“İlk selatin cami” olma özelliği taşıyan Fatih Camii, Marmara depreminde gördüğü hasarın ardından yaralarını sarıyor. Marmara depreminden kısa süre önce yenilenen caminin iç mekân süslemelerinde fazla bir hasar olmadı, ancak çatlayan sıvalar yeniden onarılacak ve tezyinat gözden geçirilecek. 2 milyon YTL’nin üzerinde maliyete sahip bu çalışmalar için ihaleye çıkıldı.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından 1470 yılında, Bizans’ın Ayasofya’dan sonraki ikinci kutsal tapınağı Havariyun kilisesi kalıntıları üzerine büyük bir külliye ile yaptırılan Fatih Camii, ilk selatin cami olma özelliğini taşıyor.
Osmanlı sultanları ve ailesi tarafından yaptırılan ve ‘’sultan camileri’’ anlamına gelen selatin camilerinin ilki olan Fatih Camii’nin inşasına fetihten 14 sene sonra 1467 yılında başlandı.
Fatih Camii, Bizans imparatoru I. Constantinus’un döneminde yapılan ve şehrin fethi sırasında harabeye dönen Havariyun kilisesinin yıkıntıları üzerine yapıldı.
Cümle kapısının iki yanında ve üstünde bulunan Arapça kitabeye göre yapımına 1467 yılında başlanan ve 1470 yılında tamamlanan cami, büyük bir külliye içinde inşa edildi.
İstanbul’un ilk üniversitesi sayılan ve şu anda ‘’Akdeniz ve Karadeniz medreseleri olarak anılan Sahn-ı Seman Medreseleri, hastane (darüşşifa), konuk evi (tabhane), aşevi, kütüphane ve hamam bu külliyenin içinde bulunuyordu.
Fatih Camiinin mimarı, Sinaüddin Atik Sinan olarak bilinen Yusuf bin Abdullah’tır.
İLK MİMARî YAPI DEĞİŞTİRİLDİ
Caminin depremlerle hasar görmesinden sonra orijinallığının korunmasına dikkat edildiyse de Mehmet Tahir mimarî yapıyı değiştirdi.
Fatih Camii’nin ilk yapımında, cami alanını genişletmek için duvarlar ve iki ayak üzerine bir kubbe oturtulmuş ve bunun da önüne bir yarım kubbe ilâve edildi. Caminin ikinci defa yapılışında payandalı camiler planı uygulanarak küçük kubbeli sivri bir bina meydana getirildi.
Şimdiki durumda, merkezi kubbe dört fil ayağına oturmakta ve bunu dört yarım kubbe çevrelemektedir. Yarım kubbelerin etrafında ikinci derecede yarım ve tam kubbeler, mahfildeki ve dıştaki abdest musluklarının önündeki galerileri örtmektedir.
Mihrabın sol tarafından, türbe yanından geniş bir rampa ile girilen Hünkâr Mahfili ve odalar bulunmaktadır.
Minarelerin taş külâhları ise 19. yüzyıl sonunda yapıldı. Caminin alçı pencereleri son devirlerde harap olduğundan değiştirildi. Avlu kapısının yanındaki yangın havuzu Sultan II. Mahmud tarafından 1825 yılında yaptırıldı. Caminin geniş bir dış avlusu ile avlunun tabhaneye çıkan kapısı eski camiden kaldı.
BELGELERE GÖRE İLK ADI ‘’YENİ CAMİ’’
Sanat Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Semavi Eyice de, Fatih Camii’nin en büyük özelliğinin ‘’büyük bir külliyenin merkezine yapılması olduğunu’’ vurguladı.
Eyice, camiye dönüştürülen Ayasofya’nın ilk cami görevi gördüğü için Fatih Camii’ne o dönemdeki belgelere göre ‘’Yeni Cami’’ denildiğini bildirdi.
Caminin son derece büyük bir külliye ile birlikte inşa edildiğini ifade eden Semavi Eyice, Fatih Camii’nin Bizanslılar’ın en kutsal ikinci kilisesi olan ‘’Havariyun’’ kilisesi yıkıntıları üzerine yapıldığını hatırlattı.
Eyice, Bizans imparatorlarının mezarlarının bulunduğu bu kilisenin yerine yapılan caminin, ‘’yeni bir inancın İstanbul’a hakim olduğunun göstergesi olarak özellikle buraya inşa edildiğini’’ vurguladı.
Semavi Eyice, tarih boyunca büyük depremlerden hasar gören Fatih Camii’nin, Sirkeci’den başlayan, Beyazıt’ı geçerek camiye ulaşan, oradan da Edirnekapı tarafına ilerleyen fay hattı üzerinde bulduğunu ve bunun caminin her depremde hasar görmesine sebep olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Eyice, ‘’1766 yılındaki depremden sonra yıkılan ve aslından farklı olarak yeniden inşa edilen Fatih Camisi’nin ilk planı, Çemberlitaş’taki Atik Ali Paşa Camisi’nin benzeridir’’ diye konuştu.
GÜNÜMÜZDE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Fatih Camisi, 17 Ağustos 1999’daki Marmara depreminde de ağır hasar gördü.
Tarihi caminin zemin araştırmalarını yapan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik, Fatih Camisi’ni bundan sonra olacak depremlerden korumak üzere zemin etütlerinin yapıldığını bildirdi.
Erdik, caminin depremlerden hasar görmesinin caminin kurulu olduğu bölge ile bağlantılı olduğuna dikkat çeken Erdik, ‘’İstanbul içinde diğer camilere kıyasla, Fatih Camisi’nin bir sırt üzerine olması deprem hareketlerini büyütüyor. Orada hangi cami olursa bu durumda olurdu. Sırt üzerinde oluşu çok büyük bir etken’’ dedi.
Prof. Dr. Erdik, çalışmalara göre Fatih Camisi’nin kurulu olduğu alanda depremlerin daha şiddetli hissedildiğini kaydetti.
İÇ MEKÂN YENİLENİYOR
Bu arada, Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Fatih Camisi’nde iç mekânda yenileme çalışmaları yapılacak.
Marmara depreminden kısa süre önce yenilenen caminin iç mekân süslemelerinde fazla bir hasar olmadı, ancak çatlayan sıvalar yeniden onarılacak ve tezyinat gözden geçirilecek. 2 milyon YTL’nin üzerinde maliyete sahip bu çalışmalar için ihaleye çıkıldı.
|