Mazlum-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Anayasanın insan hak ve özgürlüklerinin teminatı olması gerektiğini belirtti. Mazlum-Der Başkanı Gergerlioğlu, hazırlanmakta olan yeni Anayasa taslağı için insan hak ve özgürlüklerine dair tavsiye maddelerini düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna açıkladı
Gergerlioğlu, toplumsal barışın ancak halkın çeşitli kesimleriyle inşa edilecek bir mutabakat zemininde mümkün olabileceğini belirterek şunları aktardı:
“Mazlum-Der olarak; ülkede daha fazla huzurun egemen olabilmesinin yolunun, ancak temel hak ve özgürlüklerin herkes için adil bir şekilde tanınmasından ve korunmasından geçtiğini düşünüyoruz. Bize göre toplumsal barış, ancak halkın çeşitli kesimleriyle inşa edilecek bir mutabakat zemininde mümkün olabilir. Bu itibarla yeni bir anayasaya dair tartışmaların yoğunlaştığı bugünlerde, her konunun toplumun her kesiminde özgürce tartışılmasını ve bu tartışmaların neticesinde temel hak ve özgürlüklerden zerre kadar taviz vermeyen, sivil ve demokratik bir anayasanın ortaya çıkmasını talep ediyoruz. Hükümetin kendi taslağını hazırlarken, göz önünde bulundurulması gereğine inandığımız bazı hususları dile getirmiş bulunuyoruz.”
YENİ ANAYASADA İDEOLOJİ OLMAMALI
Mazlum-Der tarafından 13 ana maddede toplanan tavsiye metnindeki maddelerden bazıları şöyle:
Devlet, bütün dünya görüşleri, ideolojiler, değerler ve inançlar karşısında eşit mesafede duran “tarafsız bir hakem” olmalıdır. Bu itibarla yeni anayasada, Kemalizm ile bu ideolojiyi besleyen “Atatürk milliyetçiliği” ve “Atatürk ilke ve inkılâpları” gibi kavramlara yer verilmemeli; sivil ve demokratik anayasa, devletin siyasal tarafsızlığına gölge düşürecek hiçbir ideolojiyi bünyesinde barındırmamalıdır.
Farklı etnik, dinel, dilsel, kültürel ve diğer farklılıkları reddetmeyen, tüm farklı kimliklere var olma hakkı tanıyan hükümler anayasada yer almalıdır.
Din ve vicdan özgürlüğünü oluşturan temel unsurlar olan kişilerin inandıkları dini ister tek başlarına, ister başkalarıyla birlikte yaşama dinlerini öğrenme, öğretme ve yayma hakları anayasal güvenceye bağlanmalı, hiç kimse inancından, inancını uygulamaktan dolayı resmi mercilerce mağdur edilmemelidir.
İnanç özgürlüğü çerçevesinde anayasa, bireylerin giyimlerinden ötürü herhangi bir hak mağduriyetine uğramamalarının teminatı olmalıdır.
Laiklik; herkesin din ve vicdan özgürlüğünü, inanma ve inanmama hakkını garanti altına alacak bir anlayışla açık ve anlaşılır bir tanıma kavuşturulmalıdır
Milli Güvenlik Kurulu, anayasadan çıkarılmalıdır. MGK, uzman teknisyenlerden teşekkül eden ve görevi, hükümete askeri konularda görüş bildirmekle sınırlı, sadece bir danışma kuruluna dönüştürülmelidir.
Vatandaşlık, farklı kimliklerin bir arada yaşamasını mümkün kılan bir hukuki bağ olarak tanımlanmalı ve her türlü etnik çağrışımdan soyutlanmalı, birlikteliği sağlayan üst değer “Türklük” değil, “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” olmalıdır.
İfade özgürlüğü en geniş hali ile tanınmalıdır. Anayasanın hiçbir maddesi “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” hükmünün koruması altına alınmamalıdır.
Üniversiteler, idari, mali ve bilimsel yönlerden özerk kuruluşlar haline getirilmeli, rektörler ve yönetim kadroları, üniversitelerin içinden serbest seçimlerle belirlenmelidir.
Eğitim kurumlarında kılık-kıyafet serbest olmalı, hiç kimse kılık-kıyafetinden dolayı, temel bir insan hakkı olan eğitim hakkından mahrum edilmemelidir.
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs eden her türlü darbe/postmodern darbe ve girişimin ağır cezalara tabi tutulacağı anayasada açıkça belirtilmelidir.
|