|
Hiçbir başarı, olumsuzlukların bir araya gelmesiyle elde edilmemiştir. “Olumsuzluk” bir tahriptir; “olumluluk” ise bir inşa; yani yapmadır. İnsan olumsuz düşünerek nasıl bir başarı elde edebilir ki? Yani pozitif düşünce ile motive edici bir güç ve enerji elde edilir ve başarının ön şartlarından biri sağlanmış olur.
Pozitif düşünceden kastımız, insanın bir işi başaracağına olan “inancı”dır. İnancın gücü o kadar yüksektir ki, insan inanç gücü ile ebedî bir cenneti bile kazanmaktadır. Dünyadaki hiçbir başarı bu başarının yerine ikame edilemez. O halde dünyevî başarılara ulaşmak için inancımızı kaybetmemiz gerekir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedeceğine can-ü gönülden inanıyordu ve kesin olarak kararını vermişti: “Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni!” Çünkü inanıyordu. Görür gibi İstanbul’u alacağına inanıyordu büyük Sultan. Bu yoldaki bütün olumsuzlukları kafasından silmiş ve her engeli aşacağına inanıyordu.
Onun hocası Akşemseddin hedef tesbitinden sonra, o hedefe ulaşmadaki inancını Fatih’e şu şekilde aktarıyordu:
“Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer. Sen dağ olmaya heveslenme, asla gururlanma; yol ol ki, herkes senin üzerinden geçerken, sen dağların bile üzerinden geçesin.”
Fatih’in bir tereddüdü vardı ve hemen hocasına sordu, “Hocam, ya şartlar elverişli olmazsa?”
Akşemseddin hiç tereddütsüz cevap verdi:
“Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir, sana teslim olurlar. Çok çalışır, çok duâ eder ve çok istersen Allah’ın rahmeti tecelli eder, rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar olur1.” Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, hedefe kilitlenip, gerekli şartları yerine getirdikten sonra, başarılı olunacağına inanmak ve pozitif düşünceli olmakla tüm engellerin aşılacağı düşüncesi insanda hakim unsur haline gelmektedir.
Elbette, her başarıya giden yolda engellerle karşılaşılacaktır. Ancak önemli olan tüm engellerin pozitif düşünce ve inançla aşılabilecek olmasıdır. Nitekim koca Sultan da birçok engelle karşılaşmış, ancak gemileri karadan yürütüp Haliç sularına indirmek gibi harika düşüncelerle, hedefe ulaşmada önüne çıkan bütün engelleri aşmayı başarmıştır.
İnsan hedefini (vizyon) kendi muktesebatına ve çapına göre yapar ve hedefine ulaşmada bütün tedbirleri aldıktan sonra istikrarlı ve azimli bir şekilde çalışıp ve sonuçta şüphesiz başarılı olacağına inanıyorsa, Allah’ın izniyle mutlaka kazanacak ve başarılı olacaktır. Yeter ki, kasıtlı ve subjektif aktivitelerle bu başarı engellenmesin. Ancak bu aktiviteleri de Allah isterse bertaraf edebilir. Yeter ki, biz inancımızı ve pozitif düşüncemizi yitirmeyelim. O zaman başarının yolunu açacak sebepler İlâhî güç tarafından gönderilir ve başarı kaçınılmaz olur.
| 
