Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

CIA’nın haber kaynağı kimdi?

AB dışişleri bakanları, tam üyelik için Türkiye’nin ‘yapması gerekenleri’ içeren 4. gözden geçirilmiş Katılım Ortaklığı Belgesi’ni onayladı. Belgenin içeriği bir anlamda AB standartlarıyla aramızdaki ‘mesafeyi’ netleştiriyor.

Şöyle de söyleyebiliriz: Yeni Katılım Ortaklığı Belgesi’nde, önümüzdeki 3-4 yıl gibi bir kısa vadede Türkiye’nin ‘demokrasi ve hukukun üstünlüğü, insan hakları, yurttaşlık ve siyasi haklar, ekonomik ve sosyal haklar, azınlık hakları, kültürel haklar, azınlıkların korunması, bölgesel ve uluslararası yükümlülükler, ekonomik kriterler ve farklı müzakere fasıllarıyla ilgili topluluk müktesebatına uyum’ konularında reformlar yaparak uygulamaya geçirmesi isteniyor.

Müzakerelerin hedefinin ‘üyelik’ olduğu belirtilen belgede, Türkiye’den şunlar talep ediliyor:

- Sivil-asker ilişkilerini AB standartlarıyla uyumlu hale getirmesi.

- Ordu ve savunma politikası üzerinde TBMM’nin eksiksiz gözetim yapabilmesini sağlaması.

- Askeri mahkemelerin görev alanının sadece askeri personelin görevleriyle ilgili konularla sınırlandırması.

- Din özgürlüğüne ve azınlık haklarına tam saygı göstermesi.

- Türkçe dışındaki dillerde televizyon yayınlarını kolaylaştırması.

- AB üyesi bütün ülkelerle ilişkilerini normalleştirmesi.

***

Bu taleplerin ne kadar önemli ve haklı olduğunu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın arşivlerinden ‘gizliliği kaldırılan’ 1969 -1972 yıllarını kapsayan bir dizi belgeyi okurken bir daha görüyorsunuz...

12 Mart 1971 öncesinde, 1969 yılında bir askeri darbe tehlikesi daha atlatmışız.

Belgelerin gizliliği kalktı deniyor ama açıklanan bazı belgelerin bazen satır, cümle ve paragraflar halinde ‘sansürlenmesine devam edildiği’ de görülüyor.

Belgelerde, ‘Ordu’nun, Mayıs 1969’da eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın siyasi haklarının iadesini öngören bir anayasa değişikliğinin Senato’da kabulü durumunda yönetime el koymayı planladığı’ da ileri sürülüyor.

Arşivlerde yer alan 19 Mayıs 1969 tarihli ‘istihbarat telgrafı’nda, ‘Genelkurmay Başkanlığı’nın 16 Mayıs’ta yaptığı toplantıda, Bayar ve diğer yasaklı politikacıların siyasi haklarının geri verilmesini öngören anayasa değişikliğinin 20 Mayıs için planlanan oturumda Senato tarafından kabulü durumunda, ülke yönetimine el koymayı kararlaştırdığı ve bu durumun, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel’e iletildiği’ kaydedilmekte.

Bu belgede, ‘dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç’ın imzasıyla, bütün ordu, kolordu ve tümen komutanlarıyla Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarına bu konuda talimat gönderildiği’ ileri sürülüyor. Belgede, ‘müdahalenin 20 Mayısı 21 Mayısa bağlayan gece olmasının planlandığı ve bunun muhtemelen bir haber bülteniyle radyodan halka duyurulacağı’ belirtiliyor.

***

Peki darbe nasıl önleniyor?

‘Bazı üst düzey CHP yetkilileri, partinin Senato oturumunda ret oyu kullanacağı ve böylelikle gereken üçte ikilik çoğunluğun sağlanamayacağı yönünde Ordu’ya güvence veriyor’.

‘Ordu, bu tasarının Senato’da fiilen öleceğine ve kendilerinin harekete geçmesine gerek kalmayacağına inanıyor.’

Belgede, ‘her şeye rağmen bu anayasa değişikliği şans eseri kabul edilirse ordu, bütün uyarı ve hazırlıklarının blöf olmadığını göstererek harekete geçecek’ deniliyor.

Belgenin yorum bölümünde ise, ‘müdahale olursa muhtemelen sadece parlamentonun feshedileceği, Sunay’ın Cumhurbaşkanlığı’nda kalacağı ve seçimlere kadar Demirel hükümetinin geçici olarak görevi sürdüreceği’ tahminleri yer alıyor.

Yakın zamanda yaşanan o çok çirkin ‘idam’ korkutması aslında hep varolagelmiş CHP-Ordu özdeşliğinin eski kromozomlarında...

***

Benim ilgimi çeken, zaten bildiğimiz ve değişmesine çalışıp durduğumuz ‘Senato’nun ne yapması gerektiğini askeriyenin belirlediği bir ülke’ olmamızdan ziyade, 12 Mart ile ilgili belgeler.

Daha doğrusu ‘belgelerin kaynakları’...

Örneğin...

Arşivlerdeki en önemli belgelerden biri olan 10 Mart 1971 tarihli mektup...

Aynı gün gerçekleşen Genelkurmay Karargahı’ndaki 8 saatlik toplantıyı ele alıyor.

Komuta kademesi, bu toplantıda Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ndeki olayları ve ABD’li askerlerin kaçırılmasını tartıştıktan sonra hükümete muhtıra verme kararı alıyor.

Korgeneral Hayati Savaşçı’nın toplantıda iki öneri gündeme getirdiği belirtilmekte:

‘Savaşçı’ya göre ya genç subayların yönetime el koymasına izin verilecek ya da Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç’ın devreye girmesiyle Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel’e muhtıra verilecekti.

Bu noktadan sonra askerin yönetime müdahale etmemesi mümkün değildi.’

İyi hoş da...

Genelkurmay’daki toplantıyı CIA nasıl bu kadar detaylı biliyor?

Şimdi cevabı almadan önce sıkı durun.

Bütün detaylarıyla yazılan bu toplantının ‘ABD’ye haber mi verildiği’ yoksa ‘içeriden mi dinlendiği’ konusu anlaşılamıyormuş.

Çünkü...

Belgelerde bu noktayı aydınlığa kavuşturacak olan bilgiler üzeri çizilerek sansürlenmiş.

‘ABD’ye haber mi verildi’ yoksa ‘içeriden mi dinlendi?’

Bir ordu düşünün ki kendi hükümetini devirmek için toplantılar yapıyor ama bu toplantıların sırlarını başka ülkelere karşı saklayacak tedbirleri alamıyor.

Genellikle böyle tuhaflıklar da ‘siyasete meraklı’ orduların başına geliyor.

Star, 20.2.2008

Mehmet Altan

21.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  CIA’nın haber kaynağı kimdi?

  Said Nursî ve liberaller

  Lütfen 17. maddeye dokunmayın!

  Kutsal ittifaka ne oldu?

  Ek 17 tuzağı


 Son Dakika Haberleri