Maalesef... Askeri harekátın en acıtıcı... En yürek yakan... En tatsız yanı... Şehit haberleri. Sınır ötesi operasyonda yedi askerimizi yitirdik. Biri de içeride patlayan mayının kurbanı. Bölgeden... Ölüm haberleri geldikçe...
İnsan bu işlerin biran önce... Kalıcı bir şekilde çözülmesini... Daha çok arzuluyor.
Düşünsenize...
Gencecik çocuklarımız...
Yitip yitip gidiyor.
* * *
Dün Star’da vardı...
1983’ten bu yana 25 sınır ötesi operasyonu düzenlenmiş.
İlk harekat 1983’te.
K. Irak’a yönelik ilk sınır ötesi operasyon ise 1999’da gerçekleşmiş.
7 bin asker, Irak’ın içine 5 km. kadar girmiş.
1992-1997 arasında da dört operasyon daha yapılmış.
1992’deki operasyona 20 bin asker katılmış... 1994 Martı’nda başlayan ‘Çelik’ harek tına ise 35 bin asker, 10 bin korucu.
24 operasyonun en kapsamlısı ise 1995’teki Balyoz Operasyonu’ymuş.
Bu operasyona 35 bin asker katılmış. Operasyona, 10 bin asker desteği daha verilmiş.
1997’de bu defa 20 bin askerle Çekiç Operasyonu yapılmış. 1998’de de, 15 bin askerle Murat Operasyonu düzenlenmiş.
Bir yıl sonra 1999’da ise, tekrar hava ağırlıklı Sandviç Operasyonu gerçekleştirilmiş.
Gündemimizde hep bir operasyon var anlaşılan.
* * *
Diyorum ki operasyon ertesinde sorun çözücü kapsamlı bir paket gündeme gelse.
Örneğin, hükümet programındaki şu vaat hayata geçirilse:
‘İnsan haklarının evrensel düzeye çıkarıldığı ve kullanıldığı, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirildiği ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği hukuk sistemini oluşturmak için, iktidarımız süresince gerçekleştireceğimiz temel düzenlemelerden bazıları şunlar olacaktır:
Artık ülkemize dar gelen yürürlükteki Anayasa yerine, katılımcı ve özgürlükçü, yeni bir anayasa hazırlayacağız. Bu anayasanın hazırlanmasında, kendi fikirlerimiz kadar, muhalefet partilerinin ve tüm toplumsal kesimlerin katılımını en etkin biçimde sağlama çabası içerisinde olmaya söz veriyoruz. Birtakım hükümleri sürekli değiştirilmek zorunda olan bir anayasa yerine, ülkemizi geleceğe taşıyacak bir anayasa yapmak, çocuklarımızın geleceği adına yerine getirmemiz gereken bir sorumluluktur. Yeni Anayasamız, güçlü bir toplumsal meşruiyete sahip, başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası normlara uygun, bireyin hak ve özgürlüklerini üstün tutan, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi esas alan, demokratik hukuk devleti anlayışını taşıyacaktır.’
* * *
Bu sıkıntısız olabilir mi?
Yoksa, bu hedefin önüne çıkar mı?
Doğrusu, dünkü yazıda yollama yaptığım şu aşağıdaki habere bu açıdan da bakıyorum:
‘Kara harekatından 2 gün önce internet sitesi YouTube’a konan Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanı Tuğgeneral Münir Erten’ın operasyon hakkındaki sözlerinin de olduğu özel konuşması Genelkurmay’da muhbir tedirginliğine neden oldu. İsviçre’den siteye yüklenen ses kaydında, TSK’nın Kuzey Irak’a yapacağı harekatın 20/22 Şubat tarihleri arasında başlatılacağı bilgisi de yer alıyor. Konuşmada daha önceki hava harekatlarıyla ilgili detaylara yer verildi. Ses kaydının Erten’e ait olup olmadığı ise netlik kazanmadı. Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı, hem ana karargah hem de kuvvet komutanlıklarındaki Elektronik Harp birliklerinden oluşuyor. Bu komutanlık istihbarat ve karşı istihbarat görevlerini yerine getirerek barış ve savaşta destek işlevi yapıyor. GES, ‘en hassas’ dinleme operasyonlarından da sorumlu komutanlık.’
* * *
Tabii bir de bunun ‘bölgesel operasyon’ olduğunu söyleyenler var.
İngiliz Gazetesi Guardian bunu seslendiriyordu.
Aynı tür bir yoruma El Cezire’de de rastladım:
‘Türk ordusu ayrılıkçı PKK savaşçılarına yönelik olarak Kuzey Irak’a on bin asker gönderdi. Türkiye bunu bir fırsat penceresi olarak görüyor. Amerikalılar ise Kuzey Irak’taki istikrarın artık biraz daha yerine oturduğunu ve bu yüzden kuzeydeki bir çatışmanın ülkenin geri kalanının istikrarını etkilemeyeceğini düşünüyorlar. Amerikalılar galiba ileride gerçekleştirebilecekleri bir askeri operasyonda Türkiye’ye ihtiyaçları olabileceğini düşünerek daha uzun vadeli planlar yapıyorlar.’
* * *
Harekáta katılan askerlerin, bölgedeki ölümlerin...
Hüznünü ve acısını...
Nihai olarak ne dindirecek...
Kalıcı bir çözümü daha yüksek sesle aramanın zamanı artık.
Bunca yıldır ‘savaş’ operasyonu yaptık...
Bir de silahları bırakıp...
‘Barış’ operasyonunu denesek.
Belki ‘ölümde’ bulamadığımız çözümü...
Hayatta buluruz.
Star, 24.2.2008
|