Yargıtay Başkanı Osman Arslan, 2007-2008 Adlî Yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, cumhuriyetin temel niteliklerine herkesin sahip çıkması gerektiğini ileri sürerek, “Cumhuriyeti, Atatürk ilke ve inkılâpları ile cumhuriyetin kazanımlarını korumak konusunda her kurum ve her yurttaş kendisini görevli saymalıdır. Çağdaşlığın ve uygar dünyada saygın bir yer almanın gereği budur” dedi. Yargı kararlarına yönelik eleştirilere de değinen Arslan, eleştirilerin bilimsel ve hukukî olması, kararı verenlerin değil, kararın eleştirilmesi gerektiğini savundu.
Yargıtay Başkanı Osman Arslan, yargıya yönelik eleştirilerin, bilimsel ve hukuki olması, kararı verenlerin değil, kararın eleştirilmesi gerektiğini belirterek, ‘’Münferit kararlar gündeme getirilerek, toplumda yargı sürekli yanlış karar veriyor endişesi yaratılmamalıdır’’ dedi. Arslan, ‘’Unutulmamalıdır ki, yargı herkese lazımdır. Yıpratılmış bir yargı görevini ve işlevini tam olarak yerine getiremez. Kuşkusuz bundan en büyük zararı ülke görür’’ diye konuştu.
Hukuk kurallarının ve bu arada temel kanunların, zaman içinde değiştirilmelerinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Arslan, 1982 Anayasasının pek çok hükmü değiştirildiği halde yargı bölümüne ilişkin esaslı bir değişiklik yapılmadığını kaydetti.
Arslan, 2005 yılı adli yıl açış konuşmasında Anayasa’nın yargı bölümüyle ilgili görüşlerini ayrıntılı açıkladığını anımsatarak, bu görüşleri tekrar ederek, değişikliklerin en kısa zamanda gerçekleşmesini diledi.
“HAKİMLER KAMU AJANI DEĞİLDİR”
Yargılama yapan, karar ve hüküm verenin hakimler olduğunu ifade eden Arslan, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde hakimlerin bağımsızlığı, tarafsızlığı ve teminatıyla ilgili hükümlerin yer aldığını anımsattı. Bu hükümlerin gerek Türkiye’de ve gerekse dünyada hakimlerin özel yeri ve konumunu gösterdiğini belirten Arslan, şöyle konuştu:
‘’Hakim bağımsızlığı ve teminatı, hakimler için bir ayrıcalık olmayıp, yargılananlar için adil yargılanmanın gereğidir. Hakim teminatı, hakimlerin her türlü dış baskı, tehdit, teşvik, tavsiye, telkin ve yönlendirmeye karsı korunmasıdır. Hakim teminatı ile bağımsızlığı aynı sey değildir. Hakim teminatı bağımsızlığın en önemli unsuru olup, teminat olmadan bağımsızlıktan söz edilemez. Hakim teminatının zayıflatılması veya kaldırılması, hakimi bağımlı hale getirir. Kişilerin, hakimlerin bağımsız ve teminatlı olduğunu bilmeleri yargıya olan güveni artırır. Bağımsız olmayan ve teminatı bulunmayan hakim, yargıladığı taraflara güven veremez.
Hakimler, devlet memuru ya da kamu ajanı değildir. Hakimler özel statüsü olan, kendine özgü kamu görevlileridir. Hakimlerin yargısal faaliyetleri idari eylem ve işlem niteliğinde olmayıp, yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkindir. Bağımsız hakimler tarafından kullanılan yargı yetkisinin, idari yetki ile karıştırılmaması gerekir.’’
“YARGI HERKESE LÂZIM”
Yargıya güven konusunda, adalet dağıtanlardan başka; basına, politikacılara, kurum ve kuruluşlara da görevler düştüğünü belirten Arslan, yargı tarafından verilen her kararın her kesim tarafından beğenilmesi ve kabul edilmesinin beklenemeyeceğini kaydetti.
Kesinleşen kararların eleştirilmesi ve değerlendirilmesinin doğal olduğunu söyleyen Arslan, şöyle devam etti: ‘’Ancak, yargıya yönelik eleştiriler, bilimsel ve hukuki olmalı, kararı verenler değil, karar eleştirilmelidir. Münferit kararlar gündeme getirilerek, toplumda yargı sürekli yanlış karar veriyor endişesi yaratılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, yargı herkese lazımdır. Yıpratılmış bir yargı görevini ve işlevini tam olarak yerine getiremez. Kuşkusuz bundan en büyük zararı ülke görür.’’
|