Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Sol 12 Eylül’e gerçekten karşı mı?

Her yıl 12 Eylül felaketini anma toplantıları yapılır, onun yaşattığı acılar dile getirilir, cuntaya sövülür; ama bütün bu törenlerde, bütün bu hararetli nutuklarda eksik olan, sahici olmayan veya yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu hissine kapılırım.

Genellikle toplumun, hatta solun çoğunluğunun ilgi göstermediği, tanıdık gruplar arasında düzenlenen ‘aile içi tören’lerdir bunlar. O yüzden etkisi de katılımcılarla sınırlıdır. Herkes, zaten ne diyeceğini bildiği grupların mesajlarını dinler, ‘12 Eylül, 24 Ocak Kararlarını uygulatmak için yaptırılmıştır’ türünden ortak söylemler tekrarlanır ve sonra herkes evine döner. Adet yerini bulmuş, görev bitmiştir.

Tabii kimsenin duymadığı, hatta cuntanın elebaşının dahi kaale almadığı bu tarz 12 Eylül protestolarından hiçbir şey çıkmaz. Oysa, darbenin acısını yüreğinde hisseden, gelecek kuşakların onu bir daha yaşamaması için uğraş vermeyi ahlaki bir ödev sayan ve onun kurbanlarına karşı kendisini sorumlu gören hiç kimse, bu türden sıra savmalarla yetinmez. Eğer yetiniyorsa, ona bütün benliğiyle karşı çıkmıyor demektir. Küçük bir bölümü hariç, sol bütün darbelere kategorik olarak karşı çıkmıyor. Dolayısıyla 12 Eylül’ü mahkum ettirip darbecilerin cezalandırılması sürecine de katkı sağlamıyor.

Bunun ahlaki bakımdan sorunlu olması bir yana, stratejik bakımdan da hata olduğunu görmemek, mümkün değil. Ama solun 12 Eylül’ü gerçekten mahkum ettirecek bir tutum alamaması, sadece yanlış bir stratejiden ibaret görünmüyor. Darbe zengini bir ülkede öteki kurbanları ayırarak sadece bir darbeye karşı çıkmanın militarizme karşı kolektif bir mücadele örgütlemeyi engelleyeceğini, toplumun tüm kesimleriyle birlikte bariz bir karşı duruş olmaksızın darbelerin devam edeceğini anlamak için siyaset veya strateji dehası olmaya gerek yok.

Öyleyse bu hatada neden ısrar ediliyor? Acaba içe bakış yöntemiyle kendisini biraz mercek altına alsa, çok da derin olmayan bir yerlerde darbeye ve darbeciye karşı patolojik bir sevgi de bulabilir mi?

12 Eylül’e giden yolun 27 Mayıs’ta açıldığını kavrayamamak, 28 Şubat’ı reddetmeden 12 Mart’ın mahkum edilmesini istemenin tutarsızlık olduğunu fark etmemek, basit bir hastalığın göstergesi değil. Dahası, toplum da soldaki bu rahatsızlığın farkında.

Böyle olduğu için de, her seçimde darbecileri oylarıyla cezalandıracak kadar duyarlı olan toplum, onlara kulak asmıyor, solun anma törenlerini ve mesajlarını merak dahi etmiyor. Belki de sadece hüzünlü bir tebessümle izliyor. Tıpkı ellerindeki oyuncak kılıçla ‘canavar’a karşı savaş oyunu oynayan küçük çocukları izler gibi.

Star, 11.9.2007

Berat ÖZİPEK

12.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Anıtkabir farizası

  Al sana tank!

  Sol 12 Eylül’e gerçekten karşı mı?

  Türbanı serbest bıraksalar...

  “Baytaşiler tarikatı şeyhi”ne ödül


 Son Dakika Haberleri