Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Burası hepimizin! Gitmiyoruz...

Başbakan “çek git, al git, çık git” deyip duruyor ya...

Bu tavır bazı yazarlarımızın iddia ettiği gibi sadece Başbakan’a özgü tekil bir ayıp veya onun karakterinin bir parçası değil!

Yaşını başını almış herkes bal gibi bilir ki, iktidar olan veya iktidar olmayı kendine hak bilen herkesin beğenmediğini kovmaya kalktığı bir sosyal tarihin içinden geliyoruz.

Hepimizin içine işlemiş bir kurt bu! Hem ruhumuzu hem de ülke barışını gizli gizli kemiren bir kurt!

Demokrasimiz hep “çık dışarı-terk et burayı” demokrasisi oldu.

Siyaseti öyle bildik. Öyle alıştırıldık.

Benim çocukluğum ve gençliğimde en tatlı su solcularına bile “Komünistler Moskova’ya”, dini inançlarını ve ibadetlerini saklamadan ve saklanmadan yaşayanlara “Yobazlar Arabistan’a” diye bağırılırdı. Sonra İran İslam Devrimi ortaya çıktı; bu kez “Mollalar İran’a” sloganları öne çıktı.

Yalnız siyasette de değil...

Mesela sosyal tavır almayı da birilerine “çek git” demek; birilerinin ya bu mahalleden ya da bu ülkeden çıkıp gitmesini istemek olarak anladık.

Hiçbir şey olmasa “ayak altından çekilinmesini” istedik.

Yıllar böyle geçti.

Hatırlıyorum da uzun saçlı, baştan aşağı siyah kılıklı, bilezikli, kolyeli rocker’lardık; halimizi beğenmeyen “iyi eğitimli” modern beyefendiler yanımızdan geçerken yılan gibi tıslarlardı: “S...gidin Amerika’ya, buralarda ne işiniz var!”

Hep sürdü bu...

Derken, küçük, bunaltıcı, kahveleri işsiz gençlerle dolu şehirlerde nefret kendine yeni odaklar bulmaya başladı: Ermeni vatandaşların Erivan’a gitmesi istenir oldu. Yahudilerin, Sabetayistlerin, Kürtlerin ve daha birçok kesimin kendilerine başka bir ülke bulmalarını isteyenler çoğaldıkça çoğaldı.

Gizli faşizm mi bu?

Yoksa imparatorluk yıkılırken ağır yara alan toplumsal bilinçaltımızın Cumhuriyet’le birlikte her türlü farklılıktan korku duyar hale gelmesinin bir sonucu mu?

Tartışmaya değer.

***

Dün Çetin Altan tam da bu konuda ilginç anekdotlar koymuştu köşesine. Bunlardan birinde İsmet Paşa’yla yaptığı bir konuşmayı anlatıyordu.

Üstad, II. Meşrutiyet döneminde Maliye Nazırlığı yapmış, İttihat Terakki’nin güçlü adamlarından Cavit Bey’in 1925’te apar topar İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp asılmasını sormuştu.

“Cavit Bey’i niye astınız?”

İsmet Paşa’nın cevabı şöyleydi.

“Ben kendisini çok ikaz ettim; siyasetten çekil, bir çiftlik al, asude bir hayat yaşa, diye. Ama beni dinlemedi. Arkadaşlar ona ceza yaptılar, astılar.”

Bu tatsız olaydan toplum olarak hayırlı bir ders çıkartabilir miyiz? Neden olmasın!

“Ananı da al git” gafının üzerinde yeterince durmayan Başbakan belki bu kez kendi içinde bir muhasebe yapar.

Hem sokak hem de siyaset kültüründen gelen ve zihninin derinlerine nüfuz eden bu dışlayıcı-faşizan öfkeyi kesin olarak zihninden ve dilinden uzaklaştırır belki. Ama Bekir Coşkun’un yanında saf tutanların da yapması gereken şeyler var.

Sürekli halkı küçümseyip hakaret eden; dindarları iten, “göbeğini kaşıyan kıllı adamlar”ın ortalıkta gözükmesini istemeyen kibirle, her eleştirene “çek git” diyen öfke ve kibir arasında pek bir fark yok!

“Burası benim-bizim” bakışının demokrasimize hiç yararı olmadığını bir anlasak, çok şey değişecek!

Burası hepimizin! Hiçbirimiz gitmiyoruz!

Vatan, 24 Ağustos 2007

Haşmet BABAOĞLU

25.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Kemalizmin yapamadığını modern hayat yapıyor

  ‘Soykırım’ uyarısı ve medya ihaleleri

  Burası hepimizin! Gitmiyoruz...

  ‘Kurucu’ parti olmak

  Kökler!

  Uzlaşı olmadan asla!..


 Son Dakika Haberleri