TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Avrupa Birliği, Kıbrıs sorununun çözümünü güçleştiren adımı, Annan Planı iki toplumda referanduma sunulmadan önce Güney Kıbrıs’a üyelik garantisi vererek atmıştır. Ardından Kuzey Kıbrıs’ta izolasyonun kaldırılması sözünü vermiş ve tutmamıştır. Sonunda Kıbrıs’taki çözümsüzlükle yakından ilgisi olan limanlar sorununun arkasına gizlenen bir kaç AB ülkesinin, süreci yavaşlatma politikalarına teslim olmuştur. Bizim için önemli olan sürecin devam etmesidir’’ dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ‘’AB’ye 2014 yılında üye olma doğrultusunda partiler üstü bir toplumsal uzlaşma sağlanmalıdır’’ dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, Bilkent Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Topluluğu tarafından, Abant Palace Otelde, 4.’sü düzenlenen ‘’MEC Business Semineri’’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ekonomik performansının geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında sıra dışı bir iyileşme göstermesine karşın, bunun diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla belirgin bir üstünlük sağlayamadığını kaydetti. Yalçındağ, güçlü ve hızlı gelişen bir ekonomi için, mevcut kazanımları mikro reformlarla derinleştirmeye, üretim süreçlerini yeniden yapılandırmaya, yani reformları bir başka düzlemde sürdürmeye ihtiyacın olduğunu söyledi. Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakerelerinde sekiz başlığın askıya alındığını ifade eden Yalçındağ, ‘’Bu kararla Avrupa Birliği adil olmayan bir yaklaşımda bulunmuştur. AB içinde bir grup ülke, verdikleri sözlerin arkasında durma iradesini göstermemiştir. Avrupa Birliği, Kıbrıs sorununun çözümünü güçleştiren adımı, Annan Planı iki toplumda referanduma sunulmadan önce Güney Kıbrıs’a üyelik garantisi vererek atmıştır. Ardından Kuzey Kıbrıs’ta izolasyonun kaldırılması sözünü vermiş ve tutmamıştır. Sonunda Kıbrıs’taki çözümsüzlükle yakından ilgisi olan limanlar sorununun arkasına gizlenen bir kaç AB ülkesinin, süreci yavaşlatma politikalarına teslim olmuştur. Bizim için önemli olan sürecin devam etmesidir’’ diye konuştu.
“AVRUPALI İŞ ADAMI TÜRKİYE’NİN
ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYOR”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
‘’(AB bizi istemiyorsa, neden ısrarla AB’ye girmeye çalışıyoruz) diyenlere, Bugün bazı Avrupalı politikacıların kısa vadeli çıkarları, özellikle Almanya-Fransa ekseninde bize karşı bir direnç yaratılıyor olabilir. Ama bu dönemsel direncin ötesinde şu gerçekleri AB’nin görmediğini sanmıyorum. Avrupa iş dünyasının Türkiye’de önemli yatırımları var ve bunlar her geçen gün artıyor. Avrupalı iş adamı Türkiye’nin genç, canlı, hızla yükselen ve jeostratejik pozisyonu olan bir pazar olduğunun farkında. Bu yüzden de Türkiye’nin AB üyeliğini güçlü biçimde destekliyor. Türkiye’nin hızla gelişen bir pazar olarak Gümrük Birliği içinde yer alması, Avrupa’nın büyük ekonomilerinde ciddi istihdam yaratmış durumda ve yaratmaya da devam edecek. AB’nin kendi iç güvenliğini sağlaya bilmek için, organize suç, yasa dışı göç ve terörizm konularında Türkiye’nin güçlü desteğine ihtiyacı var. Türkiye bu desteği şimdiden vermeye başlamış durumda.’’
“TAM ÜYELİK İÇİN TARİH
HEDEGİ BELİRLENMELİ”
AB ile ilişkilerin gelmiş olduğu noktada artık tam üyelik için bir tarih hedefinin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Arzuhan Doğan Yalçındağ, şunları kaydetti:
‘’Bu tarihin, AB’nin yeni bütçe dönemi ve Avrupa Parlamentosu seçimleri göz önüne alındığında 1 Ocak 2014 olması uygun gözükmektedir. 2014’e kadar geçecek 7 yıllık sürecin somut hedefler doğrultusunda daha iyi tamamlanması gerekmektedir. Bunun için, AB’ye 2014 yılında üye olma doğrultusunda partiler üstü bir toplumsal uzlaşma sağlanmalıdır.
Bu konuda duygusal, toplumu yanlış bilgilendirici, küresel gerçeklerden kopuk ve ulusal duyarlılık sahibi gibi gözükürken bazı yaklaşımlar, Türkiye’nin aleyhine vahim sonuçlar doğurabilir. Avrupa’da ve Dünyada Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsızlık duyanların tüm güçleri ile Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini engellemeye çalıştığını unutmayalım. Hedefimiz AB’nin yeni bütçe dönemi olan 2014 yılına kadar istikrarlı ve reformcu bir Türkiye yaratmak olmalı.’’
|