Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Bilgi toplumunun eşiğinde Risâle-i Nur hizmeti açısından yeni açılımlar

Bediüzzaman Said Nursî, seksen sene önce yazdığı bir eserinde insanlığın son döneminde ilim ve fenne çok büyük bir önem verileceğinden ve tüm gücün ilimden, bilgiden kaynaklanacağından bahsetmişti. Bilginin ahir zamanda çok büyük bir ilgi göreceğini, bilgi paylaşımında ise belagat ve cezaletin öne çıkacağını dile getirmişti. Bilgi toplumunun ve belki daha ilerisinin resminiyse şu sözleriyle çizmişti:

“Ulûm ve fünunun en parlağı olan belâgat ve cezalet, bütün envaiyle ahir zamanda en mergup bir suret alacaktır. Hatta insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silâhını cezalet-i beyandan ve en mukavemetsiz kuvvetini, belagat-ı edadan alacaktır.” (Sözler, s. 240.)

Risale-i Nur hizmeti, kişinin önce kendi imanını güçlü kılması ve ardından ise başkalarının imanlarını takviye için ihlâsla çaba göstermesi şeklinde kısaca özetlenebilir belki. Yani Risale-i Nur hizmeti iman hizmetidir ve aslında İslamiyet’in ilk dönemlerinde olduğu gibi iman hakikatlerini hayatın en öncelikli meselesi olarak görmektir. Başka bir ifadeyle Kur’an ve iman hakikatlerini günümüzün seküler dünyasında da yaşanılabilir kılma ve toplum hayatının ana gündemine taşıma gayretidir.

Risale-i Nur hizmeti, telif tarihi olan 1926 yılından günümüze kadar seksen yıllık süreçte sürekli hizmet alanı genişleyerek sürmüştür. İlk telif edildiği dönemlerde Nur hizmetinin önceliği eserlerin yazılıp çoğaltılması noktasındaydı. Daha sonraları ise Isparta ve İnebolu’da, teksir makinesiyle Nur Risalelerinin çoğaltılması ve daha çok insana ulaştırılması dönemi başlamıştı. Elle Risaleleri çoğaltan Nur Talebelerine “elmas kalemliler” diyerek daima kıymet veren Bediüzzaman, diğer taraftan teksir makinesini de “gayptan imdadımıza gelmiş Nurcu ve bin kalemli bir kâtiptir” diyerek Nur hizmeti için İlâhî bir ihsan olarak görmüştü. Üstad Hazretleri, ömrünün son döneminde Nurların radyo diliyle Anadolu ve İslâm âleminde yankı buluyor olmasını ise Nur hizmeti açısından çok büyük bir hayrın işareti kabul etmişti. Radyo için “milyonlar dilli bir külli hafız-ı Kur’ân” tabirini kullanan bir Üstad, herhalde interneti görmüş olsaydı, rahmet ve nimetiyet yönünü çok daha çarpıcı ifadelerle vasfedebilirdi. (...)

Üstad’ın vefatından sonraki dönemde ise, Risale-i Nur’u daha geniş kitlelere ulaştırmak amacını taşıyan Nur Talebeleri tarafından dönemin en etkili medya imkânlarının müspet yönde kullanılması dikkat çekicidir. Bu süreçte günlük gazete ve haftalık, aylık dergiler çıkarılmıştır. Risale-i Nur’dan esinlenerek akademik ve bilimsel üslupla hazırlanmış kitaplar, kitap serileri yayınlanmıştır. Görsel yayıncılığın alanındaki ilk örnekleri bile üretilmiştir. Külliyatın önemli parçalarının birçok farklı dile çevrilmesi için tercüme girişimlerinde bulunulmuştur. Risale-i Nur’un büyük bir kısmının Arapça ve İngilizce’ye tercüme edilmesiyle Nur hizmetinin İslam âlemi ve Batı dünyasına açılımında çok önemli yeni gelişmelerin kapıları aralanmıştır. Günümüzde uluslararası sempozyumlardan ulusal kongrelere, panel ve seminerlere; üniversitelerde Risale-i Nur üzerine çalışılan tez konularından dergi ve kitap çalışmalarına; ulusal yayın yapan radyo ve televizyonlardan web sitelerine, forumlara ve bloglara kadar geniş bir sahada Risale-i Nur hizmeti adına çok çeşitli—fakat birbirini destekleyen—çalışmalar Nur Talebeleri tarafından sürdürülmektedir. Tüm bunlar Risale-i Nur hizmetinin geldiği noktayı görmek ve geleceğe ümitle bakmak açısından önemli gelişmelerdir.

İnternet, Risale-i Nur hizmeti açısından yeni bir bilgilenme ve iletişim kanalı olma özelliğini taşımaktadır. (...) Artık günümüzdeki yeni nesil her türlü bilgi ihtiyacını kütüphane yerine internetten karşılıyor. Arama motorları sayesinde istenilen tüm bilgi kaynağına saliselik zaman diliminde ulaşabilmek mümkün. Herhangi bir arama motorunda Kur’ân ve İslamiyeti aradığınızda karşınıza yüz milyonlarca metin çıkıyor. Risale-i Nur ya da Bediüzzaman’ı taradığınız zaman ise yüz binlerce sayfayla karşılaşıyorsunuz. Yani aslında internet, merak eden, araştıran biri için çok büyük bir birikimi hızlı, ucuz ve tüm alternatifleriyle sunabiliyor. Bu ise bilgi toplumu, internet ya da medya çağı denilen bir dönemin ilerleyen zamanlarında hakikati arayan çok daha fazla kişinin Risale-i Nur’lar vasıtasıyla iman ve İslamiyet hakikatleriyle tanışacağının bir işareti kabul edilebilir. (...)

İnternet üzerinden yapılan mültimedya yayıncılık, Risale-i Nur hizmeti açısından yeni açılımlar ve avantajları barındırmaktadır. Çünkü internet bilgiyi televizyon kadar hızlı ve gazete, dergi ya da kitap kadar derin bir şekilde yansıtabilir. Yer, süre vb. kısıtlamalar asgari düzeyde olduğu için istenildiği kadar uzun ve detaylı bilgi saklanabilir. Bu açıdan Risale-i Nur hizmetine dair her türlü bilgiyi dijital boyutta yazı, ses, görüntü vb. tüm yönleriyle internet ortamında sunmak mümkün olabilmektedir.

Diğer taraftan yeniden erişilebilmeyi mümkün kılan arşivleme, interneti vazgeçilmez kılan etkenlerdendir. İhtiyaç duyulduğunda çok hızlı bir şekilde arama, ulaşma ve tekrar tekrar inceleme imkânlarını barındırır internet. Örneğin, Risale-i Nur’daki herhangi bir kelime ya da cümleyi çok kısa sürede arayıp bulmak çok kolaylaşmıştır. O cümleyle ilgili farklı zamanlarda yazılmış açıklayıcı metinlere ulaşabilmek parmaklarınızın ucu kadar yakınlaşmıştır. (...)

Cennetteki İlâhî ihsanların yeryüzünde küçük birer örneği olan radyo, televizyon ve internet birer “Rahmânî hediye”lerdir. (...) Her hediye teşekkür ister. Tüm insanlığa gelen böyle külli bir hediye ise külli bir şükür ve hamd gerektirmektedir. Nur Talebelerinin yapmak istedikleri de böyle bir ulvi gayeden başka bir şey olmasa gerektir.

Bediüzzaman bundan yüzyıl önce Batı medeniyetini üstün kılan sebeplere rağmen İslam medeniyetinin gelecekte hâkim olacağı müjdesini vermişti. Ve bu ümidini ise bugünleri görürcesine mantıklı nedenlere bağlamıştı. Batının ilerlemesinde eğitim, sanayi ve ulaşımı etkili gören Said Nursi, bir sonraki medeniyetin yükselişinde ise iletişim ve bilgi paylaşımının öne çıkacağını dile getirmişti. İsterseniz son sözü Bediüzzaman Hazretlerinin bu gerçekçi ve ümit verici tespitiyle bitirelim:

“Şimdi tekemmül-ü vesait-i nakliye ile âlem bir şehr-i vahit hükmüne geçtiği gibi, matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele ile ehl-i dünya, bir meclisin ehli hükmündedir. Velhasıl, onların yükleri ağır, bizimki hafif olduğundan, yetişip geçeceğiz—eğer tevfik refik olsa.” (Muhakemat, s. 38-39.)

Bizim Aile, Mart-2007

Mustafa Said İŞERİ

23.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Bilgi toplumunun eşiğinde Risâle-i Nur hizmeti açısından yeni açılımlar

  İnternet dünyasında Risâle-i Nur çalışmaları çok ehemmiyetli

  Sanal âlemde Risale-i Nur’ların neşrine ne için ihtiyaç var?

  EuroNur, Avrupa Nur Cemaati, www.SaidNursi.de


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004