Bumerang veya "boomerang" Avustralya yerlileri (Aborijin), gibi ilkel yerlilerin kullandıkları yassı bir kesite sahip eğri bir sopa olarak bilinen bir nev’i silâhtır. Bu alet aynı zamanda bir spor aletidir. Avustralya ve ABD'de hâlâ spor aracı olarak kullanılmaktadır. Genellikle akasya ve okaliptus gibi sert ağaçlardan yapılan ve boyu 40-90 cm kadar olan bir alettir.
Bumerangın ilmine ve usulüne uygun bir şekilde atılmadığı takdirde, dairevi bir yörünge takip ederek ilk başlangıç noktasına geldiği söylenmektedir. Yani, bumerang hedefe büyük bir hızla gidebildiği gibi, aynı hızlı ilk atış noktasına geri dönebilmekte ve hatta sahibini hedef olarak seçebilmektedir. Gerçi bunun böyle olduğunu kesin olarak ispatlayan da pek yoktur. Ancak bu bizim için o kadar da önemli değil. Zira bumerangın teknik özelliklerinden ziyade, bizi ilgilendiren kısım, onun önemli bir realiteyi zihnimizde canlandırmasıdır.
Zihnimizde canlanan realiteye gelince, insan kişisel gelişimine başladığı çocukluk ve gençlik dönemlerinde geleceğini belirleyecek bir takım hedefler belirler. Daha teknik anlamda kendisine bir "vizyon" oluşturur. Zihninde oluşturduğu bu vizyon, ne kadar büyükse, o nispette vizyonu belirleyen kişinin himmeti ve beynindeki zihinsel melekeler mekanizması da göreceli olarak (izafi) kendisini ona ayarlar ve o hedefe kilitlenir. Artık, şahıs hedefine ulaşma yolunda bütün tedbirleri almaya ve çalışma sistemini ona göre belirlemeye başlar.
Eğer vizyon belirlemesi yapan şahsın hedefi ile zihinsel melekeler mekanizması örtüşmezse, o zaman şahsın dünyasında "bumerang" etkisi yapan bir sapma meydana gelir. Şahıs, kapasitesine uygun bir hedef belirlemesi yapmadığı için büyük bir hayal kırıklığı yaşar ve bütün çalışmaları kendisine zarar verecek bir boyuta ulaşır. Yani hedef iyi tesbit edilmediği için hedefe gönderilen bumerang, hedefi bulamamış ve bumerangı gönderen şahsı vurmuştur. Bu yüzden, beklentilerin ve hayallerin iyi planlanması gerekir. Beklentilerin ve hayallerin büyüklüğü istiap hakkını ve kapasiteyi aşması halinde, hayal kırıklıkları ve depresyonlar o nispette büyük olabilmekte ve sahibini ruhsal bunalımlara sürükleyebilmektedir.
Böyle bir şeyi ben kendi hayatımda yaşadım. Bir ticaret lisesi mezunu olduğum halde, sözel yönüm ağır bastığı halde ve daha da önemlisi maddî yetersizliğimden dolayı herhangi bir üniversiteye hazırlık kursuna gitmediğim halde, üniversite sınavındaki tercihlerimi (benim zamanımda sınav tek idi ve tercihler sınavdan önce yapılırdı), hep yüksek ve genellikle sayısal ağırlıklı yapmıştım. Aslında hedefimde "uçak mühendisliği" vardı. Ama bu hedef benim kapasitemi aşıyordu. Zira ona yönelik bir alt yapım yoktu. Belki zekâ düzeyim bunu kaldırabilirdi, ancak onun için sayısal bir alt yapımın olmaması ve herhangi bir rehber tarafından yönlendirme yapılmaması, beni böyle bir tercih yapmaya yönlendirdi. Ben bakıyorum da hâlâ gençlerimizin çoğu, böyle rastgele bir kariyer sahibi olma yolunda çaba sarf etmektedirler. Yani, değişen fazla bir şey yok. Yine eski tas eski hamam. Planlı, programlı; daha de önemlisi, öğrencilerimizin zekâ ve kabiliyet düzeylerine göre bir yönlendirme maalesef optimal düzeyde yapılamamaktadır. Bu, birçok gencimizin hedefi tutturmada bumerang etkisine maruz kaldıkları ve hayatını berbat edecek kararlara imza attıklarını göstermektedir.
Gelecekte gerek gençlerimizin, gerek onların ailelerinin ve gerekse toplumumuzun bumerang türünden "ters tepki" yapacak ve büyük hayal kırıklıkları oluşturacak kariyer belirlemelerinin önüne geçilmesi için Türkiye'de bir "kariyer planlama modeli" oluşturulması gerekir. Devletin, sivil toplum örgütlerinin ve eğitim camiasının eşgüdüm halinde çalışarak gençlerimizin optimal kariyer sahibi olmalarını sağlayacak kariyer mühendisliği geliştirmeleri gerekmektedir. Aksi halde, birçok işgücünün kaybedileceği ve performans düzeyinin minimum düzeylerde seyredeceği bir kariyer geliştirme sisteminin aktif olması kaçınılmaz hâle gelecektir.
[email protected]
|