Türkiye-Irak Dostluk Derneği Başkanı Mehmet Emin Değer, “Arap ve Türk gibi iki büyük kardeşin sulh ve selâmeti, İslâm dünyasının ve belki de insanlığın selâmeti bölge ve dünya barışının temeli ve teminatı olacaktır. Türkiye ve Irak'ın ticarî, siyasî ve kültürel işbirliğini eskiden olduğu gibi bundan böyle de daha canlı, daha geniş ve daha anlamlı sürdürmesi gerekmektedir. Zira Ortadoğu’nun geleceğinde Türkiye’siz bir Irak ve Irak’sız bir Türkiye düşünülemez” dedi.
Bugün Amerika’nın müttefikleriyle birlikte Irak’ı işgal edişinin dördüncü yıldönümü. Yüzbinlerce masum insanın öldüğü işgalde Irak ve bölge her geçen gün büyük bir kaosa sürükleniyor. Türkiye-Irak Dostluk Derneği’nin 5. Olağan Genel Kurulu’nda yapılan konuşmalarda işgalin Saddam dönemini bile aratır hale geldiğine dikkat çekildi. Genel kurulda bir konuşma yapan Türkiye - Irak Dostluk Derneği Başkanı Mehmet Emin Değer, işgal öncesi Irak’a müdahalenin yanlış olduğunu söylediklerini, Irak’ta demokrasi ve barışın demokratik yöntemlerle, dayatmasız araçlarla, Irak halkını kucaklayacak çabalarla olabileceğini söyledi.
TEZKERENİN REDDİ İTİBAR KAZANDIRDI
İşgal sonrası ortaya çıkan durumun Saddam dönemini arattığına değinen Değer, “İşgal öncesinde ‘Saddam diktatördü, kimyasal ve biyolojik silâhlara sahipti’ diye müdahaleye gerekçe hazırlayıp çanak tutanlar, ne yazık ki bugün daha aşırı ve abartılı radikal çözümler peşinde koşmaktadır” dedi.
1 Mart tezkeresinin TBMM tarafından reddedilmesinin bölgede, İslâm âleminde ve dünyada Türkiye’ye büyük bir itibar ve güven kazandırdığını vurgulayan Değer, hâlâ tezkerenin çıkmamasına hayıflanmaların bilinmezler üzerine kurulu sübjektif yorumlar olarak gördüğünü açıkladı. Değer, şöyle konuştu: “Arap ve Türk gibi iki büyük kardeşin sulh ve selâmeti, İslâm dünyasının ve belki de insanlığın selâmeti bölge ve dünya barışının temeli ve teminatı olacaktır. Türkiye ve Irak ticarî, siyasî ve kültürel işbirliğini eskiden olduğu gibi bundan böyle de daha canlı, daha geniş ve daha anlamlı sürdürmesi gerekmektedir. Zira Ortadoğu’nun geleceğinde Türkiyesiz bir Irak ve Irak’sız bir Türkiye düşünülemez.”
UMRAN: TÜRKİYE’YE BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR
Irak’ın Ankara Büyükelçisi Sabah Umran ise, Türkiye ile Irak arasında kan bağının yanında tarihî bir geçmiş de olduğunu, iki ülke arasında zaman zaman meydana gelen sıkıntıları “yağmuru olmayan buluta” benzettiğini söyledi. Irak’ta barışın yeniden tesisi için İran ve Türkiye’ye büyük rol düştüğünü hatırlatan Umran, “Eğer bu iki ülke görevlerini yapmazsa içinde bulunduğumuz karmaşa devam edecek. Bu da Irak’taki sıkıntıların İran ve Türkiye’de de benzer sıkıntılara yol açacağı konusunda bizi kuşkulandırıyor” dedi.
AKÇALI: IRAK’TA BÜYÜK BEDELLER ÖDENDİ
Daha sonra düzenlenen “Irak’ın bugünkü durumu” konulu panelde işgal ile birlikte gelişen olumsuz tablo ele alındı. Panel yöneticisi DYP GİK Üyesi Rıza Akçalı, Irak’ta büyük bedellerin ödendiğini ifade etti. Cevapsız kalan bir çok sorunun bulunduğuna işaret eden Akçalı, “Bu bedeller ne için? BOP ne getirecek ki bölge insanı bu kadar bedel ödüyor? Acaba küreselleşme, BOP dediğimiz emperyalizmin bir başka veçhesi mi? Yeni haçlı seferi mi? Müslüman eşittir terör ile neyi halledeceksiniz? Bu denklem dünyaya mutluluk mu getirecek? Adalete, hakkaniyete, insan haklarına dayanmayan bir medeniyet projesi olabilir mi? Böyle bir proje sürdürülebilir olabilir mi? Bütün bunların cevabını aradığımız bir süreçten geçiyoruz” şeklinde konuştu. Dünyanın da Irak imtihanını yaşadığına dikkat çeken Akçalı, “dünya ile birlikte Irak imtihanını yaşıyor. Türkiye olarak biz bunu daha yoğun yaşıyoruz. Çünkü, akrabalık, kültür, tarih ve inanç bağlarımız var. Hem ne yapacağız sorusunu, hem de ne yapılması gerektiği konusunda dünyayı ikaz etmek ve ayağa kaldırmak zorundayız” dedi.
|