Anayasa Mahkemesi’nin son anayasa değişiklikleriyle ilgili kararı her şeyi çözmedi. Tam tersine, birçok yeni soru ortaya çıktı.
* Anayasa değişiklikleri halkoyuna gidecek. Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği tarih 21 Ekim.
* Seçim 22 Temmuz’da yapılacak ve Meclis ağustos ayında toplanacak.
Önce Meclis Başkanı’nı seçecek. Bunun ardından cumhurbaşkanı seçimini yapması gerekiyor.
* Anayasa değişiklikleri o sırada geçerli olmayacağına göre seçim eski kurallara göre yapılacak. Eğer Meclis’in ilk iki oturumunda 367 katılım sağlanamazsa Meclis kendisini feshetmiş olacak ve yeniden genel seçime gidilecek.
* Eğer AKP Meclis’te çoğunluğu sağlarsa referandum süresini 40 güne indiren, dolayısıyla eylül ayına alan yasayı geçirecek, ama bu arada cumhurbaşkanı seçimini de yapmak zorunda.
* Eğer cumhurbaşkanı eski kurallara göre seçilirse, anayasa değişiklikleri halktan onay alsa bile 7 yıl sonra geçerli olacak. İlk andan yürürlüğe girecek hüküm ise Meclis’in her oturumunda 184 katılımı yeterli gören maddesi olacak.
***
Şu andaki karmaşayı özetlemek bile zor oluyor. Çünkü her adımda mesele yine mahkemelik olacaktır.
Ayrıca eğer AKP tek başına hükümet olamaz ve AKP’li ya da AKP’siz bir koalisyon ortaya çıkarsa çok daha değişik senaryolar yazmak da mümkündür. (...)
***
Türkiye’de siyasi sistemde önemli değişiklikler yaratacak olan yeni anayasa maddelerinin bu kadar aceleye getirilip, değişik çevrelerden görüşler alınmadan ve genel bir uzlaşma sağlanmadan çıkarılması ya da çıkarılmaya çalışılması gerçek bir siyasi acemiliktir.
Şu andan itibaren Türkiye birkaç seçim daha yaşayabilir, cumhurbaşkanını en az altı ay seçemeyebilir.
Dolayısıyla Ankara yine kendi eliyle “yönetemezlik” durumuna geldi.
Elbette Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmek kolay değil ama bu kadar beceriksizlik de hoşgörülebilir bir şey değil, çünkü ucunda daha ciddi siyasi kaoslar görünüyor.
Vatan, 7.7.2007
|