Duygu hayatın enerjisidir. Duygu yoksa hareket ve faaliyet de yok demektir. Düşünceye duygu enerjisi katılınca inançlar, kanaatler tezahür eder.
İnanmanın göstergesi de davranıştır. Zihindeki inanç işin başlangıç ve çıkış noktası olmakla birlikte davranışa dönüşmedikçe bir anlam ifade etmez. İnanma, dille şehadet getirmedikçe iman edilmiş sayılmamasını imanın şartı olarak biliyoruz.
Kesin bildiğimiz bir şey var ki, "İmansız İslâmiyet sebeb-i necat (kurtuluş sebebi) olmadığı gibi, İslâmiyetsiz imân da sebeb-i necat değildir." 1
Buradan anlaşılan mesaj ve hüküm şudur, iman ve itikat ne kadar sağlam olursa olsun davranışa dönüşmezse ve öte yandan davranışın hepsi dinin gerekleri gibi olsa dahi kalpte iman ve itikat yoksa kurtuluş vesilesi olamaz demektir.
Yani inandığımız gibi yaşamadıkça ve yaşadığımız gibi inanıyoruz demektir.
Bayramlar, duygusallığın en yoğun yaşandığı, bu yoğunluğun bir çok göstergeleri hayata yansıyor.
Sevginin en güzel uygulaması ve ispatı gösteriliyor. “Sılay-ı Rahim” dediğimiz memleket ziyaretleri, dost akraba ziyaretleri. selâmlaşmalar ve iyilik temenni ve duâları hem bayramlara has güzellikler.
Bayram sabahı bütün dünyada “Allahü ekber… Allahü ekber!” nidaları Müslüman toplulukları en yüksek katılımı ile semaya yükseliyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının tesbitlerine göre, Türkiye’de 23 milyon kişi bayram namazını kılıyormuş. Bu ailenin erkekleri olması, bayanlar ve çocuklarla beraber, dindarlık ve muhafazakârlık göstergeleri yüzde 70’i bile geçiyor.
Türkiye bu tablo ile iftihar etmelidir. Geriye kalan yüzde 30'da rahat nefes almalıdır.
Çünkü inançlı insanlarda, sevgi, şefkat, merhamet, yardımlaşma, dayanışma duyguları daha fazla inkişaf etmiştir. Zarar gelmez. İnanan insanlar her kes için bir güvencedir. Merak etmesinler. Olaya siyasi pencereden baktıkları ve kendilerince kendi düşünceleri açısından baktıklarında tablodan ürküyorlar. Gereksiz bir endişe..
Asıl tehlike hiçbir inanç ve değere sahip olmayanların kendi nefis ve menfaatleri için yapamayacağı gerçeğidir.. Vahşet ve acımasızlık, anarşi, terör inancın değil inançsızlığın tezahürleridir.
Fakir fukara, belki yılda bir kez hatırlanan binlerce insanın mutluluğu ile mutlu olan insanlar kesinlikle inançlı kesimlerde yer almaktadır.
Evet pozitif duyguların her hâlükârda üstün ve galip olduğu bayram günlerini Türkiye genelinde üç-beş acemi kasap veya vatandaşın tv ekranlarından yansıyan görüntüleri tamamen kasıtlı art niyet taşımaktadır. Haberciliği dikkat çekmek için olumsuzluğu yakalamak olarak kurgulanan zihinler, bulduğu bir iki küçük kazayı abartıp bütün bayramı kan revan içinde göstermeleri sevgi ve şefkatin sözlüklerinde olmayışını gösteriyor. Haberciler işe çıkarken zaten siparişle çıkıyor olmalılar ki, şeytanın gör dediğini görüyorlar.
Ekranların olumsuz tesirlerinden sıyrılıp daha fazla dost ziyaret gerçekleştirebilmek hedef olmalı.
Zihin ve ruh sağlığı bakımından da bayramların katkısı çok büyüktür. Günlük rutin koşuşturmalardan farklı, neşeli, insanların birbirinin yüzünü görüp kalbine olumlu mesajlar verdiği bir atmosfer maddi mânevî hayata ilâç mesabesindedir.
Toplum hayatının aradığı huzurun en güzel ilâcı ve formülü bayramlar olmaktadır. Bayramların gerekleri dışında insanları birbiri ile barıştırıp kaynaştıracak daha etkili ve kapsamlı vesile henüz keşfedilmedi.
Bütün okuyucularımızın Mübarek Kurban Bayramını tebrik eder, sağlık ve mutluluklara vesile olmasını temenni ve niyaz ederim.
|