Ankara Ticaret Odasının (ATO) hazırladığı ‘’Nükleer Enerjide Acil Durum’’ konulu raporda, Türkiye için nükleer santralın tercih değil, zorunluluk haline geldiği öne sürüldü.
ATO’nun Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı verilerinden yararlanarak hazırladığı rapora göre, 2007 Mart ayı itibariyle, dünyada 31 ülkede ticarî olarak işletilmekte olan 435 nükleer santral bulunuyor. Hindistan’da 7, Rusya’da 5, Çin’de 5, Bulgaristan’da 2, Tayvan’da 2, Ukrayna’da 2, Arjantin, Finlandiya, İran, Japonya, Kore, Pakistan ve Romanya’da birer adet olmak üzere toplam 30 nükleer santral inşaatı da devam ediyor. Dünyada işletilmekte olan nükleer santrallerin toplam kapasitesi 368 bin 744 MWe (megavat elektrik gücü). Nükleer enerji, dünya elektrik talebinin yaklaşık yüzde 16’sını karşılıyor. Bir başka ifade ile dünya üzerinde her 6 ampulden biri nükleer enerji ile yanıyor. Nükleer santral sayısında, ABD başı çekiyor. 103 nükleer santrali bulunan ABD’yi 59 santral ile Fransa izliyor. 55 santral ile Japonya üçüncü, 31 santral ile Rusya dördüncü sırada bulunuyor.
Türkiye’de ise 5 MW ve 250 KW gücünde iki adet araştırma reaktörü bulunuyor. İlkini TAEK ile Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, ikincisini ise İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü işletiyor.
Türkiye’nin elektriğin yüzde 46,6’sını yerli, yüzde 53,4’ünü ithal kaynaklardan elde ettiği ve artan talebi karşılamak için her yıl 12-13 milyar kilowat saatlik elektrik üretmek zorunda olduğu belirtilen raporda, ülkenin yüzde 70 oranında dışa bağımlığı da dikkate alındığında nükleer santral kurmanın, tercih değil zorunluluk haline geldiği öne sürüldü.
|