ABD Dışişleri Bakanlığının Uluslararası Dini Özgürlükler raporunda, Türkiye’de hükümetin genel olarak dini özgürlüklere saygılı olduğu ve bu özgürlüklerin anayasayla korunduğu belirtilirken, Müslümanlar ve diğer dinlere mensup kişiler için üniversiteler ve devlet kurumlarında belli kısıtlamaların devam ettiği görüşüne yer verildi.
Raporun Türkiye bölümünde, toplumda genel olarak dinler arasında hoşgörünün mevcut olduğu ve bunun da din özgürlüğüne katkıda bulunduğu ifade edildi, bununla birlikte ülkede laikliğin tanımı, dinin toplumdaki yeri ve ‘’İslamcı’’ kesimin muhtemel etkisine ilişkin ‘’keskin tartışmaların’’ devam ettiği belirtildi.
Kendi dinlerini yaymaya çalışan bazı grupların engellemelerle karşılaştıkları ve tacize maruz kaldıkları öne sürülen raporda, başörtüsü konusuna atıfta bulunularak, kamu kuruluşları, üniversiteler ve diğer okullarda ‘’dini kıyafete ilişkin geniş yasağın’’ devam ettiği kaydedildi.
Raporda ‘’İslâmcılar’’ diye nitelendirilen kesimin laiklik yanlıları tarafından, başörtüsünü ‘’siyasî bir araç’’ olarak kullanmakla suçlandığı ve laiklik yanlılarının başörtüsü yasağının kaldırılması halinde bütün kadınların başını örtme yönünde baskı altına girecekleri endişesini taşıdıkları görüşü savunuldu.
ABD Dışişleri Bakanlığının raporunda, ‘’Genel algılamaya göre Türk kimliği, Türk dili ve İslâm dinine dayanıyor’’ görüşüne ve ‘’dini azınlık mensuplarının üst görevlere gelmesinin engellendiği’’ iddiasına yer verildi.
Amerikan hükümetinin Türkiye ile sık sık dinî özgürlükler konusunu, insan haklarını geliştirme yönündeki genel politika çerçevesinde ele aldığı belirtilen raporda, Türkiye’de 65 bin Ermeni Ortodoks Hristiyan, 23 bin Yahudi ve 2 bin 500’den az Rum Ortodoks Hristiyan bulunduğu şeklinde rakamlara yer verildi.
Gayri Müslim azınlıkların 1923 Lozan Antlaşmasıyla tanındığı, ancak bu tanımanın ABD tarafından ‘’Ekümenik’’ (Evrensel) olarak kabul edilen Fener Rum Patriği ile Ermeni Patriğinin yasal statüsünü kapsamadığı ifade edilen raporda, Fener Rum Patrikhanesinin Heybeliada Ruhban Okulunun yeniden açılması çabalarının ‘’sonuçsuz kaldığı’’ görüşü dile getirildi.
Türkiye’de yaklaşık bin 100 Hristiyan misyonerin bulunduğu kaydedilen raporda, Şubat 2006’da Katolik rahip Andrea Santaro’nun Trabzon’da bir kilisede öldürülmesine yer verildi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile diğer hükümet yetkililerinin bu cinayeti kınadığı hatırlatıldı.
|