|
|
|
Bu deli gömleğini bir an önce çıkaralım |
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras, ‘’12 Eylül deli gömleğini bir gün daha fazla taşımamamız gerekmektedir’’ dedi. KESK Şubeler Platformu tarafından Manisa Belediye Kültür Sitesi Lale Salonu’nda düzenlenen ‘’12 Eylül Hukuku Anayasa ve Barış’’ konulu panelde konuşan Uras, ‘’Bugün konuştuğumuz konu bir solcu olarak aslında solun vizyonun ne olduğu konusudur. Bir darbe olmuş, yıllardan beridir bu darbe anayasasının değiştirilmesini istiyoruz. Bugün geldiğimiz nokta bu değişikliğin nasıl olabilme ihtimalini konuşuyoruz’’ dedi.
Hiç bir darbenin haklı sebebi olamayacağını belirten Uras, ‘’12 Eylül deli gömleğini bir gün daha fazla taşımamamız gerekmektedir’’ diye konuştu.
Uras, darbenin hangi gerekçeyle olursa olsun sosyal, iktisadi ve hukuki hiçbir meşruiyeti olamayacağını vurguladı.
Nasıl bir anayasa istendiği konusunda hem fikir olunması gerektiğini belirten Uras, şunları kaydetti:
‘’12 Eylül rejiminin bir gün daha kalmasını savunamayız. AK Parti anayasayı değiştirmek istiyor. Biz de buna karşı pozitif siyaset yapmak zorundayız. Anayasa değişikliği 1982’den beri yapılıyor. 12 Eylül anayasasına karşı alternatif anayasalar her zaman hazırda bulunduruldu. Hazırlanan anayasa liberal bir anayasa olmamalı, AK Parti’ye dayanan bir anayasa da olmamalıdır.’’
KADINLAR YENİ ANAYASAYI SAVUNMALI
SHP Genel Sekreter Yardımcısı Recai Ersoy, yeni anayasa taslağını savunarak ‘’Bu ülkede darbelerle yapılmış birçok anayasa var. Bu anayasa özellikle toplumda dışlanan kadınların haklarını korumakla birlikte onların direkt topluma katılımını sağlamaktadır. Bu nedenle özellikle kadınlarımızdan bu anayasanın savunuculuğunu istiyorum’’ dedi.
12 Eylül anayasasının gerçekten değiştirilmesi gerektiğini kaydeden Ersoy, 90 maddesi değiştirilen 1982 Anayasasının, 90 maddesinin daha değiştirilmesi durumunda bile bu anayasanın ruhunun her zaman problem oluşturacağnı vurguladı. Ersoy, ‘’Herkes YÖK’ten şikayet ederken, şimdi YÖK’ü savunmak çelişkili bir şeydir’’ dedi ve SHP olarak hazırlanan anayasayı taslağını savunacaklarını kaydetti.
|
/ MANİSA
24.09.2007
|
|
|
BATIDA ÇOK FARKLI |
Aydınların Batının demokratikleşmesini sağlayan mütefekkir insanlar olduklarını belirten Fatih Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Çaha, “Aydın potansiyel bir bilgedir. Herşeyi okur, araştırır, yararlanır. Ama Türkiye’de bu tür aydın sayısı bir elin parmakları kadar az” dedi. Çaha bizdeki “aydın” tipini “devletin önüne koyduğu bilgi kırıntılarıyla geçinen, bilgiyi kavga aracı olarak kullanan bir sınıf” olarak niteledi.
MAHALLE BASKISI YOK
Bu kavgacı, militarist ve militan aydın tipinin Türkiye’de demokrasinin önünü tıkadığını vurgulayan Çaha, son günlerin “mahalle baskısı” tartışmasını şöyle yorumladı: “Türkiye’de mahalle baskısı yok. Onun yerine sivil toplum, medya, sendika, örgütlü toplulukların, uluslararası anlaşmaların, AB’nin, küresel düzenin getirdiği uydu teknolojisinin, bilişim teknolojisinin, bilimsel gelişmenin baskısı var. Bunlar şeffaf baskı mekanizmalarıdır.”
DEVAMI RÖPORTAJ SAYFASINDA
|
Hasan Hüseyin KEMAL
24.09.2007
|
|
|
Anayasanın dili açık olmalı |
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, cumhurbaşkanı seçim sürecine ilişkin TBMM’deki tartışmaların, Anayasa’nın ilgili maddesinin açık bir dille yazılmadığı için yaşandığını ifade ederek, ‘’Yeni anayasanın dilinin açıkça anlaşılır olması gerekiyor. Türk Dil Kurumu olarak yeni anayasa çalışmaları içerisinde yer almak istiyoruz’’ dedi.
Prof. Dr. Akalın, yaptığı açıklamada, kanunların dilinin sadeleştirilmesinin TDK’nın gündeminde olduğunu söyledi. Kanunların açık ve anlaşılır bir dille yazılması gerektiğini anlatan Akalın, şöyle konuştu: ‘’Çağdaş hukukta, ‘ben bilmiyordum, bu kanunu anlayamadım, onun için bu suçu işledim’ mazereti kabul edilmiyor ama yasaların dilinin de anlaşılır olmasını, bu durum engellemiyor. Kanunlarımız anlaşılır bir dille yazılmalı. Burada bizim dikkat çekmek istediğimiz önemli bir nokta var. O da şu: Yasada, maddede belirtilenler kesin bir hüküm içermeli, aksi yorumlara meydan vermemeli. Hem o cümle içesinde hem de o madde içerisinde dil bütünlüğünün, anlaşılırlığının yanı sıra bir de anlam bütünlüğü olmalı. Yasanın ruhuna aykırı yorumlar içerebilecek birtakım boşluklar olmamalı.’’
ANAYASA’NIN DİLİ
Akalın, cumhurbaşkanı seçim sürecindeki tartışmalara da değinerek, şöyle konuştu: ‘’Cumhurbaşkanı seçim sürecine ilişkin geçen dönem TBMM’de yaşanan tartışmalar, o maddenin açık bir dille yazılmamış olmasından kaynaklanıyor. Bu madde herkes tarafından farklı yorumlandı. Herkes kendi bakış açısıyla yorumlamaya çalıştı. Anayasada cümlelerin açık ve anlaşılır, dilin sade olması, farklı yorumlara yol açabilecek şekilde karmaşık ifadelere yer verilmemesi gerekiyor. Türk Dil Kurumu olarak yeni anayasa çalışmaları içerisinde yer almak istiyoruz. Bu konuda üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.’’
|
/ ANKARA
24.09.2007
|
|
|
Goethe Üniversitesinde İslâm kürsüsü |
Almanya'nın Frankfurt şehrindeki Goethe Üniversitesi’nde 2005 yılında eğitim vermeye başlayan İslâm Bilimleri kürsüsüne giderek artan sayıda öğrenci kaydoluyor.
Daha önce Protestan İlahiyatı bölümü bünyesinde faaliyet gösteren kürsü, bugüne kadar Almanya’da eşine rastlanmamış bir işbirliğinin ürünü, zira burada bir Alman üniversitesi Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’yla girdiği işbirliğinin sonucunda bu kürsüyü açmış oldu.
Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla hazırlanan Deutschland Magazine (sayı: 4/2007) dergisinin haberine göre, kürsü öğretim üyelerinden Prof. Tahsin Güngör’ün derslerini, 50 öğrencisi uzmanlaşma dalı olarak alırken, bir o kadar öğrenci de yan ders olarak alıyor. Bu rakamlar, bölümün ikinci dönemi olan 2005/2006 güz dönemine göre dersleri uzmanlaşma dalı olarak seçen öğrenci sayısının ikiye katlandığını gösteriyor. Bölümü bitiren öğrencilerin yüksek lisans (magister) derecesiyle mezun oldukları ilahiyat eğitimi toplam sekiz dönem sürüyor. Dersi, ihtisas dalı olarak seçen herkesin, eğitimini tamamlayıcı olarak Musevi-Hıristiyan dinbilimi dalından dersler alması da öğretim yönetmeliğinde öngörülüyor.
Görgün, bölümdeki öğrencilerin, birkaç istisna dışında Müslüman dinine mensup olduklarını belirtiyor. Verdiği bilgilere göre öğrencilerin üçte ikisi Türk kökenli, geri kalan üçte biri de Kuzey Afrika, İran, Suriye, Mısır ya da Pakistan kökenli. Bölüme ilgi de artarak devam ediyor, nitekim sadece son dönemde bölüme 10 yeni kayıt yaptırılmış. İslâm Bilimleri Bölümünde verilen eğitim, dörder dönem halinde, temel eğitim ve uzmanlaşma eğitimi şeklinde iki aşamadan oluşuyor. Eğitimin temel bileşenlerini ise, Kur’ân ve hadis ilmi, İslâm inancı öğretisi, fıkıh ve İslâmda din sosyolojisi oluşturuyor. Bölümün öğretim kadrosunda iki profesörün yanında masrafları gene vakıf tarafından karşılanan dört öğretim görevlisi bulunuyor. “Müslüman din uzmanları” yetiştirme amacının ötesinde “inter teolojik diskurs ve İslâm dini ağırlıklı disiplinler arası araştırmalar yapılması” da İslâm Bilimleri kürsüsünün kuruluş amaçları arasında.
|
YENİ ASYA
/ İSTANBUL
24.09.2007
|
|
|
Japon turist oruca başladı |
Karabük’ün Safranbolu ilçesine gelen Japon turist, çevresinden etkilenerek oruç tutmaya başladı. Safranbolu’ya 20 gün önce gelen Japon Takeho Hisamatsu, Ramazan ayının başlamasıyla kaldığı tarihi konaktakilerin oruç tutmasından etkilendi.
Orucun anlamını öğrenen Hisamatsu, konakta sahura kalkarak oruç tutmaya karar verdi. Takeho Hisamatsu (30), yaptığı açıklamada, tarihi ilçenin mimari özelliklerinin yanı sıra örf ve adetlerini çok sevdiğini, kendisine ilgi gösterildiğinden yabancılık çekmediğini söyledi.
Tatilinin Ramazan ayına gelmesiyle orucun anlamını öğrendiğini ve bundan çok etkilendiğini anlatan Takeho Hisamatsu, şöyle dedi: ‘’10 gündür oruç tutuyorum. Bazen zorlandığım günler oldu. Ancak oruçluyken dünyadaki aç ve fakir insanları daha iyi anladım. Manevi huzur buldum. İftar saati yaklaştığında kaldığım konakta mutfağa giderek çalışanların yemek hazırlamasına yardımcı oluyorum. Ayrıca, komşular beni iftar yemeğine davet ettiler. Aile ile iftar saatini bekledik. Ramazan topunun atılışını ve ezanın okunması ile birlikte orucumuzu açtık.’’
|
/ SAFRANBOLU
24.09.2007
|
|
|
Türkiye, İsveç'le karapara mücadelesi yapacak |
Türkiye, karapara ile mücadele ve terörizmin finansmanı konularında çeşitli ülkelerle “Mutabakat Muhtırası” adı altında işbirliği anlaşmaları imzalıyor.
Edinilen bilgiye göre, daha önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Endonezya ile mutabakat anlaşması yapan Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK), ikili işbirliğine ilişkin üçüncü anlaşmayı İsveç Mali İstihbarat Birimi (Finanspolisen Rikskriminalpolisen NFIS) ile gerçekleştirdi. MASAK Başkanvekili Genç Osman Yaraşlı ve NFIS Başkanının imza koyduğu anlaşma ile Türkiye ve İsveç, karapara aklama ve terörizmin finansmanıyla ilgili suç faaliyetlerine karıştığından şüphe edilen kişilerin analiz, soruşturma ve kovuşturmasına yardımcı olacak bilgileri, kolay ve hızlı şekilde birbirlerine aktaracak. Mali istihbarat birimleri de, faaliyet alanlarında etkin işbirliği yapacak.
Halen MASAK ile Portekiz, Arnavutluk, Gürcistan, Güney Kore, Polonya, Romanya, Singapur, Sırbistan, Suriye, Ukrayna ve Japonya Mali İstihbarat Birimleri arasında, karşılıklı mutabakat muhtırası imzalanmasına yönelik görüşmeler devam ediyor.
|
/ ANKARA
24.09.2007
|
|
|
Erdoğan, Büyükelçi Şensoy’un iftar yemeğine katıldı |
ABD’de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy’un rezidansında verdiği iftar yemeğine katıldı.
İftar davetine eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye ve Washington’da yaşayan oğlu Bilal ile birlikte katılan Erdoğan, kısa süre önce restorasyondan geçen binada üç buçuk saat kadar vakit geçirdikten sonra ailesiyle birlikte oteline döndü.
Rezidansa gelişte Erdoğan’ın bulunduğu aracın kapılarının açılmasında çok kısa bir süre için zorluk yaşandığı gözlendi ancak sıkıntı 15-20 saniye içinde aşıldı. Amerikan polisinin geniş güvenlik önlemleri aldığı binanın önünden geçmek isteyen siyah bir Amerikalı, bir süre polisle tartıştı. Ancak polis tarafından ikna edilen Amerikalı, karşı kaldırımda bir süre ne olacağını görmek için bekledi ve daha sonra da olay çıkarmadan binanın bulunduğu yeri terk etti. Erdoğan’ın ayrılmasından sonra, iftarın nasıl geçtiğini soran gazetecilere karşılık Şensoy, “çok dostça bir havada geçti. Aile yemeği oldu. Kendileri, yeni rezidansı görme imkanı buldular” dedi.
Erdoğan’ın yerel saatle bugün akşam, 24 Eylül-3 Ekim tarihleri arasındaki BM toplantılarına katılmak üzere New York’a geçmesi bekleniyor.
|
/ WASHINGTON
24.09.2007
|
|
|
Sudan’a gidecek doktor aranıyor |
Sağlık Bakanlığı, Türk Kızılayının sahra hastanesinde görevlendirmek üzere Sudan’a doktor gönderecek.
Savaşlar dolayısıyla yokluk ve açlığın pençesinde zor günler geçiren Sudan’da, binlerce insanın mülteci durumuna düşmesi sebebiyle birçok uluslararası yardım kuruluşu faaliyetlerini sürdürüyor. Türk Kızılayının da Darfur’un başkenti Nyala’da bir sahra hastanesi bulunuyor. Sağlık Bakanlığı tarafından bu hastanede 2’şer aylık sürelerle görevlendirilmek üzere Sudan’a, pratisyen hekimlerin yanı sıra dahiliye, genel cerrahi, kadın doğum, çocuk hastalıkları, halk sağlığı ve aile hekimliği dallarında doktorlar gönderilecek. Bu ülkede görev yapmak isteyen doktorlar, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Afetlerde Sağlık Organizasyonu Daire Başkanlığına başvurabilecek.
|
/ ANKARA
24.09.2007
|
|
|
Kredi ve burs başvuruları bugün başlayacak |
Yükseköğrenim kredi ve burs müracaatları, bugün başlayacak ve 5 Ekim 2007 tarihine kadar sürecek.
İlk defa bir yüksek öğrenim programına kayıt yaptıranlar ile ara sınıf öğrencilerinden değişik nedenlerle burs, öğrenim ve katkı kredisi müracaatlarında bulunamayan öğrencilerle yurt, burs, öğrenim ve katkı kredisi almak isteyen yüksek lisans, doktora, ön kayıt ve özel yetenek sınavı ile yüksek öğretim programlarına girecek öğrenciler ve dikey geçiş sınavı ile bir yükseköğretim programına yerleşen öğrencilerin başvuruları bugün başlayacak.
Başvurular, 5 Ekim 2007 tarihine kadar YURTKUR’un “www.kyk.gov.tr” adresinden yapılacak.
|
/ ANKARA
24.09.2007
|
|
|
Otomobille kamyon çarpıştı: 5 ölü, 2 yaralı |
Konya’nın Akşehir ilçesinde, otomobille kamyonun çarpışması sonucu 5 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Mevlüt Demirci idaresindeki 42 U 5093 plakalı otomobil, Akşehir-Afyonkarahisar kara yolunun 12. kilometresinde, Mevlüt Fener yönetimindeki 42 RL 387 plakalı kamyonla çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü Mevlüt Demirci ile Ersen Filiz, İbrahim Yaman, Ali Dönmez ve Nuri Sait Gardaş öldü. Yaralanan kamyon sürücüsü Mevlüt Fener ile Eşref Can, Akşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı.
|
/ KONYA
24.09.2007
|
|
|
Çiftçiye kuraklık eğitimi veriliyor |
Türkiye’nin en büyük tarım birliği olan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, küresel ısınmanın yol açtığı kuraklık nedeniyle çiftçilere yönelik kapsamlı bir eğitim programı başlattı.
Ortak ürünlerinin değerlendirilmesi ve kooperatifler aracılığıyla çiftçiye hizmet götürme noktasında çalışmalar yaptıklarını belirten TTKMB Genel Müdürü Bedrettin Yıldırım, yaptığı açıklamada, çiftçi ve personel eğitimi konusunda önemli bir program başlattıklarını söyledi.
Yaşanmakta olunan kuraklık sıkıntısından ciddi anlamda etkilenmeden çıkmak ve gerekli önlemlerin alınması noktasında eğitim büyük önem taşıdığını vurgulayan Yıldırım, bu kapsamda, kooperatiflerde istihdam edilen 500 ziraat mühendisi ile ortaklarına teknik ve pratik yönden yol gösterici olacaklarını da belirtti.
Yıldırım, bu programın yanı sıra kooperatif ortağı çiftçilerin Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde de sektörel eğitim çalışma programının sürdürüldüğünü hatırlattı.
|
/ ANKARA
24.09.2007
|
|
|
Başörtüsü de ‘seçmeli’ olsun |
Memur-Sen Ankara Şubesi tarafından Ankara Abdi İpekçi Parkında, son günlerde çok tartışılan yeni anayasa taslağındaki başörtüsü yasağı ve din kültürü dersiyle alakalı bir açıklama yapıldı.
Açıklama yapan Başkan Mustafa Kır, mutlaka değiştirilmesi gerektiğini belirttiği 1982 anayasasının “Din dersi okutulsun mu, başörtüsü yasağı sürsün mü?” gibi sığ tartışmalara zemin olmaması gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Din dersinin seçmeli haline getirilmesini yeni anayasanın olmazsa olmazı gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Böyle düşünenleri asıl amacı daha özgürlükçü bir anayasa değil, halkın kısıtlı özgürlük alanlarını daha da kısıtlamaktır. Bu yasakçı kesime soruyorum: Din dersini isteyen öğrensin, istemeyen öğrenmesin diyorsunuz da, başörtüsüne gelince neden ‘isteyen başını örtsün istemeyen örtmesin’ demiyorsunuz?”
“Son olarak iktidar partisine sesleniyorum: Halkımız sizi 22 Temmuz seçimlerinde demokratik hak ve hürriyetlerinin kâmil mânâda kullanılması içini iktidara taşımıştır. Eğer bu hakları bize veremeyerek, 1982 anayasasının ötesine geçemezseniz biz yeni anayasayı sahiplenmeyiz. Memur-Sen ve ona bağlı sendikalar olarak yurdun dört bir yanında ‘Al Anayasanı Çek Git’ eylemleri başlatırız” dedi.
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
24.09.2007
|
|
|
|