Soru:
Şeytan, Cehennem ateşinden mi yaratılmıştır?
Eğer Cehennem ateşinden yaratılmışsa, şeytan
ahirette nasıl cezalandırılacaktır?
Cevap:
Cenâb-ı Hak cinleri dumansız, yalın bir ateşten yarattığını Hicr Sûresi’nin 27. ayeti ile Rahman Suresi’nin 15. ayetinde bildirmiştir. Hz. Âdem’e secde etmeyen İblis ise, cin nevindendir. (Kehf: 18/50) İblis, Kur’ân’da geçen şekliyle; “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” (Sad: 76) diyerek Cenâb-ı Hakk’ın emrini yerine getirmemiş ve huzurdan kovulmuştur.
İnsanların iyi ve kötüleri olduğu gibi cinlerin Müslüman olanları ve kâfir olanları da vardır. Bu nedenle şeytanlar; hem insanlardan, hem cinlerden olabilir. Nitekim En’am Sûresi’nin 112. ayetinde insî ve cinnî şeytanların varlıklarından bahsedilmiştir. Bediüzzaman, şeytanların pîri olan İblis’in en önemli vesvesesinin kendini, kendine tabi olanlara inkâr ettirmesi olduğunu söyler ve şu noktaya dikkat çeker: “İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesetli ervâh-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesetsiz ervâh-ı habise dahi bulunduğu, o katiyettedir. Eğer onlar maddî ceset giyseydiler, bu şerir insanların aynı olacaktılar. Hem eğer bu insan suretindeki insi şeytanlar cesetlerini çıkarabilseydiler, o cinnî iblisler olacaktılar.” (Lem’alar, s: 85) Ayrıca, Bediüzzaman insî şeytanların cinnî şeytanlardan çok büyük bir zulüm ve küfre düşebileceklerine işaret etmiştir. Çünkü değerli bir şeyin bozulması, değersiz bir şeyin bozulmasından daha fazla olabilmektedir. Örneğin, süt ve yoğurt ekşiseler ve bozulmaya yüz tutsalar bile, yine değişik şekillerde kullanılarak yenilebilirler. Oysa tereyağ bozulsa yenilemediği gibi zehir hükmüne geçer. Cinlerden daha üstün bir fıtrat ve istidatta yaratılan insan da bozulduğunda şeytanlıkta çok daha ileri bir noktaya gelebilmektedir.
Kokuşmuş maddelerin kokusundan zevk alan haşereler gibi, ya da ısırarak zehirlemekten lezzet alan yılanlar gibi, şeytanlar da dalalet bataklığındaki şerler ve kötü ahlâklardan lezzet alırlar, bunlarla iftihar ederler. Küfrün ve dalaletin çirkinlikleri, zulümleri ve cinayetleri onlara lezzet verir. Bu durum, aynı zamanda, şeytanın kalbinde zerre kadar iman nuru ve güzel ahlâk olmadığının da bir belirtisidir.
Şeytanın Cehennem ateşinde yanıp yanmayacağıyla ilgili İmam Azam Ebû Hanife’nin hayatında yaşadığı şu hadiseden bahsedilir. İmam-ı Azam Hazretlerine bir ateist, bir mutezile, bir de cebriyeci üç kimse gelir. Ateist sorar: “Allah varsa, var olan görülür. Varsa ispat et.” Akılcı olan mutezile sorar: “Cehennemde ateş var. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Şeytana ceza vermek mümkün mü?” Cebriyeci de sorar: “Sen ise irade-i cüz’iyye var diyorsun. Her şeyin Hâlıkı Allah iken insan ne yapabilir ki?”
İmam-ı Azam Hazretleri, yerden üç avuç nemli toprağı top gibi yapıp, her topu birine atar. Üçü de, durumu kadıya şikâyet eder. Kadı niye çamur topu attığını sorar. İmam-ı Azam Hazretleri der ki: “Bunlar bana soru sordu, ben de cevap verdim. Ateist, 'Allah varsa, var olan şeyin görünmesi gerekir' demişti. 'Toprak başımı acıttı' dedi. Madem ağrı var, ağrıyı göstermesi lazımdır. Ağrıyı bile göremeyen Allah’ı nasıl görebilir ki? Ateist akılsızdır, aklı varsa göstermesi gerekir. Ruh da akıl gibi görünmez, ama yaptıklarından anlaşılır. Kâinatın var olması da onun bir yaratıcısının olması gerektiğini gösterir. Mutezile olan ise, topraktan yaratılmış olduğu halde, çamur toptan etkilendi. Toprak topraktan etkilendiğine göre ateş de ateşten etkilenir. Demir testeresi demiri kestiği gibi, ateş de ateşi yakar. Cebriyeci ise; ‘Allah her işi zorla yaptırır’ diyordu. O zaman o toprağı Allah attı, bu beni niye şikâyet ediyor? Kendi kendini yalanlamış oluyor.”
Cenâb-ı Hak Hz. Âdem’i (a.s.) topraktan yaratmıştır. Diğer insanların bedenleri de toprak maddelerinden meydana gelmiştir. Bununla beraber insan bedeni için birebir topraktır demek mümkün değildir. Beden, toprağın birçok mertebelerden geçmesinden ve hal değiştirmesinden meydana gelmiştir. Sonuçta beden, farklı birçok hücre, doku ve organlardan oluşur. Bunun gibi, şeytan da ateşten yaratılmış olsa bile birebir ateş değildir. Dolayısıyla Cehennem ateşi onu da yakabilir.
Bediüzzaman; “Cennet olmazsa belki Cehennem tâzib etmez. Zemherîrsiz olmuyor; ger zemherîr olmazsa, o da ihrak edemez” (Sözler, s: 661) diyerek Cehennem’in en büyük azabının Cennetin varlığı olmasına vurgu yapmıştır. Diğer taraftan ise hadislerde “zemherir” namında, soğuğuyla yakan bir Cehennem ateşinin varlığından bahsedilir. “Nâr-ı Beyza” denilen ateşin öyle bir derecesi vardır ki, sıcaklığı etrafına yaymaz. Tersine etrafındaki sıcaklığı tamamıyla kendine çektiği için soğukluğuyla yakar, suyu buz eder. İşte ateşin tüm mertebelerinin bulunduğu Cehennemin bir kısmı Zemherirdir. (Bkz: Sözler, s: 237; İşaratü’l İ’caz, s: 181; Muhakemat, s: 62–3) Bu nedenle şeytanların Cehennem ateşinden etkilenmemesi söz konusu değildir.
Sonuç olarak, Cehennem ateşinin tesirini men edecek ve emân verecek yalnız iman gibi bir madde-i manevîye ve İslâmiyet gibi bir zırh olabilir. (Bkz: Sözler, s: 237)
[Risâle-i Nur Enstitüsü |
Soru&Cevap Köşesi]
-Tel: +90 212 513 1110-
http://www.risaleinurenstitusu.org
|