Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Çanakkale: Medreseliler savaşı

Rahmetli babam askerliğini Çanakkale’de yapmıştı. Gözümü açtığım ilk günlerden itibaren babamdan Çanakkale’yi, Gelibolu, Conkbayırı hikayelerini dinliyordum. Çanakkale benim çocukluğumda ruhumun küçük, fakat derin, kutsal bir bölgesini teşkil eder. Orada çok önemli şeyler olmuştur, bilincimizin haritasında yolumuz oraya düştüğünde kutsal bir alana girecekmişiz gibi, ruhen özel bir hazırlık yaparız.

1970’lerin başlarında Beyazıt’ta bir Arap ailesiyle karşılaştım. Çanakkale’ye gitmek istiyorlardı. Yol soran adam “Kayınbabasının Çanakkale’de şehit düştüğünü, kayınvalidesinin vefatından önce kendilerine Çanakkale’ye gidip orada kocasına dua okumaları için vasiyet ettiğini” söyledi.

Çanakkale, Anadolu’dan ve İslam dünyasının her tarafından genç-yaşlı binlerce şehidin yattığı yerdir. Milyonlarca evladımız İslam âleminin her toprak parçasında şehit olarak yatıyor. Geçen hafta bir soru üzerine Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Burma dahil Hindistan’dan Malta’ya kadar 34 ülkede Türk şehitliği olduğu”nu söyledi. Bundan iki ay önce bir toplantıda bir Arap öğretim üyesi, “İslam âleminin her toprak parçasında şehitleriniz var, hiçbir yer size yabancı değildir, buraları bırakıp gidemezsiniz.” demişti.

Sağcı muhafazakar çevreler her sene Çanakkale Savaşı’yla ilgili anma toplantıları düzenler. Fakat mesele retorik fırtınaları arasında kaybolup gider. Çanakkale bu çevreler için “yeni bir kimlik inşa etmenin basit bir aracı”na dönüşmüş maalesef. Şimdi de güya 1990’larda Türkiye’ye gelmiş bir Japon eğitim heyetinin bize “Çanakkale Savaşı’na bakıp biz kendi milli kimliğimizi inşa ettik, siz Çanakkale’den gerektiği kadar istifade etmesini bilmiyorsunuz” dediği yönünde bir hurafe üretildi. Bu tür hurafeler Çanakkale’den neyi anlamamız gerektiği konusunu karartmaktadır.

Genel olarak tarih ve özellikle yakın tarihimizde cereyan eden olaylarla ilgili olduğu gibi Çanakkale hakkında da hâlâ doğru dürüst bilgilere sahip olduğumuz söylenemez. Doğru bir perspektife sahip olmak için doğru bilgilere ve iyi bir tarih felsefesine ihtiyacımız var. İşimize geldiği gibi tarihî olayları derleyip bir araya getirmek hem bir suistimal hem bir tahriftir.

Anadolu’nun bütünüyle elden gitmeyişini Çanakkale’ye borçluyuz. Burada ümmetin verdiği şehit sayısı dudak uçuklatacak gibidir. Yüz binlerle ifade edilecek insanı şehit verdik. Çanakkale’de şehit düşenlerin iki önemli özelliği vardı: Biri çoğunluğu itibarıyla gençti, ikincisi büyük oranda medrese öğrencisiydi. Bundan dolayı Çanakkale Savaşı’na “Medreseliler savaşı” da denir. İtilaf devletlerinin üstün silah gücüne karşı kelimenin gerçek anlamında göğsünü siper edenlerden on binlercesi -bir görüşe göre yaklaşık 50 bini- medrese öğrencisiydi. Bunlar çok iyi seviyede ilim ve irfan alan insanlardı. Bu gençler cübbelerini, sarıklarını çıkarıp cepheye koşup şehit düştüler.

Savaşın askerî ve politik sonuçları önemlidir, son yıllarda bu konuları açıklığa kavuşturan yazılar yayınlanıyor. Üzerinde pek durulmayan bir nokta var, o da şudur: Osmanlı dağılma tehlikesiyle karşı karşıya geldiği o yıllarda, okuyan kesiminin önemli bir bölümü sorunun çok derinlerde yattığını görmüştü. Osmanlı yepyeni ve güçlü bir zihniyet devrimiyle dirilebilirdi ancak. Bunun için bir yandan Batı bilimi ve düşüncesini öğrenirken, diğer yandan İslam’ın ilim, irfan ve tefekkür mirasını yeniden gün yüzüne çıkarmak istiyorlardı. O dönemlerde Osmanlı gençlerinde, medrese öğrencilerinde inanılmaz derecede bir bilgi açlığı vardı. Ve bu gençlerin ezici çoğunluğu İslamcı bir bakış açısına sahipti. İtilaf devletleri Çanakkale önlerine dayandığında, bu gençlerin neredeyse tamamı öğrenimlerini bırakıp savaşa gittiler ve şehit düştüler. Bu, İslami entelektüel hayatın ağır bir darbe almasına sebep oldu, beşeri potansiyeli toprağa gömüldü. Bu öğrenciler hayatta kalsaydı sonraki siyasi, sosyal ve kültürel durum ne olurdu acaba? Bu sorunun kesin cevabını hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Zaman, 19.3.2007

Ali BULAÇ

20.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  10. yılında 28 Şubat: Müflis proje

  Çanakkale: Medreseliler savaşı

  Baykal da general olsun...

  Tazminat


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004