Evet, bu ülkede siyasal parti kapatmanın barış ve istikrara herhangi bir yararı dokunmuyor.
Bu filmi çok seyrettik.
Kaç tane parti kapatıldı.
Ama Türkiye her seferinde rahatlamadı, tersine sıkıştı. İçte ve dışta siyasi manevra alanı daraldı.
Lütfen anımsayın.
1990’ların ilk yarısında DEP kapatılmıştı. DEP’li milletvekilleri dokunulmazlıkları kaldırılıp hapse atılmışlardı.
TBMM, hem demokrasi adına kötü bir sınav vermiş, hem de bir yandan yurtiçinde PKK’nın elini güçlendirirken, yurtdışında da Türkiye’nin yıpratılmasına, imajının kötüleşmesine kapıyı aralamıştı.
Terörle mücadele derken demokrasinin kolu kanadı kırılmıştı. Böylece, terör ve şiddet odaklarının ekmeğine yağ sürülmüştü.
Onun için dikkat!
Bugün de farklı olmaz.
DTP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmış durumda.
Bilmiyorum, oynanmak istenen oyunun ya da oyun içinde oyunun ne kadar bilincindeyiz.
PKK ve İmralı, anlaşılan o ki, DTP’nin kapatılmasını düğün bayram ederek karşılamaya hazırlanıyor.
Kitleler daha şimdiden meydanlara dökülüyor. Toplulukların güvenlik güçleriyle çatıştırılması için kışkırtıcı, provokatif taktikler uygulanıyor.
Bir başka deyişle:
Kan dökülmesi isteniyor.
İşaretler öyle.
Gelen sinyaller öyle.
Aslında oyun açık oynanıyor.
PKK demek istiyor ki:
“Oy verdiniz, Ankara’ya gönderdiniz. Ama bakın oy verdiğiniz parti kapatılıyor. Seçtiğiniz milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemde. Sizin iradenizi hiçe sayıyorlar, sizi adam yerine koymuyorlar. Bunun için de tek yol dağdır, düşün bizim arkamıza!”
Oyun kabaca budur.
Güneydoğu’da, AKP karşısında zemin ve seçim kaybeden PKK yeniden güçlenebilmenin yolunu böyle arıyor.
Şimdi soru:
Parti kapatarak PKK’nın işi kolaylaştırılacak mı?
Siyasetin penceresinden bakarak bu soruyu sorumluluk sahibi herkesin, yakın geçmişin deneyimlerini de göz önünde tutarak etraflıca düşünmesi gerekiyor.
Bu açıdan 1980’lerden, 1990’lardan çıkarılacak çok ders var.
Öte yandan, yine bu yıllarla ilgili olarak Türkiye’de yaşanan olumlu bir değişime de dikkat çekilmeli.
DTP’nin kapatılması konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın girişimi gerek siyaset kurumunda, gerekse medyada genel olarak olumsuz karşılandı, eleştirildi.
Bu da olumlu bir değişim.
TBMM Başkanı Toptan da, Başbakan Erdoğan da, Adalet Bakanı Şahin de, İçişleri Bakanı Atalay da DTP’nin kapatılması ve dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna demokrasi açısından olumlu bakmadıklarını herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirttiler.
Bunun gibi, medyanın genel havasıyla köşe yazarlarının tepkisinde de demokrasi adına sevindirici çizgiler ağır basıyor.
Kısacası:
Şiddet ve teröre karşı mücadelenin akılla, sabırla, demokrasinin kolunu kanadını kırmadan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın deyişiyle, “Demokrasiyi teröre feda etmeden” verilmesi gerekiyor.
Acılarla yüklü yakın geçmişten çıkarılacak önemli derslerden biri budur.
Milliyet, 20.11.2007
|