Neşat Ertaş, "“O müzikler bize ait değil. Giden müzikler uydurma, onlar Türk müziği değil. Ben isterim ki Türk müziğiyle, türküyle gidilsin. Davulumuz, zurnamız, bağlamamız, kavalımızla. Benim gönlüm böyle arzuluyor. İster 15., ister 20. olsun” dedi.
Neşat Ertaş’a göre Türkiye, Eurovision’a türküyle katılmalı. Eser türkü olunca haliyle orkestradaki enstrümanlar da saz, davul, zurna, kaval gibi çalgılardan oluşacak. “Özlü sözlü, toprağımızın kokusunu veren Anadolu’muzdan bir türküyle oraya gidilmesini isterim” diyen Ertaş’a göre ülkemiz, uydurma parçalar, yabancısı olduğumuz müziklerle bu yarışmaya katılıyor. Usta, “O müzikler bize ait değil. Giden müzikler uydurma, onlar Türk müziği değil. Ben isterim ki Türk müziğiyle, türküyle gidilsin. Davulumuz, zurnamız, bağlamamız, kavalımızla. Benim gönlüm böyle arzuluyor. İster 15., ister 20. olsun” diyor.
Avrupa’da 30 yıl kaldım müzikleri çok duygusuz
“Batı müziği dinleyen çağdaş olur, alaturka, yerli müzikleri dinleyen olmaz” diyen bir tıp profesörünün sözüne ustanın cevabı ise şöyle oldu: “O profesörün sözü bir yerde doğru. Batı müziği Batılılarındır. Onu dinler, kendini ona verirsen o görüşte olursun. Ama ben duygusal müzikten yanayım. Avrupa’da 30 yıla yakın kaldım, oralarda beni duygulandıran müzik duymadım. Müziğin, Batılılaşmayla, şununla bununla ilgisinin olacağını pek düşünmüyorum. Batı müziğini de dinlesinler, halk müziğini de. Ayırım yapılmasın. Bir tarafı dinleyip o taraflı olmaya katılmıyorum. Dünyanın her tarafından müzikleri dinleyelim; ama kendi toprağımızın o duygulu müziklerini de kaybetmeyelim.”
|