Erken seçim kararı ile birlikte görevini tamamlayan bu Meclis neler yaptı? Neler yapamadı? Hangi yasaları çıkardı?
Bunların bilançosu mevcut.
Bu Meclis, cumhurbaşkanını seçmesi engellenmiş olsa da muhakkak birçok iş yaptı. (Bunların belki de en önemlisi Irak’a asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi reddetmiş olması.)
Ama Meclis’in görevleri arasında olduğu halde yapılmayan bazı işler de var. Mesela bu Meclis’te muhalefet yapılmadı.
Ne hükümetin icraatları doğru dürüst denetlenebildi ne de hükümetten ayrı bir paralel hükümet gibi çalışan ‘devlet’ in bazı faaliyetleri, bürokrasinin yasa dışı, kural dışı işlemleri ve eylemleri denetlenebildi.
Yine bu Meclis’te Türkiye’nin en önemli meseleleri hakkında ciddi tartışmalar yapılamadı, bazı meseleler araştırılamadı, soruşturulamadı. Meclis, Kürt meselesi, Ermeni meselesi gibi Türkiye için hayati önemi olan konular bir yana, çeteler meselesini bile gündemine alamadı.
Üstelik de çeteler ortalıkta cirit atarken, hemen her hafta bir çete ortaya çıkartılırken, çete gerçeğinin devleti oluşturan en önemli kurumlarının dahi içine girdiği görüldüğü halde, bu meseleye uzak duruldu. Bu durum kuşkusuz Meclis’te gerçek bir muhalefetin bulunmayışı ile de yakından ilgili.
Meclis’te ana muhalefet partisi diye yer alan CHP’nin, aslında halkın değil bürokrasinin hizmetinde oluşu Meclis’i adeta Hükümet kararlarını onaylayan bir noterlik makamına çevirdi. Bu şartlarda gelinen sonuç ortada.
Yasamanın ve yargının umursamazlığından, hükümetin “ne olur ne olmaz, başımız belaya girmesin” yaklaşımından ve muhalefetin devletçi tavrından kaynaklanan denetimsizlik sonucunda Türkiye çetelerin cenneti oldu. Sadece Şemdinli Çetesi’nden bu yana ortaya çıkan çeteleri sıralamaya kalksak burada yerimiz yetmez.
Bakın devletin açıkladığı resmi rakamlara göre sadece geçen yıl ortaya çıkarılan irili ufaklı 374 çeteyle ilgili olarak 292 polis, 119 asker kökenli kamu görevlisi hakkında kovuşturma yapılmış. Ayrıca 19 savcı da bu çete bağlantısı iddiasıyla soruşturmaya uğramış.
“Uğramış da ne olmuş?” diye sormayın. Burası Türkiye. Devlet kaynaklarından bilgi edinmek, bu konuda bir yasa çıkartılmış olmasına rağmen son derece güç. Bu nedenle çetelere bulaşmış bu kadar kamu görevlisi hakkında neler yapılmış, bunların kaçı cezalandırılmış bilmiyorum.
Yalnız bu vahim tablo, çetelerin özellikle asker, polis ve yargı mensuplarıyla içiçe olduğunu göstermesi açısından çok vahim. Zaten bu nedenle yakalanan çetelerle ilgili dosyalar kaşla göz arasında kapatılmıyor mu?
Ya da çetelerle, çete mensuplarıyla ilgili mecburen açılan davalar zaman aşımına uğramıyor mu? Askerin, polisin, yargının işbirliği, desteği olmadan bu kadar çete ortalıkta cirit atabilir mi?
Şu son yakalanan çetelere baktığımızda aslında çok rahatsız olmamız gerek. “Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?” diye bağırmamız gerek. Başka birilerinin, bürokrasinin, yargının, idarenin tepelerinde oturanların ise yüzlerinin kızarması gerek.
İçinde ordu malı silahlar, bombalar ve patlayıcıların olduğu silah depoları bir biri peşi sıra ortaya çıkarılıyor ama genelkurmaydan bu konuda bir ses çıkmıyor. Mesela son yakalan maskeli soygun çetesinin liderlerinden birinin memleketin en seçme askeri birliği olan Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan olduğu açıklanıyor.
Aynı çetede yine polisin en seçme birliklerinden biri olan Özel Harekat’ta çalışmış bir başka zanlı daha olduğu söyleniyor. Bu çetede ve daha öncekilerde yer alan bu eski-yeni asker, polis çeteciler hakkında ne Genelkurmay’dan ne Emniyet’ten bir açıklama yapılmış değil.
Hükümet ise sadece seyirci. Hükümetin Şemdinli Çetesi meselesinde takındığı korkak ve çeteleşlemeyi teşvik eden bu yaklaşımın da etkisiyle çeteler ülkede cirit atmaya devam ediyor. Aynı şekilde Meclis’in, yargının ve idarenin meseleyi önemsemeyen yaklaşımları devlet içindeki yasadışılığın yaygınlaşmasını teşvik ediyor.
Netice olarak her şeyin başında Meclis’in görevini yapması geliyor. Bunun için de Meclis’te muhalefetin olması şart. Ancak bu sayede hükümetler ve idare kendisini, çeteler ve tabii diğer hayati meseleler konusunda adım atmak zorunda hissedebilir. Ancak bu sayede kamuoyu hareketlenebilir. (...)
“Meclis’te yeterince muhalefet olsaydı çeteler bu kadar cirit atamazlardı” diyorum.
Yeni Şafak, 25 Haziran 2007
|