Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

AKP-MHP ittifakının anatomisi

MHP kitlesi 1970’lerden başlayarak sayısız yeraltı ilişkisine de sürüklenmiştir. Soğuk Savaş döneminde sola karşı vurucu güç olmuş, sonra kadrosunun önde gelenleri yurtdışı devlet fonksiyonlarında görev almış, nihayet çetelerle ilişkiye sürüklenilmiştir. (Devlet Bahçeli döneminin dikkatlerini ihmal etmiyorum ama bunun ideolojik-kültürel yapıya dönüştürdüğünü söylemek de bence olanaksızdır.)

Özellikle bu nokta önemlidir. Bugün Türkiye’de bir kez daha aydınlatılan çete faaliyetlerinin ideolojisiyle geleneksel MHP taban ideolojisi arasında bir Çin Seddi’nin bulunmadığı da herkes tarafından bilinir. Bugünkü çete faaliyetleri de devletordudin kutsallığı üstünden yapılmaktadır. Kaldı ki, AB, Ermeni sorunu, 301, Kürt sorunu gibi konularda MHP’nin ne düşündüğü ortadadır. Bu düşüncelerin o faaliyetlerin ideolojik yaklaşımlarıyla kurduğu paralellik bellidir.

İttifakın sorunu ve sorusu

Şimdi tam da çetelerin ortaya çıkarıldığı bir dönemde MHP ansızın verdiği bir kararla türbanın kaldırılması için AKP’yle bir ittifak yapıyor. MHP-AKP ittifakın liberal çevrelerde dehşet duyguları yarattığı en azından bazı öğretim üyelerinin açtığı imza kampanyasından liberal isimlerin uzak durmasıyla anlaşılıyor . Çünkü, sorun, başta belirttiğim yerde düşümleniyor: ittifak, liberal bir çerçeve yaratmak için değil daha otoriter bir çerçeve kurmak içindir. Dolayısıyla da şu soru zihinleri kurcalamaya başlıyor : MHP bu tavize ve hamleye mukabil ne elde etti?

Liberalizme veda

Bu soruyu yanıtlamak için gene aynı karineyi kullanalım: önerilen yasayla türban yasaklanmakta ve askerin de kabul ettiği başörtüsü-geleneksel uygulamaya geçilmektedir. Bu kritik bir düğüm noktasıdır. İslam-şehir-siyaset ilişkisi bu noktada bizzat AKP tarafından kırılmaktadır ve ordunun önermelerine yakın bir çizgiye gelindiği işaret edilmektedir.

O zaman akıl yürütmenin gerisi kendiliğinden gelebilir. Çeteler konusunda alınan tavizlerden söz edilebilir. Yani AKP bundan böyle AB, Ermeni, Kürt, 301 sorunlarında herhalde daha çekingen davranacak, hevessiz olacaktır ki, bu tavrı en azından iki yıl önceden başlamıştır. Bundan sonrası o tutumun pekiştirilmesidir. Bir başka şekilde söyleyeyim: her halde artık Türkiye’de liberaldemokratik bir açılım büsbütün geriye gidecektir . Muhazafakar demokratlıktan otoriter demokratlığa dediğim şey budur . Zaten anayasa değişikliğini rafa kaldırmış olan bir AKP’nin başka bir tutum içine gireceğini iddia etmek de çok zor değil midir?

Bu bir düğüm ve kriz noktasıdır. En büyük kriz ise kendi içinden krizler doğurandır.

Sabah, 6.2.2008

Hasan Bülent Kahraman

07.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Kandil Dağı kadar Kürt, Anıttepe kadar Kemalist

  Çocukların velâyeti gençlerin özgürlüğü

  AKP-MHP ittifakının anatomisi

  Şemdinli üstü az ayrılıkçı az ulusalcı karışım


 Son Dakika Haberleri