Türkiye Büyük Millet Meclisi dün 2008 yılı bütçe yasa tasarısını görüşmeye başladı.
Hep birlikte izledik.
Bütçe ne? Devletin cebi...
Devletin geliri... Devletin gideri.
Devletleri, o cebe topladığı ve o cepten harcadığı para tanımlar. ‘Gelirin nereden geldiğini, giderin nereye gittiğini’ söyle, nasıl bir devlet ve toplumda yaşadığını söyleyeyim hali yani...
***
Bütçe görüşmeleri başladığı gün...
Kimisinde manşet olmak üzere, ilk bakışta bütçe ile alakasız gibi görünen ama biraz daha dikkatli bakıldığında doğrudan bütçeyle bağlantılı bir haber vardı.
Malatya’da bir yayınevinde 3 kişinin öldürülmesinden söz ediyorum.
Bu davanın ilk duruşmasında söz alan müşteki avukatlarından Mehmet Ali Koçak, Türkiye’de yaşanan vahşi cinayetlerin talihsizlik olarak adlandırıldığını ve bu şekilde kapatılmaya çalışıldığını söylemiş ve ilave etmişti:
‘Trabzon’da rahip, İstanbul’da bir Ermeni gazetecinin öldürülmesi ne tesadüftür ki daha çocuk yaştaki kişilerce olmuştur. Bu dava salt bir cinayet davası değildir. Bu dava, bir nefret suçları ve nefret suçlularının davasıdır. Geçmişte yaşanan cinayetler öncesindeki olaylar iyi araştırılıp, talihsizlik olarak adlandırılmamış olsaydı bugün Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde bu dava görülmüyor olacaktı.’
Şunu da eklemişti:
‘(Savcı) Sanıkların işlediği suçu öne çıkarma dışında misyonerlik faaliyetlerini içeren 16 klasörlük doküman hazırlamıştır. Bunların içerisinde Protestan cemaatinin Türkiye’deki bütün üyelerinin isimleri ve açık adresleri ve yayınevinde çalışanların faaliyetlerini içeren belgelere yer vermiştir. Bu durum karşısında ismi geçen tüm arkadaşlarımız hedef pozisyonuna gelmiştir.’
***
Malatya’da Zirve Yayınevi’nin basılıp üç kişinin öldürülmesinin sanıklarının ilginç bir telefon trafiği olduğu anlaşıldı.
Sanıkların...
Kanlı baskından önceki 6 aylık dönemde...
İstanbul’dan bir savcıyla...
Adresleri 2’nci Ordu Komutanlığı ve Özel Harekat Daire Başkanlığı olan kişileri aradıkları ortaya çıktı.
Sanıkların 106 farklı cep telefonu kullandığı belirlendi.
***
Ancak...
Malatya Başsavcılığı’nın sadece suçüstü yakalanan sanıkların üzerlerinden çıkan telefonların dökümlerini araştırdığı...
Ama, üzerinden telefon çıkmayan sanıklardan Özdemir ve Demir’in telefon trafiğini araştırmadığı anlaşılmış.
Yine savcılığın diğer sanıkların telefon trafiğine yönelik araştırmayı da üzerlerinden çıkan telefon numaralarıyla sınırlı tuttuğu öğrenilmiş.
Buna karşılık, olaydan önceki son 6 ay içinde Günaydın’ın 35, Gürler’in 38, Çeker’in 17, Yıldırım’ın 16 ayrı telefon ve çok sayıda telefon numarası kullandıkları saptandı.
Üstelik...
Dava dosyasında, sanıkların olay günü yaptıkları telefon konuşmalarının dökümünün bulunmaması da dikkat çekmiş.
Oysa ki, olay gününden önceki 6 aylık süreye ilişkin araştırma, ilginç telefon görüşmeleri yapıldığını ortaya koymakta..
***
Sanıklardan Abuzer Yıldırım’ın babasının adına kayıtlı telefondan Aralık 2006’da İstanbul’da görevli bir savcıya iki kez mesaj gönderildiği, her iki mesaja da yanıt alındığı anlaşıldı.
Söz konusu savcı, kendisine ait olduğunu doğruladığı numarayı kullanması için bir akrabasına verdiğini, akrabasının Yıldırım’ı tanıyıp tanımadığını ise bilmediğini söylemiş.
Yine Abuzer Yıldırım’ın babasına ait numaranın 3 Mart 2007’de ilgili GSM operatöründen, adresi Ankara Özel Harekat Daire Başkanlığı olarak görülen C.B. tarafından arandığı ortaya çıkmış.
Sanıklardan Çeker’in babasına ait numaradan da adresi Malatya 2’nci Ordu Lojmanları olarak geçen K.D. ile çok sayıda görüşme yapıldığı belirlenmiş.
***
Davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın’ın, Malatya Başsavcılığı’nın hakkında takipsizlik kararı verdiği Malatya İl Genel Meclisi’nin MHP’li üyesi R.P. ile 15 Mart-12 Nisan 2007 arasında 18 kez mesajlaştığı ve görüştüğü de anlaşılmış.
Dosyadaki bu bilgiler nedeniyle, savcılığın bu görüşmelerin içeriğine yönelik detaylı bir araştırma yapmadığı vurgulanmakta.
***
Ali Şükrü Bey cinayetinden Susurluk’a...
Hrant Dink cinayetinden Malatya katliamına...
Devlet içi çetelerin bütçeden de beslendiğini unutmamak gerek.
Bütçe görüşmelerini izlerken, aklımdaki soru hep aynıydı:
2008 Bütçesi bu derindekileri silkeleyebilecek mi?
Bütçeyi arınmaya yönelik kullanabilecek mi?
Dedim ya, bütçeye gelen ve bütçeden giden devleti tanımlar diye.
Şimdiye kadar bütçeyi kendi derinindeki tortuları temizleme amacıyla kullanmak mümkün olamadı, bakalım bundan böyle olacak mı?
Star, 5.12.2007
|