Uluslararası Kutlu Doğum Sempozyumu’na Pakistan’dan katılan araştırmacı-yazar Amatullah Armstrong Chishti, Peygamberimizi (asm) “mutlak güzelliğin elçisi” olarak tanımlarken, Mısır’dan gelen Prof. Dr. Salah Abd-al Motaal ise, “Hayatta en hakikî mürşid Sünnet ve Kur’ân’dır” diye konuştu.
İslâm Dünyası STK’ları Birliği tarafından birincisi düzenlenen Kutlu Doğum Sempozyumu, dünyanın birçok yerinden ilim adamı, kanaat önderleri ve akademisyenlerin de katılımıyla “Dünya onu (asm) Konuşuyor” sloganı ile 22 Nisan Pazar günü Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Sempozyum, iki bölüm halinde toplam 4 oturum şeklinde gerçekleşti. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım’ın başkanlığını yaptığı 1. oturumda, “Müslümanların Peygamber Tasavvuru” konusuyla Diyarbakır Dicle Üniv. İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. H. Musa Bağcı; “Hz. Muhammed’in (asm) Şiddete Bakış Açısı” konusuyla Prof. Dr. Ahmet Ağırakça tebliğde bulundular.
Kahve arasının ardından öğleden önceki 2. oturumun başkanlığını Prof. Dr. Mehmet Akkuş yaptı. İlk tebliği “Günümüz Kadınlarının Hz. Muhammed’e (asm) Bakış Açıları” konusu ile Ankara Üniversitesi İlahiyat Fak. Din Sosyolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İhsan Toker sundu. İkinci tebliği ise, İran’dan IPIS Uluslararası ilişkiler Baş Danışmanı Zarrin Shajari, “Kur’ân ve Hz. Peygamberin (asm) Sünneti Işığında Adalet Kavramı” konusuyla gerçekleştirdi. Suriye’den katılan Dr. Murat Mawlawi ise “Mevlânâ’nın Gözüyle Hz. Muhammed (asm)” konulu tebliğiyle sempozyuma katıldı.
Yemek ve namaz arasından sonra saat 14.50’de başlayan 3. oturumun başkanlığını Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı yaptı. Üçüncü oturumun ilk tebliğini, “Tasavvufi Yaklaşımda Hz. Peygamber (asm) Tasavvuru” konusuyla Pakistan’dan katılan araştırmacı-yazar Amatullah Armstrong Chishti; ikinci tebliği ise, “Çağımızda Sünneti Yaşamak” konusuyla Mısır İskenderiye Üniversitesi Sosyoloji Kürsüsü’nden Prof. Dr. Salah Abd-al Motaal sundu. Dördüncü ve son oturumun başkanlığını ise Prof. Dr. Yasin Aktay yaptı. Oturumun ilk tebliğini “Amina Hatun Muhammed Ânesi: Mevlid Ve Anneliğin İnşası” konusuyla Balıkesir Üniv. Sosyoloji Kürsüsü’nden Doç. Dr. Vehbi Başer gerçekleştirdi. İkinci ve son olarak ise, ABD’den Muhtedi Hıristiyan Din Adamı Yusuf Estes “Batı Dünyasında Hz. Muhammed (asm) Algısı” konusundaki tebliğiyle söz aldı.
MUTLAK GÜZELLİĞİN ELÇİSİ
Pakistan’dan katılan araştırmacı-yazar Amatullah Armstrong Chishti konuşmasına, “Kendimi İslâm’dan bahsetmeye lâyık görmezken, O’nu nasıl anlatabilirim” sözleriyle başladı ve Peygamberimizi “mutlak güzelliğin elçisi” olarak tanımladı.
Amatullah Armstrong Chishti konuşmasında, “Gerçek bilgi İslâmın kendisindedir. İnsan, ancak Allah’a kendisini teslim etmekle ilme ulaşabilir. Allah ki, güzelliğin kendisidir, Peygamberimiz O’nun elçisidir, Allah’ı anlatmak için gönderilmiştir” dedi. 20 yıldır Müslüman olan Amatullah Armstrong Chishti konuşmasında, “Resul, biz uyurken gelmiş ve bizi hayata döndürmüştür. İnsan, kendisini Yaratana doğru yönelmelidir. Bu çağrıyı da bize Allah’ın Elçisi Peygamberimiz yapıyor” diye konuştu.
“HAYATTA EN HAKİKî MÜRŞİD
SÜNNET VE KUR’ÂN’DIR”
“Çağımızda Sünneti Yaşamak” konusuyla Mısır’dan katılan Prof. Dr. Salah Abd-al Motaal ise “Sünnetin ilkelerini ne kadar yaşıyoruz, hayatımızda ne kadar gösterebiliyoruz ve insanlara ne kadar örnek oluyoruz?” sorularıyla sözlerine başladı. Prof. Dr. Motaal, “Sünnet mükemmel bir refah sunmaktadır; insana, Allah ve kâinat arasındaki bir alâkadan bahseder ve bu ilişki çerçevesinde bir algılayış sunar” dedi.
“Batıdaki insanlara Kur’ân öğretmek yerine, öncelikle Peygamberimizi anlatmalıyız, onu tanıtmalıyız” diyen Prof. Dr. Motaal, “Kur’ân ve Sünnet bizi irşad ediyor, hayatta en hakikî mürşid Sünnet ve Kur’ân’dır, her insan ve Müslüman irşad vazifesinden sorumludur. Kur’ân’ın öğretilerine tabi olmamız gerekiyor, tüm o öğretilerin hayata aksetmesi gerekiyor. Sünneti bir bütün olarak Müslümanın hayatına yansıtması lâzım. Çünkü ibadet sadece namaz kılıp oruç tutmak demek değildir” diye konuştu.
“Sünnet nedir?” diye soran Prof. Dr. Motaal, cevabını da şöyle verdi; “Hz. Aişe validemiz, kendisine Peygamberimiz nasıl biriydi diye soran Sahabelere; ‘Siz hiç Kur’ân okumadınız mı?’ diyor. İşte Sünnet, Müslüman hayatının panoramasını gösteriyor. Allah ile olan ilişkisini ortaya koyuyor.” Prof. Dr. Motaal, Sünnetin hayata geçirilmesiyle birlikte kavgaların, sosyal çatışmaların biteceğini; psikolojik olarak diğer insanlarla eşit olduğumuzu hissettiğimiz zaman toplumsal barışın ortaya çıkacağını ifade etti ve “İnsan yeryüzünün halifesi ise, yeryüzünü düzeltmekle sorumludur, bu da ancak Kur’ân ve Sünnete tâbi olmakla olur” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“SÜNNETİ, YAŞAYARAK YAYMALIYIZ”
Sempozyumun son konuşmacısı ABD’den teşrif eden Texas’lı Yusuf Estes sevecen, sıcak kanlı duruşu ve hareketleriyle dikkatleri üzerine topladı. 16 yıl önce Müslüman olan Estes, konuşmasına Kelime-i Şehadet getirerek başladı. “Eğer bir kişi aklını kullanmak isterse, Muhammed’i (asm) takip etmelidir” diyen Estes, “On altı yıl önce Hıristiyanlığı ve İncil’i terk ettim. Ama tek bir şeyi terk etmek zorunda değildim, Allah’ı. Ve tabiî ki Hz. İsa’yı” şeklinde konuştu. Yusuf Estes, dünya hayatının Mü’minler için bir imtihan meydanı ve bir zindan hükmünde olduğunu; bu zindanda uyulması gereken kurallar bulunduğunu ifade ederek, haram ve helâlin uygulanması gerektiğini ortaya koydu.
“Biz bugünlerde çok hata yapıyoruz kardeşlerim” diyen Estes, “Bugün Müslümanlar olarak, insanlık olarak niye problemlerimiz var” sorusuna şöyle cevap verdi: “Bu dine ait olmayan yeni bid’atlar çıkardık. Allah’ı anmaktan kendimizi alıkoyduk, peki o zaman diğer din mensuplarından ne farkımız kaldı?”
Yusuf Estes Peygamberimize ve Müslümanlara karşı Batı’da ortaya çıkan olaylardan, biz Müslümanların sorumlu olduğunu; Peygamberimizi, O’nun evrenselliğini, insanlığa mesajını, diğer peygamberleri içine alan bakışını tam olarak aktaramadığımızı ifade etti. Bunun ancak Sünnet’i yaşayarak mümkün olacağını ifade eden Estes; “Dünyanın peşinde koşmaktan çok daha önemli olan Peygamberi anlatma vazifesini hakkıyla yerine getirmeliyiz” dedi.
Yusuf Estes konuşmasını şu sözlerle tamamladı; “Lütfen kardeşlerim, bu dünya Mü’minin zindanıdır, bunu anlamış olmalıyız. Hz. Yunus’un (as) zindanı neydi? Bir balık onu yutmuştu ve çok korkmuştu Hz. Yunus. O’nun hapishanesi O’nu sıkıştırıyordu gittikçe. Ve şöyle duâ etmişti, ‘Senden başka İlâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.’ Bizlerin de duâsı bu olmalı işte, ‘La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.’”
* “Bizler, hakikî İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık
doğruluğu ef’alimizle izhar etsek (fiillerimizle göstersek), başka milletlerden insanlar fevc fevc (akın akın) İslâmiyet’e tâbi olacaklar” mealindeki sözüyle Bediüzzaman Said Nursî, sempozyuma
manen katılan bir İslâm âlimiydi hiç şüphesiz...
|