ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, Hudson Enstitüsünde yapılan toplantının yadırganacak bir durum olmadığını, asıl meselenin Türkiye’nin 27 Nisan’dan sonraki dönemde içinden geçtiği süreç ile ilgili bir durum olduğunu söyledi. Dağı, konuşulan senaryoların fiilen yürütülen senaryolar olduğunun da altını çizdi.
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, ABD’deki “think-tank” kuruluşlarının değişik ülkelere ilişkin senaryolar üzerinden fikir egzersizi yapmasının çok yadırganır bir şey olmadığını ifade ederek, “Washington’da faaliyet gösteren think-tanklar bu tip senaryolar geliştirirler, bunu da tartışmaya açarlar, bunda çok yadırganacak bir şey yoktur. Sorun, Türkiye’nin 27 Nisan sonrası içinden geçtiği süreçle ilgilidir’’ dedi.
Türkiye’de son aylarda yaşanan olaylarla bu senaryonun ilişkisinin var olup olmadığın çok önemli olduğunu söyleyen Dağı, ‘’Sorun, Türkiye’nin son 1-2 aydır yaşadıkları ile bu senaryo arasında bir ilişki olup olmadığıdır. Dolayısıyla biz bunun salt senaryo mu yoksa fiilen yönetilen bir plan mı olduğu konusunda emin değiliz. Senaryoyu konuşanların hem de senaryoyu uygulayanların bir araya geldiği toplantı gibi görülüyor. Vahim olan bu. Türkiye’de bizim tartışmamız gereken bu. Türkiye, son 1-2 yıldır buna benzer oyunların oynandığı bir ülke’’ diye konuştu. Dağı, son dönemde gerçekleşen saldırılarla bu senaryonun benzer özellikler taşıdığının altını çizerek, düşüncelerini şöyle özetledi: ‘’Danıştay saldırısından, Şemdinli baskınına, Hrant Dink suikastına ve son bombalamalara baktığınızda benzer senaryolar uygulanıyor Türkiye’de. Sorun bunların kimlerin yürüttüğü. Toplantıda bulunan TSK mensuplarının ne suretle, nasıl bir kimlikle katıldıkları önemli. Şimdi PKK elebaşılarından bazılarının Türkiye’ye verilmesi AK Parti’nin işine yarar gibi ifade kullanılmışsa eğer bu son derece ciddî bir ifadedir. Terörle mücadelenin nasıl bir siyasal perspektifle yapıldığı ve yapılmadığına ilişkin kuşkular oluşturur. Bunun öncelikle açığa çıkarılması gerekir. Önemli olan Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal ve askeri koşulların bu senaryolarla paralellik göstermesidir.’’
|