Farklı olanın cezalandırılmaması, ‘öteki’nin düşman olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Antalya Barosu Başkanı Mehmet Zeki Durmaz, “Göbeğini kaşıyor, burnuyla oynuyor, aptal, bir ton kömüre gidip oyunu veriyor diye halkı aşağılamaktan vazgeçelim. Halkla, kendi insanımızla barışalım, onlara dokunalım. Bizim ülkemiz burası, bizim halkımız da bu. Birlikte yaşamayı becerelim” şeklinde konuştu.
Antalya Barosu Başkanı Mehmet Zeki Durmaz, "Halkla, kendi insanımızla barışalım’’ dedi.
Antalya Barosu 2008 Yılı Staj Uygulama Programı’nın ilk dersinde stajyer avukatlara seslenen Durmaz, 16. yüzyılda Avrupa’da başlayıp, giderek bütün dünyayı etkisi altına alan modernitenin bir ürünü olan toplum mühendisliğinin, "tek doğru’’ etrafında toplumu şekillendirmekten ibaret olan "ya/ya da’’ anlayışından beslendiğini söyledi. Bu anlayışın etnik ve siyasal alanda birbirine zıt ikilikler üreterek, beslediğini dile getiren Durmaz, Türkiye’de bunun yansımasının "laik/anti-laik’’, "çağdaş/yobaz’’, "yurtsever/vatan haini’’, "sağcı/solcu’’ ayrışmaları olduğunu dile getirdi.
Ayrımcılık ve zıtlaşmalar üzerine kurulu olan bu anlayışın giderek "ötekini’’ yok etmeye yönelik politikalara işlerlik kazandırdığını savunan Durmaz, "Bu gibi toplumlarda düello yoktur, pusu vardır. Hiçbir şey yüze söylenmez, arkadan söylenir’’ dedi.
Böylesi toplumlarda "Türkiye’de olduğu gibi her türden bir seçimin rekabet değil, husumet olarak kabul edildiğini’’ ifade eden Durmaz, "Bunu görelim ve önümüzdeki süreci kavgasız götürelim. Bunun için de yasaklayıcı değil, tartışmacı; kapalı değil, açık; otoriter değil, demokratik bir kimlik siyaseti izleyelim’’ diye konuştu.
Farklı olanın cezalandırılmaması, ‘öteki’nin düşman olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Durmaz, şunları söyledi:
"Kendimize belli bir mesafeden ve ironiyle bakarak, ‘ötekine’ özen gösterelim. Yaşamın zenginliğine ve hikmetine saygı duymayı içeren bir etik yol haritası izleyelim. Göbeğini kaşıyor, burnuyla oynuyor, aptal, bir ton kömüre gidip oyunu veriyor diye halkı aşağılamaktan vazgeçelim. Halkla, kendi insanımızla barışalım, onlara dokunalım. Bizim ülkemiz burası, bizim halkımızda bu. Birlikte yaşamayı becerelim.’’
Başörtüsü konusunda da Durmaz, "Doğru olan bu konuyu üniversitelerin inisiyatifine bırakmaktı. Öğretim, eğitim sınırlarını aşanlarla, türbanı dinsel amaçla kullananlarla, bunu dinsel simge yapanlarla, bu yönde eylemde bulunanlarla, başkaları üzerinde baskı kuranlarla üniversite yönetiminin uğraşmasıydı’’ diye konuştu.
|