Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Bedel ödemeye hazırız

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “İdamı göze alırsın o zaman yeni anayasa yaparsın” şeklindeki sözlerine cevap vererek, “Biz bu yola çıkarken daha önce de demokrasiye inanmış insanların söylediğini söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık, biz bu konuda bedel ödemeye hazırız, bu konuda rahatız” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye’de demokrasinin, hukuk devletinin, özgürlüklerin çıtasını yükseltmek yolunda samimî bir gayret içinde olduklarını ifade etti. Amaçlarının Türkiye’yi AB standartlarına ulaştırmak, demokrasiyi daha ileri noktalara taşımak olduğuna işaret eden Erdoğan, 70 milyonun mesuliyetini yüreğinde hisseden, ülkenin bütün vatandaşlarını adaletle, merhametle bağrına basan, onların hukukunu koruyan bir anlayışla yollarına devam etiklerini belirtti.

Herkesin bahtını açmaktan, her vatandaşın yüzünü güldürmekten, toplumun her kesiminin sorunlarına aynı duyarlılıkla yaklaşmaktan başka dertleri olmadığını ve olamayacağını ifade eden Erdoğan, herkesin emniyet ve güven içinde olmasını, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin kazanımlarından istifade etmesini istediklerini vurguladı. ‘’Türkiye geçmişte ne çektiyse kutuplaşmadan, gerilimden çekti, ne kaybettiyse bundan kaybetti. Artık, demode tartışma konularını tedavülden kaldıralım; artık enerjimizi üretime, kalkınmaya, büyümeye harcayalım’’ diyen Erdoğan, dağ gibi aşılmaz yükseklikte zannedilen bir çok sorunun incir çekirdeğini doldurmayan kaygılar sebebiyle yıllarca ertelendiğini belirtti.

MANŞETLER MASKE

Erdoğan, TBMM’de hak ve özgürlükler konusunda bir adım atıldı diye, ‘’CHP’nin ve onlarla birlikte hareket eden medya grubunun nasıl bir yaygara kopardığını’’ hep birlikte gördüklerini söyledi. Sadece bazı siyasetçilerin değil, bazı medya gruplarının da eski alışkanlıklarından kurtulamadığını ifade eden Erdoğan, farklı görüşler ve tartışma ortamının olması sebibiyle kimsenin Türkiye’yi bölünmüş gibi göstermeye hakkı olmadığını belirtti. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Sizin aslında başörtüsüyle bir derdiniz yok, sadece fırsattan istifade başka bir hesabı görmek istiyorsunuz. Derdiniz başka... Açık söylüyorum, aslında çıkarlarınızı tehlikede görüyorsunuz, yoksa laikliği değil. Bu manşetler, yalnızca çıkar kavganızı örtmek için bir maske... Siz de laiklik üzerinden kendi çıkar kavganıza meşrûiyet kazandırmanın peşindesiniz. Her fırsatta Türkiye’yi ikiye bölünmüş gibi göstermeye çok heveslisiniz. Soruyorum size; demokrasi, tek tip ve tek sesli olmak mıdır? İşte bugün bir tanesi yazmış; ‘Çoğunluğun zorbalığı’ diyor. Bunun edeple adapla bir ilişkisi var mı? Azınlığın çoğunluğa tahakkümüne evet diyeceksin, 411’i kaos olarak göstermek suretiyle demokrasiyi yok farzedeceksin. Sen bunu hangi siyasî etikle, anlayışla bir araya getiriyorsun?

"BEYAZ ÇARŞAFLARLA BERABER YOLA ÇIKTIK”

‘’Farklı görüşler var, bir tartışma ortamı var’’ diye kimsenin Türkiye’yi bölünmüş gibi göstermeye hakkı olmadığını ve olamayacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

‘’İşte buyurun daha şimdiden, daha Sayın Cumhurbaşkanı değerlendirmesini yapmadan hemen bakıyorsunuz anamuhaletin başı, şimdiden ahkâm kesmeye başladı. Şimdiden yargıya akıl vermeye başladı, şimdiden yönlendirme yapmaya başladı. İstikamet veriyor ve idam sehpasının yolunu gösteriyor. Sen nasıl demokratsın ya... Sen nasıl demokratsın, sen nasıl demokratsın? Ama biz şuna inanıyoruz; biz bu yola çıkarken daha önce de demokrasiye inanmış insanların söylediğini söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık, biz bu konuda bedel ödemeye hazırız, bu konuda rahatız.’’

/ ANKARA

13.02.2008


 

Kendi insanımızla barışalım

Farklı olanın cezalandırılmaması, ‘öteki’nin düşman olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Antalya Barosu Başkanı Mehmet Zeki Durmaz, “Göbeğini kaşıyor, burnuyla oynuyor, aptal, bir ton kömüre gidip oyunu veriyor diye halkı aşağılamaktan vazgeçelim. Halkla, kendi insanımızla barışalım, onlara dokunalım. Bizim ülkemiz burası, bizim halkımız da bu. Birlikte yaşamayı becerelim” şeklinde konuştu.

Antalya Barosu Başkanı Mehmet Zeki Durmaz, "Halkla, kendi insanımızla barışalım’’ dedi.

Antalya Barosu 2008 Yılı Staj Uygulama Programı’nın ilk dersinde stajyer avukatlara seslenen Durmaz, 16. yüzyılda Avrupa’da başlayıp, giderek bütün dünyayı etkisi altına alan modernitenin bir ürünü olan toplum mühendisliğinin, "tek doğru’’ etrafında toplumu şekillendirmekten ibaret olan "ya/ya da’’ anlayışından beslendiğini söyledi. Bu anlayışın etnik ve siyasal alanda birbirine zıt ikilikler üreterek, beslediğini dile getiren Durmaz, Türkiye’de bunun yansımasının "laik/anti-laik’’, "çağdaş/yobaz’’, "yurtsever/vatan haini’’, "sağcı/solcu’’ ayrışmaları olduğunu dile getirdi.

Ayrımcılık ve zıtlaşmalar üzerine kurulu olan bu anlayışın giderek "ötekini’’ yok etmeye yönelik politikalara işlerlik kazandırdığını savunan Durmaz, "Bu gibi toplumlarda düello yoktur, pusu vardır. Hiçbir şey yüze söylenmez, arkadan söylenir’’ dedi.

Böylesi toplumlarda "Türkiye’de olduğu gibi her türden bir seçimin rekabet değil, husumet olarak kabul edildiğini’’ ifade eden Durmaz, "Bunu görelim ve önümüzdeki süreci kavgasız götürelim. Bunun için de yasaklayıcı değil, tartışmacı; kapalı değil, açık; otoriter değil, demokratik bir kimlik siyaseti izleyelim’’ diye konuştu.

Farklı olanın cezalandırılmaması, ‘öteki’nin düşman olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Durmaz, şunları söyledi:

"Kendimize belli bir mesafeden ve ironiyle bakarak, ‘ötekine’ özen gösterelim. Yaşamın zenginliğine ve hikmetine saygı duymayı içeren bir etik yol haritası izleyelim. Göbeğini kaşıyor, burnuyla oynuyor, aptal, bir ton kömüre gidip oyunu veriyor diye halkı aşağılamaktan vazgeçelim. Halkla, kendi insanımızla barışalım, onlara dokunalım. Bizim ülkemiz burası, bizim halkımızda bu. Birlikte yaşamayı becerelim.’’

Başörtüsü konusunda da Durmaz, "Doğru olan bu konuyu üniversitelerin inisiyatifine bırakmaktı. Öğretim, eğitim sınırlarını aşanlarla, türbanı dinsel amaçla kullananlarla, bunu dinsel simge yapanlarla, bu yönde eylemde bulunanlarla, başkaları üzerinde baskı kuranlarla üniversite yönetiminin uğraşmasıydı’’ diye konuştu.

/ ANTALYA

13.02.2008


 

Ek 17’de MHP ısrarlı, AKP belirsiz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, YÖK Kanununun ek 17. maddesinin yeniden düzenlenmesinde ısrarcı olacaklarını vurgularken, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Ek 17. maddede yapılacak değişikliklerden geri adım atılmadığını ifade etmekle birlikte, “Başka bir değişiklik çalışması yapılmadığı sürece her iki grubun da arkasında durması gereken bir tekliftir” diyerek ihtiyat payı bıraktı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptı konuşmada, Anayasa değişikliği sonrasında, tehlikelere ve tahriklere açık, nazik ve hassas bir döneme girildiğini, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylaması halinde yeni kanunun yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, “MHP ile AK Parti arasındaki mutabakat, Anayasanın 10 ve 42. maddeleri ile Yükseköğretim Kanununun Ek 17. maddesini kapsamaktadır’’ diye konuştu.

Bahçeli, buna uygun olarak, bu 3 maddede yapılması kararlaştırılan değişikliklerin, iki partinin ortak önerisi olarak 30 Ocak 2008 tarihinde TBMM’ye sunulduğunu hatırlatarak, "Ek 17. maddeye ilişkin ortak öneri, Milli Eğitim Komisyonunun önündedir. Bu konuda izlenecek yönteme ilişkin olarak varılan bu mutabakat hakkında iki parti arasında bugüne kadar başkaca bir resmî görüşme yapılmamıştır’’ diye konuştu.

Sürecin işlediğini ve partisinin varılan mutabakata bağlı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ek 17. maddede yapılması öngörülen değişikliklerin amacının, bu konudaki tartışmalarda yeterince anlaşıldığı ve değerlendirildiğini söylemek maalesef mümkün değildir’’ dedi.

Üniversitelerde başın örtünmesini yasaklayan herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığını belirten Bahçeli, bu maddeye getirilen yeni fıkranın, sadece başın örtünmesi, yüzün açık kalması ve kimlik tespiti gibi esaslara bağlayarak, bunun dışında kalan ve bugün itibariyle hiçbir kanunda yasaklanmayan peçe, çarşaf ve benzeri kıyafetlere üniversite kapısını kapatan sınırlamayı düzenlediğini bildirdi.

Bahçeli, Ek 17. maddedeki değişiklik önerisinin bu sınırların çerçevesini çizdiğini ve yasal dayanağı oluşturduğunu ifade ederek, "Çarşaf, peçe ve benzeri kıyafetlerin üniversitelerden uzak tutulması isteniyorsa, bu düzenlemenin yapılması zorunludur. Bu bakımdan, bu konudaki tartışma ve değerlendirmelerde maddenin bu amacı ve anlamının doğru anlaşılması kaçınılmaz olacaktır’’ dedi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, TBMM’de, AKP grubu öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, "Yükseköğretim Kanunun ek 17. maddesinde değişikliğin olmaması halinde, çarşafla da üniversiteye girilebileceği’’ yönündeki endişesinin hatırlatılarak, "Ek 17. maddenin rafa kalktığı yönünde kuşkular var. Tablo nedir?’’ şeklindeki bir soru üzerine Bakan Şahin, Ek 17. maddede değişiklik öngören kanun teklifinin, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun gündeminde olduğunu hatırlattı. Şahin, Komisyon Başkanının bunu kısa sürede gündeme alacağını düşündüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: "O değişiklik; Anayasa değişikliği konusunda mutabakat sağlayan AK Parti ile MHP’nin müştereken hazırlayıp verdiği bir tekliftir. Dolayısıyla iki siyasî parti arasındaki bu mutabakatın, 17. maddedeki değişikliğe de yansımış halidir. Daha doğrusu, o teklifi imzalayan arkadaşlar olarak, grup olarak aramızda başka bir değişiklik çalışması yapılmadığı sürece her iki grubun da arkasında durması gereken bir tekliftir. O nedenle, ‘Ondan vazgeçtiler’ değerlendirmeleri isabetli

değildir. Ancak başka önerilere de açık olunduğu şeklinde açıklamalar yapılmıştır. Tabii ki muhalefet partilerinin de buna katkıları olacaksa komisyonda bu değişiklik teklifi görüşülürken, makul, mantıklı tekliflerini ortaya koyarlarsa, sorunu daha iyi şekilde çözecek bir önerileri gelirse, herhalde komisyonda bunlar da ele alınabilir diye düşünüyorum.’’

301’DE MHP İLE MUTABAKAT YOK

Adalet Bakanı Şahin, ‘’TCK’nın 301. maddesinin ne zaman gündeme geleceğinin’’ sorulması üzerine de ‘’301 ile ilgili teklifin hazır olduğunu biliyorum. Ne zaman verileceği konusunu grup başkanvekillerimiz belirleyecekler. Adalet Bakanlığı olarak biz katkımızı yaptık ve bir teklif oluştu. O teklif Meclis Başkanlığına bir an önce verilir diye düşünüyorum’’ diye konuştu.

Şahin, bir soru üzerine de TCK’nın 301. maddesiyle ilgili MHP ile varılan bir mutabakat olmadığını bildirdi.

/ ANKARA

13.02.2008


 

Başörtüsü bireysel haktır, tartışılamaz

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) Başkanı Can Paker, başörtüsü kullanımının bireysel bir hak olduğunu belirterek, bunun tartışılamayacağını söyledi.

Açık Toplum Enstitüsü’nün 2007 yılı faaliyetleri ve 2008 hedeflerine ilişkin basını bilgilendirme toplantısı Nişantaşı Sofa Otel’de yapıldı. Toplantıda Açık Toplum Enstitüsü Danışma Kurulu Başkanı Can Paker ve Açık Toplum Enstitüsü Direktörü Hakan Altınay açıklamalarda bulundu.

Açıklama sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Can Paker, bir gazetecinin, “Sizce türban yasağı doğru mudur? Fikirler, atışmalar, gerginlikler var. Farklı görüşler var ortada. Nedir görüşünüz?” şeklindeki sorusuna, “Türban yasak’ demek doğru değildir. Böyle bir şey olamaz. TESEV araştırmasına göre söylüyorum Türk toplumunun yüzde 73’ü üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasını istiyor. Böyle bir talep var. ‘Bunun serbest bırakılması şekli şöyle olmalıdır veya böyle olmalıdır.’ Bu ayrı, tartışılabilir. Fakat ben türban meselesini bireysel bir hak olarak görüyorum. Kişi hakkı olarak görüyorum. Siyasi açıdan bakıldığı zaman bir toplumsal talep var bu talebe cevap verilmesi gerekir. Hak tartışma konusu olamaz.” şeklinde konuştu.

/ İSTANBUL

13.02.2008


 

Gül: Farklılıklar zenginliğimiz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, farklılıkların asla ayrıcalık olmayacağını belirterek, “Problemlerimizi aşılamaz meseleler olarak göstermememiz gerekir. Bu ülke hepimizindir ve hepimiz öz yurdumuzda mutlu olacağız. Öz yurdumuzda, öz vatanımızda hiç kimse kendini garip hissetmeyecek. Bunu başarabilirsek dedelerimize lâyık oluruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 88. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törenlere katılmak üzere geldiği Kahramanmaraş’ta yoğun sevgi gösterileriyle karşılandı. Havaalanından şehir merkezine kadar olan güzergâhta yol kenarında Türk bayraklarıyla bekleyen Kahramanmaraşlılar, geçişi sırasında Cumhurbaşkanı Gül’ü selamladı. Cumhurbaşkanı Gül, Trabzon Bulvarı’ndan tören arabasıyla vatandaşları selamlayarak törenin yapılacağı Valilik önündeki meydana geldi. Gül, burada yaptığı konuşmada, 88 yıl önce Türkiye’nin dört bir yanında ayrım yapılmadan hep beraber kolkola bir mücadele verildiğini belirterek, bugün de aynı şekilde Türkiye’yi herkesin mutlu, mesut, zengin ve refahtan aynı şekilde pay alan bireylerin yaşadığı bir ülke haline getirme mücadelesi içinde olunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül,

‘’Farklılıklar, asla ayrıcalık olmayacaktır. Biz birbirimize saygı ve sevgi göstermeliyiz ki, başkaları da bize saygı göstersin. Problemlerimizi aşılamaz meseleler olarak göstermememiz gerekir. Bu ülke hepimizindir ve hepimiz öz yurdumuzda mutlu olacağız. Öz yurdumuzda, öz vatanımızda hiç kimse kendini garip hissetmeyecek. Bunu başarabilirsek, dedelerimize lâyık oluruz. Bunu başarabildiğimiz takdirde, onlar o gün o şekilde kahramanlıklarını gösterdiler, bizler de bu gün bu şekilde kahramanlığımızı göstermekle övünebileceğiz’’ diye konuştu.

/ KAHRAMANMARAŞ

13.02.2008


 

Başoğlu: Başı açık-kapalı ayrımına meydan verilmemeli

Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başı açık-kapalı gibi bir ayrıma meydan verilmemesi gerektiğini belirtti.

Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başörtüsü meselesiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında, başörtüsü yasağının kalkmasının laiklik ve cumhuriyete tavır olacağına dair haklı bir gerekçe olmadığını belirtti. Mevcut tartışmalar körüklenerek başı açık-kapalı gibi bir ayrım yapılmaması gerektiğini belirten Başoğlu, “Gençlerimizin kendi aralarında barış içerisinde, başı örtülü ve başı açık huzur içerisinde yaşadıklarını biliyoruz. Bu tartışmaları daha çok körükleyerek Üniversitelerde başı açık-kapalı diye bir ayrıma meydan verilmemeli, gençler arasındaki barış bozulmamalıdır. Türkiye’nin en çok övündüğü kazanımlardan biri genç nüfustur. Bu genç nüfusa devlet destek vermeli ve yasağın kaldırılmasını sağlayarak öğrencilerin eğitim haklarının ellerinden alınması gibi haksızlıklara meydan verilmemelidir.” diye konuştu.

Cemil Yüzer / ANKARA

13.02.2008


 

AP vekilleri başörtüsü yasağının kaldırılmasını olumlu karşıladı

TBMM’nin rekor bir oyla başörtüsü yasağını kaldırması Avrupa Parlamentosu (AP) vekilleri tarafından memnuniyetle karşılandı. AP üyesi ve Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten ile AP üyesi Türk kökenli Emine Bozkurt, yasağın kaldırılmasından dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Yasağın kaldırılmasının sorunun çözülmesi yolunda atılmış olumlu bir adım olduğunu belirten AP üyesi Emine Bozkurt, daha önce hazırladığı “Türkiye’de Sosyal, İktisadî ve Siyasî Hayatta Kadının Rolü” adlı raporda da bu yasağın mutlaka çözülmesi gerektiğini gündeme getirdiğini hatırlatarak başörtüsü yasağının baştan beri kaldırılmasını savunduğunu hatırlattı. Meclisin oy çokluğu ile başörtüsü yasağını kaldırması ile sorunun çözüldüğünü söyleyen AP’nin İşçi Partili milletvekili Emine Bozkurt şu değerlendirmede bulundu:

“Meclisin oy çoğunluğu ile yasağı kaldırmasından memnun oldum. Bu yasak gerçekten Avrupa yolunda ilerleyen bir ülkeye yakışmıyordu. Yüzlerce kız öğrenci üniversite kapılarından geri çevriliyordu. Şimdi yasağın kaldırılması ile bayanların iş piyasasında daha çok aktif olacaklarını ümit ediyorum.”

Türkiye’yi Avrupa Birliği üyesi olarak görmek istediğini ve bu üyeliğin her iki kesiminde yararına olacağını belirten AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten de yasağın kaldırılmasını olumlu karşıladığını söyledi. Yasağın kaldırılmasının Türkiye’nin bir iç meselesi olduğunu anlatan Ria Oomen-Ruijten, şöyle konuştu: “Üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan yasal düzenlemeye Avrupa Birliği’nin kesinlikle karışmaması yönünde beyanat vermiştim. Yine tekrarlıyorum. Bu, Türkiye’nin kendi iç meselesi. Kimse bu yasağın kaldırılması yönünde karşı tepki göstermesine gerek yok. Demokratik ortam sonucunda yapılan seçimle bu meclis büyük bir çoğunluk ile bunu kabul etti. Yasağın kalkmasını istedi. Ve istenilende oldu. Bu konuda Avrupa Birliği’nin diyecek fazla bir şeyi yok. Bundan sonra yapılacak ilk iş bunu hayata geçirmek yani uygulamaya koymak.”

/ MAASTRİCHT

13.02.2008


 

İlke ve inkılâplarda kimse AKP ile yarışamaz

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, ‘’birilerinin laiklik konusunu tartışmaya açmaya çalışıp ülkenin kaosa gideceğini’’ iddia ettiğini belirterek ‘’Laiklik konusunda kimse AK Parti ile yarışamaz’’ dedi.

Çeşitli ziyaretlerde bulunmak ve toplantılara katılmak üzere Malatya’ya gelen Bakan Çağlayan, Vali Halil İbrahim Daşöz’ü ziyaret etti. Burada gazetecilerin sorularını cevaplayan Çağlayan, ‘’Gündemde türban var. Bazı rektörler uygulamaya geçilmeyeceğini söylüyor. Ne diyeceksiniz?’’ sorusu üzerine şunları söyledi:

‘’Dünya 365 gün üzerine kuruludur. Biz başörtüsü ile ilgili TBMM’de 2 gün ayırdık. İki günde, halkın iradesiyle seçilen yüce Meclis tarafından bir onaylama gerçekleştirildi. 365 günün geriye kalan süresi içinde de daha iyi şeyler yapacağımıza inanıyoruz. Gelin yapacağımız çalışmaları tartışalım ve onları yakından izleyin. Birileri laiklik konusunu tartışmaya açmaya çalışıp, ülkenin kaosa gideceğini iddia ediyor.

Laiklik konusunda kimse AK Parti ile yarışamaz. Bunun da bilinmesinde fayda var.’’

Çağlayan, YÖK Yasası’nda değişiklik yapılıp yapılmayacağı yönündeki bir soruya ‘’Bizim gündemimiz bundan sonra çok daha farklı. Gelin yapacağımız çalışmaları takip edin’’ cevabını verdi.

/ MALATYA

13.02.2008


 

Başörtüsüne özgürlük Köşk’te

Başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını içeren Anayasa değişikliğine ilişkin kanun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulmak üzere Çankaya Köşküne gönderildi.

TBMM Genel Kurulunda, 9 Şubat Cumartesi günü yapılan ikinci turda 103 ret oyuna karşılık 411 oyla kabul edilen Kanuna, Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığınca ‘’5735’’ sayısı verildi.

TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın imzasıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulmak üzere Çankaya Köşküne gönderilen kanun, Anayasanın 10 ve 42. maddelerinde değişiklik yapıyor.

Anayasanın, ‘’Kanun önünde eşitlik’’ başlıklı 10. maddesinin son fıkrasına, ‘’... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında’’ ibaresi eklendi. Bu değişiklikle madde, ‘’Devlet organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır’’ haline geldi.

Anayasanın, ‘’Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi’’ başlıklı 42. maddesine ise ‘’Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir’’ şeklinde yeni bir fıkra eklendi.

/ ANKARA

13.02.2008


 

Rus Başpiskopos: Baş örtme Allah’ın emri

Rusya’da Yekaterinburg ve Verkhniaya Tura Başpiskoposu Vikenty kamuya açık yerlerde Ortodoks kadınların çoğunun eşarp takmayı reddetmesini “Allah’ın emrinden kaçınma” olarak gördüğünü söyledi.

Konuşması Soyuz TV ve Voskreseniye radyosunda yayımlanan Başpiskopos Vikenty, “Merak ediyorum, Müslüman kadınların küçüğü genci bile başörtüsü takarken ne korkuyor ve ne de utanıyor. Söyledikleri gibi Allah’ın önünde dikiliyorlar ve Allah’ın emrine karşı gelmekten korkuyorlar. Biz neden Lord’un (Tanrının) cezalandırmasından korkmuyoruz?” dedi.

“Başı bir eşarpla örtmenin Tanrının emri olduğunu” hatırlatan Rus başpiskopos Vikenty, “Lord ‘bütün kadınlar eşarp giymelidir’ emrini verdi” şeklinde konuştu.

Vikenty, “Herkeste Lord (Tanrı) korkusu olursa ve emirlerini yerine getirmek için mücadele ederse, yavaş yavaş hepsi başörtüsü giymeye başlar ve bunda utanılacak bir şey yok” dedi.

Aynı piskopos geçtiğimiz günlerde de kadınlara kozmetiklerden vazgeçmeleri ve tabiî güzelliklerini korumaya çalışmaları çağrısında bulunmuştu.

/ İSTANBUL

13.02.2008


 

Küçük: AB sürecinde uzun zamandır gelişme yok

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, “Türkiye AB ile ilişkilerinde uzun zamandır ‘en azından dondurdu ifadesine dilim varmıyor ama’ pek bir aksiyon da göstermiyoruz, bir gelişme kaydedemiyoruz” dedi.

Küçük, İSO Ekonomik Durum Tespit Anketinin 2007 yılı ikinci 6 ayını kapsayan sonuçları ile 2008 beklentilerini açıkladığı toplantıda, işsizlik sorununun çözülebilmesi için makro ekonomik politikalarda istihdamın öncelikle ele alınması ve bu çerçevede ilâve istihdamı caydıran uygulamaların sür'atle kaldırılması gerektiğine değindi. Soruları da cevaplandıran Küçük, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesi konusundaki bir soru üzerine, yabancı yatırımcının sadece siyasî kriterlere bakmadığını belirterek, "Yabancı yatırımların Türkiye’ye gelişi tablosundaki bize göre yine en önemli olgulardan biri AB çıpasıdır. Şimdi Türkiye AB ile ilişkilerinde uzun zamandır ‘en azından dondurdu ifadesine dilim varmıyor ama’ pek bir aksiyon da göstermiyoruz, bir gelişme kaydedemiyoruz. Bu da esasında gözümüzden kaçan bir gerçek’’ diye konuştu.

/ İSTANBUL

13.02.2008


 

Kar ve fırtına ulaşımı engelliyor

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Hakkari ve Van illerinde 175 köy yolu, kar yağışı sebebiyle ulaşıma kapandı. Marmara Denizi’ndeki fırtına da deniz ulaşımını engelliyor.

Van ve Hakkari’de etkili olan kar yağışı ulaşımı aksattı. Hakkari’de 120, Van’da ise 55 köy yolu ulaşıma kapandı.

Yetkililer, kar yağışının azalmasıyla yol açma çalışmalarına başlanacağını kaydetti.

Van Ferit Melen Havaalanı yetkilileri, olumsuz hava şartları ve görüş mesafesinin yetersiz olması sebebiyle Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Van (Sabiha Gökçen Havalimanı) ile Ankara-Van seferlerinin yapılamadığını bildirdi.

Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü yetkilileri de Hakkari-Çukurca, Yüksekova-Şemdinli ile Yüksekova-Dağlıca yollarının kar sebebiyle ulaşıma kapalı olduğunu belirtti.

Yetkililer, Van-Tatvan kara yolundaki Kuzgunkıran ile Hakkari-Van kara yolundaki Güzeldere geçitlerinde oluşabilecek buzlanmaya karşı, sürücüleri uyardı.

Olumsuz hava, deniz ulaşımını da aksattı

Marmara Denizi’ndeki fırtınadan etkilenen ve yollarına devam edemeyen 54 yerli ve yabancı bandıralı gemi, geceyi Şarköy Limanı’nda geçirdi.

Boğazlardan geçmek üzere Marmara Denizi’nde seyreden 54 şilep ve tanker, saatteki hızı 70 kilometreye ulaşan fırtına yüzünden yollarına devam edemeyerek Şarköy Limanı’nda demirledi.

Geceyi Şarköy Limanı’nda geçiren gemiler sabah fırtınanın etkisini azaltmasıyla birlikte, yeniden Marmara Denizi’ne açıldı.

Meteoroloji yetkililerinin uyarısını dikkate alan Şarköylü balıkçılar denize açılmazken, fırtınaya denizde yakalanan balıkçılar Mürefte ve Hoşköy balıkçı barınaklarına sığındılar.

/ VAN - TEKİRDAĞ

13.02.2008


 

Kızılırmak suyuna temiz raporu

Büyükşehir Belediyesi’nin Kızılırmak'tan getirdiği suya hangi bir kirlilik olmadığı raporu verildi.

Büyükşehir Belediyesi’nin, dünyada yaşanan kuraklıktan başşehrin etkilenmemesi için Kızılırmak’tan getirdiği suya ilişkin bazı basın yayın organlarında çıkan haberlere bir cevap da Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nden geldi. Merkez, Kızılırmak suyunda herhangi bir kirlilik olmadığı raporu verdi.

/ ANKARA

13.02.2008


 

Depremleri yavaş çekim izleyeceğiz

ODTÜ’de kurulan Deprem Mühendisliği Mükemmeliyet Merkezi’nde normalde 20-30 saniye süren depremler 2-3 saat sürede gerçekleştirilerek binaların depreme tepkileri anlık olarak izlenebilecek.

ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, ODTÜ Deprem Mühendisliği Mükemmeliyet Merkezi’nin AB 6. Çerçeve Programı’nda alınan bir proje kapsamında 3 yıl önce kurulmaya başladığını ve tamamlanmak üzere olduğunu bildirdi. Proje kapsamında kurulan deprem laboratuvarında daha önce Türkiye’de yapılamayan birçok testin gerçekleştirilebileceğini bildiren Sucuoğlu, kurdukları deprem laboratuvarında depremin muhtemel etkilerinin “yavaş çekim” gibi izlenebildiğini belirtti. Sucuoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sistemde biz depremi yavaş yavaş veriyoruz. Deprem sırasında yapıda meydana gelen kuvvetleri ya da deformasyonları dinamik pistonlar vasıtası ile oluşturuyoruz.”

Dünyanın önde gelen ülkelerinde deprem mühendisliği laboratuvarlarında bu sistemin tercih edildiğine işaret eden Sucuoğlu, AB’nin bu projeye katkısının 1 milyon avro civarında olduğunu bildirdi.

/ ANKARA

13.02.2008


 

ÖSS başvuruları 3 Mart’ta başlayabilir

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, yarın yapılacak YÖK Genel Kurul toplantısında, Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) kılavuzunun görüşülerek onaylanması halinde ÖSS’ye başvuruların 3 Mart Pazartesi günü başlayacağını bildirdi.

Yarımağan, henüz YÖK Genel Kurulunda ÖSS kılavuzunun onaylanmadığını anımsattı. YÖK Genel Kurulunun yarın yapacağı toplantıda, ÖSS kılavuzunun görüşülerek kabul edilmesi halinde kılavuzların basıma geçilmesi için matbaa ile görüşeceğini söyleyen Yarımağan, “Başvurular, 25 Şubat Pazartesi gününe muhtemelen yetişmeyecek. Bu durumda başvurular 3 Martta başlayacak. Ancak bu toplantıda kılavuz görüşüldüğünde eğer değişiklik yapılırsa nasıl bir değişiklik yapıldığı da kılavuzun baskıya hazır hale gelmesi için önemli” dedi.

/ ANKARA

13.02.2008


 

Harp okulu başvurusu 1 Nisan’da

Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı Kara, Deniz ve Hava Harp okullarına başvurular, 1 Nisan-30 Mayıs tarihleri arasında yapılacak.

ÖSS sınavıyla 2004 yılından beri sadece kız öğrenci alınan Kara Harp Okuluna (KHO), bu yıl erkek adaylar da başvurabilecek. Kara Harp Okulunun erkek öğrenci ihtiyacı, son 4 yıldır sadece askerî liselerden karşılanıyordu. Kara Harp Okuluna başvurmak isteyen adaylar, 2008 yılı ÖSS sınavına müracaat işlemlerini tamamladıktan sonra 1 Nisan–30 Mayıs 2008 tarihleri arasında www.kho.edu.tr internet adresi üzerinden ön kayıt başvuru formunu dolduracak.

/ ANKARA

13.02.2008


 

Polis beklemeye son

Yürürlüğe 1 Nisan 2008 tarihinde girecek uygulamayla, maddî hasarlı kazalarda taraflar, kazanın oluş şekli hakkında anlaşıp kaza tesbit tutanağını doldururlarsa, trafik polisini beklemelerine gerek kalmayacak, araçlar trafikte beklemeyecek.

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğinden (TSRŞB) yapılan açıklamaya göre, Emniyet Genel Müdürlüğü, Hazine Müsteşarlığı ve TSRŞB ortaklığında oluşturulan bir komisyon, trafikteki sıkışıklığın önüne geçmek için çalışmaları tamamladı. Komisyonca hazırlanan maddî hasarlı trafik kazası tesbit tutanağı sayesinde kazadan sonra taraflar, kazanın oluş şekli hakkında mutabakata varıp, trafik polisini beklemeden olay yerinden ayrılabilecekler. Hazırlanan tutanakta doldurulan forma göre hasarlarını sigorta şirketinden tazmin edebilecekler.

Hasarın tazmini için kazaya karışan araçların zorunlu trafik sigortası poliçelerinin olması gerekiyor. Sürücülerden, kazanın oluş şeklini basit bir şekilde çizmeleri ve hasarlı noktaların belirtilmesi istenen açıklamada, ayrıca, sürücülerin kazanın fotoğrafını çekmesi gerektiği belirtildi.

Maddî hasarla sonuçlanan trafik kazalarında, tarafların kazanın oluş şekli hakkında anlaşamamaları durumunda mevcut uygulamada olduğu gibi trafik polisi çağrılmaya devam edileceği belirtilen açıklamada, ayrıca, aşağıdaki hallerde de trafik polisinin çağrılması gerektiğine dikkat çekildi.

Hangi durumda polis çağırmalı?

* “Sürücü belgesiz motorlu araç kullanılıyorsa veya yetersiz sürücü belgesi ile motorlu araç kullanılıyorsa,

* Sürücüde yaş küçüklüğü varsa,

* Sürücüde alkol veya akıl sağlığı şüphesi varsa,

* Kazaya karışan araçlardan biri veya daha fazlası kamu kurumlarına aitse,

* Kamu kurumlarına ait eşyada zarar meydana gelirse,

* Trafik kazasında sadece 3’üncü kişilere ait eşyalara zarar gelirse,

*Kazaya karışan araçlardan birinin veya birkaçının trafik sigortası bulunmuyorsa,

* Trafik kazası ölüm ve/veya bedeni zarar ile sonuçlanmışsa...”

/ İSTANBUL

13.02.2008


 

80 yıldır kimliksiz yaşıyor

Bitlis’in Ahlat ilçesinin Serinbayır köyünde yaşayan, 5 çocuk ve 25 torun sahibi 80 yaşındaki Etem Bulak bugüne kadar kimliksiz yaşadı.

Kimliği olmadığı için askerlik yapmayan, çocukları da annelerinin üzerine kayıtlı olan Etem Bulak, yeşil kart alabilmek için nüfus cüzdanı başvurusunda bulundu. 80 yıl sonra ilk kez nüfusa kayıt yaptırmak için oğlu Mezher Usburak’ın gerekli belgeleri hazırladığını ifade eden Bulak, oğlunun bu belgeleri hazırlayarak Ahlat Nüfus Müdürlüğüne müracaat ettiğini ifade etti. Etem Bulak’ın oğlu Mezher Usburak ise 5 kardeş olduklarını ve evdeki bütün çocukların annelerinin hanesine kayıtlı olduğunu ifade etti.

/ AHLAT

13.02.2008


 

29 Şubat’ta doğan 25 bin kişi var

Türkiye’de, 29 Şubatta doğan 25 bin 324 vatandaş, dört yıl aradan sonra doğum günlerini kutlayabilecek. Türkiye’de kütüklere kayıtlı kişiler arasında 29 bin 460 kişi 29 Şubatta doğdu.

Bunlar arasında hayatta olan 25 bin 324 kişi ise 4 yıl aradan sonra bu ay, tekrar doğum günlerini kutlayabilecek. Dört yılda bir gelen 29 Şubatta doğanlar arasında, Türkiye ve dünyaca tanınmış isimler de yer alıyor. Ünlü ressam Balthus 29 Şubat 1908’de, san’atçı Erol Büyükburç 29 Şubat 1936’da, oyuncu Nejat İşler 29 Şubat 1972’de doğdu. Türk tiyatrosu ve sinemasının duayeni Muhsin Ertuğrul ile ünlü şarkıcı Khaled ve Fener Rum Patriği Bartholomeos da 29 Şubatta doğanlar arasında.

/ ANKARA

13.02.2008


 

Polisler, Vanlı çocukların gönlünü almayı başardı

Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin yaşadığı mahallelerde başlatılan çalışmalarda en çok çocuklar mutlu oluyor.

Van’da Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kendilerine taş atan çocukları gönül operasyonu ile kazandı. Van Emniyeti’nin 4 yıl önce başlattığı ve son bir yılda daha aktif olan ‘Gönül Operasyonu’ bütün hızıyla sürüyor. Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin yaşadığı mahallelerde başlatılan çalışmalarda en çok çocuklar mutlu oluyor. Yoğun göç sonrası oluşan Karşıyaka, Hacıbekir, Süphan, Yalım Erez ve Altıntepe mahallelerinde sürdürülen ‘Gönül Operasyonu’nda ekipler, götürdükleri gofret ve çikolataları mahallede bulunan çocuklara ikram ediyor. Özellikle Abdullah Öcalan’ın Kenya’dan yakalanarak getirilişinin yıl dönümü sebebiyle 15 Şubat öncesi için özel çalışmalar yürütülüyor. Mahalle sakinlerinin de sevgiyle karşıladıkları çalışmalarda polisler çocuklarla futbol ve kartopu da oynuyor. Polisleri karşısında görünce çok sevindiğini söyleyen Emine Ay, hepsini çok sevdiğini ifade etti.

/ VAN

13.02.2008


 

Bilinçli ilâç tüketimi okullarda anlatılacak

Türk Eczacılar Birliği Proje Koordinatörü Sahra Daşdemir, AB hibe programı tarafından 65 bin avro katkı verilerek desteklenen eğitim projesiyle Ankara, Eskişehir, Kırşehir, Kırıkkale, Yozgat ve Çorum illerinde 4,5 ve 6. sınıflarda eğitim gören toplam 3 bin öğrenciye ulaşılmasının hedeflendiğini söyledi.

Daşdemir, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Seminerde genel olarak akılcı ilaç kullanımının faydaları ve akılcı olmayan ilâç tüketiminin kişisel ve toplumsal zararları konusunda bilgi alış verişi sağlanacaktır. Diğer illerde de bu tür seminerlerin yapılması planlanmaktadır. Çocuklarımıza ilâç tüketiminin bilinçli yapılması için hem kitapçıklarla hem de tiyatro gösterisiyle ulaşacağız.’’

/ KAYSERİ

13.02.2008


 

Yapay tatlandırıcı kilo aldırır

ABD’de yapılan bir araştırmada, şeker yerine yapay, kalorisiz bir tatlandırıcı kullanmanın kilo vermeyi kolaylaştırıcı değil, zorlaştırıcı olabileceği ortaya açıktı.

Bir deneyde glikozla tatlandırılan yoğurt verilen farelerle kıyaslandıklarında, sakarinli yoğurt yiyen farelerin, daha fazla kalori harcadıkları, daha fazla kilo aldıkları ve daha fazla vücut yağı depoladıkları tesbit edildi. Araştırmacılar, elde ettikleri verilerin kalorisiz sakarin ile tatlandırılan bir gıdanın daha fazla kilo almaya ve şişmanlığa yol açabileceğini gösterdiğini kaydettiler.

/ ANKARA

13.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri