Bir dostumun önerisi üzerine dün gece kütüphanemin arka taraflarından bir CHP programı buldum ve geç saatlere kadar da bu kitapçığı okudum.
CHP programı ‘Yeni Hedefler, Yeni Türkiye’ başlıklı, 1994 tarihli ve Genel Başkan Sayın Deniz Baykal imzalı.
Programın çeşitli sahifelerinde yazanları okuduğunuz ve bu resmi program ile CHP’nin, Sayın Baykal, Sayın Öymen’in bugünkü söylemini mukayese ettiğinizde doğrusu şaşırıyorsunuz.
Şaşırmaktan da öte, bu değişimin nedenlerini, itici gücünü anlamakta zorlanıyorsunuz.
Söz konusu parti programı 1994 CHP Kurultay’ında kabul edilmiş bir program ve başka bir Kurultay kararı ile de tadil edilmediği için de bugün hala CHP’nin resmi programı.
Başka bir ifade ile de CHP’yi, söylemini, üyelerinin ve sözcülerinin pozisyonlarını resmen bağlayan bir metin söz konusu olan.
Aşağıda sizlere bu programdan sahife numaraları vererek bazı CHP ve Baykal için bağlayıcı alıntılar aktaracağım.
1- ‘CHP, çağdaş demokrasilerin doğal özellikleri çerçevesinde, Genel Kurmay Başkanlığı’nın (imla hatası bana ait değil) Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasını öngörmektedir (s.232).
2- ‘CHP, ordumuzun iç güvenlik alanından dış güvenliğe yönlendirilmesini, tüm sınırların güvenliğinin Silahlı Kuvvetlere terk edilmesini öngörmektedir (s.232).
3- ‘Laikliğin uzun vadedeki gereği, inanç dünyasının sivil topluma devredilmesidir (s.32).
4- ‘Anayasada ve yasalarda, çağdaş, çoğulcu demokrasilerin tüm özgürlükleri yer almalıdır. Yasakları tanımlayan anayasa anlayışından, özgürlükleri tanımlayan anlayışa geçilmelidir (s.38).’
5- ‘İnsanların farklılaşma özgürlüğü, alışılmışın dışına çıkmak, genel kabullerden ayrışmak özgürlüğü temel bir haktır. Bu hakkın demokrasi ve saygı kurallarında kullanımı koşuluyla, ayrışma nedeni ne olursa olsun, bu temel özgürlük sakınılmalı ve korunmalıdır (s.39). ‘
6- ‘Parlamenter rejim parlamentonun üstünlüğü ve saygınlığının korunması ile güç kazanır (s.76).’
7- ‘CHP, TBMM’nin etkinliğinin artırılmasını, seçilmişlerin sadece görünürde değil, gerçekte de ülke yönetiminin temel unsuru olmasını hedef almaktadır (s.76).’
8- ‘CHP, bu amaçla köklü bir üniversite reformu yapacak; YÖK sistemini kaldıracak; üniversitelere bilimsel ve yönetsel özerklik tanıyacaktır (s.170).’
Sahifede daha fazla yerim olsa bu ilginç ve virgülüne dokunmadığım alıntı listesini uzatmak mümkün.
Sözün özü
CHP’nin resmi ve bağlayıcı programından bu partinin Genelkurmay Başkanlığı’nı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlamak istediğini, TSK’yı iç güvenlik alanından tümü ile çekip sadece sınırlarımızın korunmasında görevli kılmak istediğini görüyoruz. Oysa bugün CHP’nin bırakın Genelkurmay’ın Başbakanlığa değil de MSB’ye bağlanmasını savunmak, mümkün olsa AKP’li olmayan bir Cumhurbaşkanına bağlanmasını tercih edeceğini çok iyi biliyoruz.
Laikliğin sivil topluma bırakılmasını savunmak demek Diyanet İşleri Başkanlığı’nın genel idare dışına taşınması demek; böyle bir talep de bugünün CHP’si için gerçekten çok ilginç. Aslında Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş kararları doğrultusunda siyasal Partiler Kanunu’nun 89. maddesine göre CHP hakkında bu program hükmüne karşı kapatma davası bile açması mümkün. CHP’nin 27 Nisan sürecinde Parlamentonun saygınlığını nasıl koruduğunu da çok yakından izledik. Görüldüğü gibi CHP de 1994’de seçilmiş-atanmış ayırımı yapıyor ve seçilmişlerin mutlak egemenliğini savunuyor.
Ve YÖK’ün kaldırılmasını talep ederken, mevcut sistemin üniversitelerin bilimsel ve yönetsel olarak özerk olmadığını da kabul ediyor. CHP’nin 1994’den günümüze nereden nereye savrulduğu gerçekten çok ilginç.
Star, 12.7.2007
|