Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Hilmi Doğan vefat etti

Ömrünü Risale-i Nur hizmetinde geçiren Hilmi Doğan İnegöl’de vefat etti. Yakalanmış olduğu hastalık dolayısıyla bir süredir Bursa’da tedavi görmekte olan Doğan’ın yaklaşık on gündür komada olduğu belirtildi. Cenazesi memleketi olan Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde bugün öğle namazı sonrası toprağa verilecek olan Doğan, gazetemiz yönetim kurulu üyeliği ve idare müdürlüğü görevlerinde de bulunmuştu.

Vefatından bir süre önce Yeni Asya Neşriyat tarafından yayınlanan Nurlu Hatıralar adlı kitapta mütevazi kişiliğine vurgu yapılarak, kendi ağzından “Benim hayatımın en büyük hadisesi Risale-i Nur’u tanımam oldu” tesbitine yer verilir. Şiirleriyle de tanınan Doğan’ın “Tepelice çama çıktım” adlı şiiri Risale-i Nur talebeleri arasında şöhret buldu, her fırsatta okundu ve söylendi.

LAHİKA’YI TIKLAYIN

21.11.2007


 

Kapatınca yenisi kuruluyor

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, “siyasî parti kapatma dâvâlarının kesin bir çözüm olmadığını’’ söyledi. Bugünkü yasal düzenlemelerle parti kapatma dâvâlarından sonuç almanın mümkün olmadığını belirten Ok, “Siyasî partileri kapatarak sonuca varmak zor. Bir siyasî partiyi kapatıp üç-beş yöneticisine yasak getiriliyor. Ancak yeni bir parti kurmak çok zor değil, hatta kurulmuş yedek partileri var” dedi.

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, ‘’siyasi parti kapatma dâvâlarının kesin bir çözüm olmadığını’’ söyledi. Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası’nda eksiklikler bulunduğunu ifade eden Ok, ‘’Örneğin, fiilin ağırlığına göre, Anayasa Mahkemesi kapatma yaptırımı yerine Hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma yaptırımı da uygulayabilir. Peki Hazine yardımı almayan ne olacak?’’ diye sordu.

Bugünkü yasal düzenlemelerle siyasi parti kapatma dâvâlarından sonuç almanın mümkün olmadığını, zaten o partilerin yedeğinin bulunduğunu vurgulayan Ok, şunları kaydetti: ‘’Siyasi partileri kapatarak sonuca varmak zor. Bir siyasi partiye kapatıp 3-5 yöneticisine yasak getiriliyor. Ancak yeni bir parti kurmak çok zor değil, hatta kurulmuş yedek partileri var. Siyasi partiler demokratik toplumların hepsinde var. Türkiye’de bölücü partiler var, gizli emelleri olan partiler var. Bunu nasıl engelleyeceğiz? Bana göre, Türkiye’de bir siyasi partinin kapatılmasına neden olmuş genel başkanı, milletvekilleri, bütün il, ilçe başkan ve yöneticilerinin tümüne yönelik yasak getirilmelidir. Burada o partinin eylemlerin ‘odağı’ olmasını neden olanlara daha fazla süreyle yasak getirilebilir. Bu yasak kısmen daha etkili olur.’’

Basına da önemli görevler düştüğünü anlatan Ok, ‘’bölücü’’ düşünceye sahip partilerin halka iyi anlatılması gerektiğini, böylece bu partilerin oylarının düşeceğini söyledi. Nuri Ok, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının siyasi partilere dâvâ açma konusunda takdir yetkisi bulunduğunu belirterek, ‘’Başsavcılık delilleri yeterli görmüş ve DTP’ye dâvâ açmış. Mevcut Anayasa ve yasalara göre ‘niye dâvâ açtın’ denemez. Delilleri yeterli görmüş. Ancak bugünkü düzenlemeler yeterli değil’’ diye konuştu.

/ ANKARA

21.11.2007


 

Kapatılan partinin yerine kurulan parti de kapatılır

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Anayasa’nın 69. maddesindeki ‘’Temelli kapatılan bir parti başka adla kurulamaz’’ hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce yaptırıma bağlanması gerektiğini belirterek, ‘’(Kurulamaz) diyor. Kurulursa ne olur? O partinin de kapatılması lazım’’ dedi.

Kanadoğlu, DTP hakkında açılan kapatma davasının ardından, ‘’parti kapatmanın sorunu çözmeyeceği’’ yönündeki görüşleri hatırlatılması üzerine, terörle mücadelede yegane yolun ilgili siyasi partiye kapatma davası açmak olmadığını söyledi.

Batı demokrasilerinde de siyasi parti kapatma bulunduğunu, ancak bu yola sık başvurulmadığını ifade eden Kanadoğlu, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunu, Türkiye’de bütün siyasi partilerin ‘’ulus devlet’’, ‘’hukuk devleti’’ ve ‘’laik devlet’’ ilkeleri üzerinde mutabık olmaları gerektiğini savundu.

Hukukun gereğinin mutlaka yapılması gerektiğini, Anayasa ve yasalarda kapatma yaptırımı varsa ‘’bunu uygulamıyorum’’ denemeyeceğini anlatan Kanadoğlu, ‘’Demokrasilerin kendilerini koruması lazımdır ve zorunludur. Biz bunu hem 1961 Anayasası’nda hem de 1982 Anayasası’nda görüyoruz’’ diye konuştu.

‘’Kapatma yaptırımının sonuçsuz kaldığı’’ yönündeki görüşlerin hatırlatılması üzerine Kanadoğlu, Anayasa’nın 69. maddesindeki ‘’Temelli kapatılan bir parti başka ad altında kurulamaz’’ hükmünün Anayasa Mahkemesince yaptırıma bağlanması gerektiğini söyledi.

Bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne görev yaptığı dönemde bir başvuruda bulunduğunu hatırlatan Kanadoğlu, ‘’Anayasa Mahkemesi bizim bu başvurumuzu kabul etmedi. Anayasa’daki o hükmün bir yaptırımı olmalı. Bu bir dilek ifadesi değil. ‘Kurulamaz’ diyor. Peki kurulursa ne olur? O partinin de de kapatması lazım’’ diye konuştu.

/ ANKARA

21.11.2007


 

Gül: Demokrasi terörü izole eder

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terörle mücadelede güçlü olmak için demokrasiyi önemsemek gerektiğini belirterek, “Demokrasiyi ne kadar önemsersek, o kadar başarılı çıkarız. Demokrasi terörü ve teröristi izole eder’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) 2005-2006 yılları vergi rekortmenleri plaket töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Cumhuriyetin kurulduğu günlerden bugüne kadar büyük değişim geçirdiğini belirtti. İş adamlarının bu değişim ve gelişim sürecinde önemli rol aldığını ve büyük katkılar sağladığını ifade eden Gül, özellikle son yıllarda Türk iş adamlarının gösterdiği başarıların sınırları aştığını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin uğraştığı pek çok sorunun başında terör meselesinin geldiğine işaret ederek, ‘’Terörün üstesinden kesinlikle geleceğiz’’ dedi. Türkiye’nin tarihinde etnik ayrımcılığa kesinlikle yer olmadığını vurgulayan Gül, şunları söyledi: “Ne yazık ki son yıllarda aramıza giren hastalık, toplumu ve ülkenin bir kısmını zehirlemeye başladı. Bu ülkede yaşayan tüm vatandaşlar birbirine eşittir. Seçer, seçilir... Her makama gelme hakkı vardır. Türkiye’nin bir yöresinde değil, bir çok yöresinde sorunları var. Bunları görmek bizim vazifemiz. Sorunların üstünü kapatmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Bunlar, el birliği içerisinde halledilecek meselelerdir. Reform sürecine giren Türkiye, pek çok sorununu halletti. Bütün vatandaşların ülkeye aidiyetini pekiştirmek, kardeşlik duygularını geliştirmek görevimiz.

Kurtuluş Savaşı’nı birlikte yaptık. Dünyanın neresine giderseniz gidin, şehitliklere baktığınızda Balkanlar’dan, Diyarbakır’dan ve Orta Anadolu’dan isimler görürsünüz. Ne yazık ki hastalıklı insanlar dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da ortaya çıkıyor. Burada bize düşen topyekûn mücadele etmek. Bu mücadelede güçlü olmak için demokrasiyi ne kadar önemsersek, o kadar başarılı çıkarız. Demokrasi terörü ve teröristi izole eder. Teröristlerin sempatizan kazanmak istediği tabanı izole eder. Onlar devletin yanında olur, teröristler de ortada kalır.’’

/ ANKARA

21.11.2007


 

Erdoğan: DTP tercihini yapsın

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör ile demokrasi arasında tercih yapamayanların, demokrasiden medet umamayacaklarını belirterek, ‘’Anayasal hukuku önemsemeyenler, Anayasal düzen içinde siyaset yapamazlar’’ dedi.

Erdoğan, ‘’Ayrımcılığın, dışlayıcılığın, yargısız infazın, siyaseten lincin kitaplarında yeri bulunmadığını, ancak demokrasi ve hukuk kitabında da teröre, şiddete, kan dökmeye yer olmadığını’’ vurguladı.

Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk halkına, son yaşanan üzücü olaylardaki metanetinden ve vakarından dolayı teşekkür etti. Büyük bir millete yaraşır büyük bir olgunluk, birlik, beraberlik, dayanışma ruhunun her geçen gün perçinlendiğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Ülkemizde gerilimden medet umanlar var. Bunu da sizler gayet iyi biliyorsunuz. Bunun aktörlerinin kimler olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Kutuplaşma beklentisinde olanlar, milletimizin derin sağduyusu ve güçlü kardeşliği karşısında hayal kırıklığına uğramış, karanlık senaryoları da ellerinde kalmıştır ve bundan sonra da kalacaktır. Ben buna inanıyorum. Özellikle son günlerde belirli şehirlerde kanunsuz sokak gösterileri ile gerginliği artırmaya çalışanların çabaları da milletimizin ve devletimizin sağduyulu yaklaşımı ile akim kalacaktır.

Terör ile demokrasi, terör ile hukuk karşıt kutuplardır. Siyaset ile terörün ilişki içinde olması ne demokrasiye uygundur ne de hukuka... Demokratik siyasete soyunanların atması gereken ilk adım, temel tercihini yapmak, terörü karşısına almaktır. Siyasetçi, hem demokrasiyi içine sindirmelidir hem de hukuka uygun hareket etmelidir. Hukuki meşruiyet, demokratik siyasetin en temel şartıdır. Hukuki meşruiyetini yitirenler, varlık zeminini de kaybederler, yitirirler. “

Erdoğan, şöyle devam etti: “Terör ile demokrasi arasında tercih yapamayanlar, demokrasiden medet umamazlar. Anayasal hukuku önemsemeyenler, anayasal düzen içinde siyaset yapamazlar. Teröre sırtını, demokrasi ve hukuka yüzünü dönen herkes, bizim nezdimizde birdir, makbuldür, demokratik yarışın bir parçasıdır. Demokrasi ve hukuk kitabında da teröre, şiddete, kan dökmeye yer yoktur.’’

/ ANKARA

21.11.2007


 

ABD'li komutanlar Ankara'ya geldi

ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı Orgeneral James Cartwright ile Irak’taki ABD güçlerinin komutanı Orgeneral David Petraeus, Genelkurmay Başkanlığı’nda görüşmelerde bulunuyor.

Alınan bilgiye göre, Orgeneral Cartwright ile Orgeneral Petraeus, sabah saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’na gelerek, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun ile terörle mücadeleye ilişkin konuları görüştüler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan George Bush arasında bir süre önce Beyaz Saray’da yapılan görüşmede, Türk tarafında Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Amerikan tarafında da Genelkurmay Başkan Yardımcısı Orgeneral James Cartwright ile Irak’taki ABD kuvvetlerinin komutanı Orgeneral David Petraeus arasında bir temas süreci başlatıldığı açıklanmıştı.

/ ANKARA

21.11.2007


 

Edirne'deki sel gümrükleri kapattı

Türkiye’nin en büyük, dünyanın ikinci büyük sınır kapısı olan Kapıkule Sınır Kapısı ve karşısındaki Bulgaristan’ın Kapitan Andreove Sınır Kapısı yakınından geçen Tunca Nehri’nin taşması sonucunda geçici olarak ulaşıma kapatıldı. Taşkın sebebiyle Karaağaç Mahallesi’nden Yunanistan’a açılan Pazarkule Sınır Kapısı’na da araçla ulaşım yapılamıyor.

Edirne Gümrükleri Başmüdürü Mehmet Hatipoğlu’ndan edindiği bilgiye göre, Bulgaristan’ın Kapitan Andreove Sınır Kapısı’nda sular 1 metreye ulaştı. Hatipoğlu, Bulgar yetkililerin Türk görevlilere durumu bildirmesi üzerine Kapıkule Sınır Kapısı’na gelen araçlar gümrük sahasına alınmayarak, sınır kapısının kapatıldığını bildirdi.

Bulgaristan’a gitmek isteyenlerin Hamzabeyli Sınır Kapısı’na, Yunanistan’a gitmek isteyenlerin ise İpsala Sınır Kapısı’na yönlendirildiğini belirten Hatipoğlu, ‘’Önceki gün taşkın dolayısıyla yolların kapanması üzerine Yunanistan’a bağlantının sağlandığı Pazarkule Sınır Kapısı da ulaşıma kapanmıştı. Böylece Edirne Gümrükleri Başmüdürlüğüne bağlı iki sınır kapısından ulaşım yapılamıyor’’ dedi.

Bulgar yetkililer de, geçiş yapmak üzere bekleyen TIR’ların uzun kuyruk oluşturduğunu, sıkışıklığın giderilmesi için trafiğin Lesovo ve Malko Tırnovo Gümrük Kapılarına doğru yönlendirildiğini kaydettiler. Kaptan Andreevo Gümrük Kapısı bölgesinde zarar tesbit çalışmalarına başlandığı ve suların çekilmesinin ardından gümrük kapısının yeniden hizmete açılacağı bildirildi.

TARIM ALANLARINDA DA MADDî HASAR VAR

Bulgaristan’ın Türkiye ve Yunanistan sınır bölgelerinde su baskınları özellikle tarım kesiminde önemli maddî hasara yol açıyor.

Meriç ve Arda nehirlerindeki su seviyesinin aşırı yükselmesi ve bu nehirlere bağlı derelerin taşması sonucu Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan’da yüzlerce dekar ekili alan su altında kaldı. Bulgar yetkililer, baraj kapaklarının açılması ve söz konusu nehirlerdeki su seviyesinin son durumu hakkında hem Türkiye hem de Yunanistan makamlarına zamanında bilgi verildiğini, ancak aşırı yağmurlar yüzünden su baskınlarının önüne geçilemediğini ileri sürdüler.

Bu arada Bulgaristan’ın, Arda Nehri üzerindeki 3 barajın kapaklarını açması ve sağanak yağış sebebiyle Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin debilerindeki artış sürüyor. Karaağaç Mahallesi’ne ulaşımı sağlayan iki yolun da sular altında olması sebebiyle mahalleye ulaşım askeri araçlarla sağlanıyor.

/ EDİRNE/SOFYA

21.11.2007


 

Işıkara: Bilim adamlarımız depremi ulu orta konuşmasın

Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, bilim adamlarına düşen görevin toplumu bilgilendirmek ve aydınlatmak olduğunu belirterek bilimsel toplantılarda konuşulabilecek, tartışılabilecek konuların özellikle de depremin, toplum önünde konuşulmasının doğru olmadığını söyledi.

Kızılay’ın bir toplantısı için Trabzon’a gelen Işıkara, yaptığı açıklamada, depremin etkilerinin kamuoyu önünde tartışılmasının vatandaşlar üzerinde “çok negatif’’ bir etki yarattığını söyledi.Bilim adamlarına düşen görevin toplumu bilgilendirmek ve aydınlatmak olduğunu belirten Prof. Dr. Işıkara, ‘’akademik, bilimsel toplantılarda konuşulabilecek, tartışabilecek konuların, özellikle de depremin toplumun önünde konuşulması doğru değil’’ dedi.

/ TRABZON

21.11.2007


 

Emniyet, AB yolunda ilerliyor

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ‘’Teşkilatımız bünyesinde yürütülen çalışmalar yalnız mevzuat uyumu ile kalmayıp aynı zamanda uygulama kapasitesinin güçlendirilmesini de hedef almaktadır’’ dedi.

‘’İnterpol, Europol ve Sirene Faaliyetleriyle İlgili Türk Milli Bürosu’nun Güçlendirilmesi Matra Projesi’’, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Dikmen’deki binasında düzenlenen törenle sona erdi.

Törenin açılışında konuşan İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Alim Barut, sona eren projenin Türkiye’nin AB uyum çalışmalarına verdiği önem ve kararlılığın göstergesi olduğunu belirtti. Çalışmalar sonucunda Türkiye’deki kurumların Avrupadaki kurumlarla işbirliği içerisinde çalıştığını ifade eden Barut, projenin aynı zamanda suçla mücadelede AB ve dünya ile entegrasyonun sağlanması açısından da çok önemli olduğuna işaret etti.

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan da Türkiye’nin AB üyelik sürecinde yapılması gerekenleri yerine getirme gayret ve azminde olduğunu belirtti. Arslan, bu çerçevede emniyet teşkilatının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmede ve değişen şartlara göre daha etkin bir hizmet gerçekleştirme doğrultusunda kendini yenilemekte olduğunu söyledi.

/ ANKARA

21.11.2007


 

Bakırköy Galeria’da tüp patladı: 5 yaralı

Bakırköy, Galeria Alışveriş Merkezi’nde tüpten kaynaklanan patlama sonucu 5 kişi yaralandı.

Bakırköy’de meydana gelen patlama sonucu 5 kişi yaralandı. İstanbul Bakırköy, Galeria Alışveriş Merkezi’nde meydana gelen patlamada 5 kişi yaralandığı belirtildi. Yaralılar Bakırköy Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken, patlamanın tüp’ten kaynaklandığı bildirildi.

/ İSTANBUL

21.11.2007


 

SGK: Dolandırıcılara dikkat

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı, son günlerde kurumun ismini kullanarak emeklilerde vergi toplayan dolandırıcılara dikkat edilmesini istedi.

SGK Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, kurumun evlere giderek vergi toplama gibi bir görevinin bulunmadığı belirtilerek, ‘’Kurumumuz, yasalarla belirlenen haller ve özel yetkilendirilen personeli haricinde hiçbir çalışanı ile tahsilat yapmamaktadır’’denildi. Açıklamadan şu ifadelere yer verildi: ‘’Son günlerde, çeşitli illerde, kurumumuz adını ya da Kurumumuzu çağrıştıracak benzer adları kullanarak, dul ve yetim aylığı alan vatandaşlarımızın evlerine giderek, vergi adı altında para toplamaya çalışan kişilerin olduğu yönünde ihbarlar gelmektedir. AB uyum yasasına göre eşinden dolayı alınan emekli maaşının eksik ödendiğini ve ölüm tarihinden itibaren yaklaşık 20 bin - 30 bin YTL arasında para alacaklarını beyan edip, işlemlere başlanabilmesi için vergi adı altında bin -bin 500 YTL para istedikleri tesbit edilmiştir. Vatandaşlarımızın mağdur duruma düşmemesi için; görevli olduğunu belirten kişilerin kimliklerini kontrol etmeleri, resmî bir işleme dayanmayan ödeme taleplerine itibar etmemeleri, yasal olmayan yollardan gelen ve karşılıksız para talep edenler hakkında ilgili mercilere derhal suç duyurusunda bulunmaları gerekmektedir.’’

/ ANKARA

21.11.2007


 

Sağlıkta ‘ortak dil’ konuşulacak

Sağlık Bakanlığı, teşhis, tanı ve tedavilerdeki farklılıkları ortadan kaldırmak ve gerekli verilerin toplanması, saklanması ve analiz edilebilmesi için ‘’Ulusal Sağlık Veri Sözlüğü’’ (USVS) hazırladı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın ön sözünü yazdığı 553 sayfalık sözlük, sağlık hizmetlerinin internet ortamında daha hızlı verilmesine imkân tanıyacak.

Sağlık Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanı Nihat Akpınar’dan alınan bilgiye göre, Türkiye genelindeki bütün il sağlık müdürlüklerine dağıtılan sözlük, sağlıkta ortak bir dil oluşturulmasını amaçlıyor. Muayeneden, yeni doğan kaydına, hastanın ameliyat geçmişinden, reçete yazımına, gebelik ve loğusalık takibi ve hastalık türlerine kadar binlerce verinin kodlanarak sözlükte yer aldığını belirten Akpınar, ‘’Bu kodlar sayesinde e-sağlığın daha kolay yürümesi hedefleniyor. Sözlük, sağlıkta e-dönüşüm programı kapsamında yürütülen çalışmalara kaynak oluşturacak’’ dedi.

Akpınar, sözlükle hastaların elektronik sağlık kaydının tutulması, muayene ve tedavilerin daha hızlı yapılması için ortak bir dil oluşturulduğunu ifade ederek, ‘’Oluşturulan elektronik sağlık kayıtları sayesinde, Ağrı’daki bir hastanın sağlık bilgileri İstanbul’daki herhangi bir hastanedeki doktor tarafından okunabilecek. Böylece her hastaneye gidişte farklı teşhis ve tanı koymanın ve tekrar tahlil istemenin de önüne geçilecek’’ diye konuştu. Sözlüğün, şu an için 81 ildeki il sağlık müdürlüklerine gönderildiğini ve en kısa zamanda bütün hastanelere gönderileceğini belirten Akpınar, başhekimlerin, hastanelerin bilgi işlem altyapılarının sözlüğe uyumlu hale getirilmesi için çalışmalara başlayacağını bildirdi.

“SAĞLIK KAYITLARI TEK

MERKEZDE TOPLANABİLECEK”

Akpınar, uygulama ile vatandaşların elektronik sağlık kayıtlarının ulusal ve uluslararası standartlar kullanılarak güvenli bir şekilde tek bir merkezde toplanılmasının da önünün açılacağını anlatarak, ‘’Gizlilik ve mahremiyet ilkeleri çerçevesinde yeni doğan kaydından ölüm bildirimine kadar bütün yaşam bilgisayar ortamında kodlanacak’’ dedi. Akpınar, sisteme, doktorların kimlik numarası, diploma tescil numarası ve reçete tarihini hastane adıyla birlikte gireceğini belirtti.

“İNTİHAR GİRİŞİMLERİ VE

SEBEPLERİ İZLENEBİLECEK”

Kanser, diyabet ve madde bağımlılığına ilişkin veri tabanlarının oluşturulduğu sözlükte, intihar girişimleri ve sebeplerinin de izlenebileceğini ifade eden Akpınar, “Organ nakli bekleyen hasta sayısı, kodlamalarla birlikte izlenecek. Gerekli organ bulunması halinde eşleştirme internet ortamında yapılacak ve hastaya ihtiyaç duyduğu organın nakli gerçekleştirilecek’’ dedi. Akpınar, hastaların diyalize girme sıklığı, kanser ve sıtma gibi hastalıkların da bölgelere göre dağılımının USVS ile bilgisayar ortamına taşınacağını dile getirerek, bu sayede hastalıkların sayısı ve gelişimindeki istatistiklerin de daha sağlıklı olarak belirleneceğini söyledi.

/ ANKARA

21.11.2007


 

Hızlı tren Türkiye’de

Devlet Demir Yolları tarafından İspanya’da yaptırılan Türkiye’nin ilk hızlı treni, Kapıkule sınır kapısından giriş yaptı.

10 Kasım tarihinde İspanya’dan hareket eden ilk hızlı tren seti, Fransa, İsviçre, Avusturya, Macaristan, Sırbistan, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı. Saatte 250 kilometre hıza ulaşabilen hızlı tren seti, yolcuların her türlü rahatı, konforu, ihtiyacı ve güvenliğinin sağlandığı 6 vagondan oluşuyor. Hızlı tren, Ankara-İstanbul arasındaki normal hat dışında özel olarak yapılmakta olan tamamı elektrikli, sinyalli yeni çift hatlı hızlı demiryolu üzerinde çalışacak.

/ EDİRNE

21.11.2007


 

Avrupalı Türklere ek hac kontenjanı

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, Suudi Arabistan’ın, Avrupa’da yaşayan hacı adayları için ayrılan 8 bin 240 kişilik kotayı 16 bine çıkardığını bildirdi.

Karaman, ‘’Kota, bu yıl kullanılacak. Biz de Avrupa’daki hacı adaylarının çıkış işlemleriyle ilgili çalışmaları başlattık’’ dedi.

Karaman, yaptığı açıklamada, Avrupa’dan bu yıl hacca gitmek için 16 bin kişinin başvurduğunu, ancak 8 bin 240 kişiye hac imkanı tanındığını söyledi. Avrupa’da yaşayanlar için kotanın artırılması konusunda Suudi

Arabistan’dan talepleri bulunduğunu anımsatan Karaman, ‘’Avrupa’da 8 bin kadar vatandaşımız daha hacca gitmekle ilgili bir beklenti içindeydiler. Avrupa’da bir birikim vardı. 8 bin 240 kişiye izin verilmişti. Geriye kalanlar için bir belirsizlik yaşanıyordu. Bu problem, geçtiğimiz günlerde çözüldü. Avrupa’da hacca gidecek Türk vatandaşları için kota 16 bine çıkarıldı. Kotanın arttırılması bir rahatlama sağladı. Biz de Avrupa’daki hacı adaylarının çıkış işlemleriyle ilgili çalışmaları başlattık’’ diye konuştu.

/ ANKARA

21.11.2007


 

İDO’dan, öğretmenlere özel kampanya

İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), 24 Kasım Öğretmenler Günü sebebiyle öğretmenlere yönelik özel kampanya düzenledi.

Kampanyaya göre, 24 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenler, dershane öğretmenleri, emekli öğretmenler ve üniversite öğretim üyeleri şehir hatları vapurlarında ücretsiz olarak seyahat yapabilecek. Öğretmen ve öğretim üyeleri, kimlik ibraz ederek “Tüm Öğretmenlerimize Sevgiyle” isimli kampanyadan faydalanabilecek.

/ İSTANBUL

21.11.2007


 

Kurbanlıklara sağlık denetimi

Kurban Bayramı’na kısa bir zaman kalması nedeniyle kurbanlıklar pazara inmeye başladı. Son zamanlarda gündeme gelen ve kurbanlık hayvanların kilosu artırmak için hormonal ilaçlar kullandığı iddiaları vatandaşları tedirgin ediyor.

Tarım İl Müdürü Ahmet Güldal, Malatya’da besilerde bağlı hayvanların ve pazara inerek satılacak hayvanların sağlık yönünden kontrollerinin yapıldığını kaydetti. Bu konuda denetimlerin en üst seviyeye çıkarıldığını dile getiren Güldal, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden Malatya’ya önemli ölçüde hayvan sevkiyatı olduğunu vurguladı.

İlk etapta Malatya’dan diğer illere sevk edilecek 71 bin küçük ve büyük baş hayvana şap aşısı yaptırdıklarını ifade eden Güldal, hayvanlar için “Veteriner Sağlık Raporu” çıkarttıklarını söyledi.

Diğer illerden Malatya’ya gelen hayvanların ise jandarma ve emniyet ile işbirliği içerisinde kontrol edileceğini kaydeden Güldal, sağlık raporsuz hayvanların ile girişine kesinlikle izin verilmeyeceğini ifade etti. Ahmet Güldal, “Kurban Bayramı’na yakın hayvan satışlarının arttığı hayvan pazarlarında 3 Belediye Veteriner Hekimi ile İl Sağlık Müdürlüğü’müzde görevli 1 veteriner hekim ve 1 veteriner sağlık teknisyeni görev alacak. Bu personel hayvan pazarlarına gelen hayvanlarda mutlaka menşe şahadetnamesi ve veteriner sağlık raporu arayacaklar.” dedi.

/ MALATYA

21.11.2007


 

İmanla kabre girmek isteyen Sünnet-i Seniyye’ye uymalı

Prof. Dr. Mustafa Kılıç, Şia ve Aleviler’in Sünnet-i Seniyye’ye ittiba etmeleri gerektiğini belirterek: “Sünnet-i Seniyye’ye tabi olmayan imanla kabre giremez” diye konuştu.

Risâle-i Nur Enstitüsü, Ankara Şubesi tarafından organize edilen “Ehl-i Beyt Muhabbeti” başlıklı seminerde konuşan Prof. Dr. Mustafa Kılıç,ve kendi mezhebinin Alevilik olduğunu belirterek, öncelikle Hz. Ali’nin büyüklüğünün Resulullah’dan geldiğini kaydetti.

Prof. Dr. Mustafa Kılıç, şöyle konuştu: “Allah hata yapmaz, peygamberine de yaptırmaz. Hz. Ali’nin büyüklüğü Hz. Muhammed (a.s.m)’in büyüklüğünden kaynaklanmaktadır. Hz. Ali’yi Hz. Peygamberden -hâşâ- büyük göstermek, Hz. Ali’nin değerini ve makamını büyültmez. Bunu böyle kabul edersek Al-i Beyte muhabbetin bir değeri olur. Her Müslüman’ın Al-i Beyte uyma mecburiyeti vardır” diye konuştu.

Bir Müslüman’ın mezhebi ne olursa olsun ehl-i sünnet olması gerektiğini belirten Kılıç: “Bir Müslüman Alevi olabilir, Şia olabilir ama mutlaka ehl-i sünnet olmak zorundadır. Ben de Aleviyim fakat ehl-i sünnetim diyorum” dedi.

Sünnet-i Seniyye’ye tabi olmayanın imanla kabre giremeyeceğini belirten Kılıç: “Eğer ki Hz. Ali’ye, Fatıma Validemize, On İki İmam’a muhabbeti olanın sünnet-i seniyye’ye ittiba etmesi gerekmektedir. Sünnet-i seniyye’ye tabi olmayan imanla kabre giremez” diye konuştu.

Sünnî-Alevî tartışmasının hiçbir faydasının olmayıp konuşulmaması gerektiğini belirten Kılıç: “Sünnî-Alevî tartışmasının İslâmiyet’e ve insanların imanlarının kurtulmasına hiçbir faydası olmadığından bu tip mevzular konuşulmamalıdır.” diye konuştu.

Ehl-i Beyt’e muhabbetin bizlere Peygamberimiz’in emri olduğunu belirten Kılıç: “Ehl-i Beyt Hz. Muhammed (a.s.m)’ın izinden aynen gitmiştir. Ehl-i Beyt’e muhabbet beslemek de Peygamber Efendimizin bizlere emridir.” diye konuştu. Son olarak Şia ve Alevi’lere tavsiyelerde bulunan Mustafa Kılıç: “İslâmiyet’e en iyi hizmet, Risâle-i Nur hizmetidir. Bunu Şia ve Alevilerin kabul etmesi gerekmektedir. Ayrıca ahiretlerini kurtarmaları için de Şia ve Aleviler’in sünnet-i seniyye’ye tabi olmaları gerekmektedir.” diye konuştu.

Cemil YÜZER / ANKARA

21.11.2007


 

Genç nesil okumuyor

Yeni neslin neyi en çok yaptığı biliniyor; televizyon seyretmek, internette gezinmek, iPod dinlemek, video oyunu oynamak, cep telefonuyla konuşmak ve arkadaşlarıyla mesajlaşmak. Amerikan Sanata Ulusal Gelir Sağlama Derneği tarafından yayınlanan bir rapor, genç neslin neyi en az yaptığını da belirledi; kitap okumak.

Rapora göre, 18 - 24 yaş arası Amerikan gençlerinin yarısı, kendi isteğiyle hiç kitap okumuyor. 13 yaşındaki çocukların sadece yüzde 30’u her gün biraz kitap okuyor. 17 yaşındaki gençlerden, zevk için hiç kitap okumayanların oranı yüzde 19’a yükseldi.

Rapora göre, 15 - 24 yaşı arası gençler, televizyon izlemeye günde ortalama 2,5 saat ayırırken, kitap okumaya ayırdıkları ortalama süre sadece 7 dakika. Tabloyu, “çok büyük bir sosyal problem” olarak nitelendiren NEA Başkanı Dana Gioia, “Yeni neslin çoğunluğunu kaybediyoruz. Az okumaktan dolayı kendi potansiyellerine hiçbir şekilde yaklaşamıyorlar” uyarısında bulundu.

Okuma azlığının da ötesinde yeni neslin okuma yeteneğinde de büyük zafiyet içinde olduklarını belirten Gioia, bu soruna dikkat çekerken “Çok ciddî bir kesimi okuyamıyor. Kaldı ki kendilerinden orijinalinden Proust okumalarını istemedik, günlük gazeteleri okumalarını istedik” diye konuştu.

2004 yılında hazırladığı rapora, “Okuma riskte” adını koyan NEA, bu yıl tehlikenin boyutuna işaret etmek için, raporu, “Okumak ya da okumamak; İşte ulusal ehemmiyette mesele” başlığıyla yayımladı.

OKUMAK, KİŞİLİK KALİTESİNİ ARTTIRIR

NEA raporu, okuma oranıyla ekonomik gelir seviyeleri arasındaki ilişkiye de dikkat çekiyor. Ancak, raporda belirtilen en çarpıcı tesbit; gelir seviyesine bakılmaksızın, okuma oranıyla, sosyal hayata katılma, oy kullanma ve politik aktivite gibi vatandaşlık görevlerini yerine getirme, kültürel ve san’atsal faaliyetlere katılım, gönüllü kuruluşlara ve faaliyetlere destek olma ya da bizzat üye olma ve hatta düzenli bedensel egzersiz arasında, doğru orantı olduğu şeklinde yer almış. Gioia, bu çarpıcı sonucu, “Kitap okuyan fakir Amerikalılar, kitap okumayan zenginlerden çok daha fazla gönüllü oluyorlar ve yardım faaliyetlerine katılıyorlar” diye örneklendirdi.

/ NEWYORK

21.11.2007


 

Bebeğiyle hayalini gerçekleştiriyor

Muş’ta, 9 aylık bebeğiyle okuma yazma kursuna katılan Fecriye Akar, kursta hem bebeğinin bakımını yapıyor hem de okuma yazma öğrenmeye çalışıyor.

Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından Okulu’nda düzenlenen okuma yazma kursuna katılan 5 çocuk annesi Akar (35), evde bakacak kimsesi olmadığı için 9 aylık bebeğini de kursa getirmek zorunda kaldığını söyledi. Ailesi okula göndermediği için okuma yazmayı öğrenme fırsatı bulamadığını dile getiren Akar, ‘’Kurs sonunda okuma yazma öğrenerek hayalimi gerçekleştireceğim’’ diye konuştu.

/ MUŞ

21.11.2007


 

Migreni olanların beyni farklı

Araştırmacılar, migreni olanların beyinlerinde, özellikle vücuttaki acıyı ve diğer duyusal bilgiyi işleyen korteks bölgesinde olmak üzere yapısal farklılıklar bulunduğunu ortaya koydu.

“Neurology” dergisinde yayımlanan araştırmada, farklılığın mı aslında migrene sebep olup olmadığı net değil. Massachusetts Hastanesi doktoru Nouchine Hacikhani, en büyük farklılığın, baş ve yüzden gelen duyusal bilgileri işlemekle sorumlu kortekste olduğunu söyledi.

/ WASHINGTON

21.11.2007


 

Sigaraya her yıl 100 bin kurban veriyoruz

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, Türkiye’de her sene 100 bin kişinin sigara nedeniyle hayatını kaybettiğini, bunun 25 bin kadarının kadınlardan oluştuğunu belirterek, ‘’Bu nedenle, Türkiye’de kadın ve sigara konusunda özel günler ilan edilerek, kadınların sigaraya karşı bilinçlendirilmesi çok yerinde olur’’ dedi.

Tütünsüz Yaşam Derneği Yönetim Kurulu üyesi de olan Akdur, Dünya Sigarayı Bırakma Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, dünyada tütüne karşı yürütülen mücadele çerçevesinde gelişmiş ülkelerdeki sigara tiryakilerinin oranı hızla azalırken, Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerde özellikle genç kızlar ve kadınlar arasında sigara kullananların oranının giderek arttığını belirtti.

Sigara kullanımının kadınlar arasında hızla artması sebebiyle ‘’Tütün Kontrolü Çerçeve Anlaşması’’nda cinsiyetle ilgili özel konuların da yer almasının kararlaştırıldığını kaydeden Akdur, şunlara dikkati çekti: “Sigara, kadınlarda erkeklere göre daha fazla hasar yaptığı için kadınlar erkeklere göre daha ağır bedel ödüyor. Buna rağmen, Türkiye’de sigara salgını kadınlar arasında daha hızlı yayılıyor. Türkiye’de, her sene 100 bin insan sigara nedeniyle ölüyor, bunun 25 bin kadarı da kadınlardan oluşuyor. Bu nedenle Türkiye’de de kadın ve sigara konusunda özel günler ilan edilerek kadınlar sigaraya karşı bilinçlendirilmelidir.’’

/ ANKARA

21.11.2007


 

Ormanlarımız korumasız

Türkiye’de, orman alanlarının yüzde 4’ünün koruma altına alınabildiği bildirildi.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı Orman Program Müdürü Sedat Kalem, yaptığı açıklamada, 1992 yılında gündeme gelen, ‘’Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’’nin, 1996 yılında TBMM tarafından onaylandığını hatırlattı. Sözleşmenin, 2010 yılında orman alanlarının yüzde 10’unun koruma altına alınmasını öngördüğünü belirten Kalem, ‘’Türkiye’de 21 milyon hektar orman alanı var ve bunun da sadece yüzde 4’ü koruma statüsü altında bulunuyor’’ dedi.

/ BURSA

21.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri