|
|
|
Ağar: Demokrat Parti bir felsefedir |
Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, “Demokrat Parti’ye hiç ama hiç kimse Anayol gibi bir formül, böyle bir birleşme oluşumu olarak asla bakmamalıdır, DP’yi asla böyle algılamamalıdır. Demokrat Parti oluşumu, DP felsefesini, anlayışını, kültürünü benimsemenin doğal bir sonucudur” dedi.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, “Demokrat Parti’ye hiç ama hiç kimse Anayol gibi bir formül, böyle bir birleşme oluşumu olarak asla bakmamalıdır, DP’yi asla böyle algılamamalıdır. Demokrat Parti oluşumu, DP felsefesini, anlayışını, kültürünü benimsemenin doğal bir sonucudur” dedi.
Mehmet Ağar yaptığı açıklamada, 1980 darbesiyle sunî biçimde ayrı düşen merkez sağın tekrar bir araya getirebilmek için son 27 senedir temenniden öteye geçemeyen bütünleşmeyi DP’de gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ettiklerini herkesin gördüğünü söyledi. Ağar, “Nihayet, şu gerçeği kabul etmeliyiz ki, artık DP vardır. DP, bir parti ismi değişimi ya da bir partiler ittifakı olarak tarif edilemez. Demokrat Parti’ye hiç ama hiç kimse Anayol gibi bir formül, böyle bir birleşme oluşumu olarak asla bakmamalıdır, DP’yi asla böyle algılamamalıdır. Demokrat Parti oluşumu, DP felsefesini, anlayışını, kültürünü benimsemenin doğal bir sonucudur” dedi.
BİZ OYUNU BOZDUK
DP’nin, 10 kişinin katılması veya ayrılması ile sallanmayacağını ve yaralanmayacağını dile getiren Ağar, DP ateşinin yıllar sonra tekrar alevlenmesinin altında millet gerçeğinin olduğunu söyledi. Milletin AKP-CHP Meclisinin yönetiminden bizar olduğunu ve yorulduğunu ifade eden Ağar, şöyle konuştu:
“Milletin onlara bir 5 yıl daha vermeye niyeti yoktur. AKP-CHP de bunu fark ettikleri için, meselâ CHP göstermelik bir beraberlik yaratmış, sağdan sola, soldan sağa kaymalar tezgâhlanarak oy avcılığı esasına dayalı, bir yerlerde planlanan yapay gelişmeler oluşturulmuştur. İnanınız, bu hesapların tümü, o partilerin 22 Temmuz akşamını hedefleyen tutumlarının sonucudur. Hiçbiri, 1 yıl sonrayı, 2 yıl sonrayı, 5 yıl sonrayı düşünmemektedir. Eğer bu oyun bozulmamış olsa idi, hep birlikte görecektik ki; 22 Temmuz’un ertesi gününden itibaren, millet gene gündemden düşecek, milletin sorunları gene gündemden inecek, hayat eski tas eski hamam devam edecekti. Millete salt seçmen gözüyle bakan anlayışın ana felsefesi budur. Biz bu oyunu bozduk.”
MİLLETİN SORUNLARINI ÇÖZMEK
HER ŞEYİN ÜSTÜNDEDİR
DP olarak artık birleşme, ayrılma, istifa, katılma konularını düşünmek ve konuşmak istemediklerini de belirten Ağar, milletin sorunlarının çözüm beklediğini, bu yüzden milletin sorunlarının birleşme, bölünme, transfer, dedikodu, itişme kakışma konularından çok daha önemli olduğunu dile getirdi.
DP lideri Ağar, AKP ve CHP kendilerini milletin iki seçeneği gibi göstermeye çalıştığını da söyledi. Ağar, “AKP’ye kızıyorsan oyunu CHP’ye ver, CHP’ye kızıyorsan oyunu AKP’ye ver ki biz ruh ikizleri gene Meclis’te yalnız kalalım. İşte, milletimizin uyanması ve asla itibar etmemesi gereken kandırmaca budur, oynanan oyun budur. Kurulan oy tuzağı budur. Biz milletimizi bu tuzağa düşürmeyeceğiz” dedi.
BÜTÜNLEŞMEYİ DEMOKRASİ
ŞÖLENİ İLE TAÇLANDIRACAĞIZ
DYP-ANAVATAN arasındaki yaşananların bir bütünleşme proje olduğunu, bütünleşmenin iki partinin listede yer kapma işine çevirmek isteyenlerin bu büyüklüğü göremediğini de vurgulayan Ağar, şöyle devam etti:
“Ben kardeşim Erkan Mumcu’ya teşekkür ediyorum. Hiçbir makam ve mevki beklemeden bütünleşmeye evet dedi, katkı verdi. Biz kararlılıkla bu yolda yürüyoruz. Süreci seçimlerin hemen sonrasında milletin demokrasi şöleni haline getireceğimiz bir büyük kongre ile taçlandıracağız. Biz bu bütünleşmeyi milletin bir ihtiyacı olarak gerçekleştiriyoruz. Kimilerinin ikbal mücadelesi için yapıyor değiliz. Yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz.”
|
Recep GÖREN
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
Çığırından çıkar |
Fehmi Koru: 28 Şubat süreci bildirilerini andırıyor. Hasan Bülent Kahraman (Siyaset Bilimci): Bildirinin toplumun kendi içinde yaşayan, farklı görüşler sergileyen kesimleri arasında zıtlaşmayı ve çatışmayı öngörüyor, tavsiye ediyor gibi bir mantığa sahip olduğu kanaatindeyim. Ersönmez Yarbay (Ankara Milletvekili): “Teröre karşı kitlesel gösteri yapılmaz, devlet gereğini yapar. Çünkü kitlelerin nasıl ve nereye yönlendirileceği belli olmaz. Kontroldan çıkabilir.
Siyaset Bilimci Hasan Bülent Kahraman, Genelkurmay Başkanlığı’nın “Teröre karşı kitlesel karşı koyma refleksi gösterilmesi” çağrısının toplumun kendi içinde yaşayan, farklı görüşler sergileyen kesimleri arasında zıtlaşmayı ve çatışmayı öngören, tavsiye eden gibi bir mantığa sahip olduğunu söyledi. Katıldıkları bir televizyon programında konuşan Siyaset Bilimci Hasan Bülent Kahraman ve gazeteci Fehmi Koru, son günlerde yaşanan süreci 28 şubat sürecinine benzettiler.
Kahraman, Türkiye’deki darbelerin ve cunta girişimlerinin arkasında orduyla hükümet arasındaki zıtlaşmaların olduğunu belirtti. TSK’nın doğrudan darbe girişiminde bulunamadığını söyleyen Kahraman, Genelkurmay tarafından yayınlanan yeni bildiriyle milleti hükümete karşı harekete geçirmeyi hedeflediğini söyledi. Kahraman “28 Şubat’ta hükümete karşı hukuksal zeminde, toplumsal tepkilerle müdahaleler yapılmıştır. Bu da ordunun istemediği hükümetlerle ilişkisinin nasıl bir seyir izleyeceğinin göstergesi olmuştur. Son dönemde yaşadığımız cumhurbaşkanlığı krizi, erken seçim yapılması, Anayasa Mahkemesinin kararı, mitingler aynı metodolojinin devam ettiğini göstermiştir. Ordu bundan böyle kendini rahatsız eden durumlarda doğrudan darbe yoluna gitmeyecek toplumun belli bir kalkışma hareketinin sonucunu almasını sağlayacaktır” diye konuştu.
“BİLDİRİ ÇATIŞMAYI TEŞVİK EDİYOR”
Genelkurmay açıklamasında Türkiye’nin üniter yapısının tehlikede olduğu görüşünü değerlendiren Kahraman, şöyle devam etti: “Ben bir siyaset bilimci olarak Türkiye’nin üniter yapısının tehlikede olup olmadığını kendi mantığım içinde ortaya koyabilirim. Ancak Genelkurmay açıklamasının bir alt dili var. Bildirinin toplumun kendi içinde yaşayan, farklı görüşler sergileyen kesimleri arasında zıtlaşmayı ve çatışmayı öngörüyor, tavsiye ediyor gibi bir mantığa sahip olduğu kanaatindeyim. Bunu böyle değerlendiriyorum.”
Önümüzdeki dönemde şiddet olaylarının artmasında endişe ettiğini söyleyen Kahraman, “Türkiye, 1970’lerden bu yana linç kültürüyle karşı karşıya. Bu sadece politik olaylarla ilgili değil. Türkiye’de insanlar arası ilişkilerde aşırı şiddet var. Bir gencin üstündeki tişört yüzünden linç edilmek istenmesi bunun göstergesi. Önümüzdeki dönemde yaşanacak şiddet olaylarının dayanağı bu bildiri olacaktır” tesbitinde bulundu.
Koru: Silâhtan anlamayan
PKK slogandan mı anlayacak?
Programda konuşan Fehmi Koru da 28 Şubat sürecinin devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Muhtırayla beraber terör ne durumda, terörle mücadale nasıl yapılması gerekir tartışmalarını yapamıyoruz. Burada 28 Şubat süreciyle ilgili siyasi bir proje söz konusu. Üst düzey bir yetkilinin artık darbeleri sivil toplum örgütleri yapsın açıklaması basına yansıdı. Ondan sonra sivil toplum hareketleri başlatıldı. Bir önceki Genelkurmay açıklamasında ‘Ne mutlu Türküm’ diyemeyen düşman ilan ediliyordu. Anlaşılan o ki adım adım önceden tasarlanmış bir projeyle karşı karşıyayız. Mayınlar patlıyor, şehit cenazeleri Türkiye’nin değişik yerlerine gidiyor. Ankara’nın göbeğinde bombalar patlıyor. Benim anlayamadığım terörle mücadele TSK’nın ve hükümetin aslı göreviyken e-açıklamayla olayın farklı bir boyuta taşınmak istemesidir. Türkiyeyi esaret altına almaya çalışılmaktadır. Bizden teröre karşı miting yapmamız isteniyor. Mitingi PKK’ya karşı mı yapacağız. PKK, silâhtan anlamayıp ‘kahrolsun PKK’ sloganlarından mı anlayacak, Türkiye’de yaptığı terörden vazgececek. Bence cumhuriyet mitinglerin devamı olacak siyasî bir hareket isteniyor.”
Ersönmez Yarbay: Çığrından çıkar
AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, teröre karşı kitlesel gösteri yapılmayacağını ifade ederek “Devlet gereğini yapar. Çünkü kitlelerin nasıl ve nereye yönlendirileceği belli olmaz. Kontroldan çıkabilir” dedi.
AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, Genelkurmay Başkanlığının “Teröre karşı kitlesel karşı koyma refleksi gösterilmesi” çağrısına temkinli yaklaştı. Yarbay, şunları söyledi: “Teröre karşı kitlesel gösteri yapılmaz, devlet gereğini yapar. Çünkü kitlelerin nasıl ve nereye yönlendirileceği belli olmaz. Kontroldan çıkabilir. Bu gösteriler Türkiye’yi sıkıntıya da sokar. Sınır ötesi operasyon olayı uluslararası arenaya taşır. Zaten PKK’nın istediği de budur. Sonra birileri diyecektir ki, oraya barış gücü askeri gönderelim. Olay uluslararası arenaya taşındığı zaman Türkiye bundan zararlı çıkar. Siyasi irade sınır ötesi operasyon yapalım derse ben buna hayır derim.”
Terörün her türlüsünü kınıyoruz
Diyanet-Sen’den yapılan yazılı açımlamada ise son zamanlarda gerek askerlere, gerekse sivil halka karşı gerçekleştirilen terör olaylarının milleti derinden üzdüğü belirtilerek, “Ne adına olursa olsun askerimize ve milletimize karşı düzenlenen bu tür hain saldırılar asla amacına ulaşamayacak, ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne zarar veremeyecektir” denildi.
Açıklamada, huzur ve güven ortamını bozarak, korku ve panik havasının oluşturulmaya çalışıldığı şu günlerde gerek sivil toplum örgütleri, gerekse medyanın sağduyulu bir tavır ortaya koyarak hainlere amaçlarına asla ulaşamayacaklarını bir kez daha göstermesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada “Diyanet-Sen olarak devletimizin üniter yapısına, milletimizin birlik ve beraberliğine yönelen bu hain saldırıları ve arkasındaki güçleri şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Saldırılarda şehit olanların ailelerine başsağlığı yaralılara acil şifalar diliyoruz” ifadeleri yer aldı.
|
Hasan Hüseyin KEMAL
/ İSTANBUL
10.06.2007
|
|
|
Genelkurmay’dan düzeltme açıklaması |
Genelkurmay Başkanlığı, önceki gece yaptığı “teröre karşı kitlesel refleks” çağrısı ilgili yeni bir açıklama yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
‘’Bir siyasi partinin internet sitesinde, Genelkurmay Başkanlığının 8 Haziran 2007 tarihli açıklamasındaki bazı ifadeler kullanılarak, açıklamanın Diyarbakır’da adı geçen siyasi parti tarafından düzenlenen mitinge katılımı teşvik ettiğini çağrıştıran ifadelere yer verilmektedir.
Ayrıca, Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın daha önce 12 Nisan ve 27 Nisan 2007 tarihlerinde yapmış olduğu basın toplantısı ve açıklamalarının mitingler öncesine rastlamasına benzer anlamlar yüklenerek, bu mitingleri adeta Genelkurmay Başkanlığının organize ettiği şeklinde kanaat oluşturulmaya çalışılmaktadır. Sitede yer alan bu yorumlar gerçeği yansıtmamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir siyasi parti ile ilişkisi olamayacağı gibi, Silahlı Kuvvetlerce ulusumuzun tümüne yapılan ‘teröre karşı toplumsal refleksimizi gösterme’ çağrısı belirli gruplara veya kesimlere mal edilemez. Bu çağrıda kastedilen toplumsal tepkinin, kesinlikle şiddet içermeyen demokratik kurallar içerisinde gösterilmesidir. Kamuoyunu etkileme amaçlı ve Silahlı Kuvvetlere zarar verici bu türden yorum ve iddialara yüce Türk Ulusunun itibar etmemesi önem arz etmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.’’
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
İncirlik'e uzatma kararnamesi |
Dışişleri Bakanlığı, İncirlik Hava Üssünün kullanım süresinin uzatılmasına ilişkin kararname taslağını hükümete iletti. ABD’nin İncirlik Üssünü kullanım süresi 23 Haziran 2007’da doluyor. Bu sürenin uzatılması için Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç duyuluyor.
ABD’nin İncirlik Üssünü kullanım süresi 23 Haziran 2007’da doluyor. Bu sürenin uzatılması için Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç duyuluyor. Diplomatik kaynaklar, İncirlik Üssü’nün kullanım süresinin uzatılması için her yıl karar alındığını hatırlatarak, bunun rutin bir uygulama olduğunu belirtti. Hükümete gönderilen kararname taslağında kullanım süresinin uzatılmasının sebeplerini anlatan bir not da bulunuyor. ABD, İncirlik Üssünü 23 Haziran 2003’ten beri BM Güvenlik Konseyi’nin kararları çerçevesinde, Irak ve Afganistan operasyonlarına lojistik sağlamak amacıyla kullanıyor. Üssün kullanımına ilişkin kararname her yıl yenileniyor.
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
Sarkozy’ye Türkiye uyarısı |
AB dönem başkanlığını devralacak olan Portekiz Başbakanı Jose Socrates, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye, ‘’AB, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini kararlılıkla sürdürmeli’’ dedi.
Dönem başkanlığını 1 Temmuz’da Almanya Başbakanı Angela Merkel’den devralacak olan Socrates, Reuters’a verdiği demeçte, ‘’Sarkozy’nin bunu anlaması gerektiğini’’ vurguladı. Socrates, bu ilkeden ödün vermeksizin, Sarkozy’nin kaygılarının giderilebileceğini de ifade etti.
Sarkozy’nin, Le Figaro gazetesine verdiği demecinde, Aralık’ta yapılacak olan AB zirvesinde, ‘’Türkiye ile ilgili olarak tam üyelik stratejisine artık devam edilmemesini önereceğini’’ belirtmesine ilişkin görüşlerini açıklayan Socrates, ‘’AB, Türkiye’ye kapıyı kapatmamalı’’ dedi.
AB’nin Türkiye ile müzakere sürecini ‘’devam ettirmesi gerektiğini’’ belirten Socrates, bu müzakerelerin de aceleye ve telaşa düşmeden, vefakarlıkla devam etmesi görüşünü dile getirdi. Socrates, tam üyelik müzakerelerine devam edilmesine ‘’sadık kalınması şartıyla,’’ Sarkozy’nin kaygılarının giderilebileceğini de ifade etti. Portekiz başbakanı, Sarkozy’nin kaygılarının nasıl giderilebileceğine ilişkin ayrıntıya girmedi.
Portekiz’in dönem başkanlığını devralması hazırlıklarına katılan, adı açıklanmayan bir yetkili ise, ‘’AB’nin, kapıyı Türkiye’nin yüzüne çarpmayla kazanabileceği bir şey yok. Türkiye’nin, katılım sürecinde Avrupa tipi laik, liberal bir demokrasiye doğru evrilmesi konusunda cesaretini kırmamalıyız’’ dedi.
|
/ LİZBON
10.06.2007
|
|
|
KESK Başkanı: Krizin çözümü demokraside |
KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, siyasal krizin çözümünün, her alanda köklü demokratik dönüşümün sağlanmasıyla mümkün olduğunu belirterek, siyasal alanda acilen demokratikleşme süreci başlatılması gerektiğini söyledi.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB ortak basın toplantısı düzenledi. TMMOB Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda, katılımcı kuruluşlar adına ortak açıklamayı KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul yaptı. Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Tombul, siyasette, ekonomide, sokaklarda ve toplumsal yaşamın her alanında gerilim ve krizin giderek tırmandığını ifade etti. Tombul, bu gerilimin toplumun iradesini parlamentoya yansıtmayan bir seçimle ve herhangi bir geçici düzenlemeyle aşılamayacağının görüldüğünü belirterek, siyasal krizin çözümünün, her alanda köklü demokratik dönüşümün sağlanmasıyla mümkün olduğunu anlattı. Krizin çözümü için siyasal alanda acilen bir demokratikleşme süreci başlatılması gereğini vurgulayan Tombul, ‘’Bunun için seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası derhal değiştirilmelidir. Temsil sistemi, yasaklardan ve eşitsizliklerden arındırılarak demokratik bir içerikle yeniden düzenlenmelidir. Tüm toplum kesimlerini siyasetin içine doğrudan davet eden bir yaklaşım sür’atle hayata geçirilmelidir’’ diye konuştu. Tombul, son günlerde Türkiye’nin dört bir tarafının yeni cenazeler ile sarsıldığını, ağlayan tüm annelerin acısının yürekleri yaktığını belirterek, ‘’Son 20 yılı aşkın bir süreç bu sorunun şiddete dayalı politikalarla çözülemeyeceğini göstermiştir. Silahların konuştuğu ortamlarda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Biz bütün sorunlarda olduğu gibi bu sorunun da barışçıl ortamda ve demokratik yöntemlerle çözülebileceği inancını taşımaktayız’’ dedi. Tombul, çözümünün, eşit, özgür, bağımsız, demokratik ve laik bir Türkiye’de bir arada kardeşçe hayat anlayışının egemen olmasından geçeceğini ifade etti.
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
10 bin cami imamsız |
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, ülke genelindeki 10 bin camide din görevlisinin bulunmadığını söyledi. Bardakoğlu, “TBMM’de bulunan siyasî partilerin kabulü ve Cumhurbaşkanının onayı ile önümüzdeki aylarda özellikle kırsal kesimi kapsayan bölgelere, 6 bin civarında sözleşmeli din görevlisi alınacak” dedi.
Personel içi eğitim seminerine katılmak için Bartın’a gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Vali İsa Küçük ve Belediye Başkanı Ahmet Altıntel’i makamında ziyaret etti. Prof. Dr. Bardakoğlu, son günlerde yaşanan terör olaylarını değerlendirirken, basın mensuplarının da sorularını cevapladı. Türkiye’de 10 bin camide kadro ve din görevlisinin olmadığını belirten Bardakoğlu, “Allah nasip ederse bu yıl içerisinde 6 bin din görevlisini sözleşmeli olarak işe alacağız. İşe alınacak olan din görevlilerini bilhassa köy ve mezralardaki camilere almayı düşünüyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak kanun tasarımız vardı. Meclis’te tüm partilerin ortak temennisiyle geçti” dedi.
|
/ BARTIN
10.06.2007
|
|
|
Köprüyü havaya uçuracaklardı |
İzmir’in Buca ilçesinde otoyolda köprü altına uzaktan kumandalı bomba yerleştirmek istedikleri iddia edilen 2 kişi, polis tarafından gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Buca İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, araçlarını otobanda park etmiş 2 kişinin köprü üzerine kablo çektiğini görerek şüphelendi. Polisi görünce otomobile binerek ormanlık alana doğru kaçmaya başlayan şahıslar, polis ekipleri tarafından durduruldu. Takviye ekiplerin gelmesiyle gözaltına alınan 2 kişinin Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü öğrencileri B.D (21) ve İ.K. (21) olduğu tespit edildi. Yapılan araştırmada şahısların köprü ayağına bomba koymak için uzaktan kumandalı bomba düzeneği hazırladığı belirlendi.
Terörle Mücadele Şubesi ekiplerine teslim edilen 2 kişinin sorgusu devam ederken, 1 kişi de aranıyor.
|
/ İZMİR
10.06.2007
|
|
|
Bolu’da trafik kazası 7 ölü, 1 yaralı |
Bolu’da yolcu otobüsü ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 7 kişi öldü, 1 kişi ağır yaralandı.
Gece saatlerinde D-100 kara yolunda Ankara’dan İstanbul yönüne gitmekte olan Tekin Karlı yönetimindeki 34 LAY 25 plakalı yolcu otobüsü, Filiz Makarna mevkindeki kavşakta, sürücüsünün kimliği belirlenemeyen 14 DZ 292 plakalı otomobille çarpıştı. Yolcu otobüsü otomobili metrelerce sürükledikten sonra durabildi.
Kazada, 7 kişi olay yerinde öldü, 1 kişi de ağır yaralandı. Yaralı, Bolu Köroğlu Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.
Otomobil içinde sıkışan cesetleri, Bolu Belediyesine ait kaza kırım ekipleri hurda haline gelen aracı parçalayarak çıkarttı.
Otobüste bulunan yolcular ise başka otobüslerle İstanbul’a gönderildi. Otobüs yolcuları, otomobilin bir anda otobüsün önüne geçtiğini belirterek, ‘’Otobüs, otomobile çarptı ve otomobil sürüklenmeye başladı. Otobüsün otomobile çarpmasıyla birlikte, otobüs sağa sola gitmeye başladı. Biz otobüsün devrilmesinden çok korktuk. Otobüs daha sonra, güçlükle durdu. Devrilmiş olsaydı büyük bir facia yaşanacaktı’’ diye konuştular.
|
/ BOLU
10.06.2007
|
|
|
Geçici listeler açıklanacak |
YSK, milletvekili geçici aday listelerini, bugün radyo, televizyon ve Resmî Gazete’de yayımlayacak. YSK’nın seçim takvimine göre, geçici aday listelerine en son 11 Haziran Pazartesi günü itiraz edilecek.
YSK’nın seçim takvimine göre, geçici aday listelerine en son 11 Haziran Pazartesi günü itiraz edilecek. 19 Haziran Salı günü ise YSK’ca milletvekili kesin aday listeleri seçim çevreleri itibariyle ilân edilmek üzere; il seçim kurullarına, Resmî Gazete, radyo ve televizyonda yayınlanmak üzere ilgili mercilere gönderilecek. Seçim çevrelerine ilişkin kesin aday listeleri il seçim kurullarına gönderilecek. YSK tarafından birleşik oy pusulası basımına; basım tamamlandıkça bir plan dahilinde dağıtımına başlanacak. Gümrük kapılarında kullanılacak oy pusulalarının basımı ve diğer araç ve gereçlerle birlikte ilgili seçim kurullarına gönderilmesine başlanacak. 20 Haziran Çarşamba günü de milletvekili kesin aday listeleri (bağımsızlar dahil) radyo, televizyon, Resmî Gazete ve illerde ilân edilecek.
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
Gül ve Saygun Irak’ı görüştü |
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Irak konusundaki gelişmeleri değerlendirmek üzere önceki gün bir araya geldi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, önceki gün öğleden sonra Dışişleri Bakanlığında yapılan görüşmeye Türkiye’nin Irak Özel emsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol da katıldı. Toplantının Irak odaklı olduğunu vurgulayan diplomatik kaynaklar, Kerkük konusu, Irak’ın geleceği gibi Irak’la ilgili bütün konuların görüşmede masaya yatırıldığını belirtti.
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
Şehitler son yolculuğuna uğurlandı |
Siirt-Şirvan karayolunda teröristlerce döşenen mayının patlatılması sonucu şehit olan Jandarma Astsubay Mustafa Kömürcü ve Jandarma Komando Er Tolga Kargıoğlu memleketlerinde düzenlenen törenlerin ardından son yolculuklarına uğurlandı.
Şehit olan Jandarma Astsubay Mustafa Kömürcü, memleketi Gaziantep’in Islahiye ilçesinde gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Binlerce kişinin katıldığı törende terör bir kez daha lanetlendi.
Jandarma Komando Er Tolga Kargıoğlu da memleketi Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde düzenlenen törenin ardından son yolculuğuna uğurlandı. Ellerinde bayraklarla törene katılan binlerce vatandaş, teröre lanet yağdırdı.
|
/ GAZİANTEP/OSMANİYE
10.06.2007
|
|
|
Sınav var, sessiz olun |
Çevre ve Orman Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nın (ÖSS) yapılacağı günlerde düğün, nişan gibi cemiyet faaliyetlerinde gürültü sınırlaması getirilmesi gerektiğini bildirdi.
Çevre ve Orman Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, OKS ve ÖSS’de gürültü kirliliğinin önlenmesine ilişkin bir genelge yayınlandığı kaydedildi. Genelgede, susturucu gibi ses giderici özellikleri olmayan taşıtların seçim propaganda ve faaliyetlerinde kullanılmaması, korna, hoparlör gibi cihazlarla ayrıca gürültü yapılmaması gerektiği ifade edildi.
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
Tuğcu emekliye ayrılıyor |
Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, 12 Haziranda yaş haddinden emekliye ayrılacak.
Anayasa Mahkemesi’nin 46 yıllık tarihinde ilk kadın başkan olan Tuğcu, bu görevi 25 Temmuz 2005 tarihinden beri sürdürüyor. Tuğcu’nun yaş haddinden emekliye ayrılmasının ardından belirlenecek bir günde Anayasa Mahkemesi Başkanlığı için seçim yapılacak.
Anayasa Mahkemesi Başkanı, yüksek mahkemenin 11 asıl üyesi arasından seçiliyor. Başkan adaylığı için resmî başvuru yapılmıyor. Asıl üyelerden başkanlığı düşünenler, diğer üyelere şifahen adaylığını bildiriyor.
Gizli oylamayla yapılan seçimde üye sayısının salt çoğunluğu olan 6 üyenin oyunu alan aday, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak seçilmiş oluyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı, 4 yıl için seçiliyor. Ancak, seçilen başkanlar, yaş haddi geldiğinde bu süreyi tamamlamadan emekliye ayrılıyor.
|
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
‘Öğrenciye baskı yapılmamalı’ |
OKS ve ÖSS sınavlarının yaklaşması öğrencileri strese soktu. Birçoğunda stres sebebiyle uyku bozuklukları yaşanmaya başladı. Strese girerek yorgun düşen bazı öğrenciler, çareyi eczanelerde satılan ve strese iyi geldiği iddia edilen ilaçlarda aramaya başlıyor.
Yeni Asya’ya konuşan Simetri Dershanesi Eğitim Uzmanı ve Rehberlik öğretmenleri Yüksel Şen, Melike Yurtoğlu ve Hilal Bayındır öğrencilerde kaygının olmasının normal olduğunu, kaygı yüzünden öğrencilerin telâşa düşmemeleri gerektiğini söyledi.
KAYGILANMAK NORMAL
Eğitim uzmanı Yüksel Şen “Kaygının belirli bir düzeyde yaşanması doğaldır, çünkü bu kaygı motive edicidir ve performansın yükselmesine yardımcı olur” diyerek kaygının başarıyı çok fazla etkilememesi gerektiğini belirtti. Ailenin, çevrenin beklentileri ve baskılarının da öğrenci üzerinde büyük bir stres ve kaygıya yol açtığını, bundan kurtulmak için öğrencinin kendisine olan güvenini artırması gerektiğini kaydeden Şen, “Öğrenci kendisini başarılı ve yeterli görürse, başarılı olması mümkündür. Kendisini başarısız ve yetersiz olarak görürse bildiği soruları dahi cevaplandıramayabilir. Bu öğrencinin kendisini nasıl gördüğüyle alâkalı aslında” şeklinde konuştu ve öğrencilerin kaygıyı kabullenmelerini, ancak onu yenebileceklerine de inanmaları gerektiğini belirtti.
PSİKOLOJİK HAZIRLIK ÖNEMLİ
Motive olmak için ilâç alınmasının, farklı besinlerin tüketilmesinin yanlış olduğunu söyleyen Melike Yurtoğlu “Öğrenci kendisini sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak hazırlamalı; olumsuz düşüncelerden kendisini arındırmalı. Çok fazla kendini yormamak kaydıyla fiziksel hareketler, ufak yürüyüşler, boyun kaslarını gevşetici hareketler ilâç almaktansa rahatlama adına daha doğru hareketlerdir” biçiminde konuştu. Doktor kontrolünde vitaminlerin alınmasının da öğrencilere avantaj sağlayabileceğini belirten Yurtoğlu, “Ders çalışmaktan gözlerin ağrıması, beynin yoğun çalışması ve stres, vücutta vitamin kaybına neden oluyor. Doktor kontrolünde vitamin alınması ilaç kullanımından daha faydalıdır” dedi.
ANNE-BABA DAYATMASI ZARARLI
“Anne-babalar kendi hayatlarında çok isteyip yapamadıklarını, kendi başarısızlıklarını çocuklarının başarmasını istiyorlar. ‘Biz okuyamadık sen oku’ şeklinde yönlendirmeler yapılıyor, ancak çocuğun ilgi alanına dâhil olmayan alanlara yönlendirmeler yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum” diyen Hilal Bayındır, “Belki çocuk farklı alanlarda başarılı olabilir. Yani öğrenci belki iktisat-işletme alanlarına ilgilidir, anne-babanın ‘illâ tıp okuyacaksın, hukuk okuyacaksın’ şeklinde dayatmaları olmamalıdır” dedi.
Sınava bir hafta kala öğrencilerin her gün deneme sınavı çözerek ne bildiklerinin farkına varmaları, bilmediklerini tamamlamaya çalışmaları gerektiğine değinen uzmanlar “Uyku düzenlerine, beslenme alışkanlıklarına dikkat etsinler. Düşünce sistemlerini de pozitif olarak ayarlasınlar. Hiç bilmedikleri konulara son hafta değinmekten ziyade bildikleri ancak kısmen eksik oldukları konulara ağırlık versinler. Orta derecede bildiklerini iyiye yaklaştırsınlar; iyi olarak bildiklerini de deneme sınavlarıyla pekiştirsinler” görüşünde birleşiyor.
|
Ahmet İhsan KAYA
/ ANKARA
10.06.2007
|
|
|
En uzak kuasar keşfedildi |
Gökbilimciler, Dünya’dan 13 milyar ışık yılı uzakta şimdiye dek tesbit edilen en uzak kuasarı keşfetti.
Fransa’nın Bilimsel Araştırma Merkezinden yapılan açıklamada, Hawaii’deki Mauna Kea’da kurulu teleskop kullanılarak Kanada’nın Ottava Üniversitesinde bir ekip tarafından yapılan gözlemle keşfedilen kuasara “CFHQS J2329-0301” adı verildiği belirtildi. Bu gözlem sırasında çok uzakta üç kuasar daha keşfedildiği ve bütün bu kuasarların, 13,7 milyar yaşında olduğu tahmin edilen Kâinatın en eski cisimleri olduğu kaydedildi.
Kanada Gökbilim Vakfının yıllık konferansı sırasında sunulan bu keşifler, Astronomical Journal dergisinin gelecek sayısında da yayımlanacak. Merkezinde aşırı derecede yoğun bir karadelik bulunan kuasarlar, birer galaksi olarak kabul ediliyor. Karadeliği çevreleyen madde diğer maddeleri buraya çektiği, ısındığı ve çok parlak hale geldiği için, çok uzaktaki kuasarları gözlemleme imkânı artıyor.
|
/ PARİS
10.06.2007
|
|
|
Herkesin ‘aile hekimi’ olacak |
Sağlık Bakanlığı tarafından Düzce’de başlatılan “Aile Hekimliği” 2009 yılına kadar Türkiye’nin tamamında uygulanacak. Sağlık Bakanlığı tarafından Düzce’de başlatılan “Aile Hekimliği” 2009 yılına kadar Türkiye’nin tamamında uygulanacak.
2004 yılında bir ilde hayata geçirilen proje alınan başarılı sonuçlardan sonra uygulamanın kapsamı genişletildi. Düzce’ye daha sonra 11 il dahil edilerek 9 milyon kişiye birebir sağlık hizmeti verilmeye başlandı.
Aile Hekimliği’nin uygulandığı illerde alınan sonuçların değerlendirilmesi ve bundan sonraki hedeflerin belirlenmesi amacıyla Bolu’da bir toplantı yapıldı. Toplantı ile ilgili bilgi veren Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turhan Buzgan, Düzce’den sonra 11 ilde uygulanan Aile Hekimliği’ne 13 ilin daha eklendiğini söyledi. Buzgan, “Önümüzdeki süreçte Sinop’tan başlayarak diğer illerde de uygulamaya geçtiğimiz de toplamda 16 milyon nüfusa ve 24 ile ulaşmış olacağız. Yeni pilot illerle pilot uygulamanın daha önce başladığı illeri ve konu ile ilgili uzman ve yöneticiler bir araya getirmek amacıyla yapılan bir toplantı. Hem uygulamanın olduğu illerde durumu değerlendirmesini yapmak ve sistemle ilgili bilgilerin aktarılması için bir araya geldik. Sistemin uygulanmasında durumun gözden geçirilmesi ile ilgili bir toplantı. Vatandaşın daha iyi bir sağlık hizmeti almak için yapılan bir uygulama. Bu tür uygulamalar da birkaç esasla hareket edip uygulama sonuçlarını gördükten sonra yaygınlaştırmak gerekiyor. Sonuçta vatandaş ve sağlık çalışanlarının memnuniyeti bizim için çok önemli. Yaptığımız tüm anketlerde aile hekimliğine geçtikten sonra bu memnuniyetin arttığını tesbit ettik. Temel sağlık göstergelerinde olan etkisi tabi kısa vadeli göstergeler. Bazı uzun vadeli göstergeler vermesi için yıllar geçmesi gerekiyor. Örneğin aşılama oranları gibi bulaşıçı hastalıkların azalması gibi bebek, gebe takiplerini daha iyi olması ve bunların istatistiklere yansıması birinci basamağa başvurunun artması gibi göstergeye baktığımızda hepsinde olumlu şeyler oldu. Maliyet açısından baktığımızda da maliyeti etkin ve sürdürülebilir bir uygulama olduğunu gördük ve diğer illere de yaygınlaştırmaya başladık. “ diye konuştu.
|
/ DÜZCE
10.06.2007
|
|
|
Dünyanın elektriği uzayda üretilecek |
NASA’nın da içinde olduğu proje kapsamında uzayda elektrik enerjisi üreterek dünyada kullanmak için proje hazırlandı.
Küresel ısınma ve dünya nüfusunun artması sebebiyle enerji kaynaklarının kısıtlı hale gelmesi bilim adamlarını yeni arayışlara yönlendirdi. NASA’nın da içinde olduğu proje kapsamında uzayda elektrik enerjisi üreterek dünyada kullanmak için proje hazırlandı. Güneş ışınlarından üretilecek enerji, dünyaya mikroviyole ışınları ile yansıtılarak, kurulacak istasyonlarda elektriğe dönüştürülecek. Bu sayede sera gazlarının küresel ısınmaya etkisi de yok edilecek. Pennsylvania Üniversitesi Mekanik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Noam Lior, yaptığı açıklamada, 35 yıl önce düşünce olarak doğan uzayda güneş ışınlarından elektrik enerjisi elde etme ve bunu dünyaya ileterek kullanma düşüncesinin projeye dönüştüğünü söyledi. Projenin hayata geçirilmesinin önündeki tek engelin para olduğunu ifade eden Lior, kaynak bulunması halinde 15 yıl içerisinde uzayda üretilecek enerjinin dünyada elektrik olarak kullanılabileceğini vurguladı. Lior, başta ABD, Japonya, Fransa, Almanya olmak üzere uzay araştırması yapma kapasitesine sahip bütün ülkelerin projeyle ilgilendiğini söyledi.
DÜNYANIN ENERJİ KAYNAKLARI
Dünya nüfusunun 50 yıl içerisinde ikiye katlanmasının beklendiğini belirten Lior, bu sebeple enerji kullanımının da üç kat artacağını kaydetti. Enerji tüketiminin son 20 yılda iki kat arttığını vurgulayan Lior, ‘’Yeryüzündeki enerji kaynakları, tahminen yüz yıl daha yeter’’ dedi. Dünyada enerji üretiminin küresel ısınmaya etkisi sebebiyle muhalif eylemlerin başladığını belirten Lior, buna karşın gelişen uzay teknolojileri ve enerji çevirme sistemlerindeki gelişmelerin, uzayda enerji üretiminin cazibesini artırdığını söyledi. Lior, ‘’Uzayda elektrik üretimiyle sera gazlarının atmosfere olumsuz etkisi yok edilecek. Ayrıca uzayda ısı çok düşük olduğu için güneş ışığı mümkün olan en etkili şekilde elektriğe çevrilebilir. Isı çok düşük olduğu için yüzde yüz oranında daha etkili üretim yapılabilir’’ diye konuştu.
Uzayda, nükleer enerji de üretilebileceğine işaret eden Lior, bununla ilgili tehlikelerin henüz tam olarak tesbit edilememesi sebebiyle ülkelerin çekinceleri olduğunu bildirdi. Lior, güneş ışınlarından yararlanma konusunda ise ülkelerin hem fikir olduğunu kaydetti.
UZAY BOŞLUĞUNDA VEYA AYDA
Güneş enerjisinden yararlanabilmek için uzaya gönderilecek istasyonların uzay boşluğuna bırakılabileceğini ya da aya yerleştirilebileceğini belirten Prof. Dr. Noam Lior, şöyle devam etti:
‘’NASA, en uygun yerin ekvatorun 35.785 kilometre üzerindeki yörünge olduğunu açıkladı. Oradan geniş kitlelere enerji transferinin daha uygun olacağını söyledi. Bir diğer seçenek olarak kutup yörüngeleri araştırılıyor. Ay da diğer önemli bir alternatif. Oradan çıkarılabilecek madenlerle istasyonun inşası çok daha ucuz ve kolayca yapılabilir. Dünyadan ayın sürekli aynı yüzünün görülmesi ve ayda bulunan demir magnezyum gibi madenler ve az da olsa bulunan oksijen ve diğer gazlar, hem istasyonun yapılmasına hem de üretim için gerekli olan yakıtın bulunmasına uygun bir ortam sağlıyor. Ayda, güneş ışınlarından elde edilecek enerji, yeryüzünde üretilen her türlü enerjiden daha etkili olacaktır. Ay toprağı aynı zamanda izotop barındırdığı için enerji istasyonlarında yakıt olarak da kullanılabilir. 20 tonluk izotop ile ABD’ye bir yıl yetecek elektrik üretilebilir.’’
ENERJİNİN DÜNYAYA TRANSFERİ
Uzayda üretilecek enerjinin dünyaya transferi için çeşitli yöntemler kullanılabileceğini belirten Lior, bu yöntemler içerisinde en uygununun mikroviyole ışınlarıyla yeryüzüne yansıtılması olduğunu kaydetti. Bu konuda fikir birliği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Noam Lior, ‘’Dünya yüzeyine yansıtılan enerji, antenler sayesinde alınacak ve ışınlar elektrik enerjisine konvektörler sayesinde çevrilecek’’ dedi.
Uzayda üretilen enerjinin mikroviyole ışınlarıyla transferinin prensip olarak onaylandığını kaydeden Lior, ‘’Bu naklin yapılabilmesi için, ışınların diğer bütün dalga boylarından 1 ghz fazla olması gerekir. Ve kullanılacak bandın halen kullanılmakta olan kablosuz iletişim frekanslarına etki etmemesi gerekir’’ diye konuştu.
Prof. Dr. Lior, enerji transferine alternatif yöntemin de lazer ışınları olduğunu vurguladı.
|
/ ANTALYA
10.06.2007
|
|
|
Gerçek bir “yuva”ya kavuşacaklar |
SHÇEK tarafından, ekonomik sebeplerle devlet koruması altında yuvalara bırakılan çocukların, aileleri yanında bakımlarını sağlamak ve bu sebeple yeni çocukların yuvalara terkini önlemek amacıyla başlatılan “Aileye Dönüş ve Aile Yanında Destek Projesi’’ olumlu sonuçlar vermeye başladı.
SHÇEK’e bağlı yurt ve yuvalarda devlet koruması altında bulunan 20 bin çocuktan, 12 bininin ekonomik sebeplerle öz aileleri tarafından devlet koruması altına bırakıldığı dikkate alınarak 2005 yılında uygulanmaya başlanan ‘’Aileye Dönüş ve Aile Yanında Destek Projesi’’ devam ediyor. SHÇEK verilerine göre, yuva ve yurtlardaki çocukların, öz ailelerine nakdi yardım yapılarak, çocuğun gelişimi için yuva ve yurt ortamından çok daha sağlıklı olan kendi ailelerinin yanında bakımını temin etmek ve muhtaçlık sebebiyle devlet korumasına yeni çocuk bırakılmasının önüne geçmek amacıyla başlatılan projede, İstanbul’da 394, Ankara’da 159, İzmir’de 195 olmak üzere, Türkiye genelinde bugüne kadar 3 bin 326 çocuğun yeniden aileleri yanına dönmeleri sağlandı.
AİLELERE ÇOCUK BAŞINA
178 YTL YARDIM YAPILIYOR
SHÇEK İzmir İl Müdürü Zekeriya Ertaş, yaptığı açıklamada, kurum olarak mümkün olduğunca çok çocuğun, aileleri yanında bakımını sağlamayı amaçladıklarını belirtti.
Bunu sağlamak üzere daha önce var olan nakdi yardım miktarının, projeyle son iki yıldır önemli ölçüde artırıldığını ifade eden Ertaş, ‘’Projeyle koruma altına alınmış ve kurumda bakılan çocuklar için en çok iki çocuğa kadar çocuk başına 178 YTL nakdi yardım yapılıyor" dedi.
|
/ İZMİR
10.06.2007
|
|
|
Alerjik hastalıklara dikkat |
Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden yapılan açıklama ile vatandaşlar alerjik hastalıklara karşı uyarıldı.
Mevsimsel alerjenlere dikkat çeken Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz (KBB) anabilim dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Keleş, tabiatta 20 bin civarında alerjen maddenin bulunduğuna dikkat çekerek, bunlardan daha çok solunum yolu ile alınanların bölgede etkili olduğunu söyledi. Alerjen maddelerin tesbitini yaparak bu tip alerjenlerden etkilenen hastalara yardımcı olmaya çalıştıklarını anlatan Keleş, bu aylarda dikkatli olunması gerektiğini kaydetti.
Özellikle sabah saatleri ve rüzgârlı havalarda polenlerin yoğun olduğunu ve bu zamanlarda dışarı çıkılmaması uyarısında bulunan Keleş, “Bu durumlarda dışarı çıkma zorunluluğu varsa hassas kişilerin maske takması daha iyi olur. Yine evdeki tozlara dikkat edilmesi, yatak çarşafları ve yastıkların haftada bir 60 derecede yıkanması lâzım. Mümkünse her gün duş alınmasında da fayda vardır” dedi.
Bu tür rahatsızlıkların daha çok gençlerde olduğuna değinen Keleş, genetik olarak anne ve babadan da geçebileceğini ve hastalığa ileriki yaşlarda vücudun bağışıklık kazanacağını da sözlerine ekledi.
|
/ ELAZIĞ
10.06.2007
|
|
|
|