Agos gazetesinin yayın yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de ensesine kurşun sıkılarak öldürüldü. Beş buçuk ay geçtikten sonra Dink Davası nihayet pazartesi günü başladı.
Hrant Dink öldürüldüğünde birçok yorum yapılmıştı. Ben bu yorumlardan (‘tahmin’ de diyebiliriz) ikisini zihnime not ettim. Biraz sonra birbiriyle bağlantılı olduğunu göstermeye çalışacağım bu iki yorum/tahmin şunlar:
1) “ Hrant Dink’i ‘ yalnız kurtlar ‘ öldürmüş olabilir “... Bildiğiniz gibi ABD’de silaha, bombaya sarılıp çeşitli eylemler yapan kişi ya da küçük gruplar bulunuyor. Bunların herhangi bir örgüt bağlantısı yok. O manada organize değiller. Bir şeye kafayı takıyor, plan yapıyor, sonra da saldırıya geçiyorlar. O tip kişilere ‘yalnız kurt’ deniyor. Bu yoruma/tahmine göre Hrant Dink’i öldüren O.S. ve onu azmettiren Yasin Hayal iki, bilemediniz üç kişiden oluşan, aşırı milliyetçi birer ‘yalnız kurt’.
2) “ Katille empati kurmalıyız “... Yine bildiniz gibi Dink’i öldüren O.S. 18 yaşından küçük. Hatta bu yüzden davaya ilişkin yayın yasağı kondu. Peki bizden niye empati kurmamız, yani katilin ruhsal ve zihinsel dünyasını anlamaya çalışmamız isteniyordu? Çünkü Ermeni meselesi üzerine çok gidildi. Soykırım tartışmaları filan yapıldı. Konferanslar düzenlendi. Fransa’da 1915 soykırımını tanımayanların cezalandırılmasına ilişkin karar alındı. İşte böyle bir ortamda, müstakbel katilin sinir uçlarıyla oynanmış oldu. O da galeyana geldi. Cinayeti işledi.
Olaya bambaşka açılardan bakan bu iki yorum/tahmin, aslında birbiriyle ilişkili. Özetle ikisi de: “ Bu bireysel bir olaydır “ diyor.
Bense hem Danıştay saldırısının, hem de Hrant Dink suikastından sonra bunların bireysel eylemler olmadığını, birtakım karanlık güç odaklarıyla bağlantılarının bulunduğunu yazdım.
Yani iki olayın da bireysellikle alakası yoktu bana göre. Bu işler “ organize “ işlerdi.
Neticede benimki de bir yorum/tahminden ibaretti. Ancak aradan geçen sürede ortaya çıkan ipuçları bu tahminin daha gerçekçi olduğunu ortaya çıkardı.
Bugün Ümraniye ve Eskişehir’deki evlerde ele geçirilen silah ve patlayıcıların “görünen” sahipleriyle Danıştay saldırısı arasında bağlantılar ciddi biçimde inceleniyor.
Hrant Dink cinayeti de bundan farklı değil. Bu ve benzeri işler için örgütlenmiş kişilerin genç fanatiği kullandıklarını görüyoruz.
Peki elimde henüz yeterli miktarda delil olmadan bu fikri nasıl öne sürebildim? Aslında biraz tarih kitabı okumak, biraz da devletin işleyiş (belki de ‘ işlemeyiş’ demek daha doğru!) biçimini bilmek yeterli.
Tarih: Dink davasının ilk celsesini izleyen bir arkadaşım, “Kendimi 1909 yılında sandım” dedi. 1909 gazeteci Hasan Fehmi Bey’in siyasi bir cinayete kurban gittiği yıldır. Cinayetin arkasında devlete egemen olmaya başlayan İttihatçılar vardır.
Zor kullanarak topluma şekil vermeye çalışan İttihatçı zihniyet bugün ( İttihat ve Terakki Cemiyeti çoktan tarihe gömüldüğü için) ‘ Yeni İttihatçılık’ olarak devam ediyor.
Devlet: Türkiye’de hiçbir siyasi cinayet ya da ciddi saldırı, bireysel eylem değildir. Bizde ‘sokaktaki vatandaş’ namus filan uğruna birbirine kurşun sıkar ama siyasi cinayet işlemez, sağa sola bomba atmaz. Böyle bir davranış gösterebilmesi için arkasında örgüt olması gerekir.
Yukarıda saydığım gerekçelerden sonra şunu söyleyebiliriz: Hrant Dink cinayeti düpedüz ‘ siyasi’ bir olaydır. Bağlantıları derindir. Mahkemenin o karanlığa ışık tutmasını bekliyoruz.
Ancak kendi payıma umutlu değilim: Çünkü Susurluk skandalının dahi “ çözülmediği “ bir ülkede yaşıyoruz.
Sabah, 4.7.2007
|