Radyo ve Televizyon İzleyicileri Derneği Başkanı İbrahim Dumrul, ‘’Kurtlar Vadisi’’, ‘’Sağır Oda’’, ‘’Kod Adı Kaos’’ gibi dizilerde, ‘’bilinç altı beyin yıkama faaliyetlerinin’’ Türk toplumuna enjekte edildiğini ifade etti.
Dumrul, son zamanlarda dizilerde artan şiddet olayları ve sonrasındaki intiharların artması nedeniyle, TBMM Dilekçe Komisyonuna yazılı dilekçeyle başvurdu.
Dilekçesinde, radyo ve televizyonların, kamusal göreve sahip kurumlar olarak kabul edilmelerine rağmen, zaman zaman kamuoyunu fazla rahatsız eden yayınlar yaptıklarını kaydeden Dumrul, ‘’Toplum-birey-aile ve özellikle de çocuk ve gençlerimizin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen, her geçen gün hoşgörü ve ahlak sınırlarını aşan cinsellik ve şiddet içeren yayınlarla, izleyicilerin haklı tepkisini alarak saygınlıklarını kaybetmektedirler’’ dedi.
Son zamanlarda devletin temel yapılarını yıpratıcı, saygın kişi ve kurumları hedef alan, onların toplum gözü önünde itibarını ve imajını zayıflatan, onlara olan güven ve itimadı sarsıcı dizi ve televizyon programlarının arttığına dikkati çeken Dumrul, bu dizilerin artarak devam ettiğini, üzülerek gözlemlediklerini kaydetti.
“HUKUK DIŞI OLUŞUMLAR ANLATILIYOR’’
İbrahim Dumrul, dilekçesinde şunları kaydetti: ‘’Özellikle ‘Kurtlar Vadisi’, ‘Sağır Oda’, ‘Kod Adı Kaos’ gibi dizilerde, ulusal devlet ve devletçilik anlayışından uzak, ulusal birlik ve beraberliği zedeleyici gayri resmi teşkilatlanma ve oluşumlara sürekli yer verilmekte, ‘bilinçaltı’ beyin yıkama faaliyetleri, sürekli Türk toplumuna empoze ve enjekte edilmektedir.
Bu dizilerde 3-5 kişi bir araya gelerek sözde, devletin temel çıkarlarını koruyacak çetevari bir yapılanmayla devletten bağımsız, kendi düşünce ve doğruları hakkında bağımsız karar alan, finans kaynaklarını kendileri sağlayan, gerektiğinde kanun dışı işler yapabilen hukuk dışı oluşumlar anlatılmaktadır.
Bu çeteler, sürekli ve bilinçli bir şekilde devletin resmi kurumlarıyla çatışarak, bu kurumların toplum önünde güvenilirlik ve itibarını zayıflatıyor. Devletin kurumları, görevini layığıyla yapamayan, kanun dışı kişi ve işlere bulaşan, kolaylıkla cinayet işleyen, bütün inisiyatifi kendi çıkarları doğrultusunda kullanan kurumlar olarak gösterilerek toplum önünde küçük düşürülmek isteniyor.’’
“ÇAKIR, POLAT İSİMLERİ
KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR’’
Dumrul, ‘Kaybolan Yıllar’ gibi dizilerde mafya unsuruna çokça yer verilerek mafyanın hoş gösterildiğini, onların yaptıkları eylemleri hoşgörü ve acıma duyguları arasında anlatan sahnelerin çokça kullanıldığını bildirdi.
Dizinin belirli bir bölümünden sonra mafya olan bu kişilerin, devlet adına çalışan gizli görevli gösterilip, toplumun devlete olan güven ve itimadının sarsıldığını, hukuk devletinin yerini çete ve mafya gibi illegal oluşumların aldığını ifade eden Dumrul, ‘’Bu çete ve mafya olan kişilerin hareketleri, davranışları, kıyafetleri, boynuna taktığı haç işareti, parmağına taktığı yüzükle, dizilerdeki isimlerin (Haçlı, Çakır, Polat gibi) çocuk ve gençlere kötü örnek olduğunu bildirdi.
İbrahim Dumrul, ‘’Devletin saygın kişi ve kurumlarına yönelik küçük düşürücü yaklaşımlarla haksız, yersiz, sebepsiz, eleştiri sınırları ötesinde bilinçli ve planlı olarak hazırlandığını tahmin ettiğimiz bu tür programların ekrana taşınmasından büyük kaygı duyulmaktadır’’ dedi.
|