Genelkurmay, ABD’deki Hudson Enstitüsünde yapılan ve Türkiye ile ilgili felâket senaryosunun konuşulduğu toplantıya yönelik eleştirilerle ilgili suskunluğunu bozdu. Askerî görevlilerin toplantıya Genelkurmayın izniyle katıldıkları belirtilen açıklamada, konunun TSK ile ilişkilendirilmesi maksatlı bulundu. Açıklamada, kurumların yıpratılmak istendiği savunularak haberi kamuoyuna duyuran Yasemin Çongar isim verilmeden suçlandı. Daha önce, Washington’daki düşünce kuruluşu Hudson Institute’un Başkanı Ken Weinstein, kapalı bir toplantının basına sızdırılmasından üzüntü duyduklarını belirtmiş ve gündeme gelen felâket senaryolarının konuşulmasının normal olduğunu söylemişti. Ardından bir açıklama yapan Hudson Enstitüsü Türkiye uzmanı Zeyno Baran ise konuşulduğu belirtilen bütün senaryoları yalanlamıştı.
Genelkurmay Başkanlığı, ABD’deki Hudson Enstitüsü’nde yapılan ve Türkiye ile ilgili felaket senaryosunun konuşulduğu toplantıyla ilgili eleştirilere yönelik suskunluğunu bozdu. Askerî görevlilerin toplantıya Genelkurmayın izniyle katıldıkları belirtilen açıklamada, konunun TSK ile ilişkilendirilmesi maksatlı bulundu. Açıklamada, kurumların yıpratılmak istendiği savunularak haberi kamuoyuna duyuran gazeteci Yasemin Çongar isim verilmeden suçlandı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan basın açıklamasında, 13 Haziran 2007 tarihinde ABD’de, bir düşünce kuruluşunda yapılan bir çalışmada ortaya konulduğu iddia edilen bir senaryonun, Türkiye’de geniş şekilde tartışıldığının, toplantıda TSK personelinin de bulunmuş olması öne çıkarılarak, senaryonun TSK ile ilişkilendirilmeye çalışıldığının ibretle ve üzüntüyle izlendiği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
‘’Genelkurmay Başkanlığınca, bu tartışmaların boyutlarını ayrıntılı olarak saptamak ve yaratılan bu ortamın arkasındaki aktörlerin gerçek yüzlerini ve niyetlerini ortaya çıkarmak maksadıyla, özellikle başlangıçta bir açıklama yapılmamış, beklenilmiş ve olayın yeteri kadar tartışıldığı sonucuna varılarak bir açıklama yapılmasına karar verilmiştir. Konu tüm ayrıntıları ile araştırılmış ve aşağıdaki sonuçlara varılmıştır:
4 Haziran 2001 tarihinde kurulmuş olan Genelkurmay Stratejik Araştırmalar ve Etüd Merkezi (SAREM) Başkanı, diğer ülkelerdeki benzerlerinin yaptığı gibi bazı düşünce kuruluşlarının yapısı ve çalışma yöntemleriyle ilgili bilgi alışverişinde bulunmak amaçlı olarak, çok daha önceden planlı bir ziyaret çerçevesinde 11-16 Haziran 2007 tarihleri arasında ABD’de bulunmuştur. Bu ülkedeki beş ayrı düşünce kuruluşunu ziyaret kapsamında, anılan düşünce kuruluşu da ziyaret edilmiştir. Ancak bu ziyaret kesinlikle yapılan toplantı ile ilgili değildir. Önemli bir gazetenin ABD muhabirliğini yapan ve bu konuda yeterli tecrübesi olması gereken bir muhabirin bu olayı saptırır tarzda haberler yapması, TV kanallarında yanlış yorumlarda bulunması maksatlı bir girişim olarak görülmüştür. ABD’yi ziyaret eden SAREM heyeti, diğer düşünce kuruluşlarına yaptığı planlı ziyaretler nedeniyle, anılan kuruluşa öğle yemeğine yakın bir zamanda gidebilmişler ve söz konusu toplantının yemekten önceki son kısmına çok kısa süreli olarak ve izlemek amacıyla katılabilmişlerdir. Bu süre içinde, habere konu olan senaryo ile ilgili hiçbir konuşma olmamış ve ziyaretçi durumunda olan SAREM üyeleri hiçbir yorumda bulunmamışlardır. Daha sonra yemeğe geçilmiş, yemek ve sonrasında iki düşünce kuruluşunun çalışma şekilleri üzerinde bilgi alışverişinde bulunulmuştur.
SAREM heyetinin ABD’ye yapacağı ziyaret kapsamında diğer düşünce kuruluşlarıyla olduğu gibi bu kuruluşla da temas kurularak genel anlamda ziyaret programı üzerinde mutabakat sağlanmış, ancak hiçbir şekilde söz konusu toplantı için, senaryoyu da içeren bir davet alınmamıştır.
Ayrıca anılan toplantıda bir Kürt grubun liderinin oğlunun da bulunması tamamen bir tesadüf olup, SAREM Heyetinin bu kişiyle hiçbir şekilde teması olmamıştır.
Wasington Silahlı Kuvvetler Ataşesi, yapılan toplantıya şifahi bir şekilde davet edilmiştir. Ataşeliğe toplantı öncesi senaryo ile hiçbir bilgi ve belge verilmemiştir. Ataşe bu toplantıya Genelkurmay Başkanlığının izni ile katılmıştır. Bu katılım, ataşelerin doğal görevlerinden biridir ve toplantı sonuçları Genelkurmay Başkanlığına raporla bildirilmiştir.
Toplantının asıl tartışılacak kısmı olan; ‘Irak’a Yapılacak Müdahaleye Muhtemel Tepkiler’ konulu çalışma iki saat süre ile devam etmiş, bu süre boyunca askeri ataşemiz, Türkiye’nin Irak’a yönelik bilinen görüşleri dışında hiçbir ifade kullanmamıştır. Toplantıyı gündeme taşıyan basın mensubu tarafından iddia edilen: ‘Türkiye’ye teslim edilmesi düşünülen teröristlerle ilgili haber’ tamamen hayal ürünü olup, yalanı yalanla örtme ve hedef saptırarak kurumları karalama amacını taşımaktadır. O nedenle bu konu, söz konusu gazetecinin açıklık getirmesi gereken bir husus olarak görülmektedir.
Yukarıda özetlenen gelişmeler, Hudson Düşünce Kuruluşu yetkilileri tarafından yapılan müteaddit açıklamalarla da doğrulanmıştır. Ancak, toplantıda ele alınan asıl konunun değil de söz konusu hayali senaryonun geniş şekilde tartışılması, bu olayın bazı odaklar tarafından bilinçli olarak tırmandırıldığı izlenimini vermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından da kabul edilmesi mümkün olmayacak böyle bir senaryodan yola çıkılarak yapılan açıklama ve yorumların hangi amaca hizmet ettiği, üzerinde düşünülmesi gereken bir husus olarak değerlendirilmektedir.’’
ÖNCE KABUL, SONRA YALANLAMA
Daha önce, Washington’daki düşünce kuruluşu Hudson Institute’un Başkanı Ken Weinstein, kapalı bir toplantının basına sızdırılmasından üzüntü duyduğunu belirtmiş ve gündeme gelen felâket senaryolarının konuşulmasının normal olduğunu söylemişti. Ardından bir açıklama yapan Hudson Enstitüsü Türkiye uzmanı Zeyno Baran ise konuşulduğu belirtilen bütün senaryoları yalanlamıştı. Başbakan Erdoğan’ın “Deli saçması” diyerek geçiştirdiği toplantıyı ilk duyuran gazeteci Yasemin Çongar aktardığı bilgilerin doğru olduğunda ısrarcı.
Dâvetiye ekinde senaryo ayrıntıları
Hudson Enstitüsü’nün Türkiye uzmanı Zeyno Baran, basına sızan senar-yoların tartışılmadığını açıklamasına rağmen davetiyenin eki olarak gönderi-len metinde senaryoların ayrıntılarıyla özetlendiği görülüyor, Tülay Tuğcu’nun ismi dikkat çekiyor.
Cnn Türk’ün internet sitesindeki habere göre, davetiyeye eklenen metinde, bu senaryolara tam da basına yansıdığı şekilde ayrıntılarıyla yer verildiği görülüyor.
Olaydan 6 gün sonra 24 Haziran'da eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'ya suikast düzenleniyor. Tuğcu ağır yaralanıyor, daha sonra hastanede hayatını kaybediyor.
|