Ekonomist Mustafa Sönmez; “Toplamı 72 milyar doları bulmuş sıcak parayı kaçırmamak için dünyanın en yüksek reel faizini vermekten geri durulmayacak, gerekirse birkaç puan da artırılacak. Yükün kimin sırtına bindiği umurlarında değil” dedi.
Son günlerde piyasalarda yaşanan dalgalanmayı bia.net’e değerlendiren Mustafa Sönmez, dünya ekonomisinin artık spekülatif sermayenin at koşturduğu, spekülasyonun, “beklenti”lerin alınıp satıldığı bir ekonomi ve medyanın da bu dev kumar masasında büyük blöflerin taşıyıcısı durumunda olduğunu söyledi.
Sönmez, yaşanan küresel dalgalanmaya, eski FED Başkanı Alan Greenspan’ın “yıl sonunda resesyon yaşanabilir” açıklamasının, Çin’de borsa kazançlarının vergilenmesinin gündeme gelmesinin ve faizlerini sıfırda tutan Japonya’nın faizlerini yükseltmesini sebeb olduğunu kaydetti.
Sıfır faizli Yen’le borçlanarak dünyaya yüksek faizle satan spekülatörlerin bir anda yükselen Yen karşısında açıklarını kapamak için satışlara geçince dünya borsalarında üst üste düşüşler yaşadığını belirten Sönmez, yükselen faizlerle likidite bolluğunun yerini likidite çekilmesinin sıkıntılarına bıraktığını ifade etti.
Böyle dönemlerde genellikle Türkiye gibi “sıcak para” girişine bel bağlamış ülkelerin daha zararlı çıktığına işaret eden Sönmez, “Çünkü gelen sıcak para o ülkedeki kırılganlıkların farkındadır ama öylesine cazip reel faiz vardır ki, o faizlerin hatırına risk alır, bu kumarı oynamaktan geri kalmaz.
Gelin görün ki, türbülans başladığında da sıcak paranın ilk terk etmek isteyeceği pazarlar yine bu kırılganlığı yüksek pazarlardır. Şimdi olan da odur” diye konuştu.
Sönmez açıklamasına şöyle devam etti: “Mart enflasyonunun yüksek çıkacağı da aşikâr olduğuna göre, stok toplamı 72 milyar doları bulmuş sıcak parayı kaçırmamak için dünyanın en yüksek reel faizini vermekten geri durulmayacak, gerekirse birkaç puan bile artırılacaktır.
Türkiye toplam dış borcundaki payı yüzde 60’a ulaşmış özel firma ve bankaların, düşük kur lobisi olarak medyayı da tepe tepe kullanarak tekrarlayacakları tek ses vardır: Ver faizi... Ver faizi...
Faizin yükünün kimin sırtına bindiğiyse umurlarında değildir. Nasılsa, bütçenin üçte birinin faize ayrılmış olmasının, ondan dolayı eğitim, sağlık, adalet, sosyal güvenlik desteklerinin minimuma indirilmesinin önemi yoktur. Nasılsa, toplumun kalitesiz bir kamu hizmetine mahkûm edilmesinin, lağım çukurlarına düşen çocuk cinayetlerinin sıradanlaşmasının hiç önemi yoktur. Verirsin faizi, atlatırsın şoku... Hep öyle yapmadın mı?”
|