Hükümet inisiyatifi elden kaçırdı
AB Uyum Yasaları ile birlikte askerin siviller üzerindeki etkisi azalmaya yüz tutmuşken, hükümetin seçim telâşı ile milliyetçi bir söyleme kayması ve AB reformlarını unutması Türkiye’de yine eskimeyen bir hastalığı tekrar canlandırdı: Asker inisiyatifi ele geçirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile gerginleşen ortamda görüşlerini 12 Nisan’da Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda düzenlediği basını bilgilendirme toplantısı ile izah eden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, başta Kuzey Irak meselesi olmak üzere PKK, 14 Nisan mitingi, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bir çok konuda görüşlerini açıkladı.
Daha sonraki açıklamalara kaynak teşkil eden bu konuşmada terör örgütünün Mayıs ayından itibaren faaliyetlerini yoğunlaştıracağına dair istihbarat bilgileri edindiklerini ifade eden Büyükanıt, Kuzey Irak’a operasyon yapmak istediklerini ancak bunun için siyasî kararın ortaya çıkması lâzım geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile elektriklenen ortam 27 Nisan gecesi yayınlanan “e-muhtıra” ile zirveye çıktı. Genelkurmay sitesinden yapılan açıklamada, laikliğin aşındırılmak istendiği, küçük çocukların ilâhî söylediği, Kutlu Doğum faaliyetleri ile birlikte “Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticaî anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir” denildi.
E-muhtırada Büyükanıt’ın 12 Nisan 2007 konuşmasında kullandığı “Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” cümlesine yapılırken Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkesin “Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı” olduğu ve “öyle kalacağı” açıklandı.
Artan terör olayları sonrası Güneydoğuda Şırnak ve Hakkari çevresinde “Geçici Askeri Güvenlik Bölgesi” ilân edildiği açıklandı. Açıklamanın yapıldığı sırada bir televizyon kanalının canlı yayınına konuşan Erdoğan’a konu sorulunca söz konusu gelişmenin kendi bilgileri dahilinde olduğunu, yetkiyi kendilerinin verdiğini ifade etti.
Ancak daha sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan yeni bir açıklamada, güvenlik bölgesi ile ilgili izin almaya gerek olmadığı ima edilerek, “Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşların can ve mal güvenliği bakımından girilmesinde sakınca görülen atış alanları ile tatbikat bölgelerini, 2565 Sayılı Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu gereğince atış ve tatbikatın devam ettiği belirli süreler için kara, deniz ve hava askeri güvenlik bölgesi olarak ilân etmeye yetkilidir” ifadeleri ile bir nev'î bu yetkinin zaten kendilerinde olduğunu bunun için izin almaya gerek olmadığı belirtildi.
8 Haziran akşamı internet sitesinden yayınlanan açıklamada ise yine Büyükanıt’ın 12 Nisan 2007 tarihinde yapmış olduğu basın toplantısına atıf yapılarak son zamanlarda artan terör olaylarına bu tarihte yapılan açıklamada dikkat çekildiği hatırlatıldı.
Açıklamada, “Her fırsatta, yurt içinde ve yurt dışında barış, özgürlük ve demokrasi gibi insanlığın yüksek değerlerini, terör örgütüne paravan olarak kullanan kişi ve kuruluşların, bu olayların gerçek yüzlerini görme zamanı artık gelmiştir” ifadeleri ile bir kısım kurum ve kuruluşlar zan altında bırakılırken millete yönelik bir çağrı da yapıldı.
“Türkiye Cumhuriyeti, ulusal ve üniter yapısının, çağ dışı bir yapı olduğunu düşünen bir yaklaşım ile karşı karşıyadır. Ulusumuzun bu tehlikeli yaklaşımı fark etmek zorunluluğu vardır ve olmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin beklentisi; bu tür terör olaylarına karşı, yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir” ifadeleri ile halkın daha aktif bir rol alması istendi.
Bu süreç içinde bütün bunlar yaşanırken hükümet kanadından askere her türlü desteğin verildiği, terör konusunda askerle aynı düşünüldüğü açıklamaları dışında ciddî anlamda bir girişim olmadı.
22 Temmuz seçimleri yaklaşırken cumhurbaşkanlığı seçimleri ile başlayan ve her geçen gün zirveye tırmanan gerginlikle askerin sivil siyaset üzerinde eskiye oranla daha fazla etkili olmaya başladığı, AB uyum yasaları ile gerçekleşen demokratikleşme havasının kötüye gittiği açıkça ortaya çıktı.
Artık inisiyatif askerin elinde. Hükümet ise 22 Temmuz seçimlerine kazasız belâsız ulaşmanın arzusunda. Ancak gidişat 22 Temmuz’a kadar yeni gelişmelerin olacağı yönünde kuvvetli sinyaller veriyor. Uzmanlar Hükümetin gereksiz korku ve evhamları aşarak elinden kaçan inisiyatifi tekrar ele geçirmesi için harekete geçmesini istiyorlar.
[email protected]
|