İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’de sistemi sorgulayanların suçlu ilân edildiklerini savundu. HRW’nin Avrupa ve Orta Asya Bölümü Yönetici Müdürü Holly Cartner imzasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen mektupta, Türkiye’de ifade özgürlüğü üzerinde devam eden sınırlamalardan derin endişe duyulduğu, gazeteci ve yazarların görüşlerini açıkladıkları için yargılanması sonucu Türkiye’de “mevcut durum” hakkında kritik sorular soranlara karşı düşmanca bir ortamın oluştuğuna dikkat çekildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), başta TCK 301. ve 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu ile, Türkiye’de sistemi sorgulayanlara karşı düşmanlık oluşturulduğu konusunda hükümeti uyardı.
HRW’nin Avrupa ve Orta Asya Bölümü Yönetici Müdürü Holly Cartner imzasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen mektupta, Türkiye’de ifade özgürlüğü üzerinde devam eden sınırlamalardan derin endişe duyulduğu, gazeteci ve yazarların görüşlerini açıkladıkları için yargılanmasının, Türkiye’de “mevcut durum” hakkında kritik sorular soranlara karşı düşmanca bir ortamın oluşmasına neden olduğuna dikkat çekildi. Daha önce de gönderdikleri mektupta 301. madde ve benzeri maddelerin kaldırılmasını önerdiklerini hatırlatan Cartner, “Ancak durum iyileşmek yerine daha da kötüye gitti. 2005 yılında yargılanan 157 gazeteciye karşılık, 2006 yılında toplam 293 gazeteci, yayıncı ve eylemci yargılanmış. 301. maddeye göre yargılananların sayısı, 2005’te 29 iken, 2006’da 72’ye çıkmış. Başka bazıları da (312., 216., 288., maddeler de dahil olmak üzere) Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Atatürk’e Karşı İşlenen Suçlarla İlgili Kanuna göre yargılanmış” açıklamasında bulundu.
CİDDİ ENDİŞE DUYUYORUZ
Mektupta şu görüşlere yer verildi: “Yazar, gazeteci ve eylemciler hakkındaki ısrarlı suçlama ve yargılamalar, barış yanlısı görüşlerin ifade edilme hakkını ihlal etmenin ötesinde, bu kişiler hakkında düşmanca bir ortam oluşturulmasına da katkıda bulunuyor. Öldürülmeden önce Hrant Dink hakkında üç sefer dâvâ açılmış ve bunların birisi TCK’nın 301. maddesine göre ‘Türklüğe hakaret’ten dolayı altı ay hapis cezasına hükmedilmesiyle sonuçlanmıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, benzer maddelerle suçlanan diğer kişilerin maruz kalabileceği saldırı risklerinden dolayı ciddi olarak endişe duymaktadır.
“Bu davalar Türkiye’nin, ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili temel hakları garanti altına almakla ilgili uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmekte yetersiz kaldığı yolunda ciddi endişelere yol açmaktadır.
“Türk hükümeti, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile getirilen ifade özgürlüğü hakkını tam olarak yerine getirmeye yasal olarak zorunludur.”
|