Türk gölge oyunu sanatının unutulmaz ikilisi Karagöz ve Hacivat’ın gizli kahramanları hayâlî ve yardakların sayısının 15-20 civarında kaldığı bildirildi.
Karagöz ve kukla sanatçılarından Mahmut Hazım Kısakürek, Türk gölge oyunun klasiklerinden olan Karagöz ve Hacivat tiplemelerinin unutulmaması için, Ramazan dışındaki zamanlarda da sergilenmesi, yeterli izleyici kitlesinin de olması gerektiğini söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sayfasında ‘’Karagöz ve Hacivat’’ ile ilgili bilgiler verilip söyleşmelerinin yer aldığı ‘’Çocuk Kültür Sitesi’’nde, sevimli ikilinin yapılması ve oynatılmasıyla ilgili bilgiler verildiğini belirten Kısakürek, böylece bilgisayar ve internetle Türk klasiğinin yaşatılmasına katkı sağlandığını ifade etti.
Kısakürek, adeta unutulmaya yüz tutan bir sanat dalı olan Karagöz ve Hacivat’ı ‘’hayali’’ ve kendisine yardımcı olan ‘’yardak’’ tarafından yaşatmaya çalıştıklarını belirterek, ‘’bu sanatla Türkiye’de gerçek anlamda uğraşan sadece 15-20 kişi var. Gölge oyunu yalnızca çocukları eğlendirmek için yapılan bir sanat olarak görülmemeli. Karagöz ve Hacivat toplumun tüm kesimleri tarafından izlenmeli. Bu nedenle kukla sanatının sahnelere taşınması ve bunun için bakanlık desteği olması gerektiğini düşünüyoruz’’ dedi.
Gelenekleri anlatan gölge oyununu kendi çabalarıyla sevdirmeye ve unutturmamaya çalıştıklarını anlatan Kısakürek, şöyle konuştu:
‘’Yaklaşık 40 yıl tiyatro sanatıyla uğraşan biri olarak, Karagöz ve Hacivat’ı toplumun her kesimine sevdirmeye çalışıyorum. 15 yıldır Karagöz oynatan biri olarak ilginin her geçen sürede azaldığını görmek bizi üzüyor. Sayımız azalsa da geleneği yaşatıp gelecek kuşaklara aktarmaya çalışıyoruz. Sevilen bu ikiliyi milyonlarca seyirciyle buluşturmaya ve ona hayat vermeye devam etme konusunda kararlıyız.’’
Kısakürek, yeni Karagöz ustaları yetişmemesinin de oyunların unutulmasına zemin hazırladığını kaydetti.
TANIMLAMA VE TARİHÇE
Karagöz oynatan kişiye ‘’hayali’’, hayalinin yardımcısına ise ‘’yardak’’ adı veriliyor. Hayali sıfatı, bir usta yanında uzun yıllar yardaklık (yardımcılık, çıraklık) yapmış ve hakkıyla Karagöz Hacivat oynatabilecek kıvama gelmiş kişilere ustası tarafından veriliyor.
Deriden yapılan tasvirlere arkadan vuran ışığın, tasvirlerin gölgesini beyaz bir perde üzerine yansıtması temeline dayanan gölge oyunu, Doğu kültürlerine özgü bir sanat ve ortaya çıkışı hakkında değişik rivayetler bulunuyor. Bir rivayete göre Çin hükümdarı Wu (M.Ö. 140-87) karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır. Şav Wong adlı bir Çinli, hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek için sarayın bir odasına gerdiği beyaz perdenin arkasından geçirdiği bir kadının perde üzerine düşen gölgesini ölen kadının hayali diye sunar. Bir başka rivayete göre ise Hindistan’dan çıkmış 4. ve 5. yüzyıllarda Java’ya geçmiş ve buradan da batı dünyasına yayılmış.
Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi bulunmuyor. Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiş, daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya yayılmış. Bu tekniğin Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman Karagöz ve Hacivat olarak biçimlendiği hakkında değişik görüşler var.
Bunlardan en yaygın olanı, Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulu Cami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiş. Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bali Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacivat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş. Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş. Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşteri başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema (ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacivat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş. O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekanlarda oynanır olmuş. Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşteri Meydanı denir ve Şeyh Küşteri, ‘’Karagözcülüğün Piri’’ kabul edilir.
|