|
|
|
| |
Türkiye, otomotivde üretim üssü oluyor |
Otomotiv şirketleri, Türkiye’ye yaklaşık 40 yıldır milyarlarca dolarlık yatırım yaptı. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ve şirketlerden derlenen verilere göre, bugün Türkiye’de Ford, Renault, Fiat, Toyota, Honda, Hyundai gibi dünya otomotiv sektörünün önde gelen şirketlerinin önemli yatırımları bulunuyor.
Yaklaşık 40 yıldır Türkiye’ye inanarak yatırım yapan şirketlerin yatırımları bugün milyar dolarları aşarken, otomotiv devleri, üretim anlamında yoğun rekabetin yaşandığı ülkeler içinde, kaliteli üretimiyle öne çıkan Türkiye’ye yatırımlarını sürdürmeyi de planlıyor.
Bugüne kadar otomotiv devleri, büyük yatırımlarla kurdukları fabrikalarda pek çok modelin üretimini gerçekleştirdi. Bunlar arasında; Toyota Coralla, Auris, Renault 9, Renault 11, Renault 21, Renault 19, Megane Sedan, Megane Wagon, Clio Symbol, Honda Civic Sedan, Hyundai Accent Era, Starex, Matrix, Tempra, Tipo, Palio, Albea gibi modeller bulunuyor.
Uzak Doğulu otomotiv üreticisi Toyota da Türkiye’de yatırım yapmayı tercih eden şirketlerden biri. Türkiye’de Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. (Toyota Türkiye) olarak faaliyet gösteren Toyota, Adapazarı’nda kurulan fabrikada bugün Corolla Verso ve Toyota’nın ‘’Altın Çocuğu’’ olarak nitelendirilen Auris modellerinin üretimini gerçekleştiriyor.
Üretimin büyük bir kısmını ihraç eden Toyoto Türkiye, yıllık 150 bin araçlık üretim kapasitesiyle, Toyota’nın Japonya dışındaki en büyük 10 fabrikasından biri olma özelliğine de sahip bulunuyor.
1992 yılında temelleri atılan fabrikada bugüne kadar 7. Nesil Coralla Sedan, 7. Nesil Coralla Wagon, 8. nesil Coralla Sedan 9. Nesil Corolla Sedan, 9. Nesil Corolla Wagon, Yeni Corolla Verso ve son olarak da Auris üretimi gerçekleştirildi. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. Genel Müdürü ve Üst Yöneticisi (CEO) Kazuhiro Kobayashi, bir süre önce yaptığı açıklamada, Türkiye’deki toplam yatırımlarının 31 Mart 2007 tarihi itibariyle 1 milyar avroya ulaştığını bildirmişti.
Fransız otomobil üreticisi Renault da 1969 yılında Oyak ve Yapı ve Kredi Bankası ile ortaklık kurarak temellerini attığı fabrikasındaki üretim macerasını bugün, yatırımlarını artırarak devam ettiriyor. Oyak Renault’nun 1996-2006 yılları arasında yaptığı yatırım ise 1,08 milyar dolara ulaştı. Renault, 2007 yılında 183 milyon avro daha yatırım yapacağını açıkladı.
Güney Koreli otomotiv şirketi Hyundai de Assan ortaklığı ile 10 yıldan bu yana Türkiye’de üretim yapıyor. Hyundai Assan’ın İzmit Fabrikası 180 milyon dolarlık yatırımla kurulurken, ilk etapta Accent ve H 100 modelleri üretime alındı.
Hyundai’nin model yenilemeleri, Starex ve yeni Matrix üretimiyle birlikte toplam yatırım tutarı 400 milyon dolara yaklaştı.
1959 yılında kurulan, Türk ekonomisinin önemli şirketlerinden Ford Otosan da Kocaeli Fabrikası’nın temelllerinin atıldığı 1998 yılından itibaren gösterdiği gelişim ve yaklaşık 1,2 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin önde gelen otomotiv şirketlerinden biri oldu.
Koç Holding ve Fiat ortaklığında 1968 yılında kurulan ve her 2 firmanın da eşit hissedar olduğu Tofaş, Türkiye’nin ilk otomobil üreticilerinden biri olma özelliğini de taşıyor. Japon otomotiv devi Honda ise Honda Türkiye A.Ş. olarak 1997 yılında Gebze Şekerpınar’da kurulan fabrikasında Civic Sedan modelini üretmeye başladı.
Gebze fabrikası Honda’nın Avrupa’daki ikinci üretim üssü haline gelirken, Honda, bu yıl Gebze’deki fabrikasının kapasitesini 30 bin adetten 50 bin adede çıkaracak.
Türkiye’de belli bir süre üretim yapan, ancak çeşitli gerekçelerle buna ara veren General Motors ise bugün Türkiye’yi farklı bir açıdan değerlendiriyor.
General Motors Türkiye Genel Müdürü Özcan Keklik, yaptığı açıklamada, GM olarak yerli tedarikçilerden, dünya genelinde bulunan üretim merkezlerinde kullanılmak üzere gerçekleştirecekleri yedek parça alımlarını 2010 yılına kadar 500 milyon dolara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.
|
|
/ İSTANBUL
09.05.2007
|
|
| |
Otomotivciler, yılın ikinci yarısını bekliyor |
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, otomotiv sektöründe yılın 4 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30’luk bir küçülme olduğunu belirterek, “yılın ikinci yarısında, daha pozitif bir gelişmeyi görebilme ihtimalimiz mevcut’’ dedi.
Aybar, yaptığı açıklamada, yıl sonunda toplam pazarın, ilk aylardaki daralmaya rağmen, geçen yılın satışlarına yakın bir rakamı yakalamasını beklediklerini söyledi.
2006’yı, 612 bin adetlik satışla kapatan sektörün, bu yıl 600 bine ulaşabileceğini ya da bundan 50 bin adet eksik kalabileceğini belirten Aybar, “Bu da gayet doğaldır. Neticede, yine belli bir denge için de bir yıl tamamlayacağımızı düşünüyorum’’ diye konuştu. Aybar, 2007 yılının tamamı dikkate alındığında, umutlu olduğunu dile getirdi.
|
|
/ BURSA
09.05.2007
|
|
| |
Nakliyecilere vize müjdesi |
Türk nakliyecilerinin vize sorunu çözümlenirken, Türk nakliyecilerine, eskiden olduğu gibi 1 yılda 180 gün kalış süreli, çok girişli vize verilecek.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden (TOBB) yapılan yazılı açıklamaya göre, TOBB koordinasyonunda, Türk nakliyecilerinin yaşadığı vize sorununun çözümü için Federal Almanya Büyükelçiliği nezdinde yapılan girişimler sonuçlandı.
Uygulamadan kaynaklanan vize sorunlarının çözümü için TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun öncülüğünde, nakliye sektörünü temsilen UND ve RODER’in de katılımıyla Federal Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz ile başlatılan görüşmeler ve 3 Mayıs 2007 tarihinde yapılan toplantı olumlu sonuçlandı. Buna göre Alman hükümetince, Türk şoförlerine verilen vizeler konusunda eski uygulamaya geri dönülme kararı alındı.
Türk şoförlerine belirli şartlar dahilinde, Almanya’da geçirdiği sürenin yalnızca 90 günlük kısmını çalışarak geçirmek şartıyla (yalnızca sürüş süreleri kastedilmektedir), 1 yılda 180 gün kalış süreli, çok girişli vize verileceği bildirildi. Açıklamaya göre ikili görüşmede, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkilerin son yıllarda kazandığı ivmeden duyulan memnuniyet dile getirilirken, Türk iş dünyasının ve taşımacılık sektörünün, Türk nakliye sektörünün karşılaştığı sorunlar aktarıldı.
|
|
/ ANKARA
09.05.2007
|
|
| |
Çiftçiye tarlada eğitim veriliyor |
Niğde İl Tarım Müdürlüğü, üreticileri her konuda bilinçlendirmek amacıyla ‘’Patates Tarlasında Dikim Sohbetleri’’ projesi başlattı. Projeyle ekim yapan üreticiler, tarlalarında yetiştirme teknikleri ve bitki zararlıları konusunda bilgilendiriliyor.
Tarım İl Müdürü Cemil Usanmaz, Bitki Koruma Şube Müdürlüğü tarafından başlatılan ‘’Patates Ambarlarında Kontrol ve Eğitim Çalışmaları’’ projesinin ardından, ‘’Patates Tarlasında Dikim Sohbetleri’’ projesinin başlatıldığını bildirdi.
Usanmaz, tarım il müdürlüğü görevlilerinin üreticileri tarlalarında ziyaret ederek, tohumluk ve yetiştirme tekniklerinin yanı sıra, patates hastalık ve zararlıları konusunda aydınlatıcı bilgiler verdiklerini, çiftçilerin sorularını da cevaplandırdıklarını belirtti. Patates üreticilerinin bu çalışmadan memnun kaldığını dile getiren Usanmaz, patates dikim kontrollerinin devam ettiğini yetiştirme sezonu boyunca bu tür ziyaretlerin süreceğini vurgulayarak ‘’Patates dikim alanlarına giderek, çiftçilerimize tarlalarda her türlü konuda teknik bilgi veriyoruz. Onların sorularını yanıtlıyoruz. Uygulamadan yöre çiftçimiz çok memnun. Ayrıca teknik konularda, dikim konusunda, ilâçlama konusunda uygulamalı bilgi verme imkânı da buluyoruz’’ diye konuştu.
|
|
/ NİĞDE
09.05.2007
|
|
| |
Yerli tohum yerinde korunacak |
Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği (DATÜBB) tarafından geliştirilen projede, yerli tohumla yapılan üretimin korunmasını sağlamak amacıyla, çiftçinin teşvik edilerek, ürünün daha rahat pazarlanmasında destek sağlanması hedefleniyor.
Proje kapsamında, şu ana kadar yurt genelinde 200 kaymakamlığa yazı gönderilerek, yerli tohumla üretim yapan çiftçilerin DATÜBB’e bildirilmesi istendi.
DATÜBB Başkanı Nazmi Ilıcalı, aptığı açıklamada, tarım ürünlerinden elde edilen tohumların yüzyıllar boyunca Anadolu’yu doyurduğunu belirterek, ‘’Tek amacımız, Anadolu’nun bir parçası olan yerli tohumları yerinde korumak’’ dedi.
Ilıcalı, söz konusu tohumların yıllarca ekilip biçildiği için ithal hibrit tohumları karşısında bitkin düştüklerini ve yavaş yavaş bitme noktasına gelindiğini kaydetti. Anadolu’yu doyuran yerli tohumlara gereken önemin verilmediğine dikkati çeken Ilıcalı, şunları kaydetti: ‘’Zaman içerisinde ithal hibrit tohumları yüceltilirken, Malazgirt’ten Kurtuluş Savaşımıza kadar kahramanlarımızı doyuran yerli tohumlar ne yazık ki unutulmuştur.”
|
|
/ ERZURUM
09.05.2007
|
|
| |
Açılan şirket sayısı düştü |
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), bu yılın ilk 4 ayında açılan şirket sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,31 azaldığını, kapanan şirket sayısının ise yüzde 11,50 artış gösterdiğini bildirdi.
TOBB’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, söz konusu dönemde 38 bin 958 olan açılan şirket sayısı, bu yılın aynı döneminde 38 bin 449’da kaldı.
Geçen yılın aynı döneminde 11 bin 596 olan kapanan şirket sayısı da bu yılın aynı döneminde 12 bin 929’a yükseldi. Bu yılın Nisan ayında, 2006 yılının Nisan ayına göre açılan şirket sayısı yüzde 0,76 azalarak 9 bin 440’a, kapanan şirket sayısı da yüzde 13,63 gerileyerek 2 bin 300’e indi.
Ocak-Nisan 2007 dönemi iller bazında incelendiğinde en fazla şirket 13 bin 122 ile İstanbul’da açıldı. Aynı dönemde Ankara’da 4 bin 914 şirket, İzmir’de bin 958 şirket, Bursa’da bin 303 şirket açıldı.
|
|
/ ANKARA
09.05.2007
|
|
| |
8 firmaya sahte fatura suçlaması |
Mersin Vergi Dairesi Başkanlığının 3 ili kapsayan takibinde, 8 firmanın, büyük miktarda buğday destekleme primi alabilmek için sahte fatura düzenlediği belirlendi.
Mersin Vergi Dairesi Başkanı Erol Çember, yaptığı açıklamada, ziraî ürünlerindeki destekleme primlerinde haksız kazanç yapılıp yapılmadığını tesbit etmek amacıyla Mersin Ticaret Borsasında (MTS) bir araştırma yaptıklarını belirtti.
Bu kapsamda ‘’örnek’’ bir uygulama yaparak geçen yıl 5 bin ton ve daha fazla buğday tescil ettirmiş olan mükelleflerin listesi ile bunlara ait tescil beyannamesi ve alış belgelerine ait belgelerin MTB’den istendiğini belirten Çember, yapılan hesaplamalarda, Mersin, Gaziantep ve Şanlıurfa’daki 8 firmanın stoklarındaki buğdayların oldukça fazla olduğunun belirlendiğini kaydetti. Çember, 3 ildeki 8 firma hakkında istihbarat içerikli araştırmalar yaptıklarını ve ispatlamak için 3 ilde eş zamanlı fiili sayım yapılması için operasyon düzenlediklerini söyledi.
Alıcı ve satıcı firmalar nezdinde yapılan sayımlarda dikkate değer buğday tesbiti yapılamadığının belirlendiğini vurgulayan Çember, söz konusu firmaların gerçekte herhangi bir emtia alıp satmadıklarının tesbit edildiğini bildirdi.
Geçen yıl gerçekleştirilen olayda suçun eyleme dönüşüp dönüşmediğini araştırdıklarını belirten Çember, 8 firmanın 302 bin 175 ton buğday alımı gerçekleştirdiğini belirlediklerini söyledi.
Bu miktardaki buğdayın 94 milyon 903 bin 905 YTL ettiğini anlatan Çember, devletten kilogram başına alınması gereken 3,5 YKr destekleme primi tutarının ise 10 milyon 576 bin 125 YTL olduğunu vurgularken, şöyle konuştu:
‘’Mersin’de gerek müstahsilden gerekse fatura ile çok sayıda firmanın almış oldukları buğdayların gerçeği yansıtıp yansıtmadığına yönelik bir araştırma yapmak için yola çıktık. Amacımız hem sahte faturanın önüne geçmek hem de ödenen destekleme prim tutarlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını görebilmekti. Ancak yapılan çalışmalarda, ortada fatura olmasına rağmen buğday bulunamadı. Ayrıca, satıcı ve alıcı 8 firmanın daha önce sahte fatura düzenlediklerini ve stoklarında buğday bulunmadığını tesbit ettik.’’
Bundan sonraki süreçte, ilgili mükelleflerle ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunacaklarını ifade eden Çember, ‘’ayrıca destekleme priminin alınıp alınmadığı yönünde çalışmalarımız da sürüyor. Eğer alınmış ise devletin 10 milyon YTL civarında bir kaybı söz konusu. Raporlarımızı ilgili bakanlıklara göndereceğiz’’ dedi. Çember, yapılan çalışmayla, sahte faturaların diğer firmalar tarafından kullanılmasının önüne geçmeyi arzu ettiklerini de sözlerine ekledi.
|
|
/ MERSİN
09.05.2007
|
|
|
|
