Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ya mazlûm ve mağdurlar ne yapsın?

Dünkü yazımın başlığı “Yüzde 70’i ne yapmalı?” şeklindeydi. Türkiye’de, yukarıdan aşağıya köklü dönüştürme iradesi böyle bir gerilim alanı oluşturmuş, devlet (ya da elit azınlık) ile toplum arasında bir sancı meydana gelmişti.

Türkiye’de bugün “Yüzde 30’u ne yapmalı?” sorusu da sorulabilir. Çünkü bir kesim kendisini “azınlık” statüsünde görmekte ve çok partili hayata geçildiğinden bu yana siyasi iktidarı da belirlemekte olan toplum çoğunluğundan rahatsızlık duymaktadır. Bu da toplumsal bir sorundur. Başbakan Erdoğan’ın Kurban Bayramı mesajının bir boyutu bu yönden dikkatimi çekti. Diyor ki Başbakan:

“Cami, kilise ve havrayı yan-yana yaşatan tarihi tecrübesi Türkiye’yi, küresel barış projesi medeniyetler ittifakının sembolü haline getirmiştir.” Bu söylem, Türkiye’nin (İslam’ın) gayrı müslim unsurlara sağladığı barış-hoşgörü zeminini anlatmak üzere, uluslararası kamuoyuna yönelik olarak öteden beri kullanılır. Doğru bir söylemdir de.

Ama şimdilerde “azınlık bunalımı” nı seslendirerek gündeme gelen “Yüzde 30”, gayrı müslimlerden başka bir grubu oluşturmaktadır. Böyle bir yüzde 70-30 ayrımı reel anlamda var mı, yoksa birilerimiz, kendi gerilimlerini çoğaltıyorlar mı, bu tartışılabilir ama bu farklılık daha küçük gruplar için söz konusu olsa bile, bulduğu medyatik karşılık açısından önemsenmesi gerekir.

O yüzden ben, AK Parti iktidarının uluslararası camiaya hitap eden “medeniyetlerarası ittifak” söyleminin ve onu realize edecek adımlar atmasının yanında içerideki farklılaşmalar için de bir anlama, çözümleme iradesi geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir gerçek şu:

AK Parti iktidarı, henüz oy aldığı kesimlerin (o kesim yüzde 70’in içindedir) mazlumiyet-mahrumiyet duygularını izale edebilmiş değildir. Burada yüzde 70’in ezilmişlik hissi söz konusudur. O yüzden AK Parti’ye oy verenler, yüzde 30 adına bir ezilmişlik söylemini çok da anlayabiliyor değillerdir. Yani hâlâ başörtüsü yasağını iman gibi savunan ve kız öğrencilerin okullara girmesine karşı çıkanların, üstelik şu an AK Parti iktidarına rağmen bunu uygulamaya devam edebilenlerin, bir baskı altında olduklarını ifade etmeleri çoğunluğa pek anlamlı görünmüyor.

Buna rağmen AK Parti iktidarı, içerideki her sancılı alanı görmek ve sancıyı gidermek gibi bir külli barış çizgisi tutturma misyonu ile karşı karşıya gibi görünüyor. -Kürtlerle ilgili bir sancılı alan var ve AK Parti bunu görme durumunda. -Alevilerle ilgili bir sancılı alan var ve AK Parti bunu görme durumunda...

-Yaşam tarzı kaygısı çekenler ayrı bir grubu oluşturuyorlar ve AK Parti bunlara da güven vermek durumunda.

AK Parti tüm bunları görebilir. Çünkü bu partinin kurucu kadroları, mahrumiyetler zeminini yara yara ilerlemiş bulunuyorlar ve oy aldıkları toplum kesiminin hâlâ ciddi sistem mağduriyetleri yaşadığını görüyorlar.

O yüzden kendi iktidarları döneminde yeni mağduriyet alanları oluşturulmasını kabul etmemeleri gerekir.

Peki buna rağmen ortaya atılan mağduriyet çığlıklarına ne demeli? Bu çığlıkların AK Parti iktidarına bir özeleştiri görevi yüklediğinde kuşku yok. Kendi duruşlarına bakmalıdırlar, “iktidar” bazen ayağının altında neyin kaldığını fark edemeyebilir. Bazen de iktidardan çok iktidar olanlar hukuk alanını çiğneyip geçebilirler. Bunlar gözden geçirilmeli.

Bununla birlikte, bir kesimin, elinden “devlet oyuncağı” alınmışlık hissi yaşadığını da görmek gerekiyor. Toplumu güdegeldikleri devlet kırbacı ellerinden alınanların öfkesinden söz ediyorum. Bir tür ağalığın bitmesi sendromu bu. Köylünün hukuktan söz etmesine karşı öfke serenadları... Demokrasi fazla geliyor birilerimize...

Oy hakkı da öyle. Cumhurbaşkanı’nın ilk kabul ettiği akil isimler, Talat Halman ve Halil İnalcık’tı... AK Parti’nin Kültür Bakanı CHP dünyasından gelmiş bir insandır. AK Parti Kürt ve Alevi vatandaşlarımıza uzanma arayışındadır. Bunlar iyi şeylerdir.

Ama ben, biraz da öteki kesimlerin, toplum çoğunluğunun beklediği itinayı gözetmelerini isterdim.

Bugün, 21 Aralık 2007

Ahmet Taşgetiren

22.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ‘Karşı tarafın’ değerleri

  Avrupa’da kaç cami var düşündünüz mü?

  Ya mazlûm ve mağdurlar ne yapsın?

  Ulusalcılar, AB size de lâzım olacak

  İyi bayramlar ama...


 Son Dakika Haberleri