Ankara Başsavcılığı’nın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi hakkındaki soruşturması, ortada bayağı dal budak salmış ilişkiler ağı olduğunu gösteriyor.
Bir hukukçu olduğum için, haberlerde adı geçen kişiler ve eylemler hakkında şimdiden kesin bir şey söyleyemem. Hırant Dink ve Danıştay cinayetleriyle irtibatları konusunda adalet karar verecektir.
Ama şu belli ki ülkemizde bilinen terör örgütlerinden başka, bir de “vatanseverlik” adına hareket eden çeşitli ‘illegal’ oluşumlar var. Daha önemlisi, yaygın bir ‘illegalite’ kültürü var!
Atatürk’ün Milli Mücadele’de, ‘komiteci’ gibi, arkadaşlarına silah üzerine yemin ettirdiği şeklinde bir efsane uydurup bugün bayrak, Kuran ve silah üzerine yemin etme özentilerinden tutun da, ta cinayetlere kadar uzanan geniş, yaygın bir illegalite kültürü!
İçlerinde emekli subayların da bulunması meseleyi daha vahim hale getiriyor.
Vatanseverlik adına şehit ailesini dolandırmışlar! Şaşırmadım! Çünkü bir defa “meşruluk” kültürü yok olursa, yapılmayacak kötülük kalmaz!
Balkan çeteciliği
Bu illet bize Balkan komiteciliğinden bulaştı. Mülazım (Teğmen) Atıf Bey, 7 Temmuz 1908’de Manastır’da Mareşal Şemsi Paşa’yı Balkan usulü bir suikastla öldürdüğünde, cinayetler zinciri başladı. İttihat ve Terakki, başka yönleri kadar suikastlarıyla, silahşörleriyle de ünlendi.
Şair Eşref’in “İttihatçı dedikçe aklıma katil geliyor!” mısraı bir devrin fotoğrafıdır.
Üstelik bunlar devleti ele alınca yazdıkları tarih kitaplarında kendilerini “kahraman-ı hürriyet” diye alkışladılar. İllegaliteyi, hukuksuzluğu yücelten bir kültür yarattılar! (...)
Kara leke
Bizde illegalite kültürünü besleyen diğer bir kaynak, ‘devrim’ algılamasıdır. 27 Mayıs’ın açtığı kapıdan sökün eden cunta çeteleri ile ‘silahlı devrim’ örgütleri bu algılamadan beslendiler!
Türkiye 1960’lar ve 70’lerde, sağıyla soluyla, bu illegalite kültürünün ceremesini az mı çekti?
Terör de aynı illegalite kültürünün ürünüdür!
Gaspların, kanlı iç çatışmaların, fraksiyon ve intikam cinayetlerinin, “infaz”ların en çok gizli örgütlerde, çetelerde görülmesinin sebebi, bu yapılanmaların “meşruluk” kültürüne değil, illegalite kültürüne dayanmalarıdır.
İster vatan uğruna, ister din uğruna, ister devrim uğruna, hukuksuzluğu, illegaliteyi “mubah” sayan bir zihniyetin, işlemeyeceği cinayet, yapmayacağı haydutluk yoktur!
Kutsadığı kavramlara bu eylemleriyle kara leke çalarak!
Bu illetin tarihi devamlılığı ve bugün görmekte olduğumuz yaygınlığı gösteriyor ki sorun çok ciddidir. Devlet sonuna kadar üzerine gitmelidir.
Bizler de kültürümüzün hukuksuzluğu utanç sayan yönünü güçlendirmeliyiz.
Milliyet, 7.7.2007
|