Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Suskun savcılar, cesur öğrenciler

Türkiye’de emekli General Çevik Bir’i bilmeyen yok gibidir. 28 Şubat darbesinin ön planda görünen lideriydi. Tabii çok fazla ön planda görünüp yıprandığı, düzmece bir andıçın müsebbibi olduğu ve yaptığı işleri yüzüne gözüne bulaştırdığı için olsa gerek, emekliye ayrıldı.

28 Şubat darbesinin gerçekleşmesinde çok önemli bir rol oynadığı halde Genelkurmay Başkanı olamadı. Emekli olduktan sonra heveslendiği halde kişiliğine duyulan tepkiler nedeniyle Cumhurbaşkanlığı’na aday dahi olamadı.

Aklına geldiği gibi konuşur, önüne geleni suçlardı. Kapalı kapılar arkasından işler çevirip gazete patronlarını, yöneticilerini baskı altında tutar, tehdit eder, beğenmediği yazar ve gazetecilerin susturulması ya da işlerinden atılmasını sağlardı.

Gücünü devletin ve yasaların ona sağladığı olanaklardan ve üniformasından alıyordu. Önüne geleni vatan hainliği ile suçluyabiliyor, herhangi bir ispat yükümlülüğü ve bununla ilgili ahlaki bir endişe taşımıyordu. Tabii emekli olduktan sonra malum, bütün süngüsü düştü. Yaptıkları nedeniyle içinden çıktığı kurum dahil olmak üzere hiçbir çevreden destek göremedi. Buna karşılık ne 28 Şubat darbesinde olup biten anayasaya, kanunlara aykırı birtakım işler nedeniyle hesap verdi ne de kendisinden hesap vermesi istendi.

Silahlı Kuvvetler’in gücünü kullanarak demokratik yöntemlerle seçilmiş bir hükümetin devrilmesini sağlayıp bir kukla koalisyon kurulmasını sağladığı halde, hakkında hiçbir savcı bir tek soruşturmaya bile girişmedi. Hiçbir savcı, Silahlı Kuvvetler içinde kurulan ve Batı Çalışma Grubu adı verilen cuntayı soruşturmayı göze alamadı.

Neyse şimdi burada 28 Şubat’ı sizlere uzun uzadıya anlatacak değilim. 28 Şubat’ın Türk siyasi hayatına ve demokratik gelişimine ne derece zarar veren bir darbe olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Çünkü bu darbe Türkiye’de, askerlerin fiilen işbaşına gelmeye gerek görmeden de ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olabilmelerinin yolunu açtı. Şimdi askerler işte bu 28 Şubat’ın yolunda devam ediyor. Bunu da artık pek fazla kapalı kapılar ardında yapmıyorlar.

Açıktan konuşuyorlar. Komuta kademesindeki generaller bir vesile bulup memleketin, siyasi iktidara ait olması gereken sorumluluğuna ilişkin meseleler hakkında görüş beyan edip alternatif bir politik güç olarak ortaya çıkıyorlar. Genelkurmay Başkanı Harp Akademileri’nde yaptığı konuşmada gerekirse rejime müdahale etme hakkının kendilerine yasalarla verildiğini ve bu görevi yerine getirmek konusunda tereddüt etmeyeceklerini söylüyor.

Bu arada darbe planları ortaya çıkarılıyor. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlükteki darbe planlarının ayrıntıları yayınlanıyor. Savcılarda bir hareket yok. Oysa aklı başında hukukçulara bakılırsa bu konuda soruşturma başlatmak savcıların görevi.

Çünkü darbe yapmak, Türk Ceza Kanunu’nun 146 ve 309’uncu maddelerindeki ‘anayasal düzeni zorla yıkmaya teşebbüs’ suçuna giriyor.

Genelkurmay Askeri Başsavcısı Genelkurmay’ın medya kuruluşları ve bazı gazeteciler hakkında hazırladığı andıçın sahte olmadığını, ama henüz taslak olduğunu doğruluyor. Buna karşılık bu andıçın nasıl basına sızdırıldığının araştırıldığını söylüyor. Öte yandan yine Genelkurmay Başkanı, Çevik Bir’i andırır tarzda bazı açıklamalar yapıyor. “Bazı milletvekillerinin teröristlerle irtibat halinde olduğu iddiasında bulunuyor. Ortada ne kanıt var, ne de belge açıklanıyor. Kaldı ki bu tür bir iddiayı dillendirmek bir Genelkurmay Başkanı’nın işi midir?

Neyse ki Meclis’ten bu konuda cılız da olsa bazı tepkiler yükseliyor.

Dikkat edilirse Çevik Bir çoktan emekli oldu ama onun yerleştirdiği alışkanlıklar kurumsallaşmış gibi.

Darbe hazırlığı yapan cuntaların ve generallerin faaliyetleri, medyayı, Silahlı Kuvvetler yanlısı ve karşıtı şeklinde tasnif eden andıç hazırlama işleri de devam ediyor. Savcılarda hiçbir hareket yok.

Buna karşılık ilginç bir gelişme yaşanıyor.

Gaziantep Üniversitesi’nde, sürekli darbe çığırtkanlığı yapan emekli paşalardan biri olan Hürşit Tolon öğrenciler tarafından protesto ediliyor.

Öğrenciler “Askeri darbe istemiyoruz” diye bağırıyor.

Bu demokratik eylem, bütün bu karanlık gelişmelere karşılık çok umut verici bir sürecin başladığını bize duyuruyor.

Artık demokrasiden yana bütün kesimlerin, grupların birarada, daha gür bir sesle, ‘Darbe istemiyoruz” sloganını yükseltmesinin zamanıdır.

Bakarsınız vatandaşların bu demokratik çağrıları belki bir gün savcıları da harekete geçirir.

Yeni Şafak, 2.4.2007

Koray DÜZGÖREN

03.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Günlük sancısı: Darbe zeminini yok etmek için...

  Diyarbakır Valisi Efkan Ala: Sorun halkta değil, sistemde

  Suskun savcılar, cesur öğrenciler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004