Ned Herrmann isimli gelişim uzmanı, beyin ile ilgili olarak iki boyutlu; yani sağ lob, sol lob eksenli tanımlama yerine farklı bir yaklaşım sergileyerek "dört boyutlu beyin" metaforunu geliştirmiştir. Yani beyni dört çeyreğe ayırarak her çeyreğe ayrı bir fonksiyon atfetmiştir.
Bu çeyrekleri, "A, B, C, D" şeklinde kodlayan Herrmann, A çeyreği mantıksal ve sayısal işlemlerin uygulandığı "işlem alanı" olarak tesbit etmiştir. Beynin bu işlem alanında bilimsel işlemler gerçekleştirilmede, matematiksel değerlendirmeler yapılmaktadır.
B çeyreği ise "zaman" kavramının değerlendirildiği bir işlem alanıdır. Bu işlem alanında dakiklik, zamanı iyi kullanma, toplantılara zamanında katılma, verilen sözleri zamanında yerine getirme gibi zamanla ilgili süreçler işlenmektedir.
C çeyreği, insanın sosyal yönü ile ilgilidir. Beynin bu kısmı, insanın topluluklarla, gruplarla uyum içinde çalışmasını sağlayan bölümdür. Takım çalışmasına meyilli olan insanlarda beynin C çeyreği iyi işlemektedir. C çeyreği aktif olan insanların, empati kurma özellikleri bir hayli gelişmiştir. Zira bu kısım insanların düşüncelerine ve hissiyatlarına oldukça önem veren kısımdır.
Beynin son çeyreği olan D çeyreği ise insanın eskilerin tâbiriyle hiss-i kabl-el vuku; yani önsezi yönünü ilgilendirmektedir. Bu çeyrekle insan, gelişmelere, geleceği tahmin edip ona göre tedbir almaya ve yenilikler üretmeye açıktır.
Yukarıda saydığımız özellikler bence görecelidir. Zira daha önceleri beynin iki lobdan ibaret olduğu ve bu iki lobun fonksiyonlarından bahsedildiği halde, bilâhare üçlü beyin modeli ve son olarak da dörtlü beyin modeli gibi modeller geliştirilmiştir. Ancak araştırmacılar beyni ve beynin fonksiyonlarının hangi merkezlerden işlediğini incelerken kesin bir dayanak noktası verememektedirler. Sayın Taha Akyol'un "Bilim ve Yanılgı" isimli kitabında da irdelendiği gibi, geçmişte bilimselliği ispatlanmış nice iddia ve tez var ki¸ bugün onlar çürütülmüştür. Bu da gösteriyor ki, beynin işlem merkezleri ve bu merkezlerin fonksiyonları da göreceli olarak ele alınmakta ve isimlendirilmektedir. Yoksa beyin ile ilgili olarak kesin bir yargıya varmak ve kesin bir tanımlama yapmak pek mümkün değildir.
İnsan vücudu ve insanın gerek anatomik ve gerekse ruhsal, duygusal ve zihinsel yapılarının daha çok az bir kısmı keşfedilebilmiştir. Araştırmacılar insan denen mucizeyi inceledikçe daha nice yeni özellikleri keşfedecekler ve bu özelliklere göre kendi meslekleriyle ilgili daha nice icatlar yapabilecekler, bunu kestirmek mümkün değildir. Zira gün geçmiyor ki, insanla ilgili yeni bir özellik ortaya çıkmış olmasın.
Efendim, bendeniz insanın anatomik yönüyle pek fazla ilgilenmiyorum; zira benim mesleğim daha çok zihinsel gelişimdir. Kaldı ki, böbreklerimin yerini bile böbrek taşı düşürdüğümde öğrenmiştim. Biri pirinç tanesi; diğeri ise mercimek tanesi kadar olan böbrek taşlarını düşürdüğümde ruhumu melek-i mevte teslim ettiğimi sanmıştım. O kadar zahmet çektim ki, Allah'a, bir an önce canımı alması için yalvarmıştım. Biz hep vücudumuzla ilgili olarak benim elim, benim gözüm, benim midem vs diyoruz. Ama daha onların içsel mekanizmasını bile bilmiyoruz. Demek ki, vücudumuz ve vücudumuzun paha biçilmez cihazları bizim değil, bize emanet olarak verilmiş. Bize düşen beyin, göz, akıl, zihin vs somut ve soyut değerleri onları yaratanın isteği doğrultusunda kullanmak ve insanlara faydalı olacak eserler üretmektir. Beynimizi ve diğer cihazlarımızı incelemekle bitiremeyiz, ancak onları yaratılış gayesine uygun bir şekilde pek âlâ kullanabiliriz.
|