle’de bulunan 8 ağır hasarlı binaya, yıkım ihalesini alan firma, çevik kuvvet ekipleri eşliğinde ağır iş makineleriyle müdahale etti.

Deprem sonrasında devletten hiçbir şekilde ödenek almadıklarını iddia eden bazı ev sahipleri, yıkıma tepki gösterdi. Tartışmaların ardından yıkıma razı olan ev sahipleri, evlerini boşalttı. Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ ekiplerinin elektriği kesmesinin ardından, binalar yıkıldı.

/ SAKARYA

28.02.2008


 

Eriyen karlar tehlike saçıyor

Tunceli’de havaların ısınmasıyla birlikte çatılarda eriyen karlar tehlike saçıyor. Tunceli’de 5 katlı bir binanın çatısından düşen karlar park halindeki 3 aracın tavanını çökertti.

Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan 5 katlı bir binanın çatı katında biriken karların düşmesi sonucu üç araç hasar gördü. Tavanı kısmen çöken araçları hurda halde gören vatandaşlar şaşırdı. Kar sebebiyle kapanan yol daha sonra belediye iş makineleri tarafından temizlendi.

/ TUNCELİ

28.02.2008


 

Vakıflar Kanunu yürürlükte

5737 sayılı ‘’Vakıflar Kanunu’’, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunla, yabancılar Türkiye’de mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabilecek.

Yeni vakıfların kuruluşunda, amaçlarına göre özgülenecek asgari mal varlığı, her yıl Vakıflar Meclisince belirlenecek.

Yeni vakıflar, vakıf senetlerinde yazılı amaçlarını gerçekleştirmek üzere, Vakıflar Genel Müdürlüğüne beyanda bulunmak şartıyla şube ve temsilcilik açabilecek.

Yabancılar, Türkiye’de hukuki ve fiîli mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabilecek.

Vakıflar; Vakıflar Genel Müdürlüğüne bilgi vermek şartıyla iktisadi işletme ve şirket kurabilecek. Cemaat vakıflarına ait kısmen veya tamamen hayrat olarak kullanılmayan taşınmazlar, vakıf yönetiminin talebi durumunda meclis kararıyla aynı cemaate ait başka bir vakfa tahsis edilebilecek veya vakıf akarına dönüştürülebilecek.

/ ANKARA

28.02.2008


 

Kansere karşı ‘elma’ kozu

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Deneysel Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hakkı Gökbel, ABD’de elma kabuğundaki ‘triterpenoids’ adlı maddenin, laboratuvar ortamında kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği veya öldürdüğünün tespit ‘ edildiğini söyledi.

Gökbel, elmanın sağlıklı hayat için vazgeçilmez meyvelerden olduğunu, ülkemizin hemen hemen her yerinde bol miktarda yetişen elmanın düzenli olarak tüketilmesinin, sağlık açısından yarar sağlayacağını ifade etti.

Prof. Dr. Gökbel, elmanın, sağlık açısından bugüne kadar bilinmeyen yararlarının öğrenilmesi ve özellikle çağın neredeyse en önemli sağlık sorunu haline gelen kanserle mücadelede kullanılabilirliğinin tespit edilmesi için gelişmiş ülkelerde çalışmalarının sürdüğünü anlattı.

Gökbel, ABD’nin saygın üniversitelerinden Cornell Üniversitesi araştırmacılarının, elma kabuğundaki ‘triterpenoids’ adlı maddenin, laboratuvar ortamında kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği veya öldürdüğünü tespit ettiğini vurguladı.

Özellikle karaciğer kanseri, kalın barsak kanseri ve göğüs kanserine karşı koruyucu etkiye sahip olan elmanın bu özelliğinin, elma kabuğundan izole edilen ‘’triterpenoids’’ adı verilen maddeden dolayı olabileceğinin bilimsel çalışmalarda ortaya konulduğunu anlatan Gökbel, ‘’Daha önce yapılan çalışmalarda elmanın, farelerde meme tümörüne karşı etkili olduğu ortaya çıkmıştı. Bu son çalışma, etkili bir kanser ilâcı üretmeye yönelik bir adım sayılabilir’’ dedi.

/ KONYA

28.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri