|
|
|
Çiçek: Ordu hükümetin emrinde |
Genelkurmay'ın hükümetin emrinde olduğunu belirten Cemil Çiçek, internet sitesinde yayınlanan bildirinin zamanlamasının da dikkat çekici olduğunu ifade ederek, “Zamanlama yüce yargıyı etkileme girişimi olarak algılanacak” dedi.
Başbakan Erdoğan Genelkurmay açıklamasını değerlendirmek üzere bazı partililerle Başbakanlık Resmî Konutu’nda görüştü. Konutta Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yanı sıra Adana Milletvekili Ömer Çelik hazır bulundu. Bu arada, MİT Müsteşarı Emre Taner de Başbakanlık Resmî Konutu’na geldi ve yaklaşık 20 dakika sonra ayrıldı.
Yaklaşık 2 saat süren topantının ardından Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek bir açıklama yaptı. Çiçek, şunları söyledi:
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ‘’Genelkurmay Başkanlığı tarafından çeşitli konulardaki görüşleri ifade eden bir açıklama basın yayın organlarına gece yarısı verilmiş ve Genelkurmay internet sitesinde yayınlanmıştır. Bu açıklama hükümete karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Demokratik bir düzende bunun düşünülmesi daha yadırgatıcıdır. Genelkurmay Başkanlığı Hükümetin emrinde, görevleri belirlenmiş bir kurumdur. Anayasamıa göre, Genelkurmay, Başbakan’a karşı sorumlu. İnternet sitesinde yayınlanan bildirinin zamanlaması dikkat çekici. Zamanlama yüce yargıyı etkileleme girişimi olarak algılanacak. Enerjimizi iç tartışmalar yerine, ülkemizin geleceğine yönlendirmemiz gerekir. İyi niyetli olmayanların çabalarını boşa çıkaracak çaba içinde olmalıyız. Bu girişimlerin sahipleri, ekonomiyi olumsuz etkileyecek girişimlerin sorumluluğunu taşıyacaklar. Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile yararlı bir telefon görüşme yapmışlardır bunu belirtmek istiyorum.”
|
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Türkiye’ye yazık ediyorlar |
Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasına sert çıktı. Cemal, “Ne zamanki toplumda bir normalleşmeye doğru gidiyoruz, darbeler oluyor. Sorunlar seçim sandığında çözülmelidir yoksa hukuku eğip bükerek, siyallaştırarak bir yere gidemeyiz. Gece yarısı yayınlanan muhtıralarıyla şunu istiyoruz, bunu istiyoruz söylemini kabul etmiyoruz” diye konuştu.
CNNTurk’te televizyonunda canlı yayına katılan Milliyet yazarı Cemal, Genelkurmay Başkanlığı bildirisine karşı çıkarak “Türkiye’ye yazık ediyorlar” dedi. Türkiye’nin demokratik sürecine askeri açıklamaların katkı sağlamayacağını belirten Cemal “ Demokrasiyi anlamayanlar demokrasi oyununa paydos diyerek, mıntıka temizliği yapmaya kalkarak, yasaklar yaparak, hapishaneler kurarak, darağaçları kurararak, sivil siyasetin oyun alanını daraltarak askeri müdahalelerle sonuç alabileceğini zannettiler, ama olmadı” diye konuştu.
Hasan Cemal, ezberlerini bozmayan askeri kesimin farklı seslere tahammül edemediklerine dikkat çekerek, “Askeri darbe, yarı darbe bunları hiçbiri Türkiye’ye yarar sağlamadı, sağlayacağını da zannetmiyorum. Çare demokrasidir, seçim sandığıdır, halkın oyudur. Siyasi partiler demokratik hesaplaşmayı seçim sandığında yapmalıdır. Ben askerin gece yarısı muhturasına tek kelimeyle ‘hayır” diyorum’ açıklamasında bulundu.
“SORUNLAR, SEÇİM SANDIĞINDA ÇÖZÜLMELİ”
Türkiye’nin normalleşmesi sinyali gösterdiği dönemlerde darbelerin gündeme geldiğini ifade eden Cemal şöyle devam etti: “Demokratik sürece darbe yaparsak toplum içinde uzlaşma kültürü gelişmiyor, toplum içinde kamplaşmalar oluyor. Toplumun diyalog yolları torpilleniyor. Ayrıca toplumla devlet arasında bir yabancılaşma meydana geliyor. Toplumun çeşitli kesimleri arasında hüsümet tohumları ekiliyor. Böyle bir süreçte nasıl demokrasiyi oturtacaksınız. Ne zamanki toplumda bir normalleşmeye doğru gidiyoruz darbeler oluyor. Sorunlar seçim sandığında çözülmelidir yoksa hukuku eğip bükerek, siyallaştırarak bir yere gidemeyiz. Gece yarısı yayınlanan muhtıralarıyla şunu istiyoruz bunu istiyoruz söylemini kabul etmiyoruz. “
Cemal, askeri kesimin müdahaleleriyle sivil siyasetin alanın daraltıldığını belirterek, “Türkiye bunca deneyimden sonra bunca acı ve gözyaşından sonra yaşadığı kopmalardan sonra seçim sandığından çıkan sonucu kabul etmelidir. Sivil siyaset şuna karışamaz, sivil siyaset kürt sorununa karışımaz, sivil siyaset sandıktan çıksa da Çankaya’ya çıkamaz anlaşıyla bir yere gidemezsiniz. Bu Türkiye’ye, TSK’ya iyilik değildir. Askeri darbelere hep birlikte hayır diyebilmeliyiz” diye konuştu.
|
Hasan Hüseyin KEMAL
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
Erdoğan, isim vermeden eleştirdi |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Kim ki dayanışma ruhumuzu yaralama gayretine girerse milletimiz ve tarih onları affetmeyecektir’’ dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Türk Kızılayı olağan genel kurulunda yaptığı konuşmada Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamayı “isim vermeden” eleştirdi.
Erdoğan, “Artık milletimiz afet bekleyen felakete yolaçan fırsatçılara fırsat tanımıyor ve tanımayacaktır” dedi.
Başbakan Erdoğan, “Kim ki bu dayanışma ruhumuzu, sosyal dokumuzu yaralama gayretine girerse milletimiz ve tarih onları affetmeyecektir” ifadesini kullandı.
Erdoğan, “Büyük afetler her zaman sel ve deprem gibi afetler olmuyor. ülkenin gönül birliği, siyasî birliği ve sosyal dokusu da zaman zaman afetlere, felâketlere maruz kalabiliyor. Geçmişte güven ve istikrar zemininin kaybolduğu zamanlarda aziz milletimiz bu siyasî felâketlerin de ağır bedellerini büyük acılarla ödemiştir” açıklamasında bulundu.
|
29.04.2007
|
|
|
CHP açıklamayı sahiplendi |
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, “Tespitlerimiz Genelkurmayın tespitlerinden farklı değil” dedi. Partisine mensup 13 milletvekiliyle birlikte Uşak’a gelen Öymen, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin tarihi günler yaşadığını ifade ederek, cumhurbaşkanı seçiminin önceki gün başladığını, Hükümetin ortak aday çağrılarına olumsuz cevap verdiğini savundu.
Cumhurbaşkanının, Cumhuriyetin değerleriyle ters düşmemesi gerektiğini söyeyen Onur Öymen, şunları söyledi:
‘’Dayatmayla cumhurbaşkanı seçmek istiyorlar. Cumhurbaşkanı adayı olacak insanın savunduğu fikirler, Atatürk ilkelerine, Cumhuriyetin temel ilkelerine ters düşmemelidir. İlla ya sen, ya ben, ya o diyorlar. Nedir üçünün özelliği, üçü de milli görüş kökenli. İşte bu olmaz. Devletin hem cumhurbaşkanı, hem meclis başkanı, hem de başbakanı milli görüş kökenli olacak. Türkiye bunu kaldıramaz.’’
Genelkurmay Başkanlığının dün yaptığı açıklamalara da değinen Öymen, şöyle konuştu:
‘’Genelkurmayın tespitleri bizim tesbitlerimizden farklı değildir. ‘Ne mutlu Türk’üm diyene kelimesini kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız’ diyor.
Laikliğe hakaret edeceksiniz ve sonra diyeceksiniz ‘Ben değiştim’ ve bu ülkenin cumhurbaşkanı olacaksınız. Bunları söylediğinizde siz çocuk değildiniz. Sayın Gül bu sözleri söylediğinde milletvekiliydi, elimizde belgeleri var. Bunu herkes bilsin ki Türk halkının tahammül eşiğini aşıyorsunuz. Biz Türkiye’yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz.’’
Cumhurbaşkanı seçiminde büyük bir Anayasa ihlalinin yapıldığını iddia eden Altan Öymen, dünkü oylamada Meclisin üçte iki çoğunluğu bulunmadığını savunarak, ‘’Biz de o dakika içinde Anayasa Mahkemesine giderek itirazda bulunduk. Şimdi top Anayasa Mahkemesinde. İnanıyoruz ki Türkiye’nin hakimleri en doğru kararı verecektir’’ diye konuştu.
|
/ UŞAK
29.04.2007
|
|
|
Ağar: Türkiye, sivil siyaset alanında meselelerine çözüm bulur |
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye’nin gelişmiş tecrübesiyle, sivil siyaset alanı içerisinde meselelerine çözüm bulma imkânına sahip bir ülke olduğunu söyledi.
Ağar, partisinin Başkanlık Divanı toplantısının ardından, Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, DYP’nin istikrarlı duruşunu sergilemeye devam ettiğini belirtti. Türkiye’nin gelişkin tecrübesiyle sivil siyaset alanı içerisinde meselelerine çözüm bulma imkânına sahip bir ülke olduğunu ifade eden Ağar, “Türkiye’de kutuplaşmayı kamplaşmayı reddeden anlayışımız, Meclis’in dünkü(önceki) oturumu öncesinde ortaya koyduğumuz görüşlerimiz sabit olarak duruyor. Türkiye’nin, her türlü zorluğu, milletin yüksek iradesi içinde her zaman arzuladığımız sandık yoluyla çözmekte bir zorluğu olmayacaktır” diye konuştu.
Mehmet Ağar, bir soru üzerine, Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamanın da toplantıda değerlendirileceğini belirterek, “Bizim meselemiz, Türkiye’nin demokratik süreç içerisinde meselelerine çözüm bulan ülke gücünü, kudretini muhafaza ederek yola devam edebilmesidir” dedi.
Bu arada, DYP’li bazı il başkanları, GİK toplantısında DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ve Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan’ın partiden ihracını istedi.
|
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Bahçeli: Meclisteki partiler toplanmalı |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar beklenerek cumhurbaşkanı seçimi sürecinin askıya alınması gerektiğini savundu.
Bahçeli, devam etti: ‘Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında ve Meclis’teki siyasi partilerin başkanlarının iştirakiyle acilen ‘Demokrasi, İstikrar, Güvenlik ve Uzlaşma Zirvesi’ yapılmalıdır. Bu değerlendirme toplantısında, Türkiye’nin artık ertelenemeyecek ve geciktirilemeyecek erken seçim süreci ele alınmalı ve mevcut ağır ortam ışığında seçimlere hangi hükümet yapısıyla gidilmesinin uygun olacağı siyasi çıkar ve düşünceleri aşan bir vatanseverlik anlayışıyla değerlendirilmelidir.”
Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan da, Türkiye’nin birkaç haftadan beri ciddî anlamda bir gerginliğin içine itildiğini belirterek toplumda her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe, barış ve huzur ortamına ihtiyaç olduğunu kaydetti. Kutan, ‘’Türkiye’nin gerginliğe tahammülü yok. Herkesin elinden gelen gayretle toplumdaki gerginliklerin ve kamplaşmanın önlenmesi için gayret göstermesi gerekmektedir’’ dedi. Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamayı, ‘’biraz şaşırarak takip ettiklerini ‘’ifade eden Kutan, "Belki de bu son ayların en önemli gelişmelerinden birisidir” dedi.
|
29.04.2007
|
|
|
Demokrasiye sahip çıkılmalı |
Memur-Sen, geldiğimiz süreç itibariyle, duyguların yatıştırılıp, soğukkanlılıkla, demokrasinin, cumhuriyetin, milli iradenin zarar görmeyeceği, kutuplaştırıcı açıklamalardan kaçınmak gerektiğini açıkladı.
Memur-Sen Konfederasyonu Başkanlar Kurulu cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde gelinen nokta ile ilgili yaptığı açıklamasında, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de ülkemizde maalesef değişik spekülasyonlar yapılmakta ve Türkiye’de sadece belli bir kesimin arzuladığı düşüncede kişilerin cumhurbaşkanı seçilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle son iki aydır cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde vatandaşlarımızın sürece katılmasını demokratik haklar açısından önemli bulduğumuzu belirtiyoruz” denildi.
Bununla birlikte demokratik süreci engellemeye, parlamentonun temsil ettiği milli iradeyi baskı altında tutmaya, parlamentonun Anayasal hüviyetini tartışmaya açmaya ve Anayasal görevinden alıkoymaya yönelik yasal olmayan çıkışların, ülkemizin birlik ve beraberliğine, huzuruna, ekonomik gelişmesine zarar verdiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:
“Milletin hâkimiyetini sağlayan ve iradesini yansıtan en büyük kurum parlamentodur. Parlamentonun değerlerini küçük düşürmeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, konuları şahıslara veya kılık kıyafete indirenler, tarih önünde iyi bir sınav vermemektedirler. Milletimizin gözbebeği olan TBMM üzerinde baskı oluşturacak davranışların içerisine girilmesi Anayasamıza, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, ülkemizin bugünkü sosyo-ekonomik gücüne ve büyümesine aykırı bir tutumdur. Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlarımız demokrasiye, cumhuriyetin temel değerlerine ve hukuka bağlılık konusunda dönüşü olmayan bir yoldadır ve buna herkesin destek vermesi gerekmektedir.”
|
Ahmet TERZİ
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Akyol kara tablocuları eleştirdi |
Milliyet Gazetesi yazarı Taha Akyol, Genelkurmay bildirisinden kara tablolar çizen siyasetçileri eleştirdi.
Akyol, CNNTürk televizyondaki canlı yayında kendisinden önce konuşan Genelkurmay bildirisinde kullanılan ifadenin son derece hassas olduğunu belirten Taha Akyol, bildirideki hassasiyeti gözardı ederek Türkiye hakkında kara tablolar çizen siyasetçileri daha dikkatli bir dil kullanmaları konusunda uyardı ve “En az Askerler kadar hassasiyet göstersinler” dedi.
ÖYMEN: KABUL EDİLEMEZ İFADE
Programda Taha Akyol ile birlikte konuk bulunan Altan Öymen de siyasetçilerin biraz basiretli olmaları ve sakin bir değerlendirme yapmaları gerektiğini söyledi. Öymen, Genelkurmay'ın açıklamadaki "Ne mutlu Türküm diyene! anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır" ifadesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, Meselâ Türkiye'de ya da dışarıda yaşayan bir Bulgar vatandaşının bu ifadeyi söylemeyeceğini ama Türkiye'yi ve Türkleri sevebileceğini söyledi. Öymen böyle bir anlayışın yanlış olduğunu söyledi. Her iki konuk seçim yapılması gerektiğini ve barajın indirilmesi gerektiğini savundular.
|
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
Başoğlu: Tek fark tankların yürümemesi |
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin, cumhurbaşkanlığı seçimlerini denetleme yetkisinin bulunmadığını belirterek, mahkemenin önüne gelen dilekçeyi görevsizlik sebebiyle iade etmesi gerektiğini kaydetti.
Başoğlu, “Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’ya aykırı bir uygulama yapmayacağını ve siyasî bir karar vermekten kaçınacağını umuyorum” dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Genelkurmay tarafından yapılan bildiriyi değerlendiren Başoğlu, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamanın muhtıra niteliği taşıdığını belirterek, “28 Şubat’tan farkı tankların yürütülmemesidir” diye konuştu.
|
Fatih KARAGÖZ
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Mazlum-Der: Genelkurmay suç işledi |
Mazlum-Der, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan ve sivil siyasete müdahale anlamı taşıyan açıklama hakkında yarın suç duyurusunda bulunacak.
Dernek genel merkezinde Genel Yönetim Kurulu adına açıklama yapan GYK üyesi Emrullah Beytar, toplumsal barışı ve bir arada yaşama iradesini güçlendirmenin yolunun özgürlüklerin tam kullanımından geçtiğini, toplumun bir kesiminin inançlarından dolayı tercih ettikleri kıyafetleri çağdışı olarak tanımlamanın kamplaştırıcı ve toplumsal çatışmaya ortam oluşturacak bir yaklaşım olduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanının taşıması gereken vasıfların Anayasada açıkça tanımlanmışken “özde bağlılık- sözde bağlılık” gibi sübjektif kriterler geliştirmenin keyfi olduğu kadar hukuk devleti anlayışına da aykırı bir tutum olduğunu vurgulayan Beytar, “Cumhurbaşkanlığı seçiminin Anayasa Mahkemesi’ne götürüldüğü bir ortamda Genelkurmay Başkanlığı adına açıklama yapılarak taraf olunduğunun ifade edilmesi yargı üzerinde baskı oluşturacaktır” dedi.
Beytar, hükümetin Genelkurmay açıklamasına göz yummamasını ve kararlı bir tutum sergilemesi gerektiğini açıklayarak, “Halkın iradesi üzerinde ipotek oluşturacak davranışlar içerisine girilmesine, TBMM ve onun içinden çıkan bir hükümet göz yummamalıdır. Yapılan bu açıklamaya karşı hükümetin cesur ve kararlı bir tutum sergilemesi gerekmektedir. Adil ve bağımsız yargının gereği, suç işleyenin kimliğine bakmaksızın soruşturma mekanizmasını derhal başlatmaktır” diye konuştu. Daha önce darbe günlükleri ile ilgili suç duyurusunda bulunduğu hatırlatılarak son açıklama için de benzer bir girişimde bulunulup bulunulmayacağı soruyu Beytar, “Pazartesi günü Genelkurmay hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Genelkurmay Başkanlığı adına yapılan bu açıklama temel hak ve özgürlükleri hedef alan bir muhtıra niteliğinde olup hukuk devleti anlayışını tehdit eder niteliktedir” şeklinde cevap verdi.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Kutlu: Açıklama yasamaya müdahale |
AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, Genelkurmay’dan yapılan açıklamaya sert sözlerle tepki göstererek, “Bu yapılan yasamaya müdahaledir” dedi.
AKP’li Kutlu, yaptığı açıklamada açıklamayı bir muhtıra olarak yorumladığını belirterek, şöy konuştu:
“Demokrasi bizim namusumuzdur. Namusumuza tecavüz edilmiştir. Bu açıklama, Türk Ulusuna yönelik bir açıklamadır. Ulusal Egemenlik Bayramını ve 23 Nisan’ı gerekçe gösterip demokrasiye müdahale yapılmıştır. Bunlar çok çirkindir.
Türkiye Cumhuriyeti sadece laiklikle değil, aynı zamanda demokrasi onun namusudur. Bizim namusumuza tecavüz edilmiştir. Devletin üç temel ögesi vardır.Yasama, Yürütme ve Yargı. Bu yapılan yasamaya müdahaledir. Birinci tur oylamasından sonra, bu açıklamayı yasamaya müdahale olarak görüyorum. Meclis çatısı altında bulunan bütün siyasi partiler buna tepki göstermeli. Yapılan açıklama yürütmeye müdahaledir. Yapılan açıklama yargıya müdahaledir. Cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemeye gitmiştir. Ama asker bu sürede mahkemeyi etkilemeyi hedef edinmiştir. Bu yargıya bir müdahaledir.”
|
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
‘Darbe’ye yetkisizlik, Alper Görmüş’e dâvâ |
Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Alper Görmüş hakkında, emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüğe ilişkin haber sebebiyle 6 yıla kadar hapis cezası talebiyle dâvâ açıldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Görmüş’ün, Nokta Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni ve suça konu olan yazıların eser sahibi olduğu ifade edildi. İddianamede Görmüş’ün savunmasında, Basın Kanununun 12. maddesi uyarınca haber kaynaklarının açıklanmaması hakkını kullandığını ve bu aşamada açıklama yapmayı gerekli görmediğini belirttiği ifade edilerek Görmüş’ün günlüğün Örnek’e aidiyetini içeren bilgi ve belgeleri savcılığa sunmadığı, günlüğün varlığı ve şikâyetçiye ait olduğuna dair bilgi, belge ve delillere ulaşılamadığı ifade edildi. Görmüş’ün ‘’iftira’’ suçundan TCK’nın 267. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 1 ile 4 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, sanık hakkında aynı maddenin “Fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır’’ hükmünü içerin 2. fıkrasının da uygulanması talep edildi. İddianamede, Görmüş’ün “neşren hakaret’’ suçundan da TCK’nın 125. maddesi uyarınca 3 ay ile 2 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörüldü.
Aynı soruşturma kapsamında verilen “yetkisizlik kararı’’nda emekli Oramiral Özden Örnek “şüpheli’’ sıfatıyla yer aldı. Özden Örnek hakkındaki “askeri darbe hazrlığı” iddasına ilişkin soruşturma evrakı ise “yetkisizlik” kararıyla Genelkurmay Başkanlığı askerî savcılığına gönderildiği bildirildi.
|
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
Demokrat Hukukçular: Ülkeyi germek istiyorlar |
Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Av. Halil Doğan, Genelkurmay’ın açıklamasına tepki göstererek ülkenin gerilmek istendiğini söyledi.
Doğan yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Demokratik-Parlamenter rejimde halkın dediği olur. Halk arzularını temsilcileriyle yerine getirir. Milletin temsilcisi millet meclisidir. Millet meclisine yapılacak her müdahale demokrasiye, hukuka, parlamenter rejime darbedir. Hele bu müdahale peygamberlerinin doğum gününü kutlayan üç-beş çocuğu bahane ediliyorsa hem gülünç ve hem de laikliği değil özde, sözde bile anlaşılmadığını gösterir. Din ve vicdan hürriyeti demek olan laikliği, peygamberinden bahseden iki tane ilahi söylenmesine tahammül edemeyecek şekilde anlamak yanlıştır. Kutlu Doğum, dünyanın her tarafında kutlanmaktadır. Amerika’sından Avrupa’sına, Çin’den Rusya’sına kadar her yerde kutlanmakta ve hiçbir yerde rejim tehdidi ve laiklik karşıtı olarak algılanmamaktadır, algılanamaz da. Laiklik herkesin inanmakta ve inancını yaşamakta hür olduğu bir sistemdir. İsteyen inanır isteyen inanmaz. Sadece inananın inanmayana karışmaması değil, inanmayanın da inanana karışmadığı karışılamadığı bir sistemdir. Birkaç çocuğun peygamberine övgü dolu ilahi söylemesinden Türkiye Cumhuriyeti korkmaz ve korkmamalıdır. Hele hele bu bir muhtıra konusu asla olmamalıdır.
“Ülkede demokrasi, hukuk ve gerçek laiklikten yana herkesi ve bilhassa demokrat misyonun temsilcileri olan partileri bu açıklamaları tasvip etmedikleri hakkında açıklamaya davet ediyorum. (www.demokrathukukcular.com)
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
ASDER: Demokrasi dışı bir girişim |
ASDER Genel Başkanı Emekli General Adnan Tanrıverdi, yaptığı yazılı açıklamada Genelkurmay’ın açıklamasını ‘demokrasi dışı’ olarak yorumladı.
Tanrıverdi’nin açıklaması şöyle: “Genel Kurmay başkanlığının web sitesinde 27 Nisan 2007 tarihinde yayımlanmış bildirinin, Peygamberimizin “Kutlu Doğum Haftası” nedeniyle yapılan etkinleri, maksatlı ve hattinden fazla kuşkucu bir anlayışla, laik cumhuriyete karşı yapılan eylemler olarak değerlendirmesini ve bildirinin zamanlamasını;
“Cumhurbaşkanı seçimine ve adayına karşı Mecliste oluşan muhalefete, Meclis dışından ve TSK’den destek ve Anayasa Mahkemesi kararının etkilenmesini sağlamak amacına dönük, haddini aşmış bir girişim olarak değerlendiriyorum. Bu bildirinin TBMM’nin iradesinin üstüne çıkarılmasının kabulü mümkün değildir. Baskılara boyun eğilmemesi ve demokrasi dışı girişimlere prim verilmemesi gerektiğine; TBMM’nin iktidar ve muhalefeti ile, demokrasinin korunması için birleşerek bu bildirinin geçersiz hale getilmesi için tavır almalarının gerekliliğine inanıyorum.”
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
İrticanın şu sizin lehçede mânâsı bu mu? |
Genelkurmay Başkanlığının önceki gece yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir” diyerek verdiği örnekler, Mehmet Akif’in “İrticanın şu sizin lehçede mânâsı bu mu?” mısraını hatırlattı.
Genelkurmay açıklamasında, küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulması, Ankara’nın Altındağ ilçesindeki Kutlu Doğum Şöleni, Denizli’de İl Müftülüğünün düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler okuması, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesindeki Atatürk İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dinî söyleşi verilmesi, irticaî faaliyet olarak zikredildi.
|
29.04.2007
|
|
|
Yayla’nın dâvâsı yarın başlıyor |
Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla hakkında 3 yıla kadar hapis talebiyle dâvâ açılan Prof. Dr. Atilla Yayla’nın yargılanmasına 30 Nisanda İzmir 8. Asliye Mahkemesinde başlanacak.
İzmir’e geldiği öğrenilen Yayla’nın mahkemede ifade vermesi bekleniyor.
Bu arada Prof. Dr. Atilla Yayla hakkında suç duyurusunda bulunan avukatlardan Hüseyin Durdu, Yayla’nın yargılama sonuna kadar görevden uzaklaştırılması talebiyle Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne başvurduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Atilla Yayla’nın, AKP İzmir il gençlik kollarının 18 Kasım 2006 tarihinde düzenlediği “Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkilerinin Toplumsal Etkileri’’ konulu panelde Atatürk’e ve hatırasına hakaret ettiği ileri sürülmüştü. Cumhuriyet Savcısı Ahmet Güven, hazırladığı iddianamede, Yayla’nın, Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanunun 1/1, 2/1 ve TCK 53. maddeleri gereğince 1-3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etmişti.
|
/ İZMİR
29.04.2007
|
|
|
DTP’li başkanlara soruşturma |
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın zehirlendiği iddialarıyla ilgili ortak açıklama yapan DTP’li 54 belediye başkanı hakkında soruşturma başlattı.
Terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma başlatılan, aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe, Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak, Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan’ın da bulunduğu 54 belediye başkanı, önümüzdeki hafta Cumhuriyet Başsavcılığında ifade verecek.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde 4 Mart 2007 günü DTP’li 54 belediye başkanı adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Öcalan’ın zehirlendiği yönündeki iddialarla ilgili olarak, “İvedilikle Türk Tabipler Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi bağımsız kurumlardan oluşan bir kurulun mevcut iddialar hakkında acilen bir araştırma yapıp sonuçlarını kamuoyuna açıklamasını düşünüyoruz. Biz 54 belediye başkanı olarak bunun için sağduyulu, barışçıl çaba ve girişimlerimizi sürdüreceğiz” demişti.
|
/ DİYARBAKIR
29.04.2007
|
|
|
İnsel: Demokratik süreci dondurma girişimi |
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet İnsel, CNN Türk’e yaptığı açıklama, Genelkurmay’ın açıklamasının bir muhtıra niteliği taşıdığını belirterek, “Devam etmekte olan bir seçim sürecinin ortasında yapıldığı içinde seçime doğrudan bir müdahaledir” dedi.
Bu müdahalenin demokratik süreci dondurma girişimi anlamına geldiğini kaydeden İnsel, şöyle konuştu: “Bundan sonra yokmuş gibi davranmak doğru değil muhtırayı. Muhtıra ile ilgili demokrasinin bir yara alması anlamına geldiği açık. Yara alan demokraside sorunlar sadece muhtırayı verenlerin mi? Zannetmiyorum. AKP’nin kriz yönetmedeki başarısızlığı ciddi bir sorun. CHP’nin tavrının da benzer bir tavırla bu sorunu paylaştığı kanısındayım. Dolayısıyla bu konuda burdan itibaren AKP’nin muhtıranın muhatabıyım, muhatabı değilim tartışmasının ötesinde bunun demokrasinin askıya alınması, yaralanması olduğunu anlaması, kabul etmesi ve yaranın tedavisi için demokraside yaranın tedavisi her zaman seçim değildir. Ama sanırım burada seçime gitmek lâzım.”
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
Danimarkalı eski bakandan örnek tavır |
Danimarka koalisyon hükümetini dışarıdan destekleyen aşırı sağ eğilimli Danimarka Halk Partisi Milletvekili Sören Krarup’un geçen hafta başörtüsünü gamalı haça benzetmesi üzerine, Kültür eski Bakanı Elsebeth Gerner Nielsen, protesto amacıyla başörtüsü takarak fotoğraf çektirdi.
Danimarka'da meclise girmesine kesin gözüyle bakılan başörtülü bir milletvekili adayına yapılan hakaretlere karşı eski Kültür Bakanı ve Radikal Parti vekili Elsebeth Gerner Nielsen'den destek geldi.
Nielsen, aşırı sağ Danimarka Halk Partili Sören Krarup'un başörtüsünü gamalı haça benzetip Birlik Listesi milletvekili adayı Esma Abdulhamid'in başörtüsüyle meclise giremeyeceğini savunmasına tepki olarak başörtüsü takarak başşehir Kopenhag sokaklarında dolaştı.
Abdulhamid'e destek veren Danimarkalı vekil, amacının 'Danimarka'da herkesin ifade özgürlüğü olduğunu göstermek' olduğunu açıkladı. "Danimarka'da insanların ne söylediği önemli, başına ne taktığı değil" diyen eski bakan Nielsen "Tarih boyunca birçok kadın başını örtmüştür ve örtmeye de devam edecektir. İçinde yaşadığımız toplumda herkesin ifade özgürlüğü vardır. Herkes buna saygı duymalıdır" diye konuştu.
TERBİYESİZLİĞE TEPKİLER BÜYÜK OLDU
Danimarka'nın resmî kanalı DR televizyonunda başörtülü ilk sunucu olan Esma Abdulhamid'in, başörtülü ilk milletvekili olarak meclise gireceğini açıklamasının ardından Danimarka Halk Partili Sören Krarup başörtüsünü gamalı haça benzetmişti. Politikalarını yabancı karşıtlığı üzerine bina eden Krarup, "Gamalı Haç Naziler için neyse başörtüsü de İslâm için aynıdır" demişti. İslâmı Nazizm'e benzeten ve İslâm dinini totaliter bir ideoloji olarak niteleyen Krarup, "Başörtüsü, İslâm inancına sahip olmayanları kâfir ilân eden ve ortadan kaldırılmalarını emreden bir dindir. Bu sembolün parlamento kürsüsünde görünmesine katlanacak mıyız?" ifadesini kullanmıştı.
Krarup'a en sert tepki ise meclis üçüncü başkan vekili hükümetin küçük ortağı Muhafazakâr Partili Helge Adem Möller'den gelmişti. "Bu sözleri meclis kürsüsünden söylemiş olsaydı, mikrofonunu kapatırdım" diyen Möller, ifade özgürlüğünün kötüye kullanıldığını söylemişti. Meclis birinci başkan vekili Sosyal Demokrat Partili Sven Auken ise "Yüzlerce yıldır var olan ve Danimarka'da 200 bin inananı bulunan bir dini Nazizm'e eş görmek çok ileri gitmektir" açıklamasını yapmıştı.
|
29.04.2007
|
|
|
Şırnak’ta 1 şehit |
Şırnak’ta teröristlerin açtığı ateş sonucu bir asker şehit oldu.
Şırnak Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, 25 Nisan’da Şırnak ili Cudi Dağı bölgesinde güvenlik güçlerince yapılan operasyondan dönüş sırasında bir grup terör örgütünün uzaktan açtığı ateş sonucu piyade çavuş Mustafa Kirazoğlu’nun yaralandığı belirtildi. Açıklamada, helikopterle Şırnak Asker Hastanesine sevk edilen Eskişehir nüfusuna kayıtlı Kirazoğlu’nun yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, şehit olduğu bildirildi.
|
/ ŞIRNAK
29.04.2007
|
|
|
Çiftçi yağmur duâsında |
Antalya'nın Korkuteli ilçesine bağlı Çomaklı kasabasında yapılan yağmur duâsına yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Müftü Kemal Uçkun'un konuşmasıyla başlayan yağmur duâsı programında kalabalık, Cuma namazını kıldıktan sonra 2 rekât şükür namazı kıldı.
Müftü Uçkun, açık alanda toplanan kalabalığa yaptığı vaazlı nasihatte, "Öncelikle bizler mevcut sularımızın kıymetini iyi bilip, israf etmemeliyiz. Allah'a karşı kulluk görevimizi eksiksiz yerine getirip, başımıza gelen musibetlerin nedenini araştırmalıyız. Biz Müslümanlar olarak bilim ve teknolojiyi kabul ediyor ve bize sağladığı kolaylıkları kullanmaya çalışıyoruz. Ancak bilime inanmak, her şeyi doğaya bağlamak yetmiyor. İnancımızın gereğini yapmak zorundayız. Birbirimize karşı daha saygılı davranıp, fitne ve fesattan uzak durmalıyız." dedi.
|
/ ANTALYA
29.04.2007
|
|
|
Maden facialarına karşı kampanya |
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ile Maden Mühendisleri Odası, madencilik sektöründe iş sağlığı ve güvenliğinin geliştirilmesi amacıyla kampanya başlatıyor.
Alınan bilgiye göre, bakanlık, içerdiği riskler sebebiyle en ağır ve tehlikeli sektörlerin başında gelen madencilik sektöründe, iş kazaları ve meslek hastalıklarının sürekli ve sürdürülebilir bir şekilde azaltılabilmesi amacıyla ‘’Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği’’ konusunda kampanya düzenleme kararı aldı. Maden Mühendisleri Odası ile yürütülecek kampanyanın protokolü, 3-4 Mayıs’ta İstanbul Harbiye Askerî Müzesi ve Kültür Sitesi’nde düzenlenecek 21. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası faaliyetleri kapsamında imzalanacak.
Faaliyetlere ve protokol imza törenine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, ILO Türkiye Temsilcisi Gülay Aslantepe ile işçi ve işveren konfederasyonlarının yöneticileri katılacak.
Kampanya kapsamında madenlerde çalışan işçilere, uzmanlara, doktorlara, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu üyelerine yönelik olarak eğitimlerini ve bilinç düzeylerini artırmak amacıyla bir dizi faaliyet düzenlenecek.
|
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Ankaralı taksiciler ‘sigaraya hayır’ diyecek |
Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Odası, ‘’Sigaraya Hayır’’ kampanyası başlattı. Sigaranın zararlarına ilişkin toplum bilincini artırmak ve insan sağlığını korumak için yapılan sigara karşıtı kampanyalara bir yenisi daha eklendi.
Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Odasınca, şoförlerin taksi içinde müşteri olsun ya da olmasın sigara içmemesi, müşterilere de içtirilmemesi için ‘’Sigaraya Hayır’’ kampanyası başlatıldı.
Oda Başkanı Ali Ekber Akyol, kampanyanın 30 Nisan Pazartesi günü Ankara’daki tüm taksicileri telsizle anons edileceğini ve uyarı yazılarının da duraklara dağıtılacağını söyledi.
Akyol, hem müşteri memnuniyetini hem sigaranın zararlarına ilişkin toplum bilincini artırmak hem de araç kullanma güvenliğini sağlamak adına böyle bir kampanya ile örnek olmak istediklerini kaydetti.
|
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Engelliler istihdam edilmeli |
Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Genel Sekreteri Yıldıray Çınar, ‘’Engelliler istihdam edildikleri takdirde, engel oranlarını yüzde 50 indirmiş sayılır’’ dedi.
Çınar, engellilerin istihdamının önemine işaret ederek, engellilerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerinin çok büyük avantajlar sağladığını vurguladı. Bir işi olan engellinin, engelsiz bir insan gibi her türlü ihtiyacını karşılayabildiğini kaydeden Çınar, ‘’Engellinin işi artık onun eli, ayağı, gözü, kulağı oluyor. İşi sayesinde her türlü sıkıntısını çok rahat bir şekilde aşmış oluyor’’ diye konuştu.
Bir iş yerinin kanunen yüzde 3 oranında engelli çalıştırması gerektiğine dikkati çeken Çınar, buna uyulmadığını, yaklaşık 80 bin engellinin işsiz olduğunu söyledi. Engellilerin eğitim seviyelerinin son dönemlerde arttığını ifade eden Çınar, teknolojik yeniliklerle engellilerin çalışabilecekleri alanların da arttığını söyledi. Çınar, ‘’Büyük alış veriş merkezlerinde kameralı güvenlik sistemleri var. Ama buralarda ne yazık ki engelli olmayan insanlar çalışıyor. Halbuki, bu iş bir engellinin çalışabileceği en uygun işlerden biri’’ görüşünü dile getirdi.
Engellilerin iş hayatındaki sorunları
Türkiye’de iş hayatında da engelliler için sorunlar bulunduğunu anlatan Çınar, engellilerin 15 yılda emekli olduklarını, bazı meslek gruplarının ise fiili meslek süresinde emekli olduklarını, emekli maaşları ve tazminatlarını da itibari meslek süresi üzerinden aldıklarını söyledi. Engellilerin emekli ikramiyelerinin ve maaşlarının ise çalıştıkları 15 yıl üzerinden hesaplandığını belirten Çınar, bu durumda da, maaş ve tazminatların çok düşük olduğunu ifade etti.
Çınar, ayrıca 4 yıllık bir fakülte bitiren engellinin normal bir personelle aynı statüde işe girdiğini ve normal insanlarla aynı şartlarda çalıştıklarını söyledi.
Temel sorun ayrımcılık
“www.engelliler.biz’’ platformu kurucusu ve yöneticisi Bülent Küçükaslan ise kanunen iş yerlerinin yüzde 3 oranında engelli çalıştırması gerektiğini ancak bu kotanın işverenler tarafından ‘’statüsü düşük kadrolar’’ olarak algılandığını belirtti. Bu anlamda, eğitimli bir engellinin eğitimine uygun bir iş bulmasının neredeyse imkânsız olduğunu ifade eden Küçükaslan, ‘’Oysa yüzde 3 kota üniversite mezunları için değil, eğitimsiz engelliler için kullanılmalıdır. Onun dışında, çalışmak için kriter engelli olup olmamak değil, o işi yapmaya uygun eğitimin, becerinin ve diğer koşulların uygunluğu olmalıdır’’ diye konuştu.
Engellilerin, iş hayatındaki temel sorununun, ayrımcılık olduğunu iddia eden Küçükaslan, bu konuda yapılması gereken pek çok şey olduğunu söyledi.
|
/ ANKARA
29.04.2007
|
|
|
Dört yılda Trakya büyüklüğünde orman |
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, bakanlık olarak hedeflerinin, 4 yıl içinde Trakya büyüklüğünde bir orman alanını ülkeye kazandırmak olduğunu söyledi.
Pepe, eski maden ocaklarının rehabilite edilerek ormanlaştırılması çalışmaları kapsamında, Gaziosmanpaşa Bolluca’da düzenlenen ağaçlandırma törenine katıldı.
Tören alanına helikopterle gelen Pepe, burada yaptığı konuşmada, İstanbul’un yüzde 44.5-45 oranında orman alanlarıyla kaplı olması sebebiyle, Türkiye’nin hatta dünyanın en yeşil metropollerinden biri olduğunu söyledi.
Boğazköy ve Bolluca bölgelerinin, yakın zamana kadar terk edilmiş, sanki bir savaş görmüş gibi alt üst olmuş, kimyası, fiziği bozulmuş bir havası olduğunu belirten Pepe, ‘’Arkadaşlarla yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda burada ilk etapta 25 bin hektar alanın ağaçlandırılmasına karar verdik. Asıl hedef, 50 bin hektara ulaşmak’’ dedi. Çevre ve Orman Bakanı Pepe, ormanların mutlaka korunması ve geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
‘’Modern dünyada kentleşme ve sanayileşme sonucu hava kalitesinin bozulması ve su rezervlerinin kirlenmesi nedeniyle toprağın erozyon ve sellerle elden çıkıp gittiğini görüyoruz. Bunun tek teminatı vardır; o da burada diktiğimiz küçük fidanlardır. Çok iyi biliyoruz ki, ormanın olmadığı yerlerden insanlar göç ediyorlar. Çünkü orada toprak kalmıyor. Ekecek, dikecek, çift sürecek yer kalmıyor. Sonra da köy ve köylü taşınıyor.’’
İnsanların hayal edemediği projeler gerçekleştirdiklerini ifade eden Pepe, ‘’Bunların en önemlilerinden biri de şu: Bakanlık olarak hedefimiz, 4 yıl içinde Trakya büyüklüğünde bir orman alanını ülkemize kazandırmak. Rehabilite edeceğiz ve erozyonla mücadele edeceğiz’’ diye konuştu.
Bakan Pepe, geçen yıl 400 bin hektar ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışması yaptıklarını dile getirerek, bunun, Cumhuriyet tarihinde bir rekor olduğunu söyledi.
Bu yıl 40 milyon fidanı bedelsiz olarak kamuya ve tüzel kişilere, vakıf ve askerî birliklere dağıtmakta olduklarını kaydeden Pepe, ‘’Bu coşkunun 73 milyon tarafından sahiplenilmesini istiyoruz’’ dedi.
|
/ İSTANBUL
29.04.2007
|
|
|
Karakaya’da kirlilik iddiası |
Malatya’da rengi yer yer kahverengi bir görüntü alan Karakaya Baraj Gölü’nün, Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrika atıkları boşaltılarak kirletildiği iddia edildi.
Yazıhan ilçesi Durucasu kasabası Tohma Köprüsü mevkiine piknik yapmaya giden vatandaşlar, Karakaya Baraj Gölü’nün kahverengi bir renk aldığını görünce şaşırdı. Yöre sakinleri de ilk kez böyle bir durumla karşılaştıklarını ifade etti. Çevre sakinlerinden Basri Sarıoğlan, “Arkadaşlarla piknik yapmaya geldiğimizde fark ettik. Galiba geceden beri gölün rengi böyle, dün yoktu. Bence fabrikaların atık suları nedeniyle kirlenmiş. Varille, başka bir şeyle olacak bir şey değil” dedi.
|
/ MALATYA
29.04.2007
|
|
|
|