Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Mustafa Gökmen

Dağ taş bombalamakla barış gelmez

Balıkesir Barosu eski Başkanı avukat Turgut İnal, 2007 yılında yaşanan hukukî olayları Yeni Asya'ya değerlendirdi. Sınır ötesi askerî operasyonları da değerlendiren İnal, dağları bombalayarak terör örgütünün bitirilemeyeceğini belirterek, daha ciddi, kalıcı ekonomik tedbirlerin terör örgütünü bitireceğini kaydetti. İşte, Turgut İnal'ın 2007 yılı değerlendirmesi.

*2007 yılının hukuk olaylarını ana hatlarıyla nasıl değerlendiriyorsunuz?

2007 yılının hukuk olaylarına baktığımızda köşe başlarında seçimler var. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve arkasından yaşananlar ve erken milletvekilliği seçimleri ve bunların arkasından gerçekleştirilen anayasa referandumu var. Bir de cumhuriyet mitingleri oldu.

*Bu mitingler işe yaradı mı?

Şimdi, ben bu mitingleri yapanlardan rica ediyorum, bundan sonra cumhuriyet ve demokrasi mitingleri yapmasınlar.

Çünkü bu mitingler bir işe yaramadı. İşe yaramak bir yana, karşıdaki grubu yüzde 47 ile sandıktan çıkardılar.

Adamların oylarını arttırdılar. Bu derece yüksek oy, bir kere Demokrat Parti döneminde oldu. Bir daha olmadı. Ya da miting yaparlarsa, orada toplanan milyonlar oylarına sahip çıksınlar. Yani bu mitingler blöfte kalmasın.

*Bir de son zamanlarda sınır ötesi askerî operasyonların ardından sıkça tartışılan "terör örgütü mensuplarına etkin pişmanlık getiren", yani bir nevi af konusu var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Terör örgütü üyelerinin affı konusunda öne sürüler gerekçeler, teklifler, uzatılan eller... Aman fazla el uzatmayalım. Devlet, bu zamana kadar, terör örgütünü konu alan 8 kez af çıkardı. Yeni bir af çıkarsa, bu dokuzuncusu olacak. O zaman demezler mi bu teröristler, "Ya amma da korkak bir devlet bu devlet. Bizimle başa çıkamayınca ödün vermeye başlıyor. Bir tek bize yalvarmadığı kaldı."

Zaten, bu aflardan da bir sonuç çıkmıyor. Teröristlerin umurlarında değil. "Devam" diyorlar. Devlet zaafa giriyor.

Hele hele, şehitlerle gazilerin yakınları ve çocukları çok daha rahatsız oluyor. Çünkü babasını, çocuklarını, eşini kaybeden insanlar acı içerisinde yanıyor. Biz ise, af kanunu düşünüyoruz. Bu girişimleri onaylamıyorum.

Daha ciddî tedbirler alınsın. Sonra efendim, "İşte şu kadar terörist öldürüldü. Şu kadar yere baskın yapıldı. Şu kadar sorti ateş yapıldı. O dağlar hallaç pamuğu gibi oldu. Yıkılmadık mağara kalmadı. Bütün iaşeleri tahrip edildi" gibi söylemlerden bir sonuç çıkmıyor. Çok daha ciddî ekonomik tandaslı, insan haysiyetlerine uygun, insan eşitliğine ve adalete uygun yollara başvuralım. Ekonomik tedbirler alınmalı.

Ben bir barolar birliği toplantısı için Diyarbakır'a, bir ödül töreni sebebiyle de Van'a gitmiştim. Bölgenin insanı A'dan Z'ye kadar hepsi terör konusunun çözümünün ekonomik olduğunu söylüyor. "İşsizlik, ekonomi, fabrika, yatırım" diyorlar. Yoksa topla, tüfekle, tankla, zırhla çözüm olmuyor. Mevcut yapılanlar bence bir başarı değil.

Şöyle ki, bir yanda devlet var. Oralarda 200 bin ordusu var. Tankı, topu, tüfeği ve en son teknolojik silâhları ve imkânları, uçağı, zırhı var. Karşısında topu topu 5-10 bin terörist var. Yapılanlar başarı gibi gözüküyor, ama içimiz de pek rahat değil.

*Bu sene anayasa referandumu yapıldı. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu senenin en önemli hukukî konularından birisi, anayasa referandumuydu. Bu konuda "Türk halkı sandığa gitmez, İlgilenmez. Sonucu fiyasko çıkar" söylentileri yayıldı. Hatta sandığa gitmeme politikası yürütüldü. Türk halkı, bütün bunlara rağmen, sandığa gitti ve yüzde 70 oranında "evet" oylarıyla görevini yerine getirdi. Bu katılım seçime nazaran az gibi gelebilir, ama Batı dünyasının katılımına nazaran iyi bir rakamdır.

*Yeni anayasa çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Yeni anayasa çalışmalarını güdümlü buluyorum. Eğer yeni anayasa çalışması yapmak istiyorsanız açarsınız, kapıları, pencereleri. "Gelin ey üniversiteler, ey basın camiası, ey parlamenterler, sendikalar, odalar, dernekler, kurumlar kuruluşlar, gelin bir komisyon oluşturalım" dersiniz. Bütün kesimlerin katılımıyla bir komisyon oluşturursun. komisyon kendi arasında vazife taksimi yapar. Bu işin ciddiyeti güzelliği böyle olur.

"Efendim kapımız açık. Her teklife açığız. Her öneriyi bekliyoruz. Çalışmalarınızı bekliyoruz" diyerek, yapılan çalışmaların sümen altına atılmasını onaylamıyorum. Bu ülkenin halkına oyun oynamaya, atraksiyon yapmaya, numara yapmaya, dürüstlüğü, doğruluğu, açıklığı, netliği bozmadıkça bunun faturasını güzel karşılarsınız.

*Hükümetin yeni anayasa konusunda takip ettiği yolu nasıl buluyorsunuz?

Hükümetin takip ettiği bu yol, yol değil. Bu çalışmalar atıl kalır. Bu anayasa yapılınca, kim kabul edecek? Bu meclis kabul edecek. Bu Meclis, zaten yüzde 47 ile iktidarın Meclisi. Bunu içime sindiremem. Doğru da bulmam, onaylamam da...

Mustafa Gökmen

03.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (31.12.2007) - Cumhuriyetin Kürt politikası iflâs etmiştir

  (28.12.2007) - Risâle-i Nur, ders kitabı olacak

  (26.12.2007) - Resulullahsız Mevlânâ düşünülemez

  (25.12.2007) - Mekke'yi yaşamadan Medine'ye varamayız

  (24.12.2007) - SARKOZY ZİL TAKIP OYNAR

  (17.12.2007) - PKK bitince Kürt sorunu başlayacak

  (16.12.2007) - Doğru konuşmayı öğretiyoruz

  (10.12.2007) - Başörtülülere ayrımcılık yapılıyor

  (09.12.2007) - Yeni Asya'dan beklenen çalışma

  (03.12.2007) - 'Bor' gerçeği başbakandan saklanıyor

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri